13 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, | * Yazan: Kadırcan Kaflı No. 79 Büyük Deniz Romanı Meclis, donanmanın Akdenize karar verdi... gitmesi IÇiN — Mevsim sonbahardır. Önü müzde Türklere zorlu bir vuruş yapmak için çok — zaman yoktur. Ben kendimizi her zamandan da : ha kuvvetli buluyorum.. Mı_ıdem .kı 'Türk donanması Akdenizdedir biz de oraya gitmeli, onlarla kar - şılaşmalıyız.. İçinizde Ti’u_-klerle karşılaşmaktan çekinerek bir kor- san savaşı yapmayı düşünenler bulunamaz.. İsanın ruhu başları - mızın üstüne beyaz kanatla.rı_nı açmış ve kulaklarımıza “ıı_fer si * zindir, ileri!..,, diye sesleniyor ... Bu mukaddes sesi duymayan var dır? mı-— Yoktur. Evet.. ıDuıdoğıııı ürklerin üzerine gitme İYİZ... e Tlgu sözleri de Venedik Baş ami - : Venyero söylemişti. "lıl):;" îıınıımdınlırlı kaptan - lar da ayni sözleri tekrarlamakta geçikmediler,.. Don Jan onların en duygulu yerlerine dokunmuş, Hı - ristiyanlık gayretini ayaklandır - wl!;:n Jan yeniden söze başladı : — Hazırlığımız yerinde.. Do - nanmamızın kaptanları hw— danları da, şimdiye kadar gelmiş geçmiş kumandan ve kaptan - lardan daha tecrübeli daha atıl - gandırlar. Askerlerimiz Avrupa - gadas e YAMMGIN Mıu.trıor;ırn'ı Bun - berlere göre onların da donanma - ları ancak 220 - 240 kadirgadır. Halbuki biz üç yüz parçayız.. Bi - zim gemilerimizin içinde onların iki, hattâ üç gemilerile, başa çıka - cak derecede büyük kalyonlar, ga- lerler de vardır. Bütün bglır ol- masa bile içimizdeki Hrristiyanlık gayreti, Allahım yürelderîn_ıize ver- diği sonsuz cesaret ve üuîıd, bı_zı zafere ulaştırmak için yetı_şeccktıf. Yalnız bir şey düşüneceğiz: Bir an evvel barbar Türklerle karşı - taşmak, dövüşmek ve yüzlewe.e yfl- danberi Hrristiyan kırdqleı'n:n- zin gördükleri zulümlerin öcünü almak.. Bu yüksek ülkünün ırdm - dan gittikçe her savaştan yuzımlu - zün akiyle çıkacağımıza şüphe et- meyiniz! ? Meclis, donanmanın dognll-'—_& Akdenize gitmesi için karar verdi, ve dağıldı. Yalnız o sabah amiral Venyeronun Korfu ve Santa Mavra tarafların keşf için gönder- evvelâ doğuya döndüler ve yola çıktılar.. Ertesi gün $afakla beraber, ke- şiften dönen — kadirgalardan biri göründü ve ŞU haberi getirdi: — 'Türk donanması (Lepant — İnebahtr) da imiş.. Oraya gireli bir hafta olmuş-: ıı.Bunuu üzerine toplanan ikinci harb meclisi, Akdenize açılma - İnebahtıya - gidil - eli geee nra da donan- mesine ve bundaığı so İa manm şartsız ve kayıtsız —© İKi Don Jan'ın düşünce ve HAÜ | sma terkedildiğine karar verC! * Ali Reis bütün bu - toplantıları, ileri yürüyüşü, etrafa gönderilen ve dönen keşif kadirgalarımı gö * rüyordu. Düşman donanmasmın tuttuğu Yolu, yaptığı işi, ya ufuktan, YA * hut da bir burunun — ucundan, bir küçük adanın arkasından, bazan da denize indirdiği küçük — filika ile kayalıkların, çıkıntıların yanla- rmdan çıkarak adım adım takib e- diyordu. Düşman donanmasınm Lökad ve Kefalonya arasındaki boğaz - dan geçtiğini görünce: — İnebahtıya gidiyorlar! .. Dedi.. Hepsi de tıpki birer Cenovalı gemici gibi giyinen leventleri de onun bu sözüne: ! — Evet!.. Dediler... . Yoksa babasını vaktiyle zincire vurulduğu yerde mi kurtaracak - t? İnebahtı körfezine girerken sol tarafta büyük bir çıkmtı — vardır. Bunun biraz ilerisinde Aspropo - tamos yahut Ahilos denilen birçay denize karışır ve bu çaym ağzın - da da beştaneufak ada vardır. Bunlara Körzolari — adaları ve bu kıyılara da, çok sülük bulunduğu için sülük mânasmma olarak Ekine derler. Birleşik devletler donanması şu şekilde yürüyorlardı: Jan Kordona kumandasında se- kiz Sicilya gemisi keşifteydiler . Onun arlıacından gelci vedJan Ân- dört Ceniviz kadirgası — piştarlık vazifesini görüyordu. Venedik - lilerin yüksek bordalı, eski kara ordularındaki fillere benziyen altı yük gemisi, zamanın en — büyük toplariyle merkez kuvvetinden ya- rım mil ileride idi. İlk harp safı 61 kadirgadan ibaretti. Bunlarm ortasında Don Jan ile Dük dö Pal- yano ve amıral Venyeronun bay - rakları dalgalanıyordu. — Bunlar Barbarizo kumandasında (53) ge- miden ibaret ikinci bir safa daya- nıyordu. N Napoli amirali Alvaro dö Ba - zano Marki dö Santa Kroza ku - mandasındaki son kuvvet 36 ka - dirga idi. Böylece yola çıkıldı.. 'Türk donanması, Oluç Ali Pa - şanm Cezayirden getirdiği 20 ka. dirga ile birlikte 260 gemi olmuş- tu ve İnebahtı da demirlemişti. 6 - 7 Teşrinievvel gecesi Hıris- tiyan donanması Körzalari adala- rının arkasında idi. Ertesi gün, İnebahtıya keşf için — giden gemi, 'Türk donanmasının limandan çık- / tığını haber verdi.. . Don Jan, gemisinin arka direği- ne dört köşeli yeşil — bir bayrak çekti... Bununla, saf yapılmasını emretmiş oluyordu. 54 gemi ile sağ cenahı kuracak | olan Jan Anderya Dorya, Körza - lari adalarının su ile beraber olan iki taşlığımı geçer geçmez Türk donnamasını gördü. Hıristiyan donanmasının sol ce- nahı adarlarla örtülü idi. Bunun için Türk baş kumandanı düşman kuvvetinin ne kadar olduğunu bir- denbire kestirememişti.. Bu yüzden, arkasını açık deni - ze vererek her türlü — manevraya elverişli bir duruş yapacağı halde Mora kıyılarına müvazi bir saf kurdu. (Devamı var) LAİ Laltin HABER — Akşam Postası ——— — - ——— ——— Yikâyetler, temenniler Hamallarla köf e- ciler rakabeti Balıkpazarında Taşçılar, 27 rur marada komisyoncu Selâmi imza- sile bir mektup aldık. Aynen neş- rediyoruz: “Balıkpazarı piyasasında gün geçmiyor ki bir iki kavga — olma- sın. Bu kavgaları çıkaranların da hepsi hamaldır. Köprü başından Meyvahoşa kadar bütün iskeleler- den çıkan teneke, çuval, fıçı, Ba- lıkpazarı piyasasına kadar 5 ve - ya 10 küuruşa getirildiği halde bi- lâhare satıldığı zaman ayni yere götürmek için 20, hattâ 30 kuruş alıryorlar. Halbuki küfeciler ha - malların 30 kuruşa götürdükleri yere ayni yükü 10 kuruşa götür - meğe hazırdırlar. Fakat buna da imkân yoktur. Çünkü hamallar bu mıntakayı in hisar altına almışlardır. Eğer mal bir küfeciye verilirse o tüccarı tahkir ediyorlar ve hattâ dövüyor- lar bile... Bu hamalların ayni is - keleye böyle iki misli daha paha- İr ve cebren, para almaları — doğ- ru muduc? Fakir küfeciler bu meraleketin efradı değil midirler? Küfecileri beş on para