18 Mayıs 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

18 Mayıs 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük ulusların asker kuveti ne kadar? ÜValli“alman kamutanlarından ge - Beral Lüdendorf yetmiş yaşına bastığı gün söylediği bir söylevde demişti ki: * — Bugün tekrar kılığını sırtıma #ldığım eski orduyu, bem de yükümsel aakerliği kabul eden yeni orduyu düşü- merek kıvanç duyuyorum.,, Almâanya, kendizini Versay andlaş- masının kösteklerinden kurtararak bu yükümsel askerliği çıkarmakla on ve- kizinci asırdaki fransız levde en masse Örneğine uymuş bulunuyor. O zaman Napolyon, “artık ayda 30.000 kişi har- tayabilirim,, demişti. 1870 yılındanbeci ingilizlerden baş - ka bötün uluslar askerlerini yetiştir - mek için uzun boylu emekler harca - maktan geri durmuyorlar, Böylece ge- dikli askerlerle yedek aakerler, ordu - lJarın cski sayısımı iki kere artırmış ol- dular . Bugün Almaaya, elini, ayağını bağ- iryan bukağılardan kendisini kurtara - rak yükümsel askerlerle büyük bir or du yapıyor. Bu durumda bulunan baş- ka uluslar da bu yoldan gitmek istiye- geklerdir. Avusturya, bunların arasında- dır. Son yıllarda ordularda inşanlardan fazla makineler önemli yer almış bulu.- muyorlar, Onun için silahlanmış kuvvetler, bü yük savaştanberi umulmuıyacak derece- Ge azaltılmış bulunuyor. Almanya, Fransa, Rusya, Avustur. ya Macaristan ve İngilterenin barışta- ki orduları topu 1920 de 1,630,000; 1921 ge 2,725,000; 1934 yılında ise 2,543,000 kişi tutmuştur. (Litereri daycest - Amerika) JAPONYA Ordusu: 225,200 2913 de 250000 idi. Savaş ramanımda Dü sayı 1,000,000 y e kişiye çıkar, SARRURSNDLA AA RUSYA Ordusu: 960,000 1913 de 1,290,000 Sovyet Rusyanın, ba. Tış zamanı ordusu ko- layca savaş zamanın- daki gibi 2 milyon as- kere çıkarılabilir. Bir yılda silah altına alı- nan acemi erat sayısı 1,200,000 dir. Bunların 800,900 ki şisi askerlik hizmetini görür, İki yüz altmış bini iki yıl hizmet eder. Geri kalanı mi- lis hizmetine alınırlar. İTALYA Ordusu 600200 kişi 1913 de 304,672 1914 doğumlü — 100 bin kişi son zamanları da silah altına çağrıle mıştır, İtalya, bundan başka — beş sınıfr daha silah altına çağırarak ordusunu 1,500,000 ki- şiye çıkarmak dileğin- dodir. 373,000 — faşist milisleri bu saymanın içinde değildir. Bun- dan başka askerce ör- gütlenmiş bir takrm kurumlar da vardır ki bunların sayısı da 92,D00 tutar. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ Ordusu: 165,900 1913 de 92,000 di. Asker sayısını artır- mak için yetke veron kartar yeni imzalam MUŞTET. 1920 ulusal korün- ma yasasına göre A- merika ordusunda üç küme bulunur. Bun- lardan biri sürekli or- du, bir kısmı — ulusal koruyucırlar, üçüncüsü de gereğince silah al- tına alıncak — yetişti- rilmiş yedek — kuvet- lerdir. FRANSA Ordusu: 644000 1913 de 190,000 idi. Batış — zamnanında #ilah altında bulunan 40 fransız tümeni he- men 20 yedek tümenin silah altına alımmasile Birden S0 tümene çı karrlabilir. Savaşa hazır, yetiş- tirilmiş yedeklerin sa- yısı 3 milyon tutuyor. Askerlik süresi son zamanlarda iki kat ar- tırılmıştır. ALMANYA Ordusu: Kestirmece: - $00,000 1913 de 791,000 idl. Son zamanlara — ka- dar alman ordusu Ver- say andlaşmasının, hükmü altında her Di ti I2 yıl silah eltinda kalacak 100 bin kişi idi. Artık — Almanya, 10 yellık bir süre için bir yıl silah altında kalzcak 400000 kişilik bir orduya iye olacak- tır. Hücum — kıtaları, milisler, asker polis- ler de saymaya katılacak olursa o ra- man 1935 alman ordusu 700,000 kişiye çıkar, İNGİLTERE Ordusu: 140,900 1913 de 172,000 idi. Hindistandaki ordu bu seyınmn dışındadır. Savaş zamanında 125 bin yedek asker de $i- Tah altına alınılır. Bundan başka