28 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

28 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZUBİN MEHTA, SUNA KANI YÖNETİYOR Amerika'dan gelen gürültücüler KONSERLER İstanbul'da bir solo çalgıcı E" üst kademe Amerikan orkest- ralarından olmasa da, önemlile- rinden biri sayılan Los Angeles Fi- larmoni, İstanbul'daki ilk konse- rinde, estrayla ve yöneticisiyle ilgili değerler bakımından değil, konserin solo çalgıcısıyla olay ya- rattı. Liszt'in "1. konserto"sunu ça- lan genç zenci piyanocu Andre Watts, olağanüstü tekniği ve virtü- -z musikisinde daha derin anlam- lar ariyan yorumuyla, usanç vere- cek kadar sık çalınan bu konserto- ya beklenmedik bir tazelik getirdi. Çaldığı ek parçalarda da gösterdiği gibi, Andre Watts, henüz, virtüoz musikisinin dar sınırlarından ken- dini kurtarmış değil. Zaten gerek repertuvarının, gerekse musiki kül- türünün geniş olmadığı da bilin- mektedir. Bununla birlikte, üstün parlaklıkta bir musiki zekâsına sa- hip olduğu görülüyordu. Programdaki çağdaş eser, Ame- rikalı besteci Günther Schuller'in ee'nin Konuları Çalışma"sıydı. musiki konuları almış değil. Yal- nızca onun resimlerinden esinlen- miş. Görsel biçimlerle ses biçimle- ri arasında eşdeğerler kurma çaba- sında da, genellikle, pek ileri gittiği söylenemez. Ancak, arada - bir, öl - çüyü ters yönde kaçırarak, Klee'de- ki temsil edici unsurları aşırılıkla musikiye aktardığı ve musikiyi re- simden daha temsili yaptığı da olu- yordu. Eser ve yönetmen Zubin Mehta Şchuller'in ağırbasan yanı, orkest- rayı birinci elden tanımış olma- sından ileri gelen bir çalgılama ko- laylığıdır. Yıllarca Metropolitan o- perası orkestrasında kornoculuk yapmış olan bestecinin orkestra ya- zısında, bu bilimi yalnızca kitaptan öğrenmekle kalmamış olmaktan ile- ri gelen bir gerçeklik var. Bunun- la birlikte, anlam taşıyan bir musi- ki fikriyle birleşmiyen bu yazı, ço- gunlukla, etkisine ulaşamıyor. U- laştığında da, Schuller'in, hem de "Üçüncü akım" denilen caz türünü başlatmış bir besteci olduğunu ha- tırlatıyor. Orkestranın yönetmeni Zubin Mehta, sürekli olarak dışa dönük, sert çizgili, köşeli, parlak, yer yer de kaba çaldırışlar sundu. Gerçi bu türlü bir yorum anlayışı da vardır ve bunun Amerika'dan gelmiş bir orkestrada yansıması olağandır a- ma, Zubin Mehta bir Hintli musiki- şinastır ve sunduğu yorum anlayışı, Hint musikisinin niteliklerine ta- ban tabana zıt bir anlayıştır. İLHAN MİMAROĞLU Ankara'da da bağırdılar! Los Angeles Filarmoni Orkestrası İstanbul'dan sonra Ankara'da da iki konser verdi. Bu konuda bir-iki satır yazmaktan kendimi alamıya- cağım; ama başka bir açıdan ele a- lacağım konuyu.' Büyük Amerikan orkestraları, Avrupa'dakilerden çok farklı. Parlaklık, biraz madeni ve sert tınlayış, en ince ayrıntılarına kadar teknik (kusursuzluk ve ge- nellikle en hafifinden en kuvvetliye kadar son derece geniş bir dinamik körük... Los Angeles Orkestrasında bu ö- zelliklerin hemen hepsi vardı ama, bütün konserler süresince güzel ve etkili bir "pianissimo"ya hasret kal- dık. Tabii, bunun suçu Zubin Meh - ta'da. Mehta, son derece kabiliyetli, yorumlarında cakaya, yaldıza pek düşkün bir müzikçi. oOrkestrasını minicik konser salonumuzda bile Hollywood Bowl'daki gibi çaldırı- yor. Örneğin Çaykovski'nin "IV. senfoni"sinin bitişi bu yüzden bir zil ve davul gürültüsü halini addı. Acaba, diyorum, Los Angeles Or- kestrası Devlet Konser Salonunda değil de. onun hemen bitişiğindeki spor salonunda çalsaydı daha iyi mi olurdu? Hem, belki, o atmosfer, Hintli şefin yorumlarına da yakı- şırdı. FARUK GÜVENÇ 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: