YURTTA OLUP BİTENLER Uyar, "— Hepsi Egeden ayrıldılar" de- di. Gazeteci biraz şaşırmıştı: Hani "İzmirin ilçelerini de gezecekler" di? Uyarın buna verdiği cevap, aynı zamanda ÇEP'in "İzmir taarruzu" nun sonucunu da göstermekteydi: — Ondan vazgeçildi.." Oysa 8'lerin İzmir gezisinin prog- rektiğini dahi ancak uyarma ile an- lıyabiliyordu. Hani bize alkış? Trenden güleç yüzlü, açık renk par- desülü, gözlüklü bir adam indi. Topluluk, inen adama öylece, boş gözlerle baktı. Arf oErtunga ile Mustafa Uyar, karşılayıcı toplulu- ğa telâşla haber verdiler: — Bu inen, Turhan 'Feyzioğlu- AKİS ber verilmeyen programa dikkatle uyularak, CHP İl binasına gidildi. Burada 7'ler ve onları panayır ha- vası içinde izleyen hınk deyici top- luluk, kapalı bir kapı ile karşılaştı- lar, -İl Başkanlığına haber verilsey- di buraya AP'lileri ve TİP'lileri de kabul eden Başkanlık ÇEP mensup- larını neden misafir oOetmeyecekti ki?.- Bu arada gövde gösterisini izle- yen gazeteciler, topluluk arasındaki ramı hazırlanırken ilçelere gidilme- (o dur!" si ve oralarda da gövde gösterisi ya- O zaman büyük bir alkış ve şa- AP'lileri ve hattâ pılması o kararlaştırılmıştı. İzmirin Oomata koptu, "yaşa", "Varol," "baba- içinde (başlarına gelenler, kendile- rine yeterli kılınmıştı. halde, anlamışlar- dı ki, "denize dö- külecekler"di... 8'lerin İzmir ge- zisine yedi kişi katıldı. ti Meclisinde or- talarda hayalet gi- bi dolaşan, oyla- maların çoğuna a- şağı katta şi var- mış gibi e- da ile katılmayan Coşkun Kırca ise bu defa da "has- ta" idi! Kırcasız adlarıy- la "7'ler", Cumar- tesi akşamı İzmi- re hareket eder- ken büyük bir u- gurlama ümid e- diyorlardı. Bu, nedense mümkün olmadı. Uğurla - maya sayılı kim- se geldi. Bu hü- zünlü uğurlama- da 7'lere İstas- yondan el sallı Ya Gruplar? u anda her halde herkes, bu C.H.P. nasıl, ne antika bir partidir di- 5 ye merak etmektedir. Bir partinin sekiz mensubu, hiç fütur duy- madan, üstelik üzerlerinde "Meclis Grupu Başkan Vekili" veya "Se- nato , Grupu Başkan Vekili” gibi syatlar da taşıyarak karşı partililer- rtini bir' yana, kolay düşünülebilir bir husus değildir. Çerkez Ethemle ar- kadaşlarının, Kurultaya kadar .P.ye ne kadar fenalık yapabilirler- se -giderayak..- şimdi onu yapmaya çalıştıktan en kör gözlerin dahi Jarkedebileceği o bir gerçektir. Eğer bir partinin tüzüğü böyle haller- de Çerkez Ethemleri parti saflarının dışına Gi yetmiyorsa ya o partide Allahlık bir taraf vardır, ya da o tüzükte Fakat bundan da evvel, sadece CH.P.'lilerin değil, bütün halkın hayret nazarları C.H.P.nin Parlâmentodaki Gruplarındadir. Ege ma- cerasından sonra da eğer bu Gruplar başlarında o Çerkez Ethemle- ri tutarlar ve onları düşünmezlerse insan ister istemez "Bu CH.P. de Parlâmentoya, temsilci diye amma kimseleri sokmuş..” diyecektir. Hıyanetin tam içinde bulunsalar da bazı tüzük güçlüklerinim bir par- tiyi Çerkez Ethemlerden kurtulmaktan alakoyması bile anlaşılabilir e iki mümtaz heyetin, memleketin kaderinde söz sahibi iki heyetin, bir memleketin parlâmentosunda en büyük iki partiden birini tem- sil eden iki heyetin hâlâ hareketsiz kalması o heyetin itibarım parti- liler ve halk önünde iki paralık etmeye yeter. Feyzioğlunu ve Mele- ni ve Alpaslan nam zatı kendilerine başkan, seçen heyetler -daha doğ- rusu başkan vekili- her halde bunlara “ne isterlerse yapabilirler” yetkisini vermemiştir ve bardak daha dolmadı sananların bile İzmir macerasından sonra kendilerini böyle avutabilmek imkânı o kalma- Gözler ibretli C.H.P.'nin Parlâmento Gruplarına çevriktir ve bunlar her halde, Kurultaydan önce görevlerini yaparak hadiselerin seviyesinde kalmayı ve Kurultaya yüzakıyla gitmeyi başaracaklardır. AP'li muhtarları teşhiste güçlük çekmediler ve eğ- I enceli şadılar. Kapalı kapının karşısında oFeyzi- oğlu, tragedya o- yuncularını hatır- latan bir eda ile bir tirada başladı ve anlar ya- "— Parti bina- sını kapadılar, va- tandaşın kalbi bi- ze yeter" dedi. -Feyzioğlunun bu teminatına rağ yafette yürek 1z- gara yiyenler de oldu-. Daha sonra programda, bazı iş adamları tara- fından kiralanmış ilan (o"Eşrefpaşa Evlendirme salo- nunda toplantı" yer alıyordu. Bu oplantı (o gerçek- ten bir gövde, hat- tâ yumruk göste- risi oldu. Toplantıyı izle- yenler (o arasında Milliyetçi Öğret- menler Derneği i- le oOKomünizmle Mücadele Derneği yanlar Ahmet Üs- tün, Şevket Köksal, Muammer O- buz, Metin Cizreli, Ibrahim Aysoy, Necip Seyhan ve Sakıp Hatunoğlu- dan ibaretti. Ertesi sabah İzmirde, Basmaha- ne garında karşılama eğlenceli ol- du. Garda, -sahiden- 300 kişiyi bu- lan bir topluluk vardı ve bunlar -sahiden- 7'leri karşılamağa gelmiş- lerdi. Ne var ki bu topluluk, pek yabancı, pek garip bir hal içindey- di. Nerede ve kimi alkışlamak ge- 14 mız" sesleri yükseldi. Sonra esmer, saçları dökük, şişmanlamağa yüztut- muş biri indi. Topluluk ilkin, ona da öylece baktı. Ertunga, "— Bu da Emin Paksüttür" dedi. Topluluk yine harekete geldi ve alkışladı. (o 7'ler böylece takdim edilip alkışlandıktan -düşününüz, alkışçılar güya CHP'lilerdi!- ve gövde gösterisinin ilk bölümü böyle- ce ikmal edildikten sonra, -ne- dense İzmir İl Başkanlığına ha- eleri, İmam Hatip Okulu öğrencileri, AP'liler ve Feyzioğluna soru sormak için sa- lona küçük bir grup halinde gel- miş olan genç CHP'liler dikkati çe- kiyordu. Bir AP kongresini hem kadro, hem de konuşmalar bakımından çok andıran toplantıda konuşan 7'ler, Genel Başkan İnönüye, Ece- vite ve, bermütad, bir takım meçhul şöhretlere çattılar, CHP'yi sola açıl- maktan koruyacaklarına dair temi- 8 Nisan 1967