kazanıp aile geçin dirmek için çalışmaktan meneden bir kanun var mıdır? Bu hamal - ları insafa getirmenin imkânı yok mu 7; Galatasaray talebe- sinin Hilâliahmere yardımı Hilâliahmer Cemiyetinden * Galatasaray lisesi yurd. seven okurları tarafmdan Marmara yer sarsıntısından zarar gören muhtaç halka verilmek üzere cemiyetimi « ze 160 lira ve 28,50 kuruş teslim edildiğinden kendilerine şükran ve minnetlerimizi sunarız. —H—— Teşekkür Bir kaza neticesi çenesi kırılan biraderim Necibin çenesinin teda- visi hususunda kıymetli yardım - lariyle tedavi eden İstanbul Üni- versitesi diş tababeti profesörle- rine ve asistan Nuri Beyle İkbal Hanrma *eşekkürler ederim. Ailesi efradı namma Eniştesi Salâhattin HABER Akşam Postasiı İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Telgraf Adresi: İSTANBUL HABER İdare: 24870 Telefon — Yazı: 23812 ABONE ŞARTLARI 1 s 6 18 aylık Türkiyet: 120 350 680 1250 Krş. EBEcnebi: 150 445 840 1610 iLÂAN TARIFES: Ticaret İlânlarının satırı 12,50 Resmi İlânlar 10 kuruştur. Sahibi ve Nesrivat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yer! (VAKIT) Matbaası Türkçeye Geçiren : NA-BI Demir de genç kıza — uygun bir cümle ile hürmetini anlatmak iste- di... Fakat ya beceremediğinden yahut da cesaret edemediğinden sustu.. Şen tavrını takımmış olan Ali Cengiz de Matmazele çok mâ- nalı bir göz işareti yaptı.. Marika odaya girerek: — Takımlarımı almaya ve has ta hakkmda malümat edinmeğe geliyorum.. . ÂAli Cengiz: — Hasta himmetinizle —demir gibi.. Size çok teşekkür ederim , Ali Cengiz — matmazelin küçük ve tombul elini tutup dudaklarına götürmek istemişti.. Marika acele ile çekti ve kızmış gibi bir tavırla gözlerini Ali Cengize dikti. Son - ra: i — Çok işim — var, dedi, daha kahvaltımı hazırlayacağım.. — İşiniz çok mu acele?. — Evet.. — Biz de sizden bir ricada bu - lunacaktık.. . — Siz benim işime bakmayın 1 — Biz büyük bir saadete ka - vuştuk.. — O! Ne mükemmel! — Çabucak döneceğini sanma- dığımız bir arkadaşımız bu sabah çıkageldi. Bir çok şeylerimizin noksan olduğunu gördü. — Sahi mi söylüyorsun.. Bunu görmek için insanm çok zeki ol - masına lüzum yok.. — Onunla aramızda teklif te- kellüf olmadığı için her şeyi açık- ça söyledik.. Nacinin verdiği paraları gös- tererek ilâve etti: — Fakat şimdi, zenginiz.. İşte.. — Bu da ne? — Bu bir banknot.. Topu topu yüzelli lira.. Marika hayretle: — Bu eski sararmış kâğıt par- çaları mı? Bunlar yüz elli lira ha? A.. Böyle bir paranım üç parça kâ- ğgıda çıkacağmı hiç ummazdım. — Şimdi sizden ricamız şu: Dı- şarı çıkabilmek için elbisemiz, a- yakkabımız yok.. Bize — derhal bunlar lâzrm. — Kravatımız da yok. — Mendil de ister.. — Yakalık da lâzım.. — Çorap da almalı.. — Gömleğe de ihtiyacımız var. bu dakikada Marika gülerek: — Bütün istedikleriniz bu ka- darcık mı? dedi. Demir: —Gerçi ihtiyacımız yalnız bun- lardan başka bir şey değilse de.. Nejad Demirin sözünü bitir- mesine fırsat vermedi: — Şimdi, alelâcele birer kat el- bise, birer çift botin.. Lütfen bize bunları satan birini — çağırınız.. Çünkü biz sokağa çıkacak halde 