Buzlu Siberya çöllerinde "Ren J Y 8 draJrarîyef Daima mü (^ocukları,, ıle ıkı ay Onlar bu hayvan için ve bu hayvan yüzünden yaşarlar. Etini yer derisini giyer, kanını içerler, kemiklerinden bıçak, mızrak ve iğne, sinirlerinden iplik yaparlar. Neghen Khan (Türkiyede neşri hakkı yalnız Cumhuriyete aiddir. ) yüzünü güldürün» Amerikalılar tütün alırken bu zihniyetle hareket ediyorlar Bursa (Hususî muhabirimizden) Amerikan Geri Tabako Tütün şirketi bu sene Bursadan pek fazla tütün almıştır. Tesbit olunan rakama göre şir ket yalnız Bursa mmtakasından gecen seneye nisbetle bu sene 100 küsuF bin liralık fazla mubayaatta feulunmuştur. Amerikalılann tütünlerimize karsı gösterdikleri bu rağbetin sebebleri üzerinde duracak değilim. Fakat tütüncü lerimizle olan temas ve münasebetle rini tahlil etmek diğer sirket ve tüc carlarımız için de çok faydalı ola caktır zannederim. Yaptığım tetkikat bana gösterdi ki Amerikalılara tütün satan müstahsil Ierimiz vaziyetten çok memnundurlar. Bunun sebeblerini araştırdım. Evvelâ şirketin müdürü Mister Geri Bursaya gelip bütün tütün mmtakalannı do laştığı zaman memurlanna şu direktifi vermiştir: Daima müstahsilin yüzünü güldürün! Bu kısa direktifin şümul derecesini pek iyi kavrayan şirketin gene ve zeki memurlan. meselâ 50 kuruş eden bir tütüne 60 kuruş kıymet vermişler ve bunu bövlece köylüye de söylemiş Ierdir. Fakat derhal şunu ilâveyi de unutmamıslardır: « Biz bu sene tütününüzü böyle yüksek bir fiatle alıvoruz ama, gör düğümüz şu ve şu kusurlan gelecek sene ıslah edilmiş bulmak isteriz. O zaman tütününüze bir kat daha kıy met veririz.» Bittabi bu sözler karşısında köylünün nasıl bir haleti ruhiyenin tesiri altında kalacağı kolayca tahmin olunabılir. Derakab parasını dahi alan köylü, tütüncülüğe dört elle sanlacak, bu sene ektiğinden bir kat daha fazla tütün ekmeğe çalışacak, ayrıca tütün lerini daha nefis bir şekilde yetistirecek; üstelık Amerikan şirketine karsı da azçok bağlı kalmış bulunacak... İste bu saydıklanm da gösteriyor ki (Tütünü kerkesten ucuz almıya^ha kın!) preasipini güde» bir ticaretha ne veya şirketin tütüncü iizeripd«»bırakacağı tesirle, Amerikalılar gibi hareket edenlerin yaratacağı iyi tesirler arasmda hem memleket tütüncülüğü hesabma hem de gerek müstahsil ge rekse roüe=sese hesabına cok derin bir fark vardır. MUSA ATAS misafirperverliği, ciğnediği lokmavı ağzından çıkarıp misafire ikram edecek kadar ileri götürür. Bu ikramı reddetmek, Çukciye karsı ağır bir hakaret teskil eder. Kadınlar dikis dikerken, erkekler uzun kıs gecelerini, esrarlı av hikâyeleri, eski kabile masalları anlatmakla geçirirler. Fakat ben yabancı olduğum icin, bu hikâyelerin manasmı maalesef kavnvamadım. Çukci, misafirperver olduğu kadar, esrarının öğrenilmesini de istemez. Şaman dedikleri sihirbazlannın sırnnı da bu sebeble bir türlü anlıyamadım. Yalnız bir defa bir âyin görebildim: Kabilenin köp^klerine garib bir hastahk anz olmuştu. Birkaç köpek bu hastalıktan öldü. Köpeğin Çukcilerin nazannda ne kadar ehemmiyetli bir yeri olduğunu evvelce