Osmanlıcadan Türkçeye S klavuzunu neşrediyoruz € 1 — Öz türkçe köklerden gıleııl gözlerin karıısına (T. Kö.) beldeti falümeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımı: sın fmütehassıs) yazılarını gazete - 'ere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, — gereğine göre. İransızçaları da yazılmış, ayrıca ör : nablür de Kobulalrea 3 — Kökü türkçe alan kelimele rin bugünkü işlenmiş ve kullanılım şehilleri alınmıştır: Aslı ak olan hal:. aslı ügüm olan hüküm, türkçe “çek.. Kökünden gelen şekil gibi. Hamiyet — Egemenlik, başatlık — (Fr.) Souverainete, Domination Örnekler; 1 — Hamiyet milletin - dir — Egemenlik — ulusundur — La #0uverainit appartlent â la Nation ? — Hindistan Ingilizlerin hâkimi- yeti altındadır — Hindistan İngiliz - lTelrn başatlığı altındadır — Les İn - des se (rouvent sous la — daminatlon Anglaise, Mahküm — Kölemen — (FT.) As. Bervi Örnek: Mahküm millet — Köle - men ulus — Nation asservle Mahkümiyet — Kasınlık — Condamnation Mahküm olmak — Hüküm giymek, kasanmak — (Fr.) Etre condamn& Mahküm etmek — Kasamak (Fr.) Condamner Muhakeme — 1 — Ükem, 2 — Du - rüşma — (Fr.) L Ralsonnement, 2 — Jugement Muhakeme etmek — 1 — Üklemek, 2 — Durüşütük — (Pr.) 1 — Juger “Örkek” T—İnsan hiç bir fikri mu- hakeme etmeksizin kabul ediverme - seelidir — İnsan hiç — bir fikri ökle - meksizin kabul edivermemelidir. 2 — Alacağımı vermiyen adamla dön mahkemede muhakeme olduk — Alacağımı vermiven adamla dün hak yerinde duruştuk. (Fr.) Hâl — Ben — (Fr) — Grulin — de beantd Hal — Hal (T, Kö.) Hâlen — Şimdileyin KaşlET hazır — Bügünkü — Gimdiki . Örnek: — Hali hazırda — Şimdiki| halde, bugünkü halde, — Hali hazır-| da böyle bir işe teşebbüs edemem. — Şimdiki halde böyle — bir işe girişe - mem, Hali Meden! — Soysallık hali , Hali nekahate gelmek — Dincel . mek. Hületi nezi — Can çekişme, Halü vaziyet (Bak: ahvalü Şerait) — İşler, hüller. Yall — Kotarma Hall — Eritme — (Fr.) Action de disssudre Örnek: Şekeri suda — halletlim — Şekeri suda erittim — Pai dissou le sücre dans Veau, Halletmek — Eritmek R&soudre Halletmek — Açmak — (Fr.) D&! Nouer, deviner Halletmek — Kotarmak Salutionner Örnek: Bu İşi büyük müşkülâtla hatlededildim — Bu İşi büyük güç - lüklerle kotarabildim — Jai pu so - Tutionner cetle affaire avee de diftficultâs. AM Çarei hall — Çözge — (Pr.) So - Tation, arrangement, transaction, ac - comodement Örnek: Ben öugüne kadar bu işin çarei hallini bulamadım — Ben bu - güne kadar bu işin çözgesini bulama- dim — Je n'al pu troubver aucune s0- Tutlon â cette affaire (problâme) - (Fr.) — (Fr.) | dir. Tarzı hall (sureti tesviye) — An « latış — (Fr.) Compromis Örnek: — Tarafeyn bugüne kadar hiç bir tarzı hall (sureti tesviye) bu « lamadı — İki taraf bugüne kadar hiç bir anlatış bulamadı — Let deux par- tles n'ont pu tErouver aucün coimpro mis jusgu'aujourd'hul. < — <-: * Tahlil — Çöze — (Fr.) Analyse - Örnek: Kan tahlili — Kan çözesi — Analyse du sang. Tahlili — Çözel — (Fr.) Amalyti - güe. Örnek; Kimyoi tahlili ile meşgul - dür — Çözel kimtya ile uğraşıyor — İN 8'occupe de la chimle analytigwe, Tahlil etmek — Çözelemek — (Fr.) Analyaer ; 'Tahallül — Erime — (Fr.) Disso - lution Örnek: — Onun tahallülü pek güç| - oldu — Onun erimesi pek güç oldu — Sa dissolution a 616 trâa difficile. — (Fr.) Soluble Örnek: Suda münhal cisimler — Suda erir cisimler, . Münhal — Açık — (Fr.) Vacant Münhalât — Açık yerler — (Fr.) Les places vacantes Münhallât — Erirler — (Fr.) Ma: tiğres solubles İnsolübles İnhilâl — Dağılım, — çözülüm — (Fr.) Döcomposition, desagregation Örnek: Inhilâli siyasi ve içtimal i- çinde bulunan memileketler — Siya - sal ve soysal dağılım içinde bulunan ülkeler — Les pays gui se — irouvent dans la döcomposition politigue et la dösağrigatlon sociale, Inhilâl — Erime — (Fr.) Action de fondre Örnek: Şeker su içinde inlilâl e - der — Le sücre fond dans Vean İnhilâl — Açılma — (Pr,) Vacance Kabili inhilâl — Erir — (Fr.) So- Tuble Örnek: Bikarbonat dö sud - suda kabili inhilâl cis'mlerdendir — Bikar- Bonat dö sud suda erir cisimlerden - Gayri kabili inhilâl — Erimez & (Fr.) İnsolable Örnek: — Demir suda gayri kabili inhilâl cisimlerdendir — Demir suda erimez cisimlerdendir — Le fer est insoluble dans Feau. Kabiliyeti inhilâl — Erigenlik — (Fr.) Solubilite Örnek: Kabiliyeti inhilâliyesi çok olanlar — Erigenliği — çok olanlar — Matlöres gul ont une grande solubi - litâ. Mahlül — Erimiş — (Fr.) Resou Mahlül — Eril — (Fr.) Solution Örnek: Asitborik mahlülleri — A- sitborik erilleri — Lesş solutlons bori- güdes. Muhallil — Eritir — (Fr.) Dissol: yant Mürekkep — Katınç — (CPFr.) Com. poss. Örnek: Mürekkep cisimler — Ka - tınç cisimler — Les corps campasis. Terkip — Takım — (Fr.) Compo - sition Örnek: Suyun terkibinde müvelli: dülma ve müvetlidülkumuza bulun - duğunu Lavvaziye keşfetti — Suyun katımında idrojeri ve oksijen bulun - duğunu Lavvariye ortaya çıkardı — C'est Lavotsler gui a döcouvert Pexci- slance de Fhydrogöne et de Voxygöne dans la compositlon de Veau, 'Terkip — Somtöz — (Fr.) Syothâse Örnek: Kimyev tahlil ve terkipler — Şimik çöze — ve momtözler — Les analyses et les eynthöses ehimigues Terkibi — Somtözel — (Fr.) Syn - thetiser Örnek: Terkibi hükümler — Sonv tözel — hükümler — Les jergements Synthâtigues 4 Örnek: Bski fikirleri yeni bir şe - kilde terkip etli — Eski ideleri yeni Bir şekilde somtözledi — İl a aunthö- tisö les idâer — anelennes dans une Forme nowvelle, ! I I HABER — Akşam Postası Terkip etmek — Somtözlemek — (Fr.) Syntlötisier ser Örnek: Bu ildet bir çok maddeleri terkib ederek yaptım — Bu ilâcı bir çok etenleri katımlıyarak yaptım «« C'est de bBeawcoup de — matlöres gue #'al camposâ ce medilament. Terekküb etmek — Katımlanmak — (FT.) Se composer Örnek; Su müvellidülma ile mü - vetlidülhumuzadan terekküb eder — Su idrojenle oksijenden katımlanmış- tır — L'eau se compose de — Uhydro - göne et de Poxgyâne, Halâs — Kurtuluş, kurtulma Halâs etmek — Kurtarmak Halâs olmak — Kurtulmak Halâskâr — Kurtarıcı Halâvet — Tatlılık. Hale — Ayla Halef — Ardıl — (Fr.) Successeur Halel — Bozukluk Hali — Boş Halâ — Boşluk Halim — Yumuşak, yavaş Halis — Katıksız Örnek: Halis kahve, halis yağ — Katıksız kahve, katıksız yağ Halita — Karmaç — (Fr.) Alliağge Mahlât — Katışık Örnek: Mahlât yağ — Katışık yağ. Halk — Halk — (T. Kö.) — (Fr.) Peuple Halketmek — Yaratmak — (Fr.) Crder Hilkat — Yaradılış (Fr.) Crstatlon Hâlik — Yaratan — (PFr.) Crdateur Mahlük — Yaratık — (Fr.) Cr& . afüure Ham — Ham Hamakat — Beyinsizlik “Hame — Kfığıw?lî'm Hamız — Ekşit — (Fr.) Acide Hamil — Taşıyan, götüren, gebe, yüklü Hamile — Gebe Hamule — Yük — (Fr.) Charge Mahmule — Yüklü Hamul — Dayangan Mütehammil — Dayanır, kaldırır Örnek: Lâtifeye mütehamıni! de - ğildir — Şaka kaldırmaz. — Acıya mütehammildir — Acıya dayanır. Tahmil etmek — Yüklemek Tahammül etmek — Dayanmak, çekmek, götürmek, kaldırmak Örnek; Bu kadar erziyete taham - mül edilmez — Bu kadar eziyete da - yanılmaz. — Bu hayata tahammül e- demiyorum — Bu hayatı çekemiyo - rum, — Bu tşin bu kadar mützakereye tahammülü yoktur — Bu İş bu kadar söyleşme götürmez (kaldırmaz). Mukavemet — Dayanık Mukavemet etmek — Dayanmak Mukavim, mukavemetli — Daya - niklı, Ğ Hamle — Atılım ; Hamletmek — (Bak: atfetmek) — Vermek — (Pr.) Attrihuer | Örnek; Başımın ağrısını soğuk al- — Hapsevi Haps — Hapis (T. Kö.) — (Fr.)| Emprisonner Mahpus — Kapsık Habsetmek — Hapsetmek — (Pr.) Emprisonner Mevkuf — Tutsak — 1FT.) Detenu Tevfik — Tutsam — (P_i.) Arrâk - tation, dötention 3 Tevkif etmek — Durdurmak, alı - koymak, tutsamak — (Fr:) Arrâter, dötenir Tevkifhane — Tutsalık Hâr — Diken Hâr — Yakıcı, sıcak Hararet — Sıcaklık, ateş — (Fr.) Chaleur, fiğvre Örnek: Hastanın harareti var — Hararetli — Sıcak, ateşli — (Fr.) Chaud, ardent Örnek: Hararetli adam — Ateşli adam, Hararetlenmek — Ateşlenmek Örnek: Bugünlerde siyast konuş - malar pek hararetlendi — Bugünler- de sıyasal konuşmalar pek ateşlendi. Teshin etmek -- Isıtmak Harab — Yıkık, harap (T. Kö,) — (Fr.) Enrulne Örnek: Harab bir hane — Yıkık Bir ev — Üne maison en ruine Harabi — Yıkım, yıkkınlık, hatap- lik — (Fr.) Ruine Örnek; Memleket için harabiyi mız- cib olur — Yurd için bir yıkım Cyuk> | kınlık) olur — Ce sera la ruine pour | le peys. Harab etmek, tahrib etmek — Yı- haraplamak — (Fr.) Ruin krlamak, Tatağ köyü harab (tahrib)' ettt — Şiddelli bir deprem bütün köyü yıkıladı — Un tremblement de terre violent a döl - ruit le village, Harabe — Yıkı — (Pr.) Les ruines Örnek: Balebek harabeleri — Ba -| lebek yıkıları — Les ruines de Bale - bek. Müşrifi harab — Kağşak — (Fr.) Çul menace ruine, dölabre, ruint Örnek: Milşrifi harab bir hane — Kağşak bir yapt — Üne Batisse gult menace ruine (delabrde ruinee) YF ÖZ ruine Tahribkâr — Yıkter — (Fr.) tructeur Örnek: Tahribkâr bir tesir icrü H — Yıkıcı Bir etke yaptı — İl a un effet destructeuf R İ - Harb — Harp — <T.Köy— (ft Guerre Tikrüefmlek, sarfetmek — “Hart «& - Harç — Harç İ Hareli — Menevişit İ Harelemek — Menevişlemek — Hareli — enevişli İ Hareke — Hareke İ Hareket — Hareket (T. Kö) —| Hareketi arz — Deprem İ Serlülhareke — Tezgider | Muharrik (âmil anlamına) — BÜ — (Fr.) — Mobile i Muharrik — Elebaşı Örnek: İsyanın muharrikleri — sının elebaşları. İ Müteharrik — Oynar | Örnek: — Müteharrik sandalya Oynar sandalya, ÖNERGELER Kıulavuz sözleri üzerine, her li nin (ULUS) ta çıktığından başla üzere bir ay içinde, istiyenler ni bir önerge ileri sürebilirler. B lar T. D. T. C: Genel Kâtipliğine sekil altırıda cönderilerektir: B : 1 Osmanlıca . ...... kelimesine Ki| lavuzda ., .. .4 . .karşılığını uygi (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) .senasure ef Acabce.rALta < eürdÜirreyeAA AA M | Ünergem şudur2 « « « | (1) Burada bir önerge gü miyen yazılar üzerine bir şey yapılâ mıyacaktır. DÜZELTME Dünkü 15 nüumaralı kılavuz! birinci sayıfasının ilk sütunund 11 inci satırda (Gussa) karşilik olarak yazılmış olan sözün Müşrifi harab olmak — Kağşa -| çe söz (tasa) olacak iken makirii mak. Örnek: Müşrifi harab olan ebni -' ye — Les bdâtise —ses avi menacent YEMEK ve TATLI KiTABI l Jmmwm inkılâb Kitabevi —“UYijlk» Ciftli ta5 bu kitehda bula,caksı cinsiz 100 Kü Pa a de son (a) kırılmış ve (tas) şel linde çıkmıştır. y KNT W & yemni CİKTİ. — E stmanttanını Alafranaa ve alaturka Hergün pişecek yemeklerin ve tathıların İistesini ve yapılışların! Satış yeri; İstenbuül “Ankâra caddesi No, 15? :::::..,:::“:::.."::.ml Doktor Ahmet Asım ) Hamrâ — Kızıl Hançere — Gırtlak Hande — Gülme Handan — Güley Handan olan — Gülegen Örnek: Hande, insanda meserre - | tin bir alâmetidir. Handân Bir yüz, | görenin de yüreğine — inbisat verir. Handan olan insanlar, her yapacak - ları işe gönül rahatlığı ile el vurur - | lar — Gülme, insanda — sevincin bir | beldeğidir. — Güley bir yüz, görenin | yüreğine açılma verir. Güleğen insan- lar, her yapacakları işe gönül rahat - liğı ile el vururlar. Hane — Ev Hanedan — Dinasti (T. Kö.) Hane halkı — Evgil Hane berduş — Yersiz yurdsuz Hanüman — Ocak, evbark Hanis olmak (Fr.) Violer le serment — Antsıymak —ı hastalara açık hastahane, broşür gönderilir. GA E N Günün Fotografları Ortaköy Şifa Yurd Tramvay yöle. Muallim Naci cad, No 1152 Istanbulun €en güzel yerinde geniş bir park ortasında her türlü asri Könforu haiz çök temiz, fiyatları çok ehven ve kadın erkek her — türlü Yatak fiyatları iki liradan iti baren z Doğum ve kadın ameliyatlarıyle apandisit, fıtiık, basur ve buna benzey nmeliyeler için hususi, fiyatlar, arzu edene fiyat Telefon: (42221) listesi V€ Mübtelif gazetelerde çıkan günüu hadise'erine ait fo: İi tograflarla spor mecmunlarında gördüğünüz spor hare- ketlerine —ait — fotograflar kütüphanesinde <atılmak'adır valnırz İstanbulda VAKIT |