Bir Savaşın Anatomisi ÜNYANIN çeşitli yerlerinden yükselen barış çağrılarına rağ- men, Vietnam savaşı bütün şid- detiyle sürüp gitmektedir. Bir yandan iç politikanın ağır baskısı konusundaki inadı; öteyandan Ku- zey Vietnam'ın, uğradığı ağır ka- yıplara rağmen gösterdiği diren- menin kendisinden çok Birleşik Amerika'yı, bu arada özellikle Başkan Johnson'u yıprattığı yo- lundaki inancı yüzünden, savaşan tarafların değil bir masa başında, gizli kapalı köşelerde bile birara- ya gelmeleri hâlâ mümkün olama- mıştır. Bu gidişle, mümkün ola- cağa da benzememektedir. Birleşik Amerika, kendi ana- vatanından binlerce mil ötede ve çoğunlukla savaş hukukuna aykı- rı yollardan yaptığı bu silâhlı ça- tışmayı haklı gösterebilmek için, şimdiye kadar çeşitli şeyler söy- lemiştir. Bunlardan bir kısmı, ge- lecek kuşaklarca herhalde mizan antolojilerine alınacak kadar ne- şe vericidir. Örneğin, bazı Ameri- kan propaganda organları, Birle- şik Amerika'nın, Vietnam'da, Gü- ney Vietnamlıların çağrısı üzeri- ne ve buradaki demokrasiyi koru- mak için savaştığını ileri sürmek- tedirler. Bir zamanlar Amerikalı yöneticiler de böyle konuşuyor- lardı. Fakat bereket versin ki, bir süredir, bu gibi şakaları bir yana atıp, amaçlarının, Asya'daki Çin yayılmasını durdurmak olduğunu söylemektedirler. savaşan Vietkonglar, aslında Pekinin As- ya'daki etkisinin kuvvetlenmesi amacına hizmet eden bir ç kukladan başka birşey değillerdir. MERİKALILAR arasında daha gelişmiş bir düşünce düzeyine erişmiş olanlar da yok değil Başkan Johnson'un odanışmanla- rından Walt Rostow, Birleşik A- merika'nın Vietnam'da döktüğü kan ve paranın nedenini daha gü- zel ve gerçeklere daha uygun Ur biçimde açıklıyor. Rostow'a göre, belki bugün Vietnam'da Obağım- sızlık ve birleşme için savaştıkla- rını yani Vietkong- AKİS lar, Pekin'den de bağımsızdırlar ama, yaptıkları mücadelenin tak- tiği Mao'nundur ve eğer bu taktik Vietnam'da başarı kazanırsa, dün- yanın her tarafında başarı kaza- nabilir demektir. Başka bir deyiş- le, eğer Vietnam'da kendini Ulu- sal Kurtuluş Cephesi diye adlan dıran örgüt başarıya ulaşırsa; bir avuç baldırıçıplak çetesi, Birle- şik Amerika'nın istek ve çabaları- na rağmen Saygon'da yönetimi e- le geçirip OHanoi ile birleşirse, bunun arkasından sura, Asya'daki öteki Batı taraflısı yönetimlere, örneğin Tayland'a, o Filipinlere, Malaysia ve Endonezya'ya, hattâ belki de Lâtin Amerika'ya bile ge- lecek, boradaki Batı saltanatları da yıkılacaktır. Buna, teknik de- yimiyle "Domino teorisi" denil- inektedir ve Birleşik Amerika, Vi- etnam'da, işte bu korku verici o- lasılığın gerçekleşmesini önleme- ye çalışmaktadır. İRLEŞİK Amerika'nın amacı böylece, açıkça tanımlanınca, bunun için ne yapmak gerekti- ği de kendiliğinden ortaya çıkı- yor. Dünyanın her yanındaki had dini bilmezlerin bütün ümitlerini kırmak için, her ne pahasına olur- sa olsun, Güney Vietnam'ın, Ulusal Kurtuluş Cephesinin yönetimi al- tına girmesin) önlemelidir, İşte. Birleşik Amerika, bugün Viet- nam'da bunun için kanlı bir savaş vermekte, bunun için Ulusal Kur- tuluş Cephesini Saygon'da söz sa- hibi edecek her türlü anlaşmadan kaçınmaktadır. Birleşik Amerika bugün Viet- nam'da verdiği savaşı bu açıdan görmeye devam ettikçe, yani Vi- etnam'da kendisine ve kendi kuk- lanı Saygon yönetimine kafa tu- tanların, ülkelerinin yabana etki- lerden kurtulmuş gerçek bağım- sızlığı ve birliği için çalışan Viet- nam milliyetçileri değil de, yal- nızca buradaki Batı nüfuzunu kır- mak ve ülkede komünist bir dü- zen kurmak isteyen Pekin yetiştir- meleri olduğunu sandıkça, görüş- me masası başına oturulsa bile bundan Olumlu bir sonuç alına- şında, bütün dünyaya çete sava- şımın hiçbir işe yaramıyacağını gösterebilmek amacıyla, bugünkü statükoyu korumak isteyecektir. A. Halük Olman Zaten, Başkan Johnson'un kuvvet politikasına karşı çıkan Amerika- lılar bile, sıkısıkıya, "İki Viet- nam" görüşüne bağlıdırlar. Baş kan Johnson'dan ayrıldıkları nok- ta, bunun hangi yolla gerçekleşti- rilebileceği noktasıdır. Burada, "İki Vietnam" görü- şünün "İki Almanya" görüşü ka- dar gerçeklere aykırı ve geçersiz bir görüş olduğunu söylemek Zo0- rundayız. Öyle umulur ki, Birleşik Amerika, bunu zaman geçmeden anlar ve dünyanın bir yanında iz- lediği opolitikanın öteki yanında izlediğiyle tutarlı olmasına dikkat eder. Aksi halde, bu tutarsızlığın cezasını günün birinde hep birlik- te ödemek zorunda kalacağımız- dan korkarız. 23