28 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

28 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MODERN HAYAT yatak odasına, genişleyen mutfaktan salon pencerelerine, her yerde kul- lanmışlar. Konka Erkök, — Yeni bir ev yapmak, herhal- de, insana daha çok imkân verir. , bu bizim yaptığımızda, eliniz- deki işle bağlısınız. Buna rağmen, eskiyi yeni yapmanın da bambaşka bir zevki var, tabii." dedi. "— Peki ama, üstünüz başınız çok kirleniyor, değil mi? Hayriye Erkök, soruyu gülerek karşıladı: “— Eşim, bu işte 5 ayakkabı, 4 pantalon yedi 'e 13 kilo da kaybetti. Tabii, bunları da maliyete eklemek gerek... Ama, kiloları kaybettiğinden memnunuz. Çünkü, sağlığına kavuş- tu." Bülbül yuvasının içi Hayriye Erkök'e göre, çağımızın büyük özelliklerinden bizi de, 19 dekorasyona verilen önemdir. Deko- rasyon, aynı zamanda mimarinin de bir parçası olmuştur. e Dekorasyon ayrıca, ailenin rahatlığı, dolayısiyle mutluluğu ile de yakından ilgilidir. Evin havasının evin fertlerinin mo- rali üzerindeki etkisi çok önemlidir. Erkök'ler, modern eşyayı sevi- yorlar. Fakat, türk motifleri üzerin- de ihtisası olan Hayriye Erkök, yer yer, bunları da kullanıyor. Örneğin, dinlenme odasındaki dolaylı ışıklar- dan biri, duvardaki pastel tonda türk motiflerinin üzerine düşüyor. 35. sokaktaki evde kapı az. Ye- mek odası ve birkaç köşe dışında 1- şıklar hep dolaylı, eşya rahat, din- Bekçi ne yapsın! NKARA'DA mezarlığa güpedün- düz baskın yapan meçhul kim- seler, özellikle bazı tanınmış- ların mezarlarım kıyasıya tah- rip ettikten sonra kaçıp gitmişler. Caminin hemen bitişiğindeki me- zarlarda meydana gelen bu tahri- bat hakkında bilgisi olup olmadı- ğı sorulan cami bekçisi ise, olay sırasında namaza gittiğini, pu yüzden, görev yerinden yarım at kadar uzaklaşmış bulunduğunu söylemiş. Ölülere kim saldırır, niçin sal- cevaplandıracağı bir husustur. Be- nim ilginç bulduğum, görevli bek- çinin cevabıdır. Yarın bir silâh deposu infilâk eder de, deponun emniyeti ile gö- revli kimseler "Biz namaz kılıyor- duk, ne bilelim?" derlerse, hiç şaş- mamak gerekir. Aynı ihtimal, dev- let sırlarının muhafazası ile ilgi- li şahıslar için, hastasını ameliyat masasında, yatakta bırakıp giden doktor için de söz konusu olabilir. Hak ise herkes için hak, Er ise herkes i için görev. Tü nin kal- a Anını hazırlamakla gi görev- li devlet düğme, Devlet Plân lama Dairesinde iftar eder, namaz kılarlar da, akşama ekmeğine ka- tık bulamıyan, duadan başka u- mudu bulunmayan Allahın fakir- 26 fukarası, mezarlık bekçisi, hem de camide, neden dua edemez, el- lerini açıp Allahma yalvaramaz? Memur, iftar saati diye işini bıra- kıp gider de, bekçi neden gidemez? Kabahat asıl, mezarları yıkanlar- da. Namaz saatinde namaz kılma- lıydılar. STANBULDA öğrenci lokalinde | kongrelerini yapan Kuran Kurs- ları Dernekleri Federasyonu de- legeleri, kuran kurslarının sayısı- nın artırılmasını, mevcutların s1- ki kontrolden uzak tutulup serbest bırakılmasını, müfettişlerin öğren- cileri sıkıştırmamalarını istemiş- ler. Hem de, ateş püskürerek!.. Onlara göre, kuran kurslarının sa- yısı artırılırsa Türkiye kurtulacak- tır. Oysa ki, 2 milyon İlkokul ço- cuğu açıktadır; 45 milyon köy ço- cuğu, İlkokuldan sonra herhangi bir eğitim görme, kursa gitme, yetişme yeteneğinden yoksundur. Ama bu, kimsenin umurunda bile değildir. Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba, devlet memurlarının oruç tutmalarını, mesai saatinde nama- za gitmelerini yasak etmiş. Gerek- lırız. İslâm dini, seferde dini gö- revlerden Atatürk, Burgiba' dan çok önce. lendirici, duvarlar âdeta birer sanat eseri. Hayriye Erkök, daha rahat resim yapabilmek için amerikan bar kısmım düz alçı ile kaplamış. Evin her yanında, çok bol dolap var. Hayriye Erkök hem konuşuyor, hem de, bir yanda sessiz soluksuz çalışan eşine yardım ediyordu. Oo günkü programa göre, bahçedeki çiçekliğin işi tamamlanacak, salo- nun tavan Tötuşu yapılacak ve duvar resimleri için model çizilecekti. A- ma çalışan yalnızca Cemil Erkök ile Hayriye Erkök değildi. Kızları Gam- ze Erkök, mutfağa asılacak bir du- var defterini tamamlamaya çalışı- yor; beş yavrum, güzel, beyaz ka- nişleri Bugi ise fırçaları taşıyordu. dini dünya işlerinden ayırmış, top- luma akıl yolunu açmış, akü yolu- nu göstermiştir. Burgiba'nın do- laylı olarak yapmak istediğini A- tatürk, dolaysız ve açık şekilde yapmış, bunda başarı da kazan- mıştır. Bu yüzdendir ki, geçimle- rini dinden sağlıyanlar, Atatürk'e düşman olmuşlardır. Kuran kursu yerine tarım kur- su, imam - hatip okulları yerine ta- rım okulları ve teknik okullar is- teyip, bunların sağlanması için toplum olarak sesimizi yükselte- biliyor muyuz? İşte ancak o za- man Türkiye, Atatürk yoluna, kur- tuluş yoluna girmiş demektir. Yoksa, mezarlık bekçisi ne yap- sın? Jale Candan AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: