20 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 18

20 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 İ j ? Hayat 1S Sayı: 134 Çünkü kendi kendisini taklit etmektedir. Artık ibda değil, yal- nız imal eder. Faruk Nafızın de arasıra böyle maziye dönüşleri var: bir kaç sene evel Anan bile okşasa benim bağrım kan olur şeklinde ifade ettiği kıskançlık hissini, birkaç sene sonra Alnından özkardeşin öpse ben irgilirim halinde bir daha sunar. Sevgili- Ba Di Da, İİ GE. sinden ikinci ayrılışında hissini ifade edecek yeni bir şiir bula- mazsa birinci ayrılışında yazdı- ğını adeta taklit eder. Farukun bu tabiatını, ayni plâkları müte- additdefalar çalmağa benzetenler haklıdırlar. Yolunda mütemadi- yen ilerlemek isteyen bir yolcu, arkasına yalnız birşey için bak- malıdır: geride bıraktığını gör- memek.. Faruk Nafizin ve şahsiyetini bilhassa Hece vezniyle yazdığı şiirlerde aramalıyız. Sanatının belki en yüksek: parçalarını teş- kil eden bu şiirlerde ilk önce Çoban Çeşmesinde karşılaşırsı- Burada Hece vezni denilen kemana, şiir namı veri- len cevherden mamul bir te daha ilâve etmiş ve daha ahenkli; asıl kudret son senelerde, niz. şair, daha sert sesler çıkarmağa mur- vaffak olmuştur: Bir kavmı uykusundan uyandırır bu haller, Doğar aç midelerden nur topu ihtilâller; Bir diyarda almazsa herkes irfan hak- 1ni, kalacaktır <IRI, Her çekilen hançerin boş © zamana kadar barut sesi- ne yabancı olan Hece vezninde bu haykırış bir top icadı tesiri yaptı. Kahpe şiri Faruk Nafize ge- linceye okadar edebiyatımızda misli görülmemiş bir incidir. Her yolcuya açıktır vücudumun her yanı Dinç atları sulayan merimer yalaklar gibi Beri suya kandırırken göğsümde solü- yanı Susuzluk çatlatıyor bağrımı: en garibi.. Onun kendine mahsus güö- rüşleri: Yavrusunun peşine dalan bir dul bakışı Andırıyor ışıksız evinde pencereler.. Kendine mahsus hayalleri vardır: Görür görmez kapında yere devrildi- gimi Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar Faruk Nafiz edebiyatımıza yenilik getirmiş midir? diye sor- sanız, bazıları şüpheye düşerler. İşte Faruktaki san'atın esrarına dokundunuz: Yenilik her geldi- gi yere nispeten iptidai bir şe- kilde gelir; halbuki onun her eseri mütekamildir. San'atının tekâmül etmemiş, fazla ve çıl- gınca yeniliklere kapalı oldu- gunda şüpheniz olmasın. Fakat unutmayınız ki onun, Ssan'atın ezeli kaidesi olan iki vardır: tabiilik samimiyet. Her gelen yenilik bu san'at ha- murile yoğrularak öyle tabii, öyle samimi bir şekilde çıkarki Son hassası VE farkına bile senelerde yazdığı bazı şiirler bizim edebiyatımızda ye- varmlıazşınız. yırtıcı ni bir görünüştü. Tatmadım kimsede asla kanının lezze- tini Dişlerim geçti de bin bir kadının kKal- çasına * ö Fazla pey sürmeğe gelmez senin av- rat dediğin Satıver kahpelerin bir pula geçmişle- ni. Bunları başka birisi yazsa ya iğrenir, yahut gülerdiniz. Halbuki san'atkâr Faruk sizi ar- kasından sürükliyebiliyor. Çün- kü bütün şiirlerinin üzerinde esen derin samimiyet havası, size bunları hazmettirecek dar kuvvetlidir. fay ka- Yanılmaz her türlü has- talıktan vardır: yazısında bir mısra, bir kelime aksasa onu düzeltmeden ve azade, salim bir zevki içi rahat etmez. Onun için san” atına hangi yeniliği getirse ga- rabete düşmek ihtimali yoktur. En uzak ve en yeni hayalleri, teşpihleri bile sıcak bir samimi- yet çerçivesiyle görünür: Yavrusunun kanını nasıl emerse devler Sanki şehrin dört kolu dört yana uzanıyor Bu kolun çemberinde bin bir 5 kanıyor, Çitırdıyor kemikler, çöküyor toprak evler Tanır gibi yüzüne bakınca her geçici, Yarın öksüz kalbinin burkulacaktır içi İki kattır azabin günahı işleyenden Anana kahpe derler, sana kahpenin Di piçi... Onda birbirinden hiç te aşağı olmıyan iki şahsiyet yaşar : biri şair öteki sanatkâr. Denebilirki Faruk, Farukun kontrolu şair sanatkâr daimi altındadır ve heyecanı, intizamsız taşkınlıklar- la kuvvetini kaybetmez. Bundan dolayıdıdır kizaif ve kıymetsiz şiri hemen hiç yok gibi, yahut pek azdır. Ahenk itibariyle Farukun Şi ri Hece vezninin bugüne kadar çıkabildiği en yüksek ve en ge- niş dereceyi gösteriyor. Kısa ve uzun heceli kelimelerin yan ya: na dizilişi, yerlerinin değiştiril- mesi, mısraların kıvrılışı bu san'atın esrarındandır. Uzun müddetten beri edebi” yatımızda beklenen büyük şah- siyet Faruk Nafiz midir? Biz, onun şahsında muhakkak ki bür- yük bir şair kazandik; fakat acaba bir dâhi kaybediyor muyuz? Bunu zaman gösterecek. Otuz yaşını henüz bitiren şair, daha son eserlerini vermediği için biz de son sözümüzü söylemedik. Vasfi Mahir 1 ül Nl İ d ıl

Bu sayıdan diğer sayfalar: