mamile serbest bırakıyorlardı. Muhayyelesinin kud- vetini artık herkese kabul ettirtmişti. ilkbaharında Washington'da idi. Kendisini bir sene senatöre, John Fitzgerald Kennedy'ye tak- dim ettiler. Kennedy, Cumhurbaşkanlığı e ii için Demokrat Parti adayıydı. Bu takdim olayı da, Fle- ming'in eşsiz şansının bir tecellisi oldu. Fleming o akşam, ahbabı Mrs. Marion Leiter'e gitmişti. Mrs. Leiter gece, Kennedy'lere davetliydi. Da- vetten bir kaç saat evvel, yanında Fleming, Washing- ton sokaklarında dolaşırken Kennedy'lere rastlamış- tı. Kennedy'ler de bir tur atmak için çıkmışlardı. Ka- dın arabasını Kennedy'lerin yanında durdurdu ve ge- ce, yanında bir misafiri getirip getiremeyeceğini sor- du. Kennedy bahiskonusu kimsenin kim olduğunu öğ- renmek istedi. Mrs. Leiter takdim törenini yaptı. Kennedy sordu: "— James Bond mu? Elbette ki tanıyorum.." Sonra, James Bond'un babasını evinde görmek- ten memnun olacağım bildirdi. Yemek sırasında lâf döndü dolaştı ve Küba ko- nusuna geldi. Amerika o sıralarda Küba ile şiddetle ilgiliydi. Fleming, Fidel Castro ile hempalarının fa- aliyetlerine son vermek için son derece basit bir plâna sahip olduğunu belirtti. Kennedy, eski İngiliz deniz binbaşısının yüzüne merakla baktı. Acaba, söy- lediği gerçekten doğru muydu? Fleming devam etti. Plânı son derece çocukcaydı. Bu plânında, yapı- lacakları üç büyük kısma ayırmıştı. İlk partinin he- defi şuydu: Bütün Küba üzerine beyannameler atmak ve demek ki: Radyoaktif şualar Adanızın üzerinde- dir! Bunlar da, en ziyade sakallar arasında gizlidir! Onun için, eğer Adanın bir yerinde bu tara bir has- talık görülürse yapılacak iş basittir. o Her şeyi bı- rakmak. O zaman ne mikrop, ne de mikrobu tlıya- cak adam kalacaktır. Üstelik, bu beyannamelerde de- nilecek ki: Mikroplar, erkekleri kudretsiz de bırak" maktadır! Fleming'e göre bu beyannameleri okuyan Kübalı- lar öylesine bir dehşete kapılacaklardı ki derhal sa- kallarım keseceklerdi. Bir defa sakallarını kestiler mi, Küba'da ihtilâl suya düşecekti! Fleming Kennedy'leri hayran bıraktı. Zaten bu yaman adam, murat etti mi, doğurduğu sempatiyle muhataplarını büyüleyecek kudretteydi. Kennedy onun tesiri altında kaldı ve bir çok defa ne olduğunu sordurttu. Adam, zaman zaman hem son derece man- tıki lâflar ediyordu, hem de, korkunç derecede ça- lışan muhayyelesinin yarattığı hayalleri dile getiri- yordu Kennedy vaziyet alıyor E leming için her şey 1961 yılının başında değişti. James Bond modası Amerika'da son sürat ilerli- yordu. O senenin 17 martında, ünlü Life dergisinde çıkan bir makale inanılmaz tetir yarattı. Kennedy Amerika Cumhurbaşkanı seçilmişti ve herkes onu me- AKİS James Bond'un Ölümü rak ediyordu. Sevdiklerini, beğendiklerini, okuduk- larını, gördüklerini.. Life, yeni Cumhurbaşkanının okumaktan en ziyade hoşlandığı on eserin ismini ya- yınladı. Bu on ismi bizzat. Başkan vermişti. Bunların arasında "Lord Melbourne'un biyografisi" vardı. Ya- zarı Lord David Cecil idi. Churchill'in "Marlborough'- un hayatı" bulunuyordu. Bir başkası, Peter Ouennel!'- in "İtalya'da Byron"uydu. Kitaplar arasında "Kırmızı ve Siyah" da vardı. 9 numaralı yerde ise bir James Bond bulunuyordu: "Rusya'dan Sevgilerle". Fleming'in kitabı bu listede nasıl yer aldı? Bu, hâlâ, çözülmüş bir esrar değildir. £ Başkanın şahsi yardımcılarından Arthur Schlesinger sonradan açıkla- mıştır ki bu liste, o sırada, Başkan hakkında ' insani" bir intiba vermek maksadıyla düzenlenmiştir. "Rus- ya'dan Sevgilerle" ismi, seçmeni tatmin edecekti. A- merika'nın Il numaralı adamının, sadece fazla entel- lektüel bir kimse olduğunun zihinlerde yerleşmeme- si lâzımdı. Onun için listeye bir James Bond koymak mükemmel bir fikirdi. Başkanın, hafif kitapları kü- çümsemeyen ve vasat Amerikalının okuduğu kitap ları okuyan bir adam olması lâzımdı Aslına bakılırsa, Kennedy James Bond'un macera- larını okumuş ve sevmişti. Onun için üsteye Fleming - in girmesi tamamile bir tesadüfün sonucu değildi. Eğer Ailen Dulles'a bakılırsa "Rusya'dan Sevgilerle"- yi Başkan Kennedy'ye tavsiye eden, eşi Jacgueline Kennedy'dir. Life'a bu liste nasıl yayınlattırıldı, kimse bugün kesinlikle bir şey söyleyemez. Ama bilinen, bu ma- kalenin Amerika'da James Bond'un bir efsane kahra- manı olmasına çok yardım ettiğidir. Artık 007 Ame- rika'da herkes tarafından biliniyor ve "Kennedy'nin okuduğu kitap"m adı dilden dile dolaşıyordu. Sean Connery diye bir adam yemine, hedefine varmak üzere bulunduğunu hisse- diyordu. Eden'den Kennedy'ye, dünya büyükleri, ya kendisiyle, ya James Bond ile ilgilenmişler ve dün- ya çapında bir şöhret sağlamışlardı. Atlayacağı yeni yerin sinema olduğunu mükemmelen biliyordu. Bek- lediği, güven veren bir sinemacı idi. Rusya'dan Sevgilerle" Fleming için. başka alan- da, büyük bir talih vesilesi olmadı. O yılın, yani 196lin 12 nisanında, sonradan bir türlü tamamile dü- zelemeyeceği bir kalp. krizi geçirdi. Kalp krizi geldiği zaman Fleming, Sunday Times için çalışıyordu. Kendisini hemen bir hastahaneye kaldırdılar ve tedavisi tam bir ay sürdü. Oradan Brighton'a geçti. Yavaş yavaş iyileşiyordu. Dieppe'e geldi. Manş kıyısındaki zengin arkadaşlarının mali- kânesinde vaktinin uzun zamanım geçiriyordu, lan Fleming'e ağustos ayında, beklediği cazip teklifler yapıldı: Eserlerini filme almak istiyorlardı. Rem de işin peşinde ciddi bir adam, Harry Saltzer vardı. Aslında bir Kanadalı olan ve İngiltere" ye yer- leşmiş bulunan Saltzer bütün James Bond'ların sine- 31