Cumur Başkanımız dün İstanbula gitti Ankaramız şarbayı Büy ik Kurultay üye- leri şerefine bir çay şölı'ni verdi Çay şöleninde Atatürk, Karatıtay başkanımız ve partimiz Genel Sekreteri e konuşuyot Dördüncü büyük kurultay şere- fine dün Ankara şarbayı Bay Tan: doğan bin kişilik bir çay verdi. Çayı şereflendiren Atatürk, alkış- Ankara Palas'ta, Başbakanımız ve sağında Ekonomi Bakanımız, solunda larla karşılandı. Çayda devletin bütün ileri gelenleri bulundu. Çok özden bir hava içinde geç vak!- kadar süren çaydan büyük önder > * Diş Bakanlığı genel sekreteri ve arkasında Ekonomi Bakanlığı Yönetgeri A suzeameesasurenazasem ea ae srsümanrcen sansersASAcaSı BUGÜN İç Sayıfalarımızda okuyunuz İkinci sayıfada: Kılavuz için dersler Üçüncü sayıfada> Ekonomi ve İç Ba- kanlarımızın kurul- taydaki diyevleri Dördüncü sayıfada: Büyük ulusların asker kuvveti ne kâ- ğ kova yol Böşinci sayıfada: Dışardan duyuklar, di yarışları ve ayakto- pu maçları, roman, sekize doğru ayrıldı. Bütün ku- rultay üyeleri İstanbula giden bü- yük şeflerile birlikte Ankarapalas- dan durağa kadar yaya yürüdüler ve durakda çok candan gösteriler arasında <en büyüklerini uğurla- dılar ve üyeler gece Halkevinin şe- reflerine verdiği müsşamerede bu- lundular. — Kurultaya — illerden gelen delgeler yarın sabah Kırık- kaleye gidecekler ve orada yurd koruma kurumlarımızın en önem lilerinden biri olan süel fabrikala- rı gezeceklerdir. Çalışmaları ,2 li olan bu fabrikaları, kurultay del- gelerinin böyle topluca gezip gü meleri, hükümet ve parti biri nin canlı ve güzel ifadelerinden bir yenisi olacaktır. Adımız, andımızdır. 18 MAYIS 1935 CUMARTESİ Neryork, 17 (A.A.) — Bir Duglas yolcu uçağını kullanmakta olan Bastles 4 95000 kilemetrelik Mollison Nevyork — Vaşington — Norfolk uçuşunu yaparak yeni çabukluk rekorunu kırmışlardır. Ankara şarbayı Bay Tandoğan Ankara Palas'ta verdiği çay şöleninde Atatürk in yanında kurultay ve hükümet üyeleri, Atatürk B. R. Pekeri gene parti genel sekreterliğine seçti Parti Genel Başkanı, parti tüzüğünün 29 uncu maddesi. ne uyarak Kütahya saylavı Bay Receb Pekeri yeniden parti genel sekreterliğine seçmiştir. B. R. Pekerin bildiriği Parti Genel Başkanı tara- fından yeniden genel sekreter- liğe seçilen Receb Peker partl kurullarına ve ilgililere aşagı- daki bildiriği yollamıştır: Parti Genel Başkanı yeni tüzüğümüzün 29 uncu madde- sine uyarak beni yeniden ge nel sekreterliğe seçti. Bu öde: işvin önemini gözdan hkhüçirmek | yarak gücüm yettiği kadar ça- | tışacağım. Receb PEKER Çin elçisinin söyledikleri Ötey gün Cumur Başkanımıza güven mektubunu verdiğini bildir- | diğimiz Çin elçisi B. Ho « Yao - | Tsu kendis görüşen bir yazma- nımıza - şöyle diyevde bulunmuş- tur: — İki memleket arasında diplo- matik ilgiler artık kurulmuştur. Hükümetlerimiz ve uluslarımız bundan hoşnutturlar. Ötey gün öğleden sonra Dış Ba- | kan Vekili B. Şükrü Kaya ile gö- rüşmek şerefini kazandım. Beni çok iyi kabul etti. Görür görmez kendisine dostluk hislerile bağlan- dım. Dün Cumur Başkanı Kamâl Atatürk'e güven mektubunu —sun- mak pek büyük şerefine kovuştum. Büyük siyasa adamı, büyük asker ve büyük devrimcinin pek dostça kabulüne ve pek büyük değerde derslerine eriçmek bizim için eşsiz bir kıvançtır. Cumur Başkanı katına bu kadar tiz kabul edilmek şerefini kazan- mamız yeni Türkiyenin enerji ve nezaketine bir beldekdir. Kökleri asırlar ötesine bağlı olan ilgileri: mizi göz önünde tutunca kendili ğginden doğmuş olan karşılıklı dostluğumuzu hatırımızdan — çıka ramayız. Kesin olarak inanıyorum ki ileride de elbirliğimizi ve dost. luğumuzu büyük bir hızla kuvvet. lendireceğiz. Bir Çin şiiri der ki: “En büyük zevk yeni bir dost bulmaktır.,, Ve bir şiir de anlatır ki; uzun bir ay- | rılıktan sonra eski dost yeni doeğf olur. 3000 yıldanberi devam eden tarihiğ ilgilerimizi ve karşılıklı diplomatik - ilgilerimizin yeniden kurulmasını göz önünde tutunca çok eski tanışlar olduktan sonra yeniden dost olmaktan duyduğu - mmuz sevinci anlatmak imkânsız- (Başı 3. üncü sayıfada) C. H. P. Genel Sekreteri B. R. Pekei 4 Her gün 5 kelime Ulus baştanbaşa kılavuz kelimeleri ile çıkıyor. Türki- yede çıkan gazete ve dergile- re her gün verilen 5 et keli- melik listeleri de yazıyoruz. Bu listeyi basan gazete ar - tik bu kelimelerin osmanlı - calarını kullanmıyacaktır, ÜÇÜNCÜ LİSTE 1.— İtimad — Güven Güvenmek Gü - İtimadl etmek Asayiş ve emniyet venlik 2. — Huzur ve sükün — Baysallık Misal: Yurdda güvenlik ve baysallık, ülkümüzdür. Not: Güven ve güvenç keli- melerinde şu ayrıma dikkat edilmelidir: 1- Orduya güvenimiz var - dır. 2. Ordu bizim güvenci- mizdir. (Medarı emniyet ve itimadı- mizdir.) 3. — Temin etmek: 1 - İnançlamak, inan vermek 2. Sağlamak, 3. Elde etmek Misaller: Bu işin böyle ol - düağuna sizi inançlarım. Bu işin böyle olmadığı hak- kında kendisine inan serme- #e (kendisini temin etmeğe) çalıştım. 2- İşimi, ancak, banka yo - liyle sağlıyabildim. 3- Temin ettiğimiz netice - ler — Elde ettiğimiz sonuç- lar. 4.— Sonuç 5. — Teminat - Not: — Gazetemize gönde- rilecek yazılarda bu kelimelerin osmanlıcaları kullanılmamasını ri- ca ederiz. Netice İnanca Her yerde 5 kuruş Kronik. TÜRKİYE VE TÜRKÇE Bu yezıdâki kelime - karşılıkları Başarık fakiyet — Kuram: bü ATAY Atatürk'ten sonra, büyük arka daşının da öz türkçe — söylevini dinliyenler, büyük hare- k € Vin başatığına inan bağlamış: lardır Türkçe de, Türkiye gibi kur - tulacaktır. Çünkü osmanlı dili de, osmanlı devlet kuramı kadar ve onun gibi sakattı: Bu devlet iki medeniyetin, doğu ve batı mede - niyetlerinin, gülünç - bir katışığı olduğu gibi, türkçe de, iki kültür arasında bocalayıp duran, lâtince bir terimle. araboca bir. şerlat e8 zünü bir fara harekesi ile birleş : tirmeğe çalışan — görülmedik bir karma örneği idi. Osmanlı devletinin uyruları a rasında tü v k'ün yeri ne ise, o1- manlıca sözler arasında Türkçe kelime'nin yeri o idi. İkisinde de bü tün şeref türk ve türkçe ol muyanındı. Eski saray fermanlarına Bakınız: Yedi satır ağdalı arab - cadan sonra, bir çıplak ve yoksul “ola hi...,, sözü gelir, Sarayda sır- malı arnavudlardan, ipekli arab - lardan, işlemeli kürdlerden sonra, dış divar hapısında keçe külâh bir türk nöbetçisi geldiği gibi! Dilde kapitülasyonlar, devlet- te olanlar kadar sıkı idi: Türke ir- tediğiniz kadar vurunuz, nasıl bir yabancıya dokunamaz idiyseniz, dilde de, türk kelimesini istediği- niz kadar ezip büküp bozunuz, fa- kat, Tanrı göstermeye, matb u- alöndam gibi bir "elillüm, yanlışında bulunursanız, yıllar yı- ı ağızlarda döner, dururdunuz. Meşrü, teşri gibi kelimeler, ba- tı kültürünün lâik kelimelerini kar şıladıkları vakit, Avrupa sokakla- rında sarıkla dolaşan musırlılara benzerlerdi. Parlamentoda sivil çoğunluk biraz zayıfladımı, dinelk ler bu kelimeleri hemen öz kaynakı ları olan “şeriat,, « bağlarlar, ka: nunları” kuranlaştırmağa - kalkar: lardı. Osmanlı gramesi bir İmtiya- zaltı ecnebiye dersi idi. Türkçeye sokakta hükmolunur, a- rab ve fars kelimelerinin davası m e dr e & e'lere giderdi. Alfabeye: “elifküsünenni, ba- küsünbenni, taküsüntennli...,, diye bir Hicaz çölü mavalı mere: Ba, min, ilâ An, Tam, alâ Fi, rübbe, hattâ, vavil-ta diye farsların göğüsdöğme & yınlarındaki goygoycu ezgileri ile başlardık. Ata sözünü hatırlamaz mısınız& “benim oğlum bina okur; dö ner döner, gene okur!,, O bina'yı şimdi tekrar eli nize alınız, gerçi artık sınıf dön « mezsiniz ama, baş dönmesinden gözleriniz kararır, diziniz titrer, Çocukluğunuza yanar, çocukları « nızi kiskanırsınız. .—— B. Laval Berline mi çağrılıyor? Berlin, 17 (A.A.) — Söylendi ğine göre, Varşovaya giden Gene, ral Göring, Hitler adına B. Lavâa l Berlini görete çağıracaktır. Bu haber şimdiye kadar resmiğ ola - rak berkitilmemiştir.