28 Ekim 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

28 Ekim 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FUHUŞ Mustafa MÜFTÜOĞLU A DI gizli fuhuş... Fakat aleninin alenisi... Zira bir şeyin gizli olabilmesi için, hem o şeye zıt bir muhit, hem de onu takip edecek bir kuvvet lâzım... Bu iki mâni se- bebin de isimleri var, cisimleri yok... Ve fuhuş başını almış, tari- hin hicbir zaman ve mekânında gö- rülmemiş efsanevi mikyasa kadar yükselerek, İstanbulda, Parisin en serbest düşünceli muhitlerine hayâ ve hicap terleri düktürecek bir sal- tanatla fermanfermâ... Güya bu şehrin Emniyet teşkilâtına bağlı bir «Ahlâk Zabıtası» var... Bu zabıta- nın arada bir giriştiği takip hama- ratlıkları da, vücudu bit dolu bir adamın, temizlik adına arada bir bu bitlerden yolunu şaşırmış bir tanesini kırmaya lütfen teşebbüs etmesi gibi acıklı bir manzara do- guruyor. Bitli adamı, D.D.T. mayii dolu bir tekne içine sokmadan bu mevzuda girişilecek her takip, ha- şereleri sistemle üretmekten başka netice vermiyecektir. Başta Emniyet teşkilâtı olmak üzere, umumi efkâra haber veriyo- ruz: 1. Randevu evi sahipleri, na- muslu birer aile Kadını kılığına bü- rünerek Anadoluya seyahatler yap- makta ve sözüm ona evlâtlıklar toplamaktadır. Bu evlâtlıkların na- sıl bir rejim altinda, ne gibi âkı- betlere sürüklendiklerini hayal et- mek kolaydır. 2. Aynı randevucu karılar, bazı genç ve güzel erkek çocukları ök- Büsbütün devirdiğimiz hayâ paravanası... se diye kullanarak güya sâf bir aşk saikiyle elde edilen kızları ellerine geçirmekte ve kolayca ticaretleri- ne âlet edivermektedir. Bu kızlar arasında, hazin macera ve sukutu- nu, uzun müddet ailisine karşı giz- leyebilmiş olanlar da vardır. 3. Terzi, berber, tuhafiyeci v.s. gibi iş yerlerinin namuskârane ça- lışma vesilesi de, bu nevi karıların oltaları arasındadır. 4. Umumiyetle kadın işci kul- lanan bütün fabrika, tezgâh vesa- ire, maksada en faydalı açık ni- şangâhlardandır. 5. Mahut randevucu karılar teş- kilâtı o derece geniş ve zengindir ki, resmi ve hususi bürolarda çalı- şan genç kız ve kadınlardan, halin- de en küçük bir hafiflik bulunan ev kadınlarına kadar el atıp hemen kâr yolunu göstermedikleri fertleri bulabilmek bir meseledir, 6. Faciaların en hazini olarak belirtelim ki, bunlar, mektep kızı tabirinin çerçevelediği ismet saha- sına kadar tasallüâtlarını ulaştıra- bilmekte ve bu muvaffakiyetleriyle alenen böbürlenmektedirler, «Vasıta» ismiyle anılan usta bir şehvet tellâlından dinlediklerimi dinleyiniz: «—— Bakın, şu apartımanın şu ka- tını görüyor musunuz? Çok kibar ve temiz bir yerdir doğrusu! İçe- ride, icki, kumar, her şey var... Sermayelerinin ekserisi evli kadın- lardır. Bu eve «vasıta» ile girilmez. Şu sondaki apartımanın ikinci katı da Bayan (N.) ye ait... Bir hafta evvel basıldı ve şimdi Beyoğlu Em- niyet Âmirliğinin ta burnunun di- binde yeni bir eve taşındı, Orada, vur patlasın, çal oynasın, faaliyet- tedir, Sokağı dönelim! 16 numara- da bir kiz var! Henüz 16 yaşında... Onu babası satar, İstersen seslene- yim, konuş; ama ben beş liramı alı- rım!» : Askeri mektepten kovulmuş, yıl- larca emlâk komisyonculuğu yap- mış, nihayet işi tellâllıkların en kârlısına dökmüş, daha nadide bir «vasıta» bana şunları anlattı: «-— Beyoğlunun malüm vasıta- larla elde edilen kadınlarından bahse bile değmez! Yepyeni, tapta- ze, daha kaşarlanmamış, buğusu üstünde mektepli kızlardan haber vereyim mi sana? Bunlar, geceleri değil, gündüzleri, (K.) ile (A.)nın —K. ile A.yı, sorulduğu takdirde Emniyet Müdürlüğüne aynen bil- dirmeye hazırız— evinde çalışırlar. Ama buralarda herkese kapıyı aç- Lb mazlar. Genç kızların çoğu, oraya mektep kıyafetleriyle gelir, Bu kız- ların ekserisi doğrudan doğruya mektepli olduğu gibi, böyle olma- yıp da mektepli kız biçimine "yakın kızların mektepli kılığına sokula- rak birtakım meraklılara yutturul- duğu da olur.» Dehşetimden donacak gibi dur- duğumu gören münevver (!) «vası- ta», halime acımış ve bir hâlisiyet buhranına düşmüş gibi ilâve etti: «-—— Bu ne hal, seninki, beyefen- di? Sana öyle yerler gösterebilirim ki, ortamektep kızlarından tut, üni- versite fakültelerinin mensupları- na kadar buralara nasıl akın edil- diğini görürsün! Kız talebe yurtla- rında, aylık zamanı bir iki gün or- tadan kaybolan bazı talebelerin pa- rayı nereden getirdiğini zannedi- yorsun? Ayol, dünya âlemin bildi- ği ve konuştuğu bu hakikatleri bil- miyen bir sen mi kaldın?» Kanunun, şüyuunun bile isbatını hak diye tanıdığı ve bilâhare yap- tığım yoklama neticesinde benden başka herkesin duyduğuna şahit olduğum muazzam vâkıa karşısın- da, nhefsimden, şehrimden ve İs- mimden utandım. Şeytanın serdiği duman perdesi arkasında soyunan genç kız! Annelerinin tertemiz yü- zünü bir ân hayal et! Önü ve arkasiyle, Şeytanın serdiği duman perdesi...

Bu sayıdan diğer sayfalar: