14 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

14 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tamiş, Ben ve Rakamlar ERBERDEN yeni gelmiştim. amiş, yapılmış saçlarıma im- renerek aktı: — Bu berbere beni de götür, ben de saçlarımı boyatacağım dedi. Ciddi konuşuyordu, fakat gül- meğe başladım Tamiş, benim yanımda eml Aynı yaşlarda sayılırız, ama den çok ihtiyar gelir bana. Çünkü Tamiş, ömrünün yarısından çoğu- nu toprak işçiliğinde geçirmiştir. "Çapa çapalamaya gittiğimde, er- kekler kadar gündelik verirlerdi bana" diye övünür. "Gözünü sev- diğim bağım - bahçem, sizi bıra- kır da Ankara'nın taşına gelir miydim!" diye hayıflanır. Hele kayısı zamanı, memleketini hatır lamadan hiç edemez, "Bizim ora- ların kayısısı başka kayısı" diye içlenir. İçlenir de, sonra kara ka- ra gözlerini uzaklara dikip, "Ama, bilmez değilsin ya, bir Na bostan kaç kişiyi doyurur? Çocuk- lar çoğalınca yetiştiremedik, yol- lara düştük. Haydi fazlar neyse ne, ama hiç olmazsa Hüseyin'imi- zi kurtaralım, okutalım, bizim gi bi olmasın diye geldik" der. İşte, Tamiş'in hikâyesi bu! Si- ıhlı nın Bağlaraltı na böyle gelmiş yerleşmiş. Kızlarım çocuk yaşta evlendirmiş. Hü yin, son sınıfta İngilizceden taktığı için ortaoku- gençkız büyük bir sevinç çığlığı attı ve kalbini eilyle bastırdı. Adı Nes- rin'di. Bir arkadaşı, kendisine, fi- zikten geçtiğini müjdeliyordu. Ufak- tefek bir gençkız olan ve bu yıl yük- sek öğrenime başlıyan Asiye Tüzün ise merakla, telefon konuşmasını Kendisi Gaziantep'ten gelmiş, Ankara'da hiçbir şeyi ya- dırgamamıştı. "— Biz, lisede, kız-erkek karışık okuduk Antep'te de buradaki gibi giyiniyoruz. Hacettepe'de Kimya'ya girdim. Mutluyum. Kısa eteği seve rim. Ama, büyük bir sıkıntım var: burada dört kişi birden, haftada bir defa banyoya giriyoruz. Yarım saat te de çıkmak zorundayız. Tabi, yet- miyor." "“— Hergün mü yıkanmak ister- 24 lu birtürlü bitirememiş. Şimdi 17 yaşında. İşsiz. Kimisi güreşçi ol diyor kendisine, kimisi artist. Ta- miş'e gelince, o, tek başına aileyi geçindirmeye çalış Gece - gündüz demeyip, çırpınıyor. Söy- Kniyor ama, ben biliyorum; para- sını yetiştiremeyince, hir'- den tâ Tuzluçayır'ın Bağlaraltı" na yürüyerek gidiyor. evine ekmek götürüyor. Bir huyu daha var Ta- miş'in: gördüğü her iyi, güzel şe- yi istiyor. Gülüyordum; sonra şöyle' bir baktım: yapılmış saç pekâlâ gi- derdi ona da, niçin gitmesin? Ba- na yakışan, ona da yakışırdı elbet. İyi şeyler insanlara yakışır. Doyu racak kadar toprak, okul, bakındı bir saç, hepsi, hepsi insanlar için- dir Türkiye'nin genel nüfusunun yüzde 60'ı bugün hâlâ okur yazar değil. Bunların çoğunluğunu da kadınlar teşkil ediyor. Dorumu a da ifada edebiliriz: Yurdumuzda her 10 kişiden 6'sı, okuma - yazma nimetinden yok- sundur. Erkek nüfusun yansından biraz fazlası okuma - yazma bil- diği halde, kadın ünsi ancak dörtte biri -215 yaşın yukarı kadınlarda her 10 m Ti, küçük yerlerde 22 kadından 1'i o- kuyup (yazabilmektedir. e Küçük köylerde ise kadınlar arasında o- kuyup -yazma bilene hemen felç rastlanmaz. 7-14 yaşları arasın- diniz?" “— Hiç olmazsa, iki günde bir.." "Ne bir fazla, ne bir eksik.." (Günlerden pazardı. Gazi Eğitim Enstitüsü'nün kız öğrencileri bü- yük bir sevinç içindeydiler. Çünkü her konfora sahip yeni yurt-; pi yonlarına e ardı. Ama, nemli bir dertleri vardı: Fakülteler de okuyan a vialrmei imreniyor lardı. Bakanlığa bağlı bir yüksek okulun tutumu, ne de olsa farklıy- dı. İstedikleri gibi açık oturumlar tartışmalar düzenliyemiyorlardı En büyük bir dertleri de kitap der diydi. Sonra, günde 6 saat ders gör dükleri, akşam yemeğini de 19.00'da yedikleri için konferansları izliye miyor araştırma oyapamıyorlardı. Kızları üzen bazı şeyler daha var- daki çocuklarımızdan 2 milyona yakını okulsuzdur. İlkokulu .biti- rip başka okula giremiyenlerin o- ranı yüzde 63, ortaokulu bitirip başka okullara girme imkânını bulamıyanların oranı yüzde 16.4 dür. Köy gençleri için durum ger- çekten korkunçtur. Bugün, ilko- kulu bitirme çağındaki 4.5 milyon Jale Candan gencin ancak yüzde .11 öğrenim imkânına sahiptir. Onun da pek azı kız çocuğudur, gerisi imam- hatip okullarına gitmektedir. dibindeler, yorlar, fakat göremiyoruz. temel olarak ele alan büyük bir eğitim reformu (yapılmadıkça, kalkınma umudu hayal değil de nedir? isti- dı: Örneğin erkekler, istedikleri gi- bi sigara içiyorlardı da, kızlar giz- lenerek içmek zorunda kalıyorlardı. öksel Ergin, virgen ve Zü- hal Polat, "Bu, neden böyle olsun!" diyorlardı. Her üçü de, erkeklerle normal arkadaşlık kurma tarafta- rıydılar. Gazi Eğitim Enstitüsü'nde en çok SOS- yip soysuzlaştıranlar, egzistansiya- lizm ile karıştıranlar ve bir de, çe- şitli nedenlerle, sosyalizmi umacı sananlar var. Bu yüzden öğrenciler, daha geniş bir, "tartışma özgürlüğü" istiyorlar. ... ve yeni bir tahsil yılının baş- ladığı bugünlerde büyük şehirlerin kız yurtlarında hayat devam ediyor- du. AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: