135 NİSAN — 1985 — Galatasarayla Libertas | (Boştarafı 9 uncuda) | hâkim görünüyorlardı. Her iki; takım ii > bir sürü fırsat | kaçırıyordu. Halk da buna alıştı - ğmdan oyunda hiç bir tad ve he - yecan kalmamıştı... ... Nihayet maçın bittiğini bildiren düdük ötünce Dae geniş ve ra - hat bir nefes aldı. . Libertas ge yazmıştım. y Avniye pek iş düştü diyemem. Çünkü dediğim gibi kaleye bir tek bile arkı şüt gelmedi. Oyunun bü- tün yükü Latfide idi. Ve vazifesini vaş kaleden uzaklaştı ve oyun Vi - hakkiyle yaptı. Osman da zarar» sızdı, Haf hattına gelince; Galata saray dün hafsız oynadı da denile- bilir. Tesadüfen Libertas takımı - nm da sol hafı müstesna diğer haf- arı çok fena oynadıkarından oyu - Bununl (o beraber Viyanalılar nun yüzde doksanı ya Galatasa - | ray, yahut Libertas kalesi önünde geçti... Oyunu daha kısa bir surette an * | atmak için: : Dört usta bek dokuz acemi ve beceriksiz - Münevver müstesna - | Meydan | okuyorum,, Meydan okuyan boksör ” Kumkapı klübü boksörlerinden Ali imzasiyle bir mektup aldık. dokuz muhacime karşı mücadele etti diyebiliriz. Dün Galatasarayın sol tarafı bi- raz kuvvetli olsaydı, Viyanalıları yenmesi işten bile değildi, Buna mukabil Libertas takımın- da da şüt atmasını bilen bit tek! mühacim olsaydı Galatasaray üç ! dört gol yiyebilirdi. Bununla beraber Viyanalıların üç gün müddetle mütemadiyen se | yahat etmekte olduklarını unut -| mayalım. Bunun için pazar günü Güneşe karşı yapacakları maçı ka- zanmalarını muhtemel görüyo - rum, Fakat yarınki maçı kazan - salar bile böyle oynarlarsa cuma | günü İstanbul şampiyonu Fener - bahçeden münasib miktarda gol yiyeceklerdir. Son olarak şunu da söyliyelim; dün genç hakem Halid Galib Ez- | güyü çok beğendik. M.S. Yarınki maç | Libertas takımı, ikinci maçını yarm gene ayni saatte Taksim stadında yapacaktır. Bu maçı da genç ve kıymetli hakem Şazi Tez- can idare edecektir. ! Yunan bütçesi Atina, 12 (A.A.) — Atina a! janst bildiriyor: | Başbakan Bay Çaldaris Mali | | ye Bakanı sıfatiyle 1935 bütçesi - | nin esbabı mucibe lâyihasını ha -! i zırlamıştır. Bu lâyihada deniliyor ki: İzansız vatan haini bir takım a- damların devlet iktisadiyatına in- “dirdilderi vihim “darbelere “rağ's men bütçede ancak (350 milyon drahmilik kir açık bulunmaktadır. ” Bütçenin tatbiki sırasında bu a- çık 150 milyon drahmiye * kadar indirilecektir. Harici borçlar için bütçede yüz- de 35 nisbetinde bir para ayrlmış- tır. Bay Çaldaris gazetecilere be - | yanatında demiştir ki: “ — Bülçenin tanziminde baş - lıca tasarrufu göz önünde tuttuk ve bu sayededir ki (o milleti yeni! yüklerden kurtardık. Varidet tah.| minlerinde çok kıskanç (o hareket ettik. Binaenaleyh tahsilâtır. tah - minlerin üstünde olacağma kati - 'Ali diyor ki: yen kaniim. Bundan başka bütçe - inin rakip arayan bok- | ye 330 milyon drahmilik bir ihti- sör Azize meydan (okuyorum :| yat akçesi konulmuştur. Boyum 1.65, sikeltim 54 kilodur * | Eğer 17 Nisan çarşamba günü ak- şamı saat 9 a kadar cevab vermeZ” »*e kendisini mağlüb sayacağım... Bizde ölü sayılan boks hayatıma bu karşılaşma bir hız verecek © lursa gazetemiz buna vasıta Ol - maktan sevinç duyar, Şimdi bok - sör Azizin mukabil cevabını bek - Tiyoruz. 3 üncü küme maçları Haliç: 5 Sümer 0 Dün Şeref Stadında üçüncü, kü- me lik maçlarınadevam edilmiştir. Haliç ve Sümmer takımları ora - smdaki maç 5 - 0 Hailcin lehine bitti, Sümmer'in bu kağar bö bir farkla yenilmesi sebeplerinden | biri on kişi olara koynamalarıdır. | Karagümrük -F€e- ner yılmaz maf! yarına kaldı — Dün Şeref stadında üçüncü İ maksadı ulusun refahıdır. Milletin hükümet icrasma ba , lisane yardım edeceğine emniye - tim vardır. | Hükümetin yegâne İ maçlarından bi-/ rakip Feneryıh! ane ük çarpışacak! lardı, Maç başladıktan beş daki ka sonra oyun sahasına bir inzi -) bat memuru girerek Feneryılmaz:| takımında yer alan oyunculardan! birini asker olduğu için çıkarmak istemiştir. Hakem Sadi Karsan oyun başladıktan sonra irüsaba - kanın yegâne âmiri hakem oldu” ğunu ve hariçten hiç kimsenin © yuna müdahaleye hakkı olamıya- cağmı söylemiş, görüşülecek bir cihet varsa bunun oyun bittikten ağ R menin en mühim ri vardı. İki ezeli zerine hareket ettiğini beyan e - İ yısiyle hakem oyunu tatil etmek kil mecburiyetinde kalmıştır. a idünmin admin ldinttsiikikiin sonra halledilebileceğini ilâve et miştir. Amirinden aldığı emir ü -| dan öbür dala uçan kuşlar, kendi- den inzibatm cebri hareketi dola- i HARER — Akşam Postası Habeş katırları bu dağları tır. manmakta o kadar güçlük çek -i miyorlar. Fakat beş saat yol alan bir beygir, altıncı saat yere seri lir, bunun sebebi de dağların çok sarp ve inişli, yokuşlu olmasıdır. Kafile, denizden üç bin metre yükseklikte Habeşlerin Kale Crmız adı verdikleri büyük bir ağacın altında oturdu. Burada bir Ha beş, çığlıklarla bağırarak gökyü- zünü göstermeğe başladı. Biraz. sonra bardaktan boşanırcasına| İ yağmur yağmağa başladı, Fakat Habeş, çığlığı bırakmıyor, gene bir şeyler söylüyordu. Sonra bir. den Sadık Paşanın üzerine atıldı. Başına açmış olduğu şemsiyeyi kapıp bir tarafa fırlattı. Sadık Paşa şaşırmıştı, Hiddetle Habeşin üzerine yürürken, tercü man: — Ona dokunmayın.. O sizin hayatınızı kurtardı. diye bağırdı. | Sadık Paşa bundan bir şey anlı - yamamıştı. Şemsiyesi (o başından atılır atılmaz bir kaç saniye için - de sırsıklam olmuştu. Hayatı kur- tarmak bu mu idi? Fakat bâşka bir şey söylemeğe vakit bulamamıştı, dağları tit- reten bir yıldırım düştü, Gök gü- rüldüyordu. Biraz sonra Sadık Paşa, hızlı bir kamçı darbesi ile sars ştü, Ne olduğu. nu anlıyamamıştı. Toparlanıp a- yağa kalkarken ikinci bir kamçı yedi. Fakat her kamçı yiyişinde! etrafında sanki bir ateş pırlıyor - du. Bir aralık gözleri Habeşlere kaydı. Onlar da yerlere serilmiş olduğunu görünce, büsbütün şa - ırak yere düş şırdı. Bu, çok sürmedi. Biraz sonra gök gürültüleri dinmiş, yağmur kalmamıştı. Tercüman sarki bir şey olmamış gibi şunları söylüyor. du: — Bunlar yıldırım kamçıları. dır. Ucuz kurtulduk. Artık korku- İ muz yoktur. Yağmurdan sonra (o Habeşler, hemen büyük bir ateş yaktılar. Bir kaç dakikn sonra sırsıklam elbise. ler kurutuldu, çamura bakmadan tekrar yürüdüler. Yel, Habeşistan dağlarının en| sık ağaçlı ve yabani yolu idi, Ko- ni adı verilen bu dağ iki saatte a- şılacaktı. o Mayıs aymın en sıcak günlerinden biri başlamış olduğu halde yüksek ağaçlardan ancak damla damla ışık sızabiliyordu. Gökyüzü kat'iyyen görülmüyor .! du. İ Bu yüksek ağaçları hemen he: men maymunlar doldurmuştu. — | Maymunlar, kafileden kaçmı.| yorlardı bile. Onlara meharetleri | ni gösteriyorlarmış gibi en tehli- keli dallardan öbür ağaçlara atı - lıyor, birbirlerine takılarak zin - cirleme ağaçlara asılıyor canbaz- lık yapıyorlardı. Fakat Hebeşler bu harikulâde canbazlara o kadar alışmış olmalılar ki başlarmı bile kaldırıp bakmağa lüzum görmü - yorlardı. Yalnız arada bir bir dal İ lerini seyrettiriyorlardı. Bu kuşla. rım gagaları, gözlerinin kenarları * kırmızı, kanatlarınm yarısı simsi- İ yah, yarısı kıpkırmızı, güvercin büyüklüğünde papağanlardı. l Sadık Paşanın maiyetinde bu - lunanlardan Şevket Efendi, O bir! tanesini vurdu. Fakat eti yenme. diği için bir ikincisini vurdurma «| dılar, Şevket: — Kadınların şapkasına © çok İ güzel süs olur. diye avının kanat larını sakladı. Bu korkunç yolda kafilenin ö - nüne yaralı bir katırla bir kadın rastladı. Katır yürümüyor, kadın kendi dili ile bir şeyler söylüyor » du. Tercüman kadının söyledikle- rini Sadık Paşaya şöyle tercüme etti: — Kadın katıra babanın başı için, ananm başı için eziyet etme, yürü.. diyor, dedi. Bu kadından sonra; sekiz kişi: lik bir kafileye rastlandı. Bunlar,! sahibinden kaçan bir köleyi zin cirlere bağlamışlar, götürüyorlar. dı. Zavallı esir, kaçmış amma, ya - kayı da ele vermiş. .“.. Habeşistan dağlarmda yük ta- şryan katırlar dünyanın en zaval- k hayvanlarıdır. Bu katırların a yaklarma nal vurulmaz. Ayakla rı çatladı mı, yere yıkılır, sekiz on Habeş, hayvanın başıma, gövde - sine oturur, diğer bir Habeş, kız. gın demir ile hayvanın yarasını dağlar, Bir gün yolda gene bir dağlamal ameliyesi yapılıyordu. Hayvanın. çok canı yakılmış olacak, yattığı yerden bir defa gerindi üzerine çıkmış, sekiz on Habeşliyi birer tarafa fırlatarak doğruldu. Yak laşmak istiyen bir diğerini de bir tekme ile öbür dünyaya gönder -| di. Katır intikamını almıştı. Fakat “TİCARET Muvaffak olmanız için 2 Pe Habeşistan'ın . içÇyüzü Yıldırım kamçıları herkesi yere sermişli Habeşler onu da intikamsız bırak madılar: — Mademki sen bir arkadaşı - mızı öldürdün. Senin de cezan bu dağ başında bir kaplan tarafın . dan parçalanmaktır.. diyerek ya - ralı katırı yapa yalnız bıraktılar. Katırların en büyük düşmanla. rı Habeşlerden ziyade yırtıcı kuş- lardr. Bu kuşlar hele yaralı bir ka- tır gördüler mi, yüksekten uçuyor birden alçalarak katırm sırtına konup kuvvetli gagalariyle bir tu- tam et koparıp kaçıyorlar. Zaval. lı yaralı katırlar, kuyruklarını sal. lıyarak kuşları uçurmak isteyinei. ye kadar, enselerinden bir parça et kopmuş oluyor. Kuşlarm, kaza larmı dokundurdukları yerden et koparmadan uçtukları görülmüş şey değildir » » * Kafile, en tehlikeli yolu yirmi dör Mayıs sabahi geçmişti. Yolla. rr, içi su aygırlariyle dolu oÇirçir gölünün biraz uzağından geçi - yordu. Nedense kaplan aslandan karkmıyan Habeşler, bu hayvan lardan çekiniyorlardı. Buradan sessiz ve nefessiz geçildi. Tercü - man anlatıyordu: — Bazan ceza gören Habeşler bu gölün yakınma bırakılıyor. Sadık Paşa sordu. — Peki sonra ne oluyor? — Ne olacak., Suraygırları “ge celiyin gölün etrafındaki yerlerde otlarlar, Elleri ayakları bağlı bir insan görürlerse herhalde okşayıp geçmezler.. N. A, OKAN Sekizinci yazı: Habeşistanda en küçük kabahate şiddetli ceza — heykel yerine kabak — yer yüzü - nün en çok avlanılan yeri. a mn TE ün