DIŞ OLAYLAR saydı Vietnam sorununun çoktan çözülmüş olacağım ileri sürmesi, Beyaz Sarayda gözle görülür bir telâş ve hoşnutsuzluk yarattı. Ünlü Amerikan mizahçısı o Art Buchwald, son günlerde kım fıkralarından birinde, Başkan John- son'un, çevresindeki herkesi, seçim lerden önce kendisi gibi güç durum- lara düşen eski başkanların hayat- larını incelemeye çağırarak bunlar- dan bir ümit ışığı bulmak istediği- ni anlatmakta, ince ince dalgasını geçmektedir. Eloğlu boş durur mu? paşkan Johnson'un Vietnam konu- sunda gösterdiği beceriksizliğin, bazılarını ümide düşürdüğü anlaşı- lıyor. Bunların başında, hiç şüphe- "Kızıl Düşes"in maceraları pk adın, İspanya'nın en soylu ai- lelerinin birinden geliyor. A- dı: Luisa Isabel Alvarez de Tole- do Y Maura. Medina Sidonia Dü- gesi, Villafranca ve Valex Marki- . lâkabı: Bir süredir İspanya'- nın sosyal sorunlarına merak sar- . Son gün- i Ame- üslerini ve bu üslerdeki çe- kirdekli silâhları doladığı için de, kendisini "Atomik Düşes" diye adlandıranlar var. İşte bu şatafatlı kadın, bir Madrid mahkemesinde yargılan- dı ve bir yıl hapis cezasıyla 180 dolar para cezasına çarpıldı. Su- çu: Geçen yıl İspanya'daki Ame- rikan üslerinden birinden havala- nan bir savaş uçağından Paloma- res bölgesine düşen -tabii, yanlış- lıkla- 3 atom bombasından zarar gören köylülere ödenecek tazmi- natı az bulduğu ui Madrid deki Amerikan Büyük E iliğinin © Ö- nünde izinsiz le düzenlemek. . Gerçi bu bombalarda patlatıcı | bu- lunmadığı için felâketin büyüğün: den kurtulunmuştu ama, bomba ların çıkardığı atomik ışınlardan korunmak amacıyla, İspanyol hü- kümeti, bu bölgedeki çiftçi ve hay- van besleyicilerini bir süre üretim- urmaya Kama ve bunlar, bu yüzden, b zararla- ra uğramışlardı. Amerika şimdiye ar bu bölge halkına 600 bin dolan aşkın tazminat ödemiş, fa- 22 siz, J. F. Kennedy'nin yediği kur- şun yüzünden vakitsiz iktidardan ayrılmak zorunda kalan "Kennedy Klanı" geliyor. Gerçi Robert Ken- nedy, ısrarla, önümüzdeki seçimler- de Başkan Johnson'un karşısına çıkmıyacağını söylemektedir ama, politikada sözlerle eylemlerin o ço- gunlukla birbirini tutmadığı iyi bilinen bir gerçektir. Bazı gözlem- ciler, "Kennedy Klanı"nın en gözde üyelerinden biri olan Sorensen'in son çıkışım bu açıdan değerlendir- mekte ve Robert Kennedy'nin 1969 seçimlerine hazırlandığım ileri sür- mektedirler. Ümide düşenler arasında, Cum- huriyetçiler de bulunmaktadır. Fa- kat Cumhuriyetçi Partinin aday - ları arasında en çok adı geçenin bir GENERAL FRANCO kat BO de taleplerin önünü ala- mamış 31 başındaki Düşes, bölge hal- kının, haklı olduğuna inandığı ta- leplerini desteklediği i için çarpıldı- ğı cezaya pek aldırmaz görünüyor. Bu ceza karşısında ondan daha çok telaşlananlar, hiç şüphesiz, A- merikalılardır. Çünkü, kendileri- ne karşı düzenlenmiş de olsa, bir kadının, hem de bir Düşesin, za- rarsız bir gösteri yüzünden bir yıl hapse atılmasını, İspanya'da ku- rulduğunu görmek istedikleri de- mokratik düzen ile pek bağdaştı- ramıyorlar. Üstelik bu cezanın, am evine dön!" , go home!" - diye bağıran ülkelerin arasına, sâdık dostları Franco'nun İspanyasını katmasından da korkuyorlar. Hani, endişelerinde pek de hak- sız sayılmazlar! o başarısız artist eskisi diye tanınan Kaliforniya Valisi Ronald Reagea olduğu düşünülürse, insanın, bayağı, Johnson'un ikinci bir döneni daha seçilmesini dileyeceği geliyor. ORTA DOĞU Bu gemi niçin battı? Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin İsrail ile Mısır arasındaki ateş - kesiminin korunması amacıyla yap- tıkları sıkı çalışmalara rağmen, ha- ziran başındaki altı günlük savaşırı bitmesinden bu yana, Süveyş bölge- sinde hiçbir gün çatışma eksik olmu- yordu. Derken, bu çatışmalar Ak- deniz'e de sıçramış ve Mısırlılar, Portsait limanındaki sovyet yapısı bir karakol gemisinden attıkları ge- ne sovyet yapısı iki füze ile, İsrail donanmasının en güçlü destroyerle- rinden Eylat'ı batırmışlardır. e Bi- lanço: Onbeş ölü, yirmiyi aşkın da arak... İsrail'e bakılırsa, füzeleri yediği sırada Eylat, Portsait'ten 14 mil u- zakta, yani açık denizde bulunuyor- du. Bu bakımdan, Mısır'ın davra- nışı, Telâviv'e göre, önceden düşünü- lüp hazırlanmış bir saldırıdan baş- ka birşey değildir. Oysa Mısır, Ey- lat'ın, batırıldığı sırada Birleşik A- rap Cumhuriyeti karasularında yüzdüğünü ve Arap topraklarına sal- dırmaya hazırlandığım ileri sürmek- tedir. Her Mısır - İsrail çatışmasında olduğu gibi Eylat'ın batırılması ko- nusunda da kimin doğru, kimin iğ- ri konuştuğunu kestirmek mümkün değildir. Şimdilik kestirilmesi müm- kün olan tek şey, Araplara verdiği silâhlardan hiç değilse bir tekinin nihayet bir işe yaradığım gören Sov- yetler Birliği'nin ve Sovyet silâhla- rının etkenliğini gören Arap kütle- lerinin, karşılıklı memnunluk duy- makta olduklarıdır. Ancak, duygula- rım çabuk frenleyen oskova, bu heyecanlı havanın yeniden kendisini Birleşik (oOAmerika ile karşıkarşıya getirebilecek büyük bir buhrana yol açmasını önlemek için hemen hare- kete geçmiş ve bu olayı bahane e- derek, Arap - İsrail anlaşmazlığını bir kere daha Güvenlik Konseyinin önüne getirmiştir. AKİS