tek- nik uçmanların sayısı 20,000 kişi tutar, ç Kart — ordusunda |— 132,000 asker vardır. E B. Lavalin Varşova yolculuğu 'Tan gazetesi 12 ve 13 mayıs tarihli sayılarında, leh — fransız anlaşması - mnın geçirdiği türlü evreleri inceledik- ten sonra B. Lavalin — Varşovada B. Bek'le yaptığı konuşmaları ve çıkarı lan resmiğ bildiriği çözelemektedir. Bu iki yazmın başlıca parçalarını alı- yoruz: »- Hür Polonyanın dirilişinden son- ga yapılan İransız — lehb anlaşmasının Hizumluluğu, alman nasyonal - sosyaliz- minin barışı hütlediği ve işbirliği sı - yasasına bağlı kalan ulusların genel gü wenliği örgütlemek için son bir çabala- a yaptıkları bu önemli — zamanlarda Belli almuştur. Atısının doğuya — doğru- — yayık makta olduğunu düşünen panjerma - Hist bir Almanya ile, kendi devrimci #ölimlerinden —başka batı — tarafında #ınırlarını alman hücumuna karşı ko - rumağa çabalıyan Sovyet Rusya ara - #ında bulunan Polonya, coğrafik duru u dolayısiyle, çok uyanık olmak yü - kümündedir. Polonyanın başka herhan- gi bir ulustan çok barışa ihtiyacı var ır ve o, herhangi —başka — bir dev- Tetten çok, güvenliğin emin bir tarı- /(da garanti altına alınmasiyle ilgilidir. Onun için Varşova hükümetinin, Fran- Banın İngiltere ve İtalya ile birlikte, Drtaavrupa ile doğu Avrupasındaki du durlaştırmak için yaptığı çaba - ilgi göstermemesi, güçlükle şılabilen bir şeydir. Harbsonrasının pek çetin bir çok gan: çoarına dayanan bu fransız — leh Bni — sama güvenenler için zaman za ma umusalarla dolu olan bir geçmiş - ten bahsedecok değiliz. Bir bağlaşma nin — değeri, biribirlerine — karşı a- çık yükenler altına giren hükümetlerin bu bağlaşmayı kargelikir bir güvenle taptarken gösterdikleri zihaiyetle bel. H olur. Bu güvenin, Vargova kabine- sinin Almanya ile bir saldırışmamak anlaşması yaptığı gündenberi ortadan kalktığını söylemeliyiz. Leh — fran - gız ilgilerinin iyileşmesine sevinenle- tin birincsi olan Frafsa, bu iyileşmeyi Berlinin buna hiç yanaşmadığı ve Var şovanın da bunu çekinerek göz önünde tuttuğu zamanlarda hazırlamak — için uğraşmıştı. Onun için, bir kaç aydan- beri içinde bulunulan bu ortünçlüğü ortadan kaldırmak gerekiyordu. — B. Laval yolculuğunun doğu Av- rupasında barışın birge olarak örgütlen- mesi olduğunu ve fransız hükümetinin diplomatik çalışmalarının ulusların bir birlerine gerekli olan yakınlaşmasını kolaylaştırmaktan başka bir gaye güt- mediğini söylemiştir. » Bu sözlür gayeyi açıkça anlatmak ta ve buna varmak İçin kullanılan me- todun ne olduğunu — göstermektedir. Lehliler alman — leh anlaşmasına uy- gun olmıyan bir sıyasaya sürüklenmek ten korkuyorlarsa, bu sörler onları &- yice inançlıyacaktır. » Rus - fransız anlaşması fransız - leh ilgileriyle sovyet-leh ilgilerinde hiç bir değişiklik yapmadığına göre, bu pakt için Varşovafla gösterilen çekin- genlik anlaşılmaz bir şeydir. Varşova aytarımız iki ay önce bu pakta karşı Varşovada ileri sürülen kanıtları ob - jektif bir tarada anlatmıştı. Bunlar e- yice gözden geçirilince yanlış oldukla- T ve Tus - fransız paktının iyi anla - şılmadığı görülür. .. Cumartesi akşamı çıkarılan bildir yakından incelemek ilgen olur. Bildi- tiğ konuşmaların — içtemlikle yapılde ğını ve bu sıralarda iki hükümetin dikkatine çarpmakta olan başlıca ge - nel ve özel meseleler Üzerinde yapılan oylaşmaların güven içinde geçtiğini göstermektedir . — Her şey anlatayor ki iki dış ba « kanı kotarılmaları en çok, Fransa ile Polonyanın barışr pekiştirme zihniye- tiyle yapacakları işbirliğine bağlı olan bütün meseleleri, Tüzumlu olan bütün açıklıkla gözden geçirmişlerdir. Çün- kü bildiriğ, yapılan — incelemelerin karşılıklı bir güven ve iyi bir anlaşma ile yapıldığını söylemekle kalmamak- ta, bu incelemelerin, iki bakanın barı- şen korunması yolunda — yaptıkları ça- hışmaların birbirlerine uyduğunu an - lazsak imkânını verdiğini de söşlemek- tedir. Avrupada güvenlik ve barışın ko- Tunması ve bu gayeye varmak için kul- lanılan metod üzerinde anlaşmış ol « mak, Avrupada yapılacak bir dayanış- ma sıyasası için ciddiğ bir temeldir. Bu sıyasa zaten Framsanın son aylar- da yaptığı çalışmalar arasındadır. 7 ikincikânun tarihli fransız . ingiliz anlaşması; 3 şobat terihli fransız - in- giliz birge bildiriği; Stresada fransız, ingiliz ve italyan hükümetleri tarafın- dan verilen kararlar; uluslar sosyeteti Almanya ve hava anlaşması Berlinden Londraya ulaşan haberler, alman ordusu önderlerinin Avrupada ileri sürülmek ve üzerinde ısraç edil- mek istenilen silahlanma programına pek yanaşmak iştemediklerini bildir- mektedir. Bunların Almanya tam silahlanır- ken böyle kendine karşın bir hava ya. ratmasını akıllıca biz şey bulmamakta- dırlar. Bu oylar Almanyanın - Avrupada yeni ve değişik bir sıyasa güdeceğini gösterir diye alınabilir. Almanlar, Londra bildirisinde Lo- karno paktını imzalıyanların bir hava anlaşması yapması hakkında ileri sü- rülmüş olan önergeye bugünlerde bü. Yük bir önem veriyorlar, Bu konu iki aydan beri Fransa ve Ttalya hükümetleri dan incelenmektedir, Hava saldırışına karşı karşılıklı bir yardım paktı yapılması ilk ileriye sö- rüldüğü zaman, bunun yanısıra bir de hava kuvvetlerini sınırlandırmak prog- ramı yapılmak esas tutulmuştu. Bugün de bunda değişmiş bir taraf yoktur. Fakat Almanyanın hiç kimseye da. nışmadan kendi başına havada, karada ve denizde silahlanma kararını alması ve işe girişmesi durumu değiştirmiştir. Bundan başka hava kuvvetlerinin en sön sınırr: ne olmalıdır, bu da düşü- nülmektedir. Benim öğrendiğime göre — bugün aşağı yukarı, Fransanın elinde bulu” nan uçak sayısı olan — 1600 uçak İn- gilterenin en az olarak İleriye süreceği bir sayıdır.. Bununla beraber Almanya. nın son günlerde takındığı durüm, bu alanda yeni arsıulusa) güçlükler ortaya çıkarmıştır. Anılması gerektir ki Cenevre'de 1933 yılında gene bava kuvvetlerinin sınır- lanmasr konuşulmuş ve sivil uçakların el çabukluğu ile savaş işlerinde, sücl işlerde kullanılmaması da bir düzen al- tına almmak, bu yolda bir sistem ve bir plân yapmak düşünülmüştü. O zaman ingiliz hava bakanı Lon. dönderri de bunun için bir takmı pro- jeler vermiş ise de o zaman Cenevrede bu sistem ve plân başarılamamıştı. Bir taraftan da İngiltere hükümeti hava kuvvetlerini hızla genişletmekte. dir. Böylece iki yıl içinde en aşağı ha- va kuvveti sınırma — varmak amacı gü- dülmektedir. İngiltere, kendine gereken yeni u- çak tiplerini elde edebilmek için yaban. er pazarlara başvurmak yükümünde kal- miyacaktır. (Deyli Telgraf'tan) — -—— — ———EL paktına ve Lokarno anlaşmalarına eyi- ce uygun olarak yapılan rus - fransız anlaşmanı: ve son olarak fransız - leh ilgilerinin şimdiki aydınlanması, barı- gın örgütlenmesi için yapılmış bir sıra önemli yüğrümlerdir. « Fransız elçiliğinde verilen akşam yemeğinin sonunda BB. Laval ve Bek tarafından söylenen sözler de bu umu - du — kuvvetlendirmektedir. Konuşmalardan elde edilen sonuçla- ra gelince, soravlı bakanlar arasında yapılan konuşmalardan çıkan sonuçlar etkilerini iyice yapmadıktan sonra bun ları ilan etmenin doğru olmıyacağı ko- layca anlaşılır. Bununla beraber, ba- zr beldekler şu sırada elde edilen çe yin ne olduğu hakkında bir fikir vere- bilmektedir. Her şeyden önce B. La - valin B. Bek'e, fransız - rus paktırın, Fransayt Polonyaya ve Polonyayı kom şularına bağlıyan — anlaşmalara aykırı olmadığını inançladığı ve bu paktın, Avrupada güvenliğin örgütlenmesi için önemli bir unsur olduğu hakkında söy- kediği sözler vardır. Bu sözler, Varşo- vada görülen ve herhalde — metinlerin yanlış anlaşılmasından doğmuş — olan bütün çekingenlikleri ortadan kaldıra- caktır. İngiltere, tarafın Lehlilerin şimdi, rus - fransız an - Taşmasının leh , fransız — bağlaşmasını değiştirmediğine ve bu paktın leh - rut saldırışmama paktiyle ve fransız - leh anlaşmasiyle bir uymazlığı olmadığına inanmalatı, onlarr Avrupada Fransa ile daha geniş bir işbirliği yapmağa sev- kedecektir. 18 MAYİS 1935 CUMA Yurd Paptim İspartallar kurul- tayı kutlarken Kaytaklığı da ileniyorlar ve yanlış yankuların düzeliümesi'ni isliyorlar. Isparta, 9 Mayıs — Bu sabah İspar» ta çok heyecanlı günlerinden birin. ya- şadı. Büyük Kurultayın açılmasını kut- lamak için Halkevinin geniş salca'ırda ve çevresindeki parkta toplanan graç, ihtiyar, kadın, erkek binlerce Ispartalı toplanmıştı, Burada söylevler verildi, toplu konuşmalar yapıldı, — Kurultay kutlandı, kaytaklık ilendi. 31 mart kay- taklığına karışan ve Şeyli Said ayakları. masımda ilgili olan Bediüzzaman adlı serseri sekiz yıldanberi Isparta'da otur. tuluyordu. Bu sekir yılın dört yılınır Barla kamutunda, geri kalan zamanı da Isparta'da geçirmişti. Bu adam ken gevenine büyük bir tarikat sahibi, di ya işlerinen uzak, koyu bir dinci ol tanıtmak İstemiştir. Ancak bu bayağı hareket arkasında, içten içe çevresine kendine bağlı insanlar toplamak istej vardı. Taparta'nın uyanıklığı dol burada vekiz bin kişi içinde bu a peşine ancak dört kişi katılmı: ların birisi bir bunak, diğer üçü de za- vallı şaşkın kimselerdir. Ancak bu ka- darımı da kendine yeter bulan ve İç Ba- kanımızın dediği gibi mayalı bir kay - tak olan bu Şeyh şurada burada atıp tü. tarak saf insanları kandırmaya çalışmış- tır. Uyanık polis ve tüze zamanında işe el koymuş, hem kaytağı, hem de — ona uyan budalaları tüzenin eline vermiştir, Teparta halkı, bu hadiseden duyduk» ları derin tiksintiyi göstermişler, ve bu bislerini yüce orunlara bildirmişlerdir. Çokilen telgraflardan birkaç satır : “Has disenin mahiyeti esasen seviyeleri dü « Şük ve mayaları bozuk bir kaç şuursu« zun din ve terikat perdesi altında bu a. damın iğrenç tasarlarına kanmış olma« sından ibarettir. İsparta halkının alnr açık, vicdanı te miz, saygıları paurlu ve inanlıdır, e- parta ulusal kurtuluşa ilk günlerde ka- tılmış ve en önde çarpışmıştır. Ülkü ve rejime bağlılık amaçlarından — hes zaman başarıla çılanıştır. Taparta halkr ulusal savaş günlerinde —ateş ve kan içinde kazandıkları temiz adın herhans gi şüpbe bulutu altında bırakılmasına katlanamazlar. Bu hâditenin bütün ee partalıları ve gencliği suçlar şekil ve surette yankulattırılması Üzerine burayı gereflendiren İç Bakanımız sayın B, Şükrü Kaya her şeyi kendi gözleriyle gördüler. Bu hâdisenin hakiki mahiye- tinin ve İç yürünün bütün yurda bildi. rilmesini diliyor. ve yalvarıyoruz. Ü- nemli bir polis badisesinden başkâ bir şey olmıyan bu hadiseden dolayı şüp- he altında brakılmayı kabul etmiyoruz. Isparta gencliği cumuriyet ve rejime fşık birer Kubilay'dır. Şimdiye kadar, büyük Önderin açtığı yolda yürüyen Isparta halkr gene aynı yolda can ve başla yürümektedir., Bu telgrafa bütün halk oruntakları iaza koymuşlardır. Toplantıda ilenlema telgeafı okununca halk heyecanla buna katılımıştır. ANKARA RADYOSU Bu akşamki program şudur; 19.30 — Sporcu konuşuyor 1940 — Musiki: Mozart — Larghetto, » 2 Menuet Keman: Necdet Remal Piyano: Ulvi Cemal 20. — Edebiyat santi 2010 — Musiki: Brahms 3 Lied 20.30 — Dans musikisi Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20.50 — Haberler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: