18 NİSAN — HARER — Akşanı Postasr — osmanlıca—dan TürkÇeVe Söz KkKlavuzunu n derdest edildi? — Diri olarak mu, ö - 1 — Öz türkçe köklerden — gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) b“îî. (alâmeti) konmuştur. Bımbv;n e biri haklanda sırası ile uzmanları ııı zın (mütehassıs) yazılarını gazele * "”9':'_”;;1:;*W karşılıkların iyi m'lr.d edilmesi için, gereğine gğıp_ I;wuuça!an da yazılmış, ayrıca ör - nekler de konulmuştur. ü türkçe olan kelimele - çin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan İm' h. olan hüküm, türkçe “çeke gelen şekil gibi. Haver — Doğu Havf — Korku Havfetmek — Korkmak Haif — Korkak İhafe etmek — Korkutmak 1 Mahuf — Korkunç n Örnek: Mahuf bir fırlına — Kor - kunç bir fırtına Hiras — Korku Hirasan — Korkak | Havi olmak, ihtiva etmek — İçime almak, kaplamak > Örnek: Bu kitabın havi olduğu (ih- tiva ettiği) fasıllar — Bu kitabın içi »e aldığı ayrıçlar ti Havza — Havza CT. Kö.) Hayâ — Utanç Hayasız — Utanmaz Hayasızlık — Utanmazlık Hicab — Sıkılma Mahcub — Mitangaç 24 | sözlerle başımızı şişirdi. | ket — Şaşılacak bir hareket Örnek: Çok mahcuüp bir çocuk * tur — Çok utangaç bir çocuktur. Hayal — Hayal (T. Kö.) Hayalet — Görümsü Hulya — Kuruntu Hayat — Hayat (T. Kö.) Hayide — Bayat I Örnek: Bir takım hayide sözlerle | başımızı şişirdi — Bir takım bayal Hayıflanma (Telehhüf) — Yazık -| lanma Hayli — Hayli (T. Kö.) Haylület etmek — Araya girmek, | yol kapamak Örnek: — Haylület eden manialar dolayısiyle — Araya giren engeller| dolayısiyle. Hayme — Çadır Hayr — Hayır (T. Küör Hayret etmek — Şaşmak — (Fr.) S'dtonner Hayran — Hayran (T. Kö.) Hayran kalmak — Hayramak — (Fr.) Admirer Şayanı hayret — Şaşılacak | Örnek: Şayanı hayret bir hare - Mütehayyir — Şaşkın Meftun ve meshur olmak — 'Tan - sımak — (Fr.) S'ömervelller Haysiyet — 1 — Onur, 2 — (Bak: keyfiyet, mahiyet) Hayşum — Geniz Hayt — İplik, tire Hayvan — Hayvan (T. Kö.) Hayyen — Diri elarak, diri dirl Örnek: Hayyen mi, meyyiten HARIİYA lü olarak mı yakalandı? Hayyen meyyiten — Ölü diri Haz — Haz CT. Kö.) Hazan — Güz Hazfetmek — Kaldırmak, çıkar - mak Örnek: Bu kelimenin bir harfini hazfedince — Bu kelimenin bir har * | fini kaldırınca (çıkarınca). Kabilihazf — Kaldırılabilir Örnek: Bir noktası bile — kabili - hazftır denemez — Bir noklası bile kaldırılabilir denemer. Hazer — Çekin İçtinap — Kaçınma İçtinap etmek — Kaçınmak Örnek: Her türlü fenalıktan İçti « nab eder — Her türlü fenalıktan ka - çınır, Müctenib — Kaçıngan Tevakki — Korunma, sakınma Örnek: — Düyük söz söylemekten tevakki lâzımdır — Büyük söz söyle: mekten sakınma gerektir. Tevakki etmek — Korunmak, sa - kınmak, Örnek; Herkes sâri hastalıklardan tevakki etmelidir — Herkes bulaşık hastalıklardan korunmalıdır. Gençler, yalancılıktan tevakki edi- niz — Gençler, yalancılıktan sakını * RiZ. Mahzur — Çekinecek Örnek; Bu işin mahsurlu Bir ta « rafı yoktur — Bu işin çekinecek bir tarafı yoktur. ı — Çekinme | | kargalar yüz Örnek: — Onun bu işte ihtirazına| hayret ettim — Önun bu işte çekin - mesine şaştım. Ihtiraz etmek — Çekinmek Muhteriz — Çekinger Hazır — Hazır (T, Kö.) — (Fr.) Prit Ihzar etmek — Hazırlamak — (Fr.) Prtparations, preparatifs Müstahzarat (1 tıbbiye) — Hazıri- lâçlar) — CFr.) Spdcialite pharma - ceutigue Örnek: Eskiden memleketimizde müstahzaratı tibbiye imal olunamaz - dt — Eskiden yurdumuzda hazırilâç- lar yapılamazdı. Müstahzarat (1 kimyeviye) — Hazırlamalar — (Fr.) Preparatlon Hâzik (Bak: mahir) — Uzel Örnek: O, hâzik bir tabibdir — O, uzel bir dişçidir. Hazakat — Uzluk Örnek: M. Hazakeli ile müştehir- dir — M. uzluğu ile tanınmıştır, Hazine — Hazne (T. Kö.) Hazm — Ezim, sinirme Hazmetmek — Ezimek, sinirmek Hazmi kolay — Singin Heba — Boş, boşuna Heca — Hece Hediye — Armağan Hedmetmek — Yıkmak Helâk olmak — Bitmek, yoğalmak Örnek: Düşman ardusu açlıktan helâk oldu — Düşman ordusu açlık « tan bitti. Bu sesenin mahsulü kargalar yü - sünden helâk oldu — Bu yılın Ürünü BORJİYA eşrediyoruz İstihlâk — Yoğaltım Örnek: Şeker istihlâki gilgide ar » tayor — Şeker yoğaltımı gitgide artı- yor. İstihlâk etmek — Yoğaltmak Örnek; Ankarada günde ne kadar buğday — istihlâk edilir — Ankarada günde ne kadar buğday yoğaltıtır? Belecan — Çarpıntı Helezoni — Yılankavi Hem — Hem Heman — Hemen (T. Kö.) Hemağuş — Kucak kucağa Hemasıl — Aslıbir Hemayar — Denk Örnek: — Bu iki adam biribiri ile hemayar mı? — Bu iki adam biribiri ile denk mi? Hemeins — Cinsibir Hemdem — Arkadaş Hemnam — Adaş Hempa — Ayaktaş Örnek: Âsilerin reisleri ve hempa- ları kaçlılar — Azıyanların başkan - | darı ve ayaktaşları kaçtılar, Hemrah — Yoldaş Hemsin — Yaşıt Hemşeri — Hemşeri (T. Kö.) Örnek: Samsun'un fahri hemşerb si — Samsun'un onursal hemşerisi Hemşire — Kızkardeş, Hemşirezade — Yeğen Hemta — Benzer, taydaş. — Bihemta — Benzersiz DEP- (Lütfen sayıfayı çevirinir) 981 va kızı tarafından öldürülmelidir. Siz babanızı zehirlemeli ve bunu her - za-| man hatırlamalısınız.. Haydi! Ne du-| ruyarsunuz? Yoksa korkuyor musu-| " Damarlarınızdaki Bor,jiya ka- — Haydi!. j Lükres elleri titreyerek gümüş ku-| payı aldı. Zehirli kâğıdı "l"!nlıhırm:ı ıü;meıiı başladı. Maga sözüne dr“m', ediyordu: ı Tamam?. Sürün, sürünt. Zehir| gümüşün içine giriyor!. (ı)ndıı'ı _du Borjiyanın dudaklarına ıdccfk L rıl—* rün kızım sürün!.. Oh ne iyi surııyor-î sunuz, zehirlemekte ne büyük bir n:v- haret gö-lı-ri_voısıınuzî- Dikkat edin, çünkü bunun aklınızda kalması ve| sonra rüyanıza girmesi zımdır! Ba-| banızın dadaklarma dokunacak olan bu kupayı zehirlemiş olduğunuz son” radan bütün dehşetiyle rüyanıza Kİ- recektir., Çünkü girmesi lâzımdır! Maganın bu sözlerine karşı Lükre- sin hiddetlenmesi lâzımdır değil mi?. | Lâkin nerede?. Sihirbaz kadın söyle- » dikçe kızı müthiş bir kâbusa tutulmuş gibi itaat ediyordu. Korkunç bir. hal . almıştı. Çehresi mosmor kesilmişti.