söylemistim. Köpek olmazsa ren geyiği vahsileşmekte gec'kmez, bu da göçebeler için gerçekten bir felâkettir. Kabiie reisleri müzakere ettiler ve içlerinden en genci Şamanı getirmeğe gitti. Şaman, çadmna girdi, biraz sonra, sırtında, tilki kuyrukları ve bir takım muskalarla bezenmiş bir âyin esvabı olduğu halde çrktı. Elinde bir tef vardı. Yeknesak bir ilâhi okuyarak bu tefi çalıyor, bütün kabile reisleri de o ilâhi ve istirak ediyorlardı. Alay halinde, kabilenin mabudunun yanına gi dildi, Şaman, mabudun dudaklanna, kalın. yağlı bir macun tabakası sür dü. Merasim bittikten sonra herkes kendi çadmna avdet etti. Ertesi gün iki köpek daha ölmüştü. Tesadüfe bakın ki bu köpeklerden birisi bizzat kabile reisinin köpeğiydi. Bir âyin alayı daha tertib edildi. Fakat bu âyinin bir gün evvelkinden büsbütün başka ola cağı ilk bakışta anlaşılıyordu. Hiç kimsede bir gün evvelki hal yoktu, mu haribler pürsilâhtı. Mabudun yanına gelindiği zaman, Şaman, mabudun dudaklanndaki macun tabakasını elinin sert bir hareketile sildi ve bu lâkayd allahın yüzüne avuç dolusu pislik fırlatü. Üç gün sonra köpekler, tutulduk lan acayip hastahktan kurtuldular ve Şaman, aklı başına gelen mabudun yüzünü t«krar temizledi. . İşte «Ren deresi» avcularının hayatına aid bir hülâsa... ff hsüin 18 Ma&s 1935 Dost Yugoslavgada tetkikler: 7 YugoslavBulgar dostluğu ne kadar ilerileyebilir? Yugoslavlar, iki slâv devletinin cenub slâvları ittihadı teskil etmeleri için Sofyada ortaya atılan fikri nasıl karşıladılar? Belgrad (Hususî) Yugoslavya ile Bulgaristanın bugünkü münaseba tını daha iyi kavnyabilmek için biraz bu münasebatın tarihinden bahsedeceğim. Yugoslavya ile Bulgaristan arasında dost ve komşuluk münasebaü an cak 1929 senesinde başlar. Nöyi muahedesinin aktinden yani 1919 senesınden 1829 senesine kadar geçen on sene zarfında, umumî bir sulh muahedesi ımzalamış ve resmen bırıbirile banşmış olan bu iki komşu devletin mü nasebatı sanki birbirlerine ilânı harb etmeğe hazırlanan iki memleket münasebatı idi. Bu on sene zarfında Makedonya çeteleri mütemadiyen Bulgaristandan. Yugoslavyaya geçiyor, orada demiryollarını bozuyor ve halkı Yugoslavya aleyhine ayaklandırma ğa çalışıyorlardı. Buna mukabil Yu goslavya istediği vakit hududlannt Bulgar tebaasına ve Bulgar mailarına kapıyor, Yugoslavyadan geçen. Bul gar tebaasından istedığinı tutup aylarca hapis edıyordu. Bundan başka kendi ( topraklarına iltica eden Bulgar çifçi j ve komünistlerine para ve silâh verip | onlan çete halinde Bulgaristana sal dmyordu. Bu dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir münasebet şekli idi. Bu hırgür arasında vaziyeti aydınlatmak ve düzeltmek için yapılan ilk iş 16 mart 1929 senesinde Pirutta Bulgar ve Yugoslav murahhaslan ara sında ımzalanan hudud servısi itilâfı dir. Onun arkasından Sofyada 1930 şubatında hududun iki tarafında kalan emlâk için itilâf, daha sonra gene Sofyada 14 şubat 1930 da hudud muhafazası itilâfı imzalandı. Bunlar hakikatte büyük şeyler olmamakla bera ber iki komşu devlet münasebetının nekahet devresıne girdiğinı anlatan alâmetlerdi. Yazan: Sibiryanın binlerce kilometroluk bir saha işgal eden buzlu çölleri henüz tamamile tetkik edilmemiş olduğu için bu buzlu ülkede ya§ıyan kabileler, ekseriya birbirine kanştırılmaktadır. Bu kaVMerden birçoğu obalara ayrılmıştır " V • efr*d" V«*ıdi aralannda baq''V ğa büyük !