Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Te w v ae a K h | - 4 - * | -1 4 M cEzez — NISANW Galatasarayla Libertas (Baştarafı 9 uncuda) hâkim görünüyorlardı. Her iki takım da bermutad bir sürü fırsat kaçırıyordu. Halk da buna alıştı - ğından oyunda hiç bir tad ve he - yecan kalmamıştı.. Nihayet maçın bittiğini düdük ötünce herkes geniş V hat bir nefes aldı. | B ci G.ı.ııirııh: gelince yazmıştım. - - , Avniyopekiı diiştu dıyeııı'ıeuı.. Çünkü dediğim gibi kaleye bir tek bile srkt şüt gelmedi.. Oyunun bü- tün yükü Lütfide idi. Ve vazıfesu_:n vaş kaleden uzaklaştı ve oyun Vi - hakkiyle yaptı.. Osman da zarar - sızdı. Haf hattma gelince; Galata- saray dün hafsız oynadı da denile- bilir. Tesadüfen Libertas takımı - nın da sol hafı müstesna diğer haf- arı çok fena oynadıkarından oyu - Bununl! — beraber Viyanalılar nun yüzde doksanı ya Galatasa - ğini bildiren erâa - dokuz muhacime karşı mücadele etti diyebiliriz. * Dün Galatasarayın sol tarafı bi- raz kuvvetli olsaydı, Viyanalıları yenmesi işten bile değildi. Buna mukabil Libertas takırmın- da da şüt atmasını bilen bit tek mühacim olsaydı Galatasaray üç dört gol yiyebilirdi. Bununla beraber Viyanalıların üç gün müddetle mütemadiyen se- yahat etmekte olduklarını unut - mayalrm. Bunun için pazar günü Güneşe karşı yapacakları maçı ka- zanmalarını muhtemel görüyo - rum, Fakat yarınki maçı kazan - salar bile böyle oynarlarsa cuma günü İstanbul şampiyonu Fener - bahçeden münasib miktarda gol yiyeceklerdir. Son olarak şunü da söyliyelim; dün genç hakem Halid Galib Ez- ray, yahut Libertas kalesi önünde | geçti... i Oyunu daha kısa bir surette an - atmak için: : Dört usta bek dokuz acemi ve beceriksiz - Münevver müstesna - | | ! güyü çok beğendik. t M. 5. Yarınki maç Libertas takımı, ikinci maçını yarın gene ayni saatte Taksim stadında yapacaktır. Bu maçı da genç ve kıymetli hakem SŞazi Tez- | can idare edecektir. “Meydan okuyorum,, Meydan okuyan boksör Ali Kumkapı klübü boksörlerinden Ali imzasiyle bir mektup aldık. 'Ali diyor ki: “Gaîetenizde rakip arayan bok- sör Azize meydan — okuyorum - Boyum 1.65, sikeltim 54 kilodur : Eğer 17 Nisan çarşamba günü ak - şamı saat 9 a kadar cevab vermez- se kendisini mağlüb sayacağım.,, Bizde ölü sayılan boks hayatına bu karşılaşma bir hız verecek ©- lursa gazetemiz buna vasıta ol - maktan sevinç duyar. Şimdi bok - zizin mukabil cevabmnı bek - liyoruz. 3 üncü küme maçları Haliç: 5 Sümer 0 Dün Şeref Stadında üçüncü kü- me lik maçlarınadevam Haliç ve Sümmer taku_nlm' sındaki maç 5 -Ü Hailcin bir farkla yenilmesi sebeplennden biri on kişi olara koynamalarıdır. Karagümrük - Fe- ner yılmaz maÇç! yarına kaldı sör  ı ara - lehine jansı bildiriyor: | Yunan bütçesi | Başbakan Bay Çaldaris Mali - ye Bakanı sıfatiyle 1935 bütçesi - nin esbabı mucibe lâyihasını ha - zırlamıştır. Bu lâyihada deniliyor | ki: İzansız vatan haini bir takım a- damların devlet iktisadiyatına İn- - dirdikleri vahim darbelere- rağ - men bütçede ancak 350 milyon drahmilik Lir açık bulunmaktadır. Bütçenin tatbiki sırasında bu a- çık 150 milyon drahmiye - kadar indirilecektir. Harict borçlar için bütçede yüz- de 35 nisbetinde bir para ayrlmış- tır. Bay Çaldaris gazetecilere be - yanatında demiştir ki: “ — Bütçenin tanziminde baş - hıca tasarrufu göz önünde tuttuk ve bu sayededir ki — milleti yeni yüklerden kurtardık. Varidat tah- minlerinde çok kıskanç — hareket " ettik. Binaenaleyh tahsilâtır. tah - minlerin üstünde olacağına kati - yen kaniim. Bundan başka bütçe - ye 330 milyon drahmilik bir ihti- yat akçesi konulmuştur. Milletin hükümet icrasma ha - lisane yardım edeceğine emniye - tim vardır. Hükümetin şegâne maksadı ulusun refahıdır. — menin en mühim maçlarından bi:- ri vardı. İki ezeli rakip Feneryıl- maz — Karagümrük çarpışacak- lardı. Maç başladıktan beş daki- | ka sonra oyun sahasına bir inzi - | hat memuru girerek Feneryilmaz. * takımında yer alan oyunculardan birini asker olduğu için çıkarmak edilmistir. | Dün Şeref stadında üçüncü kü- | istemiştir. Hakem Sadi Karsan oyun başladıktan sonra müsaba - kanın yegâne âmiri hakem oldu- ve hariçten hiç kimsenin o- yuna cağını söylemiş, görüşülecek bir cihet varsa bunun oyun hittikten sonra halledilebileceğini ilâve et- zerine hareket ettiğini beyan e - mecburiyetinde kalmıştır. müdahaleye hakkı olamıya- h K Eana e İ - HABRER — Akşam Postası Habeşistan'ın içyüzü Yıldırım kamçıları herkesi yere sermişlti Habeş katırları bu dağları tır- manmakta o kadar güçlük çek - miyorlar. Fakat beş saat yol alan bir beygir, altıncı saat yere seri lir, bunun sebebi de dağların çok sarp ve inişli, yokuşlu olmasıdır. Kafile, denizden üç bin metre yükseklikte Habeşlerin Kale Crmız adı verdikleri büyük bir ağacın altında oturdu. Burada bir Ha - beş, çığlıklarla bağırarak gökyü- zünü göstermeğe başladı. Biraz sonra bardaktan — boşanırcasına yağmur yağmağa başladı. Fakat Habeş, çığlığı bırakmıyor, gene bir şeyler söylüyordu. Sonra bir- den Sadık Paşanım üzerine atıldı. Başına açmış olduğu şemsiyeyi kapıp bir tarafa fırlattı. Sadık Paşa şaşırmıştı. Hiddetle Habeşin üzerine yürürken, tercü man: — Ona dokunmayın.. O sizin hayatınızı kurtardı.. diye bağırdı. Sadık Paşa bundan bir şey anlı - yamamıştı. Şemsiyesi — başından atılır atılmaz bir kaç saniye için - de sırsıklam olmuştu. Hayatı kur- tarmak bu mu idi? Fakat bâşka bir şey söylemeğe vakit bulamamıştı, dağları tit- reten bir yıldırım düştü. Gök gü- rüldüyordu. Biraz sonra Sadık Paşa, hızlı bir kamçı darbesi ilew sarsılarak yere düştü. Ne olduğu- nu anlıyamamıştı. Toparlanıp a- yağa kalkarken ikinci bir kamçıt yedi. Fakat her kamçı yiyişinde etrafında sanki bir ateş parlıyor - du. Bir aralık gözleri Habeşlere kaydı. Onlar da yerlere serilmiş olduğunu görünce, büsbütün şa - şırdı. Bu, çok sürmedi. Biraz sonra gök gürültüleri dinmiş, — yağmur kalmamıştı. Tercüman sanki bir şey olmamış gibi şunları söylüyor- du: — Bunlar yıldırım kamçıları-| dır. Ucuz kurtulduk. Artık korku- muz yoktur. Yağmurdan sonra Habeşler, hemen büyük bir ateş yaktılar. Bir kaç dakika sonra sırsıklam elbise- ler kurutuldu, çamura bakmadan tekrar yürüdüler. Yol, Habeşistan dağlarının en sık ağaçlı ve yabani yolu idi. Ko- ni adı verilen bu dağ iki saatte a- şılacaktı. Mayıs ayının en sıcak| günlerinden biri başlamış olduğu halde yüksek ağaçlardan ancak damla damla ışık — sızabiliyordu. Gökyüzü kat'iyyen görülmüyor - du. , Bu yüksek ağaçları hemen he- men maymunlar doldurmuştu. Maymunlar, kafileden kaçmı- yorlardı bile. Onlara meharetleri ni gösteriyorlarmış gibi en tehli- keli dallardan öbür ağaçlara atı - lıyor, birbirlerine takılarak zin -| cirleme ağaçlara asılıyor canbaz- lık yapıyorlardı. Fakat Hebeşler bu harikulâde canbazlara o kadar alışmış olmalılar ki başlarını bile kaldırıp bakmağa lüzum görmü - yorlardı. Yalnız arada bir bir dal: n miştir. Amirinden aldığı emir ü -| dan öbür dala uçan kuşlar, kendi- lerini seyrettiriyotlardı. Bu kuşla- den inzibatm cebri hareketi dola-| rım gagaları, gözlerinin kenarları büyüklüğünde papağanlardı. j Sadık Paşanın maiyetiade bu - lunanlardan Şevket Efendi, — bir tanesini vu(—du. Fakat eti yenme: diği için bir ikincisini vurdurma - dılar. Şevket: — Kadınların şapkasına — çok güzel süs olur. diye avının kanat- larını sakladı. Bu korkunç yolda kafilenin ö - nüne yaralı bir katırla bir kadın rastladı. Katır yürümüyor, kadın kendi dili ile bir şeyler sövlüyor * du. Tercüman kadının söyledikle- rini Sadık Paşaya şöyle tercüme etti: — Kadın katıra babanın başı için, ananın başı için eziyel etme, yürü.. diyor, dedi. Bu kadından sonra, sekiz kişi- lik bir kafileye rastlandı. Bunlar, sahibinden kaçan bir köleyi zin cirlere bağlamışlar, götürüyorlar- dı. Zavallı esir, kaçmış amma, ya - kayı da ele vermiş. » & 4 Habeşistan dağlarında yük ta- şıyan katırlar dünyanın en zaval- : hayvanlarıdır. Bu katırların a yaklarma nal vurulmaz. Ayakla- rı çatladı mr, yere yıkılır, sekiz on Habeş, hayvanın başına, gövde - sine oturur, diğer bir Habeş, kız- gin demir ile hayvanın yarasını dağlar. Bir gün yolda gene bir dağlama ameliyesi yapılıyordu. Hayvanın çok canı yakılmış olacak, yattığı yerden bir defa gerindi üzerine çıkmış, sekiz on Habeşliyi birer tarafa fırlatarak doğruldu. Yak laşmak istiyen bir diğerini de bir tekme ile öbür dünyaya gönder - di. Katır intikamını almıştı, Fakat Habeşler onu da intikamsız bırak madılar: ş — Mademki sen bir arkadaşı - mızı öldürdün. Senin de cezan bu dağ başmda bir kaplan tarafın - dan parçalanmaktır.. diyerek ya - ralı katırı yapa yalnız bıraktılar. Katırların en büyük düşmanla- rı Habeşlerden ziyade yırtıcı kuş- lardr. Bu kuşlar hele yaralı bir ka: tır gördüler mi, yüksekten uçuyor birden alçalarak katırın sırtına konup kuvvetli gagalariyle bir tu- tam et koparıp kaçıyorlar. Zaval- h: yaralı katırlar, kuyruklarını sal- lıyarak kuşları uçurmak isteyinci- ye kadar, enselerinden bir parça et kopmuş oluyor. Kuşların, kaga- larını dokundurdukları yerden et koparmadan uçtukları görülmüş şey değildir. » .» » Kafile, en tehlikeli yolu yirmi dör Mayıs sabahı geçmişti. Yolla- rı, içi su aygırlariyle dolu Çirçir gölünün biraz uzağından geçi - yordu. Nedense kaplan aslandan karkmıyan Habeşler, bu hayvan . lardan çekiniyorlardı. Buradan sessiz ve nefessiz geçildi. Tercü - man anlatıyordu: — Bazan ceza gören Habeşler bu gölün yakınına bırrakılıyor. Sadık Paşa sordu. — Peki sonra ne oluyor?, — Ne olacak.. Suraygırları ge- celiyin gölün etrafındaki yerlerde otlarlar. Elleri ayakları bağlı bir insan görürlerse herhalde okşayıp geçmezler.. N. A. OKAN Sekizinci yazı: Habeşistanda en küçük kabahate şiddetli ceza — heykel yerine kabak — yer yüzü - nün en çok avlanılanr yeri. ' yısiyle hakem oyunu tatil etmek kırmızı, kanatlarınm yarısı simsi- || yah, yarısı kıpkırmızı, güvercin 'ığ—tm.ü—ı_'k_ı h TİCARETTE Muvaffak olmanız için ’II;M , Di Tlönmazü sak ÖEİLEİ İ M A T İ —X —ei |