COMFU-HOBİ COMPU- uyum yeteneği, belki de hiçbir yere bağlanmamasından, yurtsuzluğundan ileri gelmektedir. Ama bu yersiz yurt- suzluktan, endişeli bir yabancılık duy- gusu anlaşılmamalı. Daha çok her yer- de kendini yurdunda hissedebilmekle ilgilidir bu duyarlılık. Unutulmamalı ki, yayın yıldızı, lacivert, yıldızlı gö- ğün sahibi, “baba tanrı”'nın simgesi Jüpiter'dir. İlk yasa koyucu, doğal ve insani bütün yasaların bekçisi Jüpiter. Bu yüzden yay burcu insanının ben- cilliği yasanın kayıtsızlığına benzer. Böylesi bir mevkiden beklenebileceği gibi, yay insanı iyi huyludur, olgun- dur, sohbetine doyum olmaz. Ama onunla konuşurken, onun için farket- mediğiniz, sizin yerinizde kim olursa olsun, bu sohbetin aynı canlılık ve kıv- raklıkta süreceği duygusundan kurtu- lamazsınız. Sadık olduğunda bile, sa- dakati sanki sizden çok sadakat fik- riyle, ya da başka ama aynı derecede genel ve kişisel bir şeyle ilgili gibidir. Yasa ve Talih Bir de yay burcu insanının talihli ol- duğu söylenir. Aslında bu özellikleri- nin temelini de yasalarla olan ilişkile- rinden görmek mümkün. Bir anlam- da yasaların başlıca işlevi dünyayı ras- lantılardan arındırmaktır. Doğal ya- salar raslantıyı bilgi ile aşma çabası- nın ürünüdürler, toplumsal veya huku- ki yasalarsa ceza ile... Yasanın hük- mü altına alınan her olay emsalsizliği ile birlikte raslantısallığını da yitirir; tanıdık bir olaylar zinciri içersinde kendi türüne ayrılmış olan yeri alır. Bu yüzden çoğumuz için raslantının taşıdığı duygusal yük, ister istemez, ikirciklidir. Bir yandan, bizi, hayatı- mızı oluşturan sürekliliklerin temelsiz- liği ile karşı karşıya bırakır. Bir yasa- nın koruması altında olduğunu san- dığımız onca önemli olayın, nasıl kı- rılgan olduğunu, her şeyin her şeye na- sıl bir pamuk ipliği ile bağlı olduğu- nu gösterir. (İspanyol film yönetme- ni Bunuel'in bir düşü: Hareket halin- de lüks bir arabadan hırtın biri bir pu- ro atar; bir dilenci onu almak için yol çıkar, eğilir; o sırada geçen başka bir araba dilenciyi ezerek öldürür.) Diğer yandan, talih olarak yaşadı- ğımızda bile, raslantıyı kefaretini öde- mek zorunda kalacağımız bir şey ola- rak hissedip ondan ürkmememiz çok güç. Çünkü talih de olsa raslantı, bi- zi eninde sonunda yasalarla karşı kar- şıya getirecektir. Talihlilik her zaman, açıkça olmasa da, yasayı çiğnemektir. Ama işte yasaları koyan ve koruyan onlara dışardan bakmakta, aslında onların dışında varolmaktadır. Gerçi yay insanı düzenden yana olabilir, ama kendisi düzenin içinde olmadan. Raslantıların, sıradanlığı tanımla- yan yasaların böylesine dışında dur- mayı becerebilen insanların hep yara- rına çalışması, şaşırtıcı mı? D Samet KUMAŞ 29