Sall EE ER ŞA m ali Sizi 4 er ei, Hayat — dalgacıklara hayran olur; arzın ilk baharda — yüzünün nikabini açmakta tereddüt eden afif bir maşuka gibi — kendisi ile güneşin arasına ikame etmekte olduğu bulutları bertaraf etmeğe pol lom ın) yani güneş ilahının | nasıl çabaladığını elir. Hangi fâni böyle bir adamdan Şimdi huzusattarnı zörmekle heyecana g i olabilir ? kabil almayı bize öğreten ve buna mes'ut bu daha mademki zevk medar olan sanaattır, © halde sanaatın bizim için son derecede faideli kim . inkâr edebilir ? Fakat zihni telezzüzler değildir. olduğunu mevzubahs olan yalnız Dahası da var. Sanaat insanlara mevcu- diyetlerin sebebini gösterir. Onlara hayatın Oomanasını izhar eder, onlara mukadderatını bildirir ve binaenaleyh maişette onlara rehper olur. Tiziana zekâvet, amiriyet ve servelten nakşettiği yüzünde rında mütehassil gurur onun eşhastan her birinin yazılı, vaz okunaklı, basılı olan harikulâde aristokratik bir cemiyeti Venedik asilzadelerinin gözü ve tavurla- elbiselerinde tasvir ettiği zaman önüne onların Oo tahakkukunu (Ogörmek istedikleri ödemli koymuş olu- yordu. Powssin aklü hikmetin hüküm sürmekte olduğunu zannettirecek derecede sarih ve muhteşem bir intizamı haiz manzaralar terkip ettiği; Pugef tasvir ettiği kahra- manların di Watteau o güzel adalâtını şişirdiği; âşıkla- iz gölgelikler altında sıyanet ettiği; Howdon avcıların ilâhesi olan Diana'yi hafif koş- turduğu ve Voltaireide tebessüm ettirdiği; Rude Marseillaise” ihtiyarlarla imdadına ve hazin Tini esrareng dahi o meşhur ini (9) nahtederken çocukları çağırdığ vatanın zaman, bü büyük üstatlar fransız milli ruhu- nun satılılarından, bazılarını mü- (*) Hayat: bayı 98 e b tevaliyen O cilalandırıyor, kimi intizamı, kimi azmu metaneti, kimi Ozarafeti, kimi fi ve zihni, kimi kahramanlığı , kâlfesi de hareket ediyor ve bu evsafı vatandaşlarında yaşamak ve serbestçe etmek sevincini izhar idame ve muhafazaya çalışıyor iddler. Puwis de Chavamtes gibi zamanımızın en büyük (artisti hepimizin emel edindiğimiz. tatlı rahat ve süküneti aramizda neş- retmeğe çalışmadı mı? Mukaddes tabiatın kendi kuce ağında müşfik, zamanda basit ür gibi görün- atıf, şanlı ve bi veti manzaraları zim için takdire lâyik değilmidirler ? Zaiilere onun © ulvi dersler yardım, yüksek kabul b çalışma aşkı, fedakârlık, fikre hürmet, işte kıyas etmiyen bu ifade etmiştir | dâhi bütün bunları Devrimiz üzerine serpilmiş harikulâde bir ışıktır. Meselâ Sainte Genevieve, yahut Sorbonne Şacre, ve "daki Bois : is Şehremaneti dairesi merdiveninde ki muhteşem « Viclor Hugo' ya tazim» ünvanın- daki şaheserlerinden birine bakmak insan için kendinde mecibane ef'ale kabiliyet ve istidat hislerini duymağa kâfidir. Sanaatkârlarla O mütetekkirler derecede nazik ve tannan sazlar gibidirler ki her devre ait son vakayiin onlarda husule getirdiği ihtizazların tesiri sair insanların kâffesi üzerinde de imtidat eder. Şüphe yoktur ki pek güzel olan eserlerinden almak istidadını nadirdir; zaten müzelerde ve hatta umumi meydanlarda (o buniara bakanların adedi mahduttur. Fakat sanaat zevk haiz insanlar ihtiva ettikleri düygular nihayet avamı nasa kadar hülul ve nüfuz etmekten de hâli kalmaz. Filha- kika dahilerin madununda kudret , ve. kabiliyetçe ikinci derecede başka artistler üstatların fikir ve tasavvurlarını alıp avam arasında tamim ederler; muharrirler nâkış- İarın nüfuzuna, bunlar da ediplerin ii 134 bu Suretle bir Sayı tesirinz oğrarlar: neslin bütün arasında mütemadi dimağları bir taati vâki Olur; gazeteciler, avama ait yazı yazan kudretli oldukları simciler, romancılar, T ke avâmı gekâların hakikatleri bileceği bir hâle ifrağ ederler. Bu adeta ruhani bir tmiş nasın anlay a” cereyan, bir feveran gibidir ki bir devrin #ihniyetini temsil eden büyük ve müteharrik seviyyeyi teş edi şellalelerle il ceye ça müteaddit dökülür. Hem de adet olduğu üzre, artist- ancak kendi muhitlerine wit duyğuları aksettirirler lidir. Vakıa bu bile çoktur. kü diğer tanıtmağa medar olacak bir ayna ler dememe- Çün- ilerini insanlara kendi göstermenin de münasebet ve İa- değildir. Fakat hâlde artistler bundan fazlasını da idesi yok her yaparlar, Elbette an'ane ile te rakfüm etmiş olan umumi serma- yeden bol bol feyz alırlar, lâkin bu defineyi büyültmekten de hali kalmazlar. Onlar gerçekten mucit ve rehberlerdil Bu hususta kanaat hasıl ede- bilmek için şuna dikkat etmeli- dir ki üstatların en büyük kısmı kendi ilhamlarının gâlip ve hâkim olduğu zamana tekaddüm etmiş- Poussin XIIl ci Louis zamanında bir çok şaheserler nakş- etmiştir ki lerdir. onların omuntazanı esalet ve necabeti müteakip devrin evsalından nişan verir. Rehâvet- kâr bütün XV ci devrinde hüküm sürmüş gibi olan Watteaw ise bu kıralın zamanında değil XIV cü Lowis devrinde ya- şamış ve Naibi Hükümet zama- nında vefat etmiştir. Avam taba ocağını tebcil etmek suretiyle Demokratik bir cem'iye- zaraleti Lonis kasının aile tin zuhur ve teşekkülünü sanki ihbar gibi olan Chardin ile Grewzge dahi hükümeti mut laka devrinde yaşamışlardır. Mu- tasavvif, halim yorgun olan Prudhon imparatorluğun en kız- gın muharebelerinin icra olundu etmiş ve