anahtarını tevdi ettikten yeni binanı ın altın Darül- Tünun re sonra evvelki atiyesine bir milyon dolar ila € ei diğer bir zat dahi bu yeni için ayni meblaği takdim 5 G in ÜESSE eylemiştir. İste bunlar Amerika Darüllünun- larındı müstesna haller değildir. Şüp- hesiz bu cömerilikler bazan birazda intizar olunmayan bir şekil alırlar. Mesela bir gün biletin Darülfü- nununun tevessü ve inkişalına alâka- dar olma ı Carnegie'den rica olundu: “Memnuniyetle; orada yazık ki bir göl mevcut değil. Ben size bir göl vere ceyim ,, dedi, ve buna 600000 dolar sarfetti ki Darülfünun heyeti belki de bu meblağın başka hususta sarfolun- duğunu görmeyi tercih ederdi. Fakat mandanberi Princeton'ın bir gölü vardır, ve bu göl her nakadar sun'i ise- de bir kaç mil uzunluğunda olup oldukça güzel bi. manzara teşkil et- mektedir. Mamali teb rruntta bulunan kimseler her vakit bu derece garip keyf ve heveslerde bulunmazlar. AÂtifer sahiplerinin isimlerini havi ve aralarında Darülfünunun eski mezunlarının ekseriya mühim bir mev ki işgal etmekte oldukları görülen o uzun Jistalara göz gezdirirken insan, başka yerlerde yapılanı - daha doğ- rusu yapılamayanı - düşünerek duydu- ve takdire, gıpta günahına benzer bir şey de katmaktan kendini alamaz. Yeni istikamet. 1030-1027 senesinde Havard cem'an 8000 talebeyi havi idi evelki e istatistikleri tetkik ine talebe a dinin Jâyenkati Ziyadeleştiği li Muhtelif sebeplerin ae h rpten sonra, Darülfünunlara cezbetmekte olduğu ta- lebenin haddinden fazla olan bu akı- nı bir çok mütefekkirlerin zihnini işgal etmekten hâli kalmiyor. Havard'ın mukâadderatını idare etmekte olan âli gat, .yani reis A, İL. Lowel, 1996 se- nesinde tanzim lam olduğu rapor- la yüksek tedris ücsseselerine nam et olanların bu seri iii işaret ede- rek, Amerikalıların Darülfünunlardaki tahsil ve terbiyeye ait fezail hakkında fazla itimat etmelerinde mevcut olan mahzurları pek doğru olark kayı edi- yor ve şöyle diyor idi: “Darülfünunun vegdne tahsil ve terbiye madığı gencin sevdiği ve iştiğalde, canını sıkacak olan ders- lerden Ziyade zihnen ve manen faide bulacalı unutuluyor gibi © En iyi vaşıtası Ol- ameli bir talim ve Kii > seli-Educarion nolduğu ve bir genci hiç bir alâka duvmadığ işlere bağlanmak süretile mektepte kalmağa bir hadden ziyade mecbur etmek, onun zihin ve fikrini ahmaklaştırmak va tabi ve mi- zacını da bozmak tehlikesini e olacağı kâli geleceği anlaşılmıyor... Buna binaen bu büyük Deriler ar kabul ettikleri talebenin adedini tahdide çalışıyorlar. Mesela Princeton den ziyade talebe al . amıktadır ve bu da vakıa nazaridir, zira bu adet hafifçe tecavüz (edilmektedir. suretle iki kat isülade etmektedir. Evvela değersiz bir çok talebe ile dolmiy e taraftan da kendi o telebes eyi elinde bulunduryor; çünkü ie ul için vaki olan islepler, kabul edi- lenler Ölene pek yüksek oldu- arılflünun bu m gundan gayri kâli derecede çalışanları bertaraf etmek daima kolaydır. Havard daha çok namzet kabul ediyor. Her sene buraya en az bin kadar talebe kabul edilmektedir. Fa- kat Kabulden e.el - hiç değilse na- zari olarak - oldukçı güç bir imtüi- han icra olunur, ve bizzarure nam- zetlerin kâllesi kabul olunmaz. Tale- enin çok defa yüksek tedrisata ait dersleri faideli surette takibe pek fena hazırlanmış olar reldikleri gi Fransız Dar iunlalizda da böyle bir tetbirin ittihaz olunması belki de fideden hili olmaz. Vaka bir Amerika Darülfünunu ile bizim Da- rülfununlarımız arasında ne gibi fark mevcut olduğunu ve Amerikan bir çok Darülfünunlarında ilk iki sene- nin bizim orta tedrisatımıza pek ben- gediğini bilmez değilim. Lâkin Da- rültünun namzetleri arasında tasfiye icrası usulu Si eyi neticeler ver- mekten geri kalm Bu hâl ise İLe tabiidir ki, garpıa pek mütvaddir olan ve tahsi- lin müşterek olmasından dolayı bin- lerce erkek ve kız talebeyi havi bulunan Deylet Barüikinmizandaii HAYAT, 6 usulü idareden oldukça farklı bir tarzı idare ihdas etmektedir. Kezalik tedrisat usulünde de fark vardır. Bu hususta yüyük değişiklikler vücude gel- di, ve esaslı ehemmiyeti haiz islahat bu sene içinde icra olundu. Az zamana gelinceye kadar Ha. vard talbesi - bir hayli Darülfünun. arda hâlâ câri olduğu üzre pek altında eziliyor, ve te- fekkür ve şahsi taharriyata pek az vakit bularak ancak kendilerine gös- terilen. dersleri biraz da adeta bir makine gibi kayt ve tekrar etmekten başka bir şey yapamıyor idiler. Bundan evel bahsettiğim raporda Lowell şunu yazıyor idi: “Hayata ve hatta ilmi bir mes: Cu B — leğe insanı hazızlayan yegâne ve en esaslı şey fenni malümat değildir. Zihin ve fikri terbiye etmek, serbest kalmak, gerek fert cemaat için hayati bir ehemmi aizdir.,, Hicaz daha sonra şunu diyor “Dü- şünmeği, ve irfan sahibi bir insanın ve bir vatandaşın ne gibi şeyler üze- rinde imali fikir etmesi İdzımgelece- Bini öğretmek... İşte bir meslek mekte- bi olmayan bir Daüllünun bu mak- sadı takip «der., Efkâre ittibaen tale bede şahsi mesai zevkini inkişaf ve tevsi etmeğe çalıştılar. Pek çok oku- mağa, kendi kendilerine taharriyat icra etmeğe onları teşvik ettiler; imtihan- larda yalnız malümat değil idrak arar. lar, tenkit fikri ararlar. Gözümün önünde duran bir raporda deniliyor- ki: “Talebeye daha ziyade serbestlik, şahsi mes'uliyetleri hakkında daha pe- niş bir duvgu vermelidir. ve gerek Y Bunun için de talebeye bazı ders- lerde hasır bulunmaktan ise şahsi bir vazils hazırlamağa thesis (or disim- con makamında bir muh'irı tanzim ve takdim etmeğe mezuniyet verdiler; bu tahar.iyata yardım etmek ve bün- ları idare eylemek için ee vani başında -tutors dedikleri - nevi müzakereciler ihdas et miler k ki bunla talebe ile daha doğrudan do- ğruya temasta olup vazifeleri de on- la'i irşat etmek, onları yol gösterm k, ve çalışmağı öğretmektir. — Sonu var Vahit