| Sihirbaz kadım ona kızım! Dediği hal- de Lükres farkına bile varmamıştı. Maga gümüş kupayı birdenbire 0- nun elinden alarak: Bu kadar yeter!.. Haydi git.. n'l tesi sana aittir.. Sen defol.. dedi. Benzi sapsarı kesilmiş, korkudan büyüyen gözlerini Magaya dikmiş el duzu halde Lükres geri geri çekilerek ıp gitti. oa:l::ıg;ıll’nşx kalımnca _şı'ımüg kupa- yı gene dolaptaki rafın üzerine koy- du. Kupayı aldığı zaman ne _"lînm ise tamamen o vaziyeti verdi. Sonra| altm kupayı yerinden biraz kımıldat- tı. Dolabın kapısını itti. F.ılut uımn men kapatmadı. Bu işleri bitirince yanındaki odadan geçerek beklemeğe başladı. Derken — birdenbire ayağa kalktı. Çünkü Papanın odasında ayak sesleri ve konuşmalar duymuştu. Ma- ga kulak vererek dinlemeğe başladı. —3 ALEKSANDR'IN YIRLI ADAMI Hakikaten Papa bahçedeki gezin- tisini bitirmiş odasına dönmüştü. Ma- ganın işittiği ses Papanın sesiydi. İh- tiyar Borjiya pek keyifli, pek neş'eli bulunuyordu. Bütün düşüncesi ya: kında Romaya dönmekten (baretti. Beatrisin namusu berbat edildikten sonra Ragastan için intihardan baş- ka çare kalmıyacağını, ve bu suretle ondan kurtulmuş olacaklarmı düşü- nüyordu. Papaz Anjoloya gitmesi için müsa- ade verdikten sonra odasında yalnız kalınca kalktı. Kapıyı sıkı sıki kilit. ledi. Her akşam yaptığı gibi kilidi yokladı. Ve tam arkasıma döndüğü sı- rada sihirbaz karıyı odanım - ortasın- ALTINCI HA- | da görünce dizlerinin bağı çözüldü. O kadar korkmuşta ki haykırmak için ağamı bile açamadı. YÜZÜ sararnıçı. Yavaş yavaş geri çekildi. Odanmn için- de bir cin, bir şeytan peyda oldu sa- mıyordu. Maga sesini çıkarmadan İh- tiyarın yüzüne bakıyordu. Papa onu ı_;m,vın(n biraz kendisini topladı. Ve kekeliyerek şu suali sorabildi: — Buraya ne yapmağa geldin? — Sizi kurtarmağa.. — Beni kurtarmağa mı?. Evvelâ buraya nasıl girebildiğini söyle!, — BSenyöra Lükrese bir takım mü> cevherler göstermek behanesiyle şa> toya girdim. Sizin bahçede olduğunu” zu öğrendim. Gizlice buraya girerek saklandım. Papa korkudan titremeğe başladı. Maganın yaptığı bu şeyi ancak bir le Hil, bir cani yapmağa cesaret edehilir. di. vaş karanlık basmış olduğundan ar- tık hiç bir şey göremez oldu. Şövalyenin yanından bir adım ay- rılmamış olan İspada Kapya bu sıra: da:; — Müösyö, saat dokuza geldi! Şöralye derin bir kâbustan uyanı: yormuş gibi terle ıslanmış olan elle- | rini alnının üzerinde