>i"ı yr\ verirler. Mıiht«M obalar arasındaki münasebetler, bunun aksine, daha gergindir. Bu gerginliği izale çaresine bakmazlar ve ekseriya iki kabilenin karşılasması kanh bir savaş içindir. Bu savaşların çoğu da cinayetten doğar. Bundan pek az evveline kadar, Yakut kabilesinde, katledilen bir muha ribin çocukları, katilin çocuklanndan, dokuz göbeğe kadar intikam almak âdetini güderlerdi. Kamçadallar şimdi bile kan davası güderler. îki obayı alâkadar eden bir kan davası olduğu takdirde, öldürülenin ailesi, katili taşhyarak öldürmek ıcin, onun kendisine teslimini mensub olduğu kabileden ister. Ekseriya, ka tilin kabilesi, bir avcıdan mahrum olmamak düşüncesile. onu teslim etmez. İşte o zaman, iki kabile arasında bir imha savası baslar.* ' " *•*"Kan davası daima mukaddes sayı lır ve bu, en yakın erkek akrabaya düşen bir vazifedir. Bir gün, adam öldürmüş birine tesadüf etmiştim. Gözlerinde, işlediği suçun akibetini sezen, ta kipten kurtulmağa çalışan bir adamın endişeli ifadesi vardı. Bu ifadeyi, yerliler göriir görmez anlarlar. Bu memlekette intikam hiç şaka götürmiyen bir şeydir; ailesinden birinin intikamını almak için, bazan. on beş sene bekliyen çocuklar vardır. Kan davası, bir Groenlandalıyı, bir Eskimoyu ve bir Sibiryahyı, bir Kır mızı deriliye bağhyan en kuvvetli an'anedir. Burada yalnız Çukçilerden bahse deceğimiz için, diğer milletleri bir tarafa b'rakalım. Ren çocuklarile iki ay Çukçilerle ilk defa olarak, hiç görülmemiş derecede şiddetli bir kış mev siminde, Verşoyanskta tanıştım. Kâ nunusanide ve şubatta termometro 71 dereceye inmişti. Birkaç ay Çukçilerle beraber yaşadım. Diyebilirim ki, bu adamlar kadar misafirperver insanlara pek az tesadüf edilmiştir. Çukçilere «Ren çocukları» ismini verdim. Çünkü âdeta bu hayvan için ve bu hayvan yüzünden yaşıyorlar. Çukcilerin ömrü, buzlu çöllerde dolasmakla geçer. İçlerinden İndigirka, yahud Kolima kıyılannda kalan birkaçı müstesna olmak üzere, geri kalanı Büyük Ren sürülerinin pesindedir. Hayatları az çok kırmızı derililerle buzon denilen Amerika mandası arasındaki takibi andınr. Buzon hicret ederken Kırmızı derili, bir ok menziline kadar onun peşinden gider, buzon gözden kaybolur; kırmızı derili de açhktan ölüm haline gelinciye kadar bekler. Buzon tekrar dönüp gelince öldürür ve pat laymcıya kadar yer. Fakat kırmızı derili ile Çukçi arasında şu fark vardır ki, Çukçi, kendini besliyen reni, ehlileştirmek akılhhğını göstermiştir. Bunu da köpekleri sayesinde yapabilmiştir. Köpeksiz bu işi yapmasına icat'iyyen imkân yoktur. Çukçiler, yan vahşi yüzlerce reni muhafaza edebilmek için bir sürü kopek beslerler. Çukçiler, yılda îki defa hicret ederler. Yazın, rüzgâr lar, sürii'erİ rahat«z eden böcekleri içeriye dojrnı süriip götürdüğü için Çukçiler sahüe gefirler, kışın, denizden esen donduruca, olduriicG» muthiş rüzgâr lardan içerî dogru kaçarlar. Dişi bir Ren geyiginin sağılışmı ilk defa jprdüjKim zaman hayretler içinde kalmıştım. Guçîü kuvvetîi dort kişi, hayvtnın bacaklarına ve kafasına yapifi Şimalin buz çöllerine aid görünüşler yorlar, yere deviriyorlar ve yanüstü uzatıyorlar. Başka bir adam yere uzanıyor, ge yiğin memelerini emmeğe başhyor ve emdiği sütü. ağzından, bir kabm içine bosaltıyor. tste, adamın ağzından çı kan bu sütü bu kabm icinde saklıyor lar. Hayvandan nasıl süt sağılacağını bu adamcağızlara öğretmek istedim. Öyle güldüler ki kan başıma sıcradı. Kadınlar bile günlerce bunun bahsini ettiler ve gülüştüler. Ren geyiği Sibirya çölünde yetişen ve bir senede takriben bes milimetre büvüyen, bir nevi yosun yiyerek yasar. Ren sürülerini gezdirmelörinin sebebi çetin bir müdafaada bulunan hede budur. * • . men heıpen yegâne millettir. Bu savaşYukanda da «öyledığım gıbtÇukcilerin nazannda Renden başka hiçbir şe 4&, sarka dogru daha ziyade ilerile mişler ve geçtikleri yerlerdeki yabancı yin ehemmiyeti yoktur. Onlan besli kabilelere kendilerini saydırmışlardır. yen, giydiren. muhafaza eden, mes Çukçüer Sibiryanın en mağrur, en kenlerini, ısıklannı, silâhlannı temın savaşçı ve en haksinas ırk'dır. eden, naklive vasıtası vazifesini gören Çukcilerin evleri hep ^endir. Durmadan yer değıştırmeğe mecbur Yegâne yiyecek: Ren eti Ren geyığinin eti cok lezzethdır. Ben \e goçebe bir ırk olduklan ıçın, Çukçilerın sabıt mesken yapmalanna lüzum sık sık ren eti pirzolası yapıp yedikce yoktur. Mesken işini de gene ren sakabile halkı beni hayretle seyrederdi. yesinde halletmişlerdir. Epi karısık Bu iste de beni az cok anormal bir adam diye telâkki ettiler. Bunun se olan bu mesken tahta bir çatı üzerine gerilmis külâh seklinde bir çift ren debebini anbyabilmeniz için Çukcilerin risi ve bunun üzerine örtülen asıl çaeti nasıl yediklerini anlatayım. dırdan ibarettir. Çadırın teoesinde duRen eti, oralarda, ya çiy olarak veman icin bir delik vardır. Çadırın şeknir, yahud haşjanarak yenir. Fakat isin li mu'tatüdir, ortasında bir ocak varasıl garib tarafı, kesılen hayvanın azadır. Bütün aile, avcılar, çoluk çocvk sından hic birisinin ziyan edilmemesibu ocağm etrafına dizilir. İnsan nefedir. Geyik kesilir kesilmez, hayvanın si, bu daracık yerin havasını az zaman gırtlağına yapışıp, duman tüten sı icinde teneffüs edilmez bir hale geti cak kanını emerler. rir. O zaman kapıyı örten örtüyü kalÇukçiler, ayak adalelerine bayılırdırırlar. dısarıdan içeriye soğuk hava lar. Evvelâ bu kısımlar çiy çiy yenir. girer. İceride tamamile soyunmuş bir Hayvanı paralad'ktan sonra, iskembehalde oturan çadır halkı bu esnada diksınm ıcine, ne kadar döküntü varsa dolkat kesilmistir. îceri hücum eden böcek dururlar, bu iğrenc halitaya bir miktar nev'inden muhtelif hayvanlan yakalar kan ilâve ederler, bunu tahammür ettive çıtır cıtır yerler. Sonra kadınlar, bir rirler, sonra dondururlar. Tamamen yağ kandilinin etrafına oturup örgü yadonduktan sonra bir kenara bırakırlar. parlar. Arasıra içlerinden biri kalkar, Canı istiyen baltasını kaoar, bundan kandile biraz yağ ilâve eder. Çadır halbir p^rca keser ve bununla çorba pi kı bu esnada köseleden zırhlar, dirsek sirir. Bu murdar şeyin, haslanırken cıkalkanları, el mahfazalan yaparlar. kardığı koku o kadar ağır, o kadar iğBu kösele zırhlar, vücudün üçte ikisini rençtir ki, ne zaman pişirseler kabil olkaplıvacak şekildedir. Çadırın içinde duğu kadar uzakta durmağa cahşır vaktıkları yağmumu pek pis kokar. dım. Bu nefîs yemekten niçin iğrendiBuna aldırmamak nezaket icabıdjr. ğimi Cukçi dostlanm bir türlü akıllaKadınlar, Rusyadan getirtilmiş, ren nna sığdıramıvorlardı. , • gârenk gömleklerin üzerine yavru ren Tibetliler de, ayni şekilde iskembe geviklerinin derilerinden yapılmış pardölması konservesi yaparlar. Madam "calar dikerler. Bu beyazlı sfyahlı deriAlexandre David Neel bundan acı ler, gomleğin üzerinde pek hoş bir manacı şikâyet etmiştir. Başımdan geçtigi zara vü^'de getirir. için ona hak veriyorum. Buzlu çöllerde san'at Çukçi milleti, tahammür etmiş yiyeceklere çok düşkündüf. Senenin bazı Erkekler, nehrin bıraktığı birıkinti mevsimlerinde nehirleri akmtı yukarı ler arasında bulduklan mamut dişlerinçıkan balıklardan binlercesini tutarlar den ve bazan tam iskelet halinde tesave buz lutmuş toprağa gömerler. Bundüf ettikleri mamut kemiklerinden Ian havadan muhafaza etmek ve kok bir takım heykelcikler yaparlar. Bu masına mâni olmak için üstünü toprakheykelcikler hep ren geyiği, köpek, la örterler. Kışın, bahk hafif bir ta kurt, tilki, balık gibi havvan şekilleri hammür geçirir. O zaman ince ince kedir. Bu gerçekten realist eserler, ve serler ve yerler. bunlann üstünde görülen ufaktefek huYazın güneşte kurutulanları da kö susivetler, tarihten evvelki zamana aid peklere yedirirler. Ben, kendi hesa mağaralarda görülen şekillerin tıpkı » bıma, gıda namma, hafif surette iste sıdır. Çukcilerin, tarihten evvelki in kurutulmuş bahktan başka bir şey yesanlar gibi mağaralan olmadığı için, bu medim. Konservelerim tükenmişti. şekilleri mağara duvan yerine, kızak^ Ren geyiğinin Çukcilerin giyecekleri ların ve koşum takımlannın üstüne ka ni de temi nettiğini soylemiştim. Çukzarlar. cilerin esvabı, tuyleri iç tarafına ge Bu göçebeler çok misafirperver in len deri bir gömlekle bir pantalondan sanlardır. Her misafiri memnuniyetle ibarettir. Bunun üstünde, tüyleri dışınve dostça karşılarlar. Ailenin reisi, bu da bir nevi kaput vardır. Ayaklanna gene deriden ayakkabı giyerler. Ben de bu pek hafif. sıcak tutan ve ıklime pek elverişli, pek pratik olan esvabı giyiyordum. Alet ve edevat namma ne varsa bunlar da Ren geyığinden temin edilir. Meselâ iğneler geyik kemiğinden yapılır. îplik gene geyiğin adalelerinden yapılmışür. Renin kemiklerini ve boynuzlannı bıçak ve deri kazıma aleti yapmak için kullanırlar. Oklann ucu, bazan taştan, bazan kemikten yapılır. Bu okların şekli, atılacak olduklan hayvana göre değişir. Mızraklann ucu daima defne yaprağı şeklindedir. Yay, mızrak ve zıpkın Çukcilerin en ziyade kullandıklan seylerdir ve bunlar, korkunç birer muharıb ve sporcu olan bu adamların elınde müthiş birer silâhtır. Çukcilerde birkaç tane tüfek te vardır. Fakat «Ateşli sopa» dedikleri bu nesneyi beğenmezler, cedlerinden kalan sessiz silâhları tercih ederler. Çukçiler, on altıncı asırda, Yer ıo v.e .İyA0 Koltsonun ç çetelerine yA Yugoslavya ile Bulgarittanm bîrleçmelerî fikrini ilk defa one türen Bulgar diplomatt M. Antonof Slâvlan ancak bu suretle serbest denize yani Akdenize inebileceklerdi. Bu fikri ilk defa Bulgaristanın sabık An kara sefiri Antonof meydana atmıştı! Bu fikir Antonofun ve sabık Başvekil Kımon Gorgiyefin mensub olduğu (Zveno) grupunun, çiftçilerin ve mahud Trakya teşkilâtının da fikri idi. Bu cenub Slâvlan ittihadı meselesi hakkmda Bulgaristanda birçok eser ler de yazıldı. Tabiî bunlar artık isın ifrata gitmiş şekli idi. Bugün hakikat olan bir şey varsa o da Bulgar Yugoslavya münasebatının bundan iki stne evveli ile kıyas kabul etmiyecek derecede değişmiş ve hiç tanınamıyacak bir hale gelmiş olmasıdır. Belgradda temas ettiğim Yugos lavya zimamdaranı Bulgaristan Y u goslavya münasebatı ve yakınlaşması hakkmda bana şunlan söylediler: « Yugoslavya bugün millî vah detmi tam bir surette elde etmiş bulunuyor. Bunu korumak için de herkesle dost olmağa çahşıyor. Bu meyanda çok tabiidir ki Bulgarlarla da dost ol mak istiyeceğiz. Hiç kimseyi kendi Bulgaristan Yugoslavya münasernize düşman yapmakta" tneöfââtimiz batında asıl döniim noktası bundan iki yoktur, Kakat Bulgarlarla k»racağ> sene »*vvel başlar. Türkiye Yunanismız bu dostluk için Bulgarlara mua tan misakı imzalandıktan sonra Baş hedeler haricinde fedakârlık yapacak bakanımız General İsmet İnönü ile Dış değiliz. Bunu böyle düşünenler çok alBakanımız Tevfık Rüştü Aras Sofyadanıyorlar. Bizim için artık Makedonya gelip Muşanofa iadei ziyaret etmişya meselesi mevcud değildir. Bu mulerdi. Başbakanımız Sofyada resmen Bulgar hükumetini de bu misaka gir ahedelerle kat'î bir surette ve en doğru olarak hallolunmustur. Bunu Bulgarmeğe davet etmişti. Türk Yunan milar da böyle bilmelidir. Tsaribrod hasakı ile Akdeniz hulyalarmın önüne valisine gelince biz bu havaliyi sevkülsed çekildiğini zanneden Bulgaristan o zaman bu misaka yanaşmamıştı. Baş ceyş noktai nazanndan yani Yugoslavyayı Bulgaristan tarafından gelecek bakanımızla Dış İşleri Bakanımız Anbir hücumdan daha iyi korumak için karaya döner dönmez Bulgar Kralı aldık. Gene bu fikirle elimizde tuta Bulgaristana yeni dostlar aramak için cağız. İleride şayed Bulgarlarda hüsAvrupa payıtahtlarını dolaşmağa çıknü niyet görürsek belki bu havalide mıştı. İşte bu uzun Avrupa seyahatinden avdet eden üçüncü Boris ilk 4e bazı Bulgar mekteblerinin küşadına müsaade ederiz. Cenub Slâvlan itti fa olarak Belgrad istasyonunda Yu hadı meselesi Bulgarlar tarafından goslavya Kral ve Kraliçesile görüştü. uçurulmuş bir balondur. Biz böyle bir O zamana kadar birçok defalar Av rupaya gitmiş olan Kral Borisi Bel dolaba giremeyiz! Bulgarlann bun dan maksadları Makedonyayı kurtaragrad istasyonunda hiç kimse karşıla bilmektir! mıyor, Kral istasyondan kompartıma Onlann yaptığı hesaba göre şayed nınm perdeleri inik bir vaziyette ge « bir cenub Slâvlan ittihadı olursa beş çiyordu! İki hükümdar arasındaki bu buçuk milyon Bulgar yanlanna bir builk Belgrad mülâkatı iki memleket müçuk milyon Makedonyalıyı da alıp nasebatı için birçok iyi başlangıc oldu. bu ittihaddan yedi milyonluk bir kütle Belgrad mülâkatını müteveffa Kral olacaklar, Sırblar ise bu ittihadda o Aleksandnn Varna ziyaretleri takib zaman AVı milyon kalacaktır. Bu suetti. Arkasından Bulgar Kralı Boris, retle hem millî vahdetlerini elde et Kraliçe ve Başvekil Musanof resmen miş olacaklar ve hem de ittihada ku Belgradı ziyaret ettiler ve geçen sene manda edeceklerdir! Biz bu cenub eylul nihayetinde de müteveffa Kral Slâvlan ittihadına ancak otuz sene Aleksandr, Kraliçe ve Hariciye Nasonra yani Makedonyayı tam bir su zırı Ye\tiç resmen Sofyaya gelip Bulrette temessül ettirdikten sonra gire gar Kralma ve Bulgar hükumetine iabiliriz! Şimdi böyle birşeyi düşünmü dei ziyaret ettiler. yoruz bile! Bazı ecnebi gazetelerinde îki sene içerisinde vuku bulan bu Bulgaristanla Yugöslavyanm yakm görüşmeler ve tanışmalardan Bulgar faşmasından sonra guya Bulgarlarla Yugoslavya münasebatı çok büyük Yugoslavlarm birleşip birlikte Akde faideler gördü. Evvelâ iki memleket nize ineceklerine dair yazılar yazıh arasında bir itimad havası esmeğe başyor. Bunlar yukandan aşağı ya ladı. Bunu mütekabil bir samimiyet talan şeylerdir. Tekrar edelim, Yugoskib etti. İki komşu millet hakikaten lavya bugün millî vahdetini elde etmiş biribirine yakmlaştı. Bu yakmlaşma bir haldedir. Çok samimî bir sulh yalnız siyasî sahada da kalmadı. Kültaraftandır. Harbi aklına bile getir tür, edebiyat ve neşriyat sahasına da mez. Hiç kimsenin toprağmda gözü geçti. Her iki taraftan hâkimler, avu yoktur. İmzaladığı muahedelere ve katlar, mühendisler, mimarlar, tacir verdiği söze çok riayetkârdır. Komşuler, endostri adamlan, Darülfünun lan hakkmda fena fikirleri olmadığı gitalebeleri ve seyyahlar Bulgaristan ve bi başka birisine de fena fikirleri he Yugoslavyayı ziyaret ettiler. Sofya ve sabma yardım edemez. Çünkü YugosBelgradda birer Bulgar Yugoslav lavya sonunda kabağm kendi başında dostluk cemiveti teskil olundu. Mat patlıyacağını çok iyi bilir!» buat sütunlannda da düşmanca yazı MEMDUH TALÂT TEZEL lar kalkıp yerlerinde dostça ve kar deşçe makaleler görülmeğe baslandı. Benzine ispirto kanşhlırsa Nihayet Bulğar Yugoslav yakınla?Memleketimizde kullanılan benzine ması o kadar ileri gitti ki, Bulgar matdörtte bir derecesinde ispirto kanştı buatmda iki Slâv devletinin birleşip rılması hakkmda yapılan projenin devbir cenub Slâvlan ittihadı teskil etmesi let hazinesine senede yanm milyon lifikri ortaya atıldı! Bu suretle Bul » ra kazandıracağı anlaşılmıştır. garlarla Yugoslavlar arasından Ma Memleketimize yılda 2 mîlyon lirakedonya meselesi kalkacak ve Cenub lık benzin girmektedir.