18 NİSAN — 1886 * Benim görüşüm: i isleri lerile ?”rtıı Bri , leri yalnız Sovyetlerin değil; bü Rusyada bıılıındulll—’" ' — Baso sesi olan Pirogof. Barir ton Nortzof da dünyanın en mü - kemmel kalm sesli insanlarıdır. — Bunları diğer meşhur opera” ların bangi artistlerile kıyas ede - biliriz?. —.mç biriyle!.. Eşsizdirler... — Peki baritonları?.. Kadmla: P .e Ş ; T Muhaveremizi dinliyen artist Küçük Kemal gülümsedi: — Ruslar, ekseriya kalın - sesli muganniler ü yi şöhret kazanmışlardır da onun için soru- yor... -dedi. Ertuğrul Mühsin ise, bu gelen heyetteki — bütün ıu.ı'ışldrlını dünya mi birinci derece - de olduklarını tekrarladı. Artık vapur yanaşıyordu. Mu danyaya işliyen bizim h'lçılk va- purlara benziyen ufarak bir şey... Ön güverteyi iki büyük sandık hg;:lı:îndc, Rusça olarak: “Yere atılmasın!,, diye yazılı. 'Tayyare Cemiyetinin mümes sillerinden üstat Arif Cemil: — Bizim plânörler olacak! -di- vor. Minfaseal m>lümat topladım: rada bir sivil Kk mektebi açılmıştır. İsıni Türk Kuşu'dur. Bu mektepte talebenin tayyarec'l'ği planör denilen mo - törsüz tayyarelerle öğrermeğe başlaması lâzrm. Zira, A'ınanya: da olsun, diğer yerlerde olf_mı tedris usulü böyledir. Planörle lıyyırec':'n. ha fevkalâde terakki ettiği ı';.iu.. bu dost ve komşu memleket sivil ıî,yn e L Lf MN yareciliğimizin inkişa! ı yardım edecek. Askerlik yaşında bulunan fakat henüz ııkerolııı e| mış gençler, burada yıuşhrılr cek. Hi Sivil tayyareciliğin hen3iz mem> leketimizde inkişaf etmemesi büyük bir noksandı. Bir ay kadar rafa baktım: Bir kaç yüz kişi birikmişti. Ka- labalığın arasında bir çok ta ka- dınlar göze çarpıyordu. Hepsinin ellerinde buketler... Öyle ki, rıh- içek tarlasına dönmüştü. “"’Amw. artistler, giyi nişlerindeki ve SAÇ ki hususiyetlerle, ze çıwıyotlırdı. y seçiyor. lıimlurinid“’ ribirine gösteriyordu. Nihayet vapur yanaştı. Artist ler, buraya geldi memnuniyetlerini Zaten yüzlerinde de güzel sümler var. " san'at hakkında bir sual sormak pek gülünç ola cak. Onlarım bana - söyl BK e Sovyet tayyareci- | tün dünyanın en tanınmış san at | küzları arasında — bulunmasıdır| Halkevi Beyazıt da İhracatımıza bariz surette gö | ştamobilin Herkes. bunları| tomobil bu yliyerek bi - :'o:âllerddıl Etraflarını çiçek ve insan kala-| , attır. baliğı almıştır. Böyle bir andavirut kendilerinden.|kat bu İsiz yer nihayet salonu yaptırmıya karar verdi İstanbul Halkevi gençliğin be - deni terbiye ve spor - ihtiyaçlarını tatmin etmek için bir — jimnastik salonu yapmağı ötedenberi düşün- mektedir. Bu salonun parası — geçen sene ayrılmış, fakat yeri bir türlü tayin edilememişti. Jimnastik salonu - nun Halkevinin bahçesi ve yanım - daki arsa üzerine yapılması müna - nasib görülmekteydi. Halkevi uzun tetkiklerden son- ra jimnastik salonundan gençli - ğin ve bilhassa Üniversite genç - Kiğinin kolaylıkla istifadesi için bu salonun Beyazıtda yapılmasına karar vermiştir. Salon için Beya - zıdda arsa bulunmuştur. Aldığı - mız malümata göre salonun parası hazır olduğundan Halkevi idare heyeti inşaata yakında başlanma - sma karar vermiştir. Halkevi spor şubesi jimnastik salonun projesini hazırlamıştır. —— ——— “İstanbul ve Türkiye intibaları,, ne olabilir? Tayyarecilere yakla şıyorum... Zira, Tayyare Cemiye- tinin misafirperverliği olmasa, u- nutulacaklardı az daha... Bütün hazirun, tayyareciliğin istikbal ol duğunu unutmuş; opera san'atı nn gayyasına dalmış... Iam, g lisller, gündüz yapa-| “cakları resmi ziyaretlerden son - ra, bu akşam Ankaraya bareket e- deceklerdir. On gün sonra buraya dönecekler... Musiki ve dans tem- silleri verecekler... O zaman kenm dilerinden uzu uzadıya bahsede - rim, e Tayyarecilerin ikisi de genç... ü kadar Kırımdaki Âlt tayyarecilik mektebinde *ahsil et mişler... Şimdi Perapalas Ankaraya giderek, işlerine başlı - Güıul;k muamelelerinin yapıl- masına yardım ettiğimiz sırada, yolun fırtmasız geçtiğini söyledi- ler. y — Herhalde neşeli de geçmiş - tir.. Artistler şarkı söüylediler mi?...İIçlerinde en neşelisi kimdir? — Yol çok eğlenceli geçti... En neşeli Barsova idi... Son sayfamızdaki resimlere (va-Nü) Seyyah otomobilleri arka arkaya ve sık sık geçiyor- tarayışlarında |yar. Bahar olmasına rağmen yol tozlu olduğundan bir toz daha dağılmadan arkadaki ©- toz bulutuna dalıyor. Bunun için arka - ole- seyyahlar mendilleriyle burunlarını — tıka- N £ mniye ...îg;% Süleymaniyede oturan iklerinden dolayı| Y Hüleymaniyelilerin dertlerinden bahsediyor: bildiriyorlar.| — Şehrimize her sene gelmekte olan binlerce seyyer tebes-|hın hepsi muhakkak surette Süleymaniye camiini büyük şaheserlerinden biri olan bu ca- wauıdu.,oımnıııiubuwbm ler. Dünyarın en mün Beyazıt tarafından kaldırımı olmak 'e çıkılıyor. Jiyecekleri| dırıma  oteline | yerleştiler. Fakat yarın öbürgün camii ile Üniversite arasındaki yoldan bir aurkadaşımla ortası parke, iki yanı üzere iyi kötü bir cadde var. Fa- çaddeyi etomobillerin dönüş yolu olan b - İsti- ı de biran evvel uzatmak lâzımdır. Zaten, pürkes | | yüz metredir, Heride tekrar parke kal- | | kasteden Bâzı tüccarlar - da mı varmış ? Berlin Ticaret — mümessilimiz Türkofis merkezine — müracaatla bir kısım ihracat tacirlerimizden şikâyet etmiştir. Berlin ticaret mü- messilimizin bildirdiğine göre bu ihrac tacirleri muhtelif hareketle - riyle ihracatrmıza kastetmektedir- ler. Buna misal olarak şu vak'a zikredilmektedir: Almanyada — soğanlarımız için sürüm imkânları olduğunu yaptığı- mız tetkiklerde öğrenmiş ve Al - man firmalariyle temasa girişmiş - tik.. Bunun üzerine Münihte Hans Tremmel firması Türkiyeden s0 - ğan almağa teşebbüs — etti ve ilk tecrübe olduğu için biraz da fiyat fedakârlığı gösterdi. Fakat ne kadar şayanı teessüf - tür ki bazı tacirlerimiz Türkiye - Almanya ticaretinde yeni başla - yan bu işten istifade şöyle dursun, bilâkis iş yapılmasın (!) diye ilk hamlede fiyatları yükselttiler. Bu şekilde fiyatlar yüzde on pahalı - laştı. Bu vaziyette Alman firma - ları Alman hükümetinden aldık - ları soğan ithal müsaadesi ile baş- ka memleketlerden soğan almağa başladılar.,, Berlin Ticaret —mümessilimiz bundan evvel de portakal ihracam da ayni şekilde hareket edildiğini bildirmişti. Türkofis bunları naza- rı dikkate alarak tetkikat yapmak- tadır. — Malatyalı gençler toplantısı Şehrimizde yüksek tahsil gö - ven Malatyalı gençler — dün öğle - den sonra Halkevinde toplan: mışlardır. Toplantıda İstanbulda bulunan Malatyalı gençlerle gelenlere yar - dım etmek ve bir yurd açmak için hazırlanan nizamname okunmuş ve münakaşa edilmiştir. okunan nizamnameden de istifade edile - rek yeni bir nizamname yapılması istenmiş bu istek egseriyetle ka- Nbul edilerek bu iş için sekiz kişi- lik bir heyet seçilmiştir. Süleymaniyenin, gezer- Miyoruz. Arna- A Azgın bir boğa Dün Eyüpte halkı telâşa düşürdü Dün Eyüpte Halk arasında bü - yük bir telâş uyandıran bir hâdise olmuş, etrafa saldıran azgın bir boğa bir kaç kişiyi — öldürdükten sonra zabıta memurları - tarafın - dan güç nalle öldürülmüştür. Boğa, Defterdarda kepekçi Ali- ye aitti. Eyüpte Kalenderhane caddesinden Ramiye götürülürken birdenbire sahibinin elinden kur - tulmuş, kaçmağa başlamıştır. Az- gın hayvan evvelâ kasap Celâlin dükkânma, boynuzlariyle dükkâ - nn ön kısmını kırarak — girmiş, tezgâhı parçaladıktan sonra tek - rar sokağa çıkmış, üç yaşında bir çocuğu düşürerek yaralanmasına sebeb olmuştur. Bundan sonra Es- ki yeni çeşmesine doğru koşmağa başlamış, oduncu İsmailin eşeğini boynuzlariyle karnından yarala - mış, Fıstıklı sokağında evinin ka - pısını çalmakta olan Mehmedi de yere düşürerek boynuzlariyle bir kaç kere vurmuş, tekrar - yoluna devam etmiştir. Bu sırada yirmi kadar polis ye- tişmiş, azgın boğanın üzerine ateş etmeğe başlamışlardır. Boğa an - cak yüze yakın kurşunla ölmüştür. ——— Yaz mahsulleri Son günlerde şehrimize yazın ilk mahusulleri gelmeğe başlamış- tır.. Akdeniz sahil vilâyetlerimiz- den gelen — bu mhsuller oldukça ucuz fiyatlarla da satılmaktadır . Bakla ve enginardan — sonra bu hafta İstanbula marul ve cağla ba demi de gelmeğe başlamıştır. Ma - rulların tanesi on kuruştan satıl - maktadır. Baklanın kilosu on ku- v ğem Büyükdere gençle - rinin müsameresi Dün Büyükdere Halk Fırkası binasında Gençler mahfeli — tara- fından güzel bir müsamere veril- miştir. Müsamerede Münirin yaz - dığı iki piyesle, bir facia oynan - mıştır. Baş rollere çıkan Minir ile Hayrullah muvaffak olmuşlar ve fevkalâde alkışlanmışlardır. Gene kendi aralarından teşkil ettikleri bir caz davetlilere güzel bir gün geçirtmiştir. Kendi kendilerine çalışan bu gençleri tebrik ederiz. | Süleymaniyeliler ne diyorlar?ıu BENeE İN | Bu esnada yolun dar kısmına geldik. Birdenbire bur- | SO YERR | tuma fena bir koku geldi. Koku Süleymaniyeli arkada-| Ve anlayışlı cümhuriyetimize olan | şıma da tesir etmiş olmalı ki sözü değiştirdi: — Burası da senelerden beri böyledir. Yaz kış pis ko-| kudan geçilmez. Bu ctvarda umuml bir halâ bulunmadı- ğt İçin umumil halâ vazifesini görmek bu medrese duvar- larına kalmıştır. Şimdi tasavvur et! Seyyahlar buradan| yüreğini en hoplatan meseleleri, geçerlerken duvarların bu halini seyrediyorlar, Arkadaşımın yerden göğe kadar hakkı vardı. memleketlerde seyyahların uğrağı, büyük bir eserin 'et rafını yoluna koymak, güzel parklar vücuda getirmek belediyelerin en birinci şartı sayılır. Halbuki biz değil böyle bir şey yapmak, eserleri bile iyi muhafaza ede- 8 Bugün için: Uluslararası Kadınlar Birliği kongresi ve Türkiye Son yıllar içinde memleketi . miz, ikinci defa olarak, Uluslara- rası bir çalışma bucağı halinde- dir. 1934 Eylülünde Uluslararası parlâmentolar konferansı, İstan - bulun Yıldız konferans salonunda toplandı. İşsizlikten, muahedele - rin yeniden gözden — geçirilmesi meselelerine kadar konuşuldu. En makul! tedbirler üzerinde du- ruldu. Ve her murahhas, — kendi memleketisin — parlâmentosunda faaliyete geçmek üzere memleke- timizden de iyi hatıralar — edin » miş olarak ayrıldılar. . * « Bunlar, erkekler arasındaydı. Bugün “kadımlar arasında,, di- yerek, arada fark gözetmek gibi büyük bir yanlış yapmadan söy - liyeyim ki, gene Uluslararası mü- him bir kongre memleketimizde toplanıyor: Dünya — feminizm kongresi... .. * Mesleğimiz icabı olarak, her » gün, bu kongrede yer alacak olan yabancı murahhaslarla görüşüyor ve görüştüklerimizi kelime kaçır" madan gazetelerimize — geçiriyo- ruz. Bugün bütün dünya kadınla - rı, muhtelif hükümet idareleri al- tında elde etmek istedikleri bazı hakları, şiâdet ve sıcaklıkla mü- dafaa etme — vaziyetindedirler. Bunlar, ya'nız medent dünyada yaşıyan kız kardeşlerinin hakla rmı değil, kâbile hayatı geçiren yarı yabani kadımlar arasında bi. le ayni müsavatı, ayni müşterek ilerleyişi temine çalışıyorlar. Fa - kat, mederi dünya içerisinde bir yola koymağa uğraştıkları kadın hayatını, ayni derecede mühim ve çarpışmağa değer bulmakta - dırlar. Kadım ticareti, işsizliğin ©- seri olan fuhuş, kadınların erkek- lerle tam bukuk müsavatı, kadı- nın özel hürriyetinde kayıtsızlık, kütle halinde kadınların işten çı- karılışı; kadınları eve döndürmek teşebbüsü ile kalmayıp onları eva “mahküm etme,, temayülleri... Bu- günkü feminist hareketin bütün sinirlerile çekiştirdiği nihayetsiz mevzulardan bir kaçıdır. seleler halinde, şehrimizdeki ya - bancı kadın murahhaslarla her münakaşa ettikçe, bir şey dikkati- mi çekiyor: Türkiyeye karşı mef- tunlukları... ... Bu kadar dünya kadınınm Tür- kiyede kongre yapışları — yalnız bir tertip, anlaşma meselesi değil- dir. Kadınm, erkekle ayni basa - makta tam hürriyeti ile — bütün için, münakaşalarına bu defa Türkiye- i bulmaları, yeni. sağlam katgısız bağlarıdır. .”... Kaynaşan dünya kadınlığının Türkiye, bir örnek sayılacak — su - rette daha dünden halletmiş bu - lunuyor.. 9 Hikmet Münir Şunu da söyliyeyim Hdb.:ıı. » bu yolun düzeltilmesi. ni, buraya asri bir halâ ımpııııııuuıı_z gd,b,ı":"::_ kakta oynuyan ilk mektebin bahçesinin bir duvar alınmasını yalnız seyyahlar için istemiyorum. Bu rin yapılmasını ilkönce bizini kendimiz istiyorum. * ine için, :ğ': 23 Nisan Çocuk Bayramı haftasının ilk günüdür. Yavralarınızın bayramı için hazırlanınız.