AKİS Tevetoğlunun kitabı ve Bakan Kürşat Komünizm böyle sömürülüyor lünden sonra söz alan Genel Sekre- ter Bülent Ecevit, kitabın içinden örnekler vererek, devrimci kuruluş- lara, bazı yayın organlarına ve şa- hıslara iftira edildiğini, kitabı satın alıp dağıtmak suretiyle Turizm ve Tanıtma Bakanlığının da bu iftira- fara katıldığım söyledi. Orhan Bir- git ise meseleyi bir başka ll ele aldı ve Kürşadın, "AP Grupunda görüşülen porselen olmek dölü yısiyle ayyuka çıkan çanak > çöm- leklerin sesini, nüfuzlu Grup üye- lerine binlerce lira ödeyerek bastır- ma yoluna gittiğim" söyledi. CHP Trabzon milletvekili Ali Rıza Uzunerin Grup toplantısında açıkla- dığına göre, Kürşadın Tevetoğlunun kitabına gösterdiği ilgi karşısında, Tabii senatör Haydar Tunçkanat da Turizm ve Tanıtma Bakanlığına baş- vurarak, bir süre önce Cumhuriyet Senatosunda açıkladığı ve sonra kitap haline getirdiği, CİA ajanı Dickson'un raporunun da Bakanlık- ça satın alınıp dağıtılmasını ve ge- lirinin ulusal bir derneğe bırakılma- sını teklif etmiştir. Ayrıca, CHP İz- mir senatörü Hüseyin Atmaca ise, ayni günlerde Cumhuriyet Senato- suna bir soru önergesi vererek, Te- vetoğlunun kitabından Bakanlıkla rın, genel müdürlüklerin ve iktisa- di devlet teşekküllerinin kaçar tane satın aldığının Başbakan tarafından açıklanmasını istemiştir. Öte yan- dan, bazı milletvekili ve senatörler de, Meclis tatili sırasında bu konu- da geniş araştırma yapacaklarını ve 29 Temmuz 1967 elde edecekleri bilgilerle, gelecek dönemde bir Meclis araştırması a- çılması için çalışacaklarını bildir- mişlerdir CHP Genel Başkanının deyimiy- le, "hamiyetle kolay kazancı birara- da yürütmeyi başarmış (muhtelif vatandaşların İktidar tarafındân resmen desteklenmesi bir yana, devrimci okuruluşlara ve şahıs- lara yöneltilen çirkin iftiralar dev- let parasıyla açıktan yayılmaktadır. Bu, Demirel iktidarının başlattığı yeni ve tehlikeli bir gidişin ne baş- langıcıdır, ne de sonu olacağa ben- zemektedir. Elbette ki İktidar, Yet- ki Kanunuyla yaratılmak istenen "plân milyonerleri"nin (yanında, "komünist uzmanı" milyonerler ya- ratmayı da ihmal edemezdi. Kıbrıs Dumanlı havalar Deprem yüzünden Konyadaki te- mel atma gezisini yarıda keserek Adapazarına giden Başbakan Süley- man Demirelin, geçtiğimiz haftanın son günü saat 16.30'da askeri bir u- çakla Ankaraya döndüğünde ilk işi. Dışişleri Bakanı Çağlayangili yanı- na çağırmak oldu Başbakanla Dişişleri Bakanının bu acele görüşmesi, ilginçtir. Zira işin normali, deprem bolan dönen bir Başbakanın, her şeyi önce, ilgilileri toplayıp, felâketle ilgili âdi tedbirler için direktifler YURTTA OLUP BİTENLER vermesidir. Oysa Başbakan, depre- mi bir yana bırakarak, Çağlayangili istiyordu. Demek ki, İktidarın başı- mn, oan için, depremden bile daha çok önemsediği bir mesele vardı. Demirel, Çağlayangilden, Kıbrıs- la ilgili ton gelişmeleri sordu. İki- si, uzun süre, mesele üzerinde kafa yordular Şu günlerde AP ei yöne- tici beyinlerini en çok calayan mesele, Kıbrıstır. Bu mesele üzerin- de yoğun bir milletlerarası faaliyet dikkati çekmektedir. Bütün belirti- ler, bir kotarma niyetini işaret et- mektedir. Kıbrıs meselesi, bu saf- hada, belirli bir çözüme götürül- mek istenmektedir. Bu niyetin sa- hiplerinin Amerika, İngiltere ve in olduğu artık anlaşılmış- tır. Yoğun çabalar sarf edilmektedir. Tabii, bu faaliyetlerin önemli bir kısmı da, herhangi bir çözümün ba- şarısı için mutabakatı şart olan An- karada cereyan etmektedir. gDoeiliz Bakanı Mulley'in ve ondan hemen sonra da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U Thant'ın Kıbrıstaki ö- zel temsilcisi Tafall'ın Türkiyeyi zi- yareileri, yaptıkları ilgi çekici te- mas tam bu sırada Türk Dışiş- leri Elanı verdiği anlamlı de- meçler ve diğer başkentlerden ge- len, meseleyle ilgili haberler, dep- rem bölgesinden, dönen Başbakanın ilk iş olarak Dışişleri Bakanını ara- masını haklı gösterecek niteliktedir. Sondaj safhası Mulley'in ziyareti ile birlikte türk basınını dolduran, ingiliz üsle- rine karşı enosis formülü ile ilgili haberler resmen yalanlanmıştır. Oysa Dışişleri Bakanlığı çevrelerini şöyle bir kolaçan edenler, bu tekli- fin enine boyuna tartışıldığını gör- müşlerdir. Dışişleri yetkililerinin bu teklif hakkındaki konuşma biçimle- ri şöyledir: "— İngiltere, bugün için, Adada bulunan üslerini Türkiyeye vermek gibi bir teklifi resmen yapmamış- sarfedilen bu uştuğumuz türkçeye tercüme edildiği takdirde, anlamı şudur: "İngiltere, bugün Adada bu- lunan üslerini Türkiyeye vermeyi gayriresmi olarak teklif etmiştir". Resmi yalanlamalar ve gayrires- mi doğrulamalar... Birbirinin tersi olan bu iki davranış, son günlerde yanyanadır. Bu çelişmenin büyük bir şaşkınlığa ve tereddüde delâlet Diplomat ii sözlerin, 11