TİYATRO şartlanmıştır. Müjdat Gezen ve he- men onun çizgisinde Zeki Dinçoy, bu güç işin altından yüzlerinin akıy- la eyer öylece,. başarılı ve olumlu bir Sal seyretmiş oluyoruz. S. GÜNAY AKARSU SAHNELER Kabare tiyatrosu da geldi Haldım Taner, Türkiye'ye yeni bit tiyatro türü kazandırdı: Kabare Tiyatrosu. Şimdiye kadar yalnız yurt dışına çıkanların bildiği kaba- re tiyatrosu artık İstanbul'da her akşam oyun veriyor. Küçük bir ge- ce klübünde. masa başında içkiniz ve sigaranızı içerek, güle eğlene ti- yatro seyrediyorsunuz. Çevrenizi tanıdığınız, duyduğunuz kişileri ala- ya alan, kusurlarını büyültüp olma- dık aşırılıklara götüren, ama mut- laka güldüren bir gösteriyle eğleni- yor, bir yandan da boşalıyor, ra- hatlıyorsunuz. Kabare tiyatrosu, biçim bakı- mından, hafif, eğlendirici, dinlendi- rici bir tiyatro. Katı gerçekçilikten uzak, fanteziye bol yer veriyor. Ba- şından sonuna süren bir bütünlüğü yok. Oyun, kendi başına bütünle- nen küçük skeçlerden oluşuyor. Toplumun günlük sorunlarını işli- yor. Bu, kabarenin vazgeçilmez ö- zelliği. Toplumdaki her olay, kaba- re tiyatrosunda yer alabiliyor. Ama, kabare tiyatrosunun bir ö- zelliği daha var ki, bu özelliğinden dolayı ayrı bir önem ve etkinlik kazanıyor. Kabare tiyatrosu, içinde yer aldığı toplumu taşlayan tiyat- rodur, bir yergi tiyatrosudur. Dola- 34 KABARE TİYATROSUNDA "ŞABAN" Alkol tütsüsü yanında sanat tütsüsü yısıyla, ustasının elinde olumlu ve yararlı olabilecek bir türdür. Dı- şardan gelmiş (olmasından doğan yabancılığı konularının yerliliğiyle hemen silerek, seyirciyle kaynaşı- yor, her yerde herkes tarafından seyredilen bir tiyatronun yaygınlı- ğına ulaşıyor. o Seyircisine tepeden bakmıyor, seyircisinin yanında yer alıyor. Kısaca söylemek gerekirse, kabare tiyatrosu, yapısı gereği, biz- den olmak, yerli olmak zorunda Kabare tiyatrosunda Şaban Haldun Taner'in ilk kabare oyunu, "Vatan Kurtaran Şaban" adım taşıyor. Şaban, kültürle hiç bir alış - verişi olmadığı halde, birgün du- rup dururken kültür "müsteşarlığı - na getirilen bir kadastro müdürü- dür. Böyle büyük bir çevre değişik- liğinin doğuracağı saçma ve komik durumlar kolayca tahmin edilebi- lir. Şaban, anlamadığı bir sürü iş karşısında, anlar gözükmek zorun- luluğuyla pot üstüne pot kırmakta, çam üstüne çam devirmektedir. Bu ana konu çevresinde gelişen oyun boyunca, günümüzün Türkiyesinde görüp yaşadığımız birçok olayın yergisi de ardarda sıralanıyor. Böy- lece ortaya, hem eğlendiren, hem de düşündüren bir oyun çıkıyor. Yani, yazar amacına varmış oluyor. Çünkü Taner'in bu konudaki dü- şüncesi şöyle: "Eğlenceli bir yergi ve taşlama tiyatrosudur bu. Kaba- reci suya sabuna dokunmadı mı. uysal oldu mu, kabareci olmaktan çıkar." Kabare oyuncularının da ayrı ni- telikleri olması gerekir. Kabareci, hızlı bir akışın içinde bir rolden bir role, bir kişilikten başka bir kişi- liğe bir anda atlamak zorundadır. Canlı, dinamik, neşeli bir oyunu. estetik ölçüler içinde, hiç aksatma- dan götürmesi şarttır. Ayrıca, mü- zik de kabarenin en Önde gelen ö- gelerinden biri olduğuna göre, mü- zik a e söyleme alışkanlı- ğı da ist "Vatan Kurtaran Şaban'ın genç kadrosu, bu güç işi başarıyor. Me- tin Akpınar, yarattığı Şaban'la oyu- na ayrı bir değer katıyor. Ona Zeki Alasya, Orhan Aydınbaş, Ahmet Cülhan, Funda Postacı. Halit Akça- tepe izliyor. Rejisör Çetin İpekka- ya ise, oyunu, kabarenin bütün şart- larını yerine getirerek, tempolu bir bütünlüğe kavuşturuyor. AKİS