gezdirdi.. Sonra : — Haydi gidelim! Diyerek ayağa kalktı. * * « Evet, gemide Serar Borjiya vardı.. Cehennem boğazı — bozgunundan sonra Sezarın Primvere olan arzusu büsbütün artmıştı. Gerçi bir müddet Marki dö Roka- zanta'nın teklif etmiş olduğu şan ve şeref düşüncesiyle meşgul — olarak| Primveri unutur gibi olmuşsa da son- radan genç kızın hayali gene bütün benliğini kaplamıştı. Sezar için artık bu aşktan başka bir şeyle uğraşmak | kabil değildi. Damarlarında kan ye- rine güya erimiş ateş dolaşıyor. Ve bütün vücuda yanıp tutuşuyordu. Bir gece, Sezarın çadırı. önünde möbet beklemekte olan muhufız neler- leri başkumandanın kendi kendine sevinçle haykırdığını duydular. Bir postacı henüz varmıştı. Beş dakika geçmeden Sezar ikinci kumandanı ça- ğırdı. Yarım yamalak bir takım emir ler verdikten sonra hemen atına bin- di. Osti tarafına doğru yola koyuldu. Osti iskelesine varır varmaz Sezar hemen bir gemi tuttu. Lükresten al- muş olduğu mektubu gemide tekrar tekrar belki yüz kere okudu. Mektup- | da yalnız şu kelimeler vardı. | “Kapreraya gelmek için —hâlâ Şa- tomda mahpus bulunan— Beatrisin kaçmasını mı bekliyoceksin?,, Sezar mektubu ilk defa okuduğu zaman büyük bir hayrete düşmüştü. Beatris Lükresin elinde bulunuyor ha!,, Kendisinin bundan hiç haberi yoktu. Lâkin orası nesine lâzım! Kız artık eline düşmüştü ya, bu kâfl!. Sezarın Primvere olan şehvet ve isteği aldığı bu haberle çoğalmıştı.. Bilhassa ona kavuşmak İçin — uzun müddet beklemiş olması, ve bu yüz- den bir oçk felâketlere uğraması bu isteğini körüklüyordu. Onun için Sezar, Boatristen hem | hevesini hem de İntikammı alacak, her okşayışı bir tırmalama, her - öpü- cüğü bir 1sırış olacaktı, Gece yarısına İki saat kala Sezar Borjiya karaya çıktı. Kendisini ge- tirmiş olan sandalı geriye gönderdi. | Yanına bir uşak bile almamıştı. Bir kaç dakika tereddüt etti. Sonra hü- cum etmek üzere bulunan bir yaban domuzu gibi başını önüne doğru w zatmış olduğu halde duvar diplerin- den dolaşarak şatonun kapısma doğ- ru koşmağa başladı. On beş dakika sonra Lükresle buluştu. Sezarı görünce kız kardeşi çok ge- vindi. Sezar süratle onu tetkik etti. Lükresin benzi atmış dudakları mos- mor kesilmişti. Kanlı gözleri fırıl fı- rıl dönüyordu. Sezar kısık bir sesle onu sordu: — Kız burada mı?, — Şimdi göreceksin.. Gel!. — Lâkin niçin titriyorsun Lükres?. — Sana ne?. Haydi gel!, Yürü! Sezar kardeşinden şüpheleniyor- du. Eğer bu şüphesi doğrü çıkarsa hemen öldürmek üzere onu - bileğin: den yakaladı. Sonra: — Kız nerede?, Diye sordu. Lükres kardeşi Sezarı elinden tu- tarak sofalara doğru çekip götürdü. Bir oda kapısının önünde durdu. Ne- fes nelese şu sözleri söyledi: — Kız işte buradadır! Eğer karşı gelecek olursa hemen öldür! Eğer Forma: 36