4 | değiliz. — Emredersiniz. Derhal gider istediğinizi yaparım. — Lütfen şu yüz liralığı da boz- durunuz., Satın alacağımız — eşya- nın parasını ödemek lâzrm, Marika yüz liralığı aldı: Ü Pek âlâ! Ben şimdi gider ge- lirim, Paranızı alır, bir daha dön- mem diye kork muyor musu — Keşke başka paramız olsa da size versek.. : EREETESEDECANRARANNSSARTANAKSR SN SN CEBİDELİKLER Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı Ali Cengizin başından geçenler Hdi brkei bbb eee bebeee eeei bebbb bbb bbb A LA AM L LEEE LA ö G ne gibi bir işiniz varsa söyleyin...| — Bana bu yeter.. Ben ömrüm- de daha yüz liranın bir arada ol- duğunu görmedim. Bundan başka göreceğimi de sanmıyorum. Marika koşarak gitti. Gençler, zamandan kazanmak için mevcut olan şeylerle tuvaletlerini yapmış- lar, son işi alacakları elbiseyi giy- meğe bırakmışlardı. Bu hazırlığı yaptıkları sırada da istikballerine ait projelerden bahsetmeğe başla- | mışlardı. Nejad: — Paranım hepsini elbiseye sar- fetmiyelim, dedi. Biraz da mefru- şata ihtiyacımız var., Demir: — Mefruşattan evvel yatak çar- şaflariyle yastık lâzım, dedi. — Evet bir kaç sandalye ile bir de şamdan almalı.. Ali Cengiz: — Siz yalnız almaktan bahse- diyorsunuz.. Hiç biriniz de geçin- mek için paraya ihtiyacımız oldu- “ğunu düşünmüyorsunuz.. — AJİi, galiba maaşlı bir me- mur olacağını unutuyorsun? — Benim için öyle.. Fakat senin için Nejad?. — Benim de ramanımın kabul edileceğinden eminim.. Bundan başka Ertuğrul Muhsin için bir pi- yes hazırlamak istiyorum. Onu oynatırsa muvaffakiyet kazanaca- ğı muhakkak., Demire — gelince; babasmın gönderdiği para kendi- sine kâfi gelir.. Şimdi istikbal ba- na güller ve çiçekler içinde görü- nüyor. Artık bizim için saadetten, zevkten başka bir şey göremiyo- rum, Demir cevap verdi: — Evet evet.. Dedi.. — İstikbal gözüme şüphesiz görünecek.. Fa- kat böyle olabilmesi için — güzel komşumuzun rızası lâzım.. Âli Cengiz: — O kadar aceleye lüzum yok Demir.. Bana da, duğrusunu söylemek lâzımsa, hiç de fena gö- rünmüyor. Zannedersem o da be- ni, benim kendisini — gördüğüm gözle görüyor. — Hele hele bak şuna.. Aklm- ca Matmazel Marikayı elde ettim sanıyor. Bahsederim.. O senin söz- lerine ehemmiyet bile vermez. — Bunu sonra anlarız, — Onun beni seveceğinde şu kadarcık şüphem yok.., — Öyle öyle.. Sen zaten bir ka- dıma beğenilmenin yollarını çok güzel bilirsin.. Nejad aralarma girdi: — Şimdiden mücadele beyhu- dedir. Belki ikinizi de istemez.. Zannederim ki sizi boş ümitlere düşürmiyecek kadar serbest bir kızdır. — Sus işte geliyor! Filhakika Matmazel Marika bir hazır elbiseci ve bir kunduracı ile dönmüştü. Gençlerin önüne paltolar, yelekler, pantalonlar ya- yılmıştı. Demir potinlerden birini ayağına geçirmekle —meşgulken Nejad arkasına bir çeket, Ali de bir palto geçirmişti. Matmazel Marika bir dakika için odasına gitmişti. Çünkü komşulrınm pan- talonlarmı da tecrübe edecekleri- ni düşünmüştü. Gitmezden evvel, ' bozdurduğu kâğıt paranm karşılı- '| ğini Nejada teslim etmeyi unut- mamıştı | (Devamı var) | i B, * w

Bu sayıdan diğer sayfalar: