20 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 5

20 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nkü iğna rolda Telle olan ı de- nim »lere öyle- “ Sayı — Üstat, pek arzu ederim. onları öğrenmeği Ewvwe- ettiniz mi ki — Öyle ise dinleyiniz. lâ, hiç dikkat cem'iyeti hâzırada artistler, yanı çekten artistler demek isterim, insanlardır ki hemen de yegâne kendi sam'atlarını zevk ile icra ederler? — Hiç şüphe yoktur ki ça- lışmak bizim bütün sevincimiz, bütün hayatımızdır... manasi... — Durunuz! muasırlarımızda en ziyade eksik olan şey, bana kendi meslekle- Onlar vazifelerini ediyorlar. öğle geliyor ki, tinin aşkıdır. ancak kerahetle ifa İşte heyeti bakasında yukardan aşağıya kadar içtimaiyenin her ta- böyledir. adamlar kendi va- — Siyasi si memuriyetlerinde ancak bun- zi dan elde edebilecekleri maddi fa- ideleri nazari itibare alıyorlar; eski zaman devlet adamlarının kendi memleketlerine ait maharetle görmekten duymuş ol- hazzı unuduyor işleri dukları zevk ve gibi görünüyorlar. İl Sanayi erbabı da kendi mar- kalarının şerefini muhafaza edecek yerde ancak kendi mustahsalatla- iş etmek suretiyle müm- olduğu kadar fazla para çalışıyorlar. rini ta kün i kazanmağa « İşçiler ise kendi patronlarına | karşı meşru ve ya gayri meşru bir husumet hissi taşıyarak alel- acele ve sathi iş görüyorlar. insanların çalışmak bir zaruret, menlur | Hasılı bu günkü hemen kâffesi indinde sankı müthiş bir angarya gibidir; halbuki ona İ bizim sebebi mevcudiyetimiz, saa- i detimiz nazarile bakılmak lâzım | gelirdi. Bununla beraber zannetmeme- lidir ki her vakit böyle oldu. Eski zamanda ev eşyası, mutbak e kumaş gibi bugüne kadar olan şeylerini bir soğu “1d — a fakat bunun . 1 bunların nekadar dikkat ve itina ile imal edildiklerini gösterir. İnsan eyi fena çalışmayı çalışmayı da ver; hatta zannederim ki evvelki sevdiği 5e- tarz daha ziyade çünkü tabi ve hoşuna gider, mizacına daha 71 Fakat kâh nasihatleri dinler; yade fena, kâh eyi muvafık gelir. şimdiki halde ise fenalarını tercih ediyor. Halbuki hayat ve mevcu insanlar oçalışmayi etin fidyesi de- gil, hedef ve maksadı diye telekki edecek olsalar daha ziyade bahti- yar olurlardı. i Bu harikulâde (o tehavvülün vukua gelmesi için bütün insan ların artistleri misal ittihaz etmesi, daha doğrusu, bizzat oluvermesi ederi çünkü bu kelime bence, en geniş manasile, yaptıkları şeyden zevk alanlar demektir. İşte her san'at ve hirlette böylece artistler bulun- MASI, ve “meselâ ftahtalarını birbirine maharetle geçirmekten bir saadet doğramacı artistlerin, harcı aşk ile yoğuran hepsinin artist kifayet duyan dıvarcı artistlerin, atlarına eyi bakmak ve gelip geçenleri de ezmemekle iftihar eden arabacı artistlerin mevcut olması temen- niye şayandır. Bu süretle cemiyeti beşeriye ne güzel teşekkül etmiş olur, değil mi ? Göriyorsunuz ya artistlerin sajr insanlara verecekleri ders fevkal- ade müsmir olur.» Bunun üzerine fodü'ne hitap ederek dedim ki: — Üstat, sizde hiç şüphesiz ikna kudreti var. Fakat, artist- lerin faidesini ispat etmek neye yarar ? Şüphe yoktur ki, demin söylediğiniz Oo gibi, olan ibtidası pek müfit bir misâl teşkil ediyor. Lâkin yaptıkları iş, haddi zatinde büs- bütün faidesiz değilmi, ve ona bizim Omazarımızda bir kıymet veren de esasen bu keyfiyet değilmi ? ei : i <8 — İL — onların onların Hayat — Ne demek istiyorsunuz ? — Demek istiyorum ki, sanaat eserleri, çok şükür, faideli şeyler, yani beslenmemize, giyinmemize , barınmamıza, oOhülâsa (o cismani ihtiyaclarımızı tatmine yarayan şeyler meyanına dahil değildirler. Çünkü, bil'akis, onlar bizleri adi ve ameli hayatın oesaretinden kurtarır ve bize hayal ve istiğra- kın pek cazibeli âlemini keşte- derler. Aziz dostum, şeyin faideli ve hangisinin faidesiz olduğunu tayinde pek çok yanılı- yorlar hangi Vakıa maddi hayatımızın ihti— yaçlarına tekabül eden şeylere faideli demeği anlar ve tasvip ederim. Zaten bugün sırf övünmek ve imrendirmek niyetile göz önüne yayılan servetleri de faideli adde- diyoruz: bu servetler ise yalniz. faidesiz değil hem de müz'içtir. Bence, bizlere saadet veren her şeye faideli derim, Halbuki dünyada bizi hayal ve istiğraktan daha ziyade mes'ut edecek hiç bir şey yoktur. İşte bugün en ziyade burası unuduluyor. Fikir ve nazarına her lâhzada müsadif bir çok harikalardan âkilâne lezzet alan bir adam yer | yüzünde bir ilâh gibi ü reden feyyaz vücutları, insan ve hayvan nevi ve cinslerinin en yüksek nümunelerini, ve genç adalâtı ve hayrete şayan bir surette kolay eğilip bükülen güzel o canlı endamlı ve âzayı lar” neşrederek, getirerek, kanat mahabbet nağmeleri içinde yeşil likler ve çimenliklerden mürekkep! latif manzaralarla süslediği dere ve bayırlar arasında sevinç dolaşır; nehirlerin satlı üzeri birbirini velyeden ve ai t süm ç eden gümüş gibi

Bu sayıdan diğer sayfalar: