14 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

14 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağaoğlu, Süreyya Ağa oğlu da ilk gecenin se- yircileri (o arasındaydılar. Paris'te randevu Dünya iyice (küçüldü. Türkiye'nin bir ucu da Paris'te yaşıyor. Son gün- lerde birçok çevrede Pa- ris hikâyeleri nakledili- yor. Örneğin Terzi Şeh- naz, Muallâ, Tomris, gördükleri defileleri an- lata anlata bitiremiyor- lar. Bergin Uzberk, hızı- nı alamadığı için, moda merkezine bir kere daha uzandı. Seyreyleyin artık, İstanbul'un şıklığını!.. Paris'i modanın dışın- da görenler de var elbet. Şair Melih Cevdet Anday, eşi ve küçük oğluyla bir- likte, Paris'te çok güzel günler yaşamış. O gün- lerde ressam Bedri Rah- mi Eyüboğlu da NATO daki meşhur panosunu Brüksel'e taşımakla meş- gulmüş. İki arkadaş, U- NESCO'da çalışan Türk- lerden Hıfzı Topuz ile birlikte, De Gaulle'ün Fransasını yeniden keş- fetmişler. Paris'ten dönenlere her- kes, hemen Abidin Dino'- yu soruyor. Ünlü ressam, bir böbrek ameliyatı ge- çirmiş, uzun Zamandır hasta yatmıştı. Şimdi çok iyiymiş. Karısı Güzin Di- no da, neredeyse, hemşi- re diploması alacakmış. İstanbul'un ogüzel ve zarif kadınlarından Mef kure Şerbetçi de uzun za- mandır Paris'te. Bugün- lerde, kocası Mecdi Şer- 1— İstanbul (sosyetesinin imparatoriçeliğine en Ki aday ki 2— Delikanlılk çağını ge- kanlılarla meşhur kimdir? 3— Başkenti o sosyetesinde dış politika, iç deko- rasyon, resim, omoda konularını birleştiren çifi o kimdir? yarışan bankacımız AKİS GOME HOME — "Zenginin parası, fakirin duası" derler.. memleketler Amerika'da, Amerikalı turistleri Çeşitli celbedebilmek için milyonlarca dolar harcarlarken biz, bu kadar imkânımız olmadığın- dan bir "turizm yazarları" dirdik, ğında, içirdik, gezdirdik, eğlendirdik. Ajans - Türk'ün renkli baskı işlerini seyredip Türkiye hakkın- kafilesini Türkiye'ye getirdik. Onları ye- Kafilenin son Ankara dura- daki itinayla hazırlanmış kitabım ceplerine koyduktan sonra Büyük Ankara Otelinde rakılı, unutulmaz bir gece geçirdiler. Türkiye'yi cep- lerine koymu oldukları için o gece yazarlar, daha ziyade "fizyolojik araştırmalar" ile vakit geçirdiler ve bazı esrarlı mıntakalara bile "as- lan sütü"nün verdiği aslanlıkla el attılar. betçi de gidecek. Kasım ortasında, birlikte İstan- bul'a dönecekler. Başta ressamlar, bütün sanat- severler bu dönüşü me- rakla bekliyorlar. Çünkü Mefkure Şerbetçi, Paris'- te, İstanbul'da açacağı ga- lerinin son hazırlıklarıy- la uğraşıyor. Prenses ile piyanist pyanis Ayşegül Sanca kendisi Diyarbakır- Sedef adasında gi e tatilden zak Doğuya bir konser turuna çıkmıştı. Bu yolculuğun birkaç gü- nünü de, şimdi Haydarâ- bat Prensesi olan okul ar- kadaşı Esra Bereket Cah'- ın sarayında geçirdi. Kardeşi Mehveş Sarıca'- ya yolladığı mektuplarda. Hindistan izlenimlerini çok renkli obir şekilde anlatan piyanist, meşhur Tac Mahal'i gördükten sonra dönecek, imkân bu- lursa (o Afganistan'da da bir süre kalacakmış. Sa- natsever bir diplomat o- lan Kabil Büyük Elçimiz Hâmit Batu ile eşi buna nekadar sevinirler, kim- bilir! Ayşegül Sarıca'nın kız- kardeşi oMehveş Sarıca da yolculuk telâşında. Dışişleri Genel Sekreter yardımcılarından Pertev Subaşı ile evlenecek, An- kara'ya gelin gidecek, o - radan da yurt dışına çı- kacaklar. Ama, tabii. Dış- işleri Bakanı Çağlayan- gil, elçiler kararnamesi- ni imzaladıktan sonra... 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: