Bir resim sergisinde, bir gün Rödün'e tesadüf etmiştim. oKen- dileri de üstat mertebesine var- miş olan iki şakirdi ona refakat ediyor idiler. OBunlardan biri Bowrdelle, öteki de Despiaw -namındaki iki heykeltraş idi. Üçü de Bourdelle'in sanaatkâr hayalinin mahsulü olarak Rodim'e müşabih olmak üzere nahtetmiş , olduğu bir Pam(,) tasviri önünde tevekkuf etmişlerdi. Bu eserin müellifi kendi üstadının başına iki ufak boynuz takmış olmasından dolayı itizar ediyordu. Rodin gü- lerek dediki: ii — Öyle yapmağa (o mecbur “ idiniz, çünkü siz Pan ismindeki i ilâhı tasvir ediyordunuz. Zaten , Michelangelo dahi yaptığı Musâ heykeline bunun gibi boynuzlar “komuş idi. Boynuz, en büyük © kudret ve hikmetin alâmetidir, bu sebeple bunları bana ihsan “etmiş olmanız elbette hoşuma gitti. ir : Öğlen olduğu için üstat bizi » cıvarda bir lokantada yemek ye- “meğe davet etti. - Çıktık. Şanzelize (Champs-Ely- “ söes) caddesinde idik. Yemyeşil “ kestane ağaçlarının altında otomo- “biller ve atlı arabalar parlak “ saflarla kayup gidiyor idi. Buda “ Paris zaraletinin en cazibedar ve en münevver sahası dahilindeki “ tecellisi idi. (,) Esâtir tarihinde davarların perisi ve bütün tabiatın mücessem timsali olani ilâhtır ki: boynuzlu ve keçi ayaklı olarak 5 #asvir olunurdu. Böowrdelle tuhaf bir merak ile sordu: — Nerede yemek yiyeceğiz? Bu taraflardaki o restoranlarda umumiyetle /rak'lı garsonlar hiz- met ederler; işte ben de bunu çekemem, çünkü böyle yerlerde pek sıkılırım. Bence o kadar süslü olmayan âdi bir lokanta daha münasip olur. Buna cevaben, Despidu: dedi, lokantalarda, yemekleri mağşuş olan süslü yerlerden daha eyi yemek yenir. Zaten Bowdelle - in en Ziyade düşündüğü de budur: çünkü ezvakındaki o yapma teva- zu, hakikatta uburluktan başka birşey değildir.» — Evet, vakıa o ğdi ve sade Oracıkta bulunan wfak bir lokantaya girdik ve rahat ve mü- nasip bir köşeye yerleştik. Despiau pek şen ve şakacı idi. Böürdellee yemeği uzatarak dedi ki: — Bourdelle, oher nekadar artist olduğun için, yani lüzum- suz ve faidesiz bir adam olduğun için beslenmeğe lâyık değil isen de, gene şu yemekten al. Buna cevaben Bowrdelle : — Şu küstahlığını affediyo- rum dedi, çünkü yarısını sen kendi üzerine almiş oluyorsun. Zaten senin şu dediğine itiraz etmek istemem, Zira pek doğru- dur biz hiç bir şeye yaramayız. Bdbam biçkicı idi; bazan onu düşündüğüm zaman kendi kendi- Sayı: 134 Artistlerin Faidesi Nakleden: VAHİT me derim ki: o adam cem'iyeti beşeriyeye lüzumu olan bir iş görürdü; onun hazırladığı maleze- me ile olunurdu. insanların evleri bina Zavallı ihtiyarın yaz kış, inşaat mahallinde, ve açıkta kesme taşları dikkatla desterele- diği gözümün Dinç ve kuvvetli Artık öylesi kalmadı. önüne geliyor. bir işçi idi. Fakat ben... fakat biz... hem- cinslerimize ne hizmet görüyoruz? Biz adeta panayır verlerinde halki eğlendiren hokkabazlar, oyuncular, hayali kimseleriz. Bizim ceht ve ikdamlarımıza alâkadar olmağa tenezzül edenler bile bunu güç- lükle yapıyorlar. Pek az kimseler bunu anlayacak kabiliyettedirler. Hem de bilmem ki onların te- veccühüne lâyık mıyız, çünkü dünya bizden pek alâ istiğna edebilir.» Bunun üzerine Rodin şu yolda mukabele etti: — Zannederim ki Bowrdelle şimdi söylediklerinin hiç birine kendi de inanmaz. Bana gelince, ben ona büsbütün bir fikirdeyim, ve zannediyorum ki artistler (o insanların en olanlarıdır.» muhalif faideli Bowrdelle gülerek — Demek ki meslekinize olan muhabbet sizin gözlerinizi bu de- rece bürüyor, dedi. — Hayır, asla; çünkü benim hükmüm pek kuvvetli sebeplere istinat ediyor; bunları size söyle- yebilirim.