AKİS minliler" ile "Yaylacılar", Demireli ötedenberi müşkül durumlara it- mekteydi. CHP içindeki mücadele, bu çekişmenin basında büyük ölçü- de işlenmesini engellemiş, ama çat- lak kapanmamıştı. Yeminlilerin he- defi, kabineye ve Demirelin çevresi- ne hâkim olmaktı. Bunun için de, yapılacak bir revizyonda kabineye gi recek yeni Bakanların hepsinin ken- dilerinden olmasına gayret göster- mekteydiler. Bu arada Yeminliler, Mehmet Turguttan sonra Demirelin iç vi yer alan Faruk Sü- Maliye Bakam Bilgehana da sepliğ almışlardı. İstedikleri, Baş- bakanın yakın adamlarının yerine kendi taraftarlarım geçirmek ve ik- tidarı tamamen ele almaktı. Yemin- lilerin iyice açığa çıkan bu hedefle- ri ise ne Demirelin, ne de iç kabi- -e üyelerinin işine geliyordu. De- mirel, Yeminlilerin tam hâkimiyet kurduğu bir kabineye karşı Yayla- cıların daha da yıkıcı bir muhale- fete girişmelerinden ve (oGruptaki çatlağın bir bölünme ile sonuçlan- masından, iç kabine üyeleri ise nü- fuzlarının kaybından endişe edi- yorlardı. Bu noktada akla bir formül gel- di: Bilgiçi kabineye almak ve denge kurmak... Bilgiçe ilk teklif, dolaylı olarak -bir akrabasına- Bilgehan ve Sükan tarafından yapıldı. Neticede, karşıkarşıya ogörüşmeler sonunda. Bilgiç teklifi kabul etti. Daha yük- sek dağlara tırmanabileceğinden ü- midi kesmiş, tamamile bitmişti. Hiç olmazsa şu dünyada bir Bakan- lığın keyfini çıkarmadan gitmek is- temiyordu. Revizyon sırasında Bil- giçle birlikte Bilgiç o taraftarların- dan Vedat Ali Özkan da kabineye Sağlık Bakam olarak girince, kabi- ne içinde Yeminlilere karşı ve Yay- lacılara yakın bir klik omeydana gelmiş oldu. Bir zamanlar "Müfrit- ler" diye adlandırılan hizbin başını çeken isimler, karışık serüvenler, entrikalar ve ayrılıklardan, sonra, bir müşterek düşman -"Yeminliler"- karşısında tekrar biraraya geliyor- lardı. Yeminliler ise revizyondan dola- yı büyük hayal kırıklığına uğradılar. Kabineye giren 7 yeni Bakandan sa- dece ikisi, Hüsamettin Atabeyli ile Turgut Toker, kendilerindendi. So- nuç, umduklarının çok altında ol- muştu. Onlar kabineye hakim ol- mak, Mehmet Turgutu ,Faruk Sü- kanı, Cihat Bilgehanı tasfiye et- 8 Nisan 1967 mek isterlerken, üstelik Bilgiç ile Özkan kabineye girmişler ve daha etkili duruma geçmişlerdi. Bu yüz- den, İsmet Sezgin, Nuri Bayar, Na- hit Menteşe gibi, Bakanlık bekle- yen Yeminlilerin suratlarından dü- şen bin parça oluyor, hele Yaylacı- Radyo dinlerken... A merikada, o Cumhurbaşkanı Sunay oradayken bizim Büyük Elçiliğimizin o önünde lar, kurşun da sıkarlar. Bunun ne dostluğu rencide edecek ta- rafi vardır, ne de kızılacak, a- lınacak yanı. Tabii, eğer insan çok alaturka değilse.. Radyo, haberleri verdi. A- merika Dışişleri Bakanı Dean Rusk, Amerikanın Ankara Bü- yük Elçisi hadiseden sonra koşup Büyük Elçiliğimize gel- mişler, üzüntülerini belirtmiş- ler. Amerikan gazeteleri bu- nunla Amerikanın bir ilgisi Ya söylemişler. İyi m Rado, verdiği bir baş- ka haber. Bizim Dışişleri Ba- kanı Çağlayangil de "iç istih- lâk" için bir demeç parlaimış. Diyor ki: o "Bombanın o bizim Büyük Elğliğimize atılıp atıl- madığı meçhuldür! Hoppala! O iz ne İşi vardı Rusk ile yanındakileri- nin bizim Büyük Elçiliğimiz- de? Ne demeye amerikan gaze- ieleri o yazıları Yarışların Deli midirler, bunla Ah, ah! Şu, bizim milleti enayi” sanmak hastalığı yok mu? Ama, kim bilir, belki de haklıdırlar. Seçimlerde oyu kendilerinin aldığına bakıp iç- ten içe, e âlâ, böyle gülebi- lirler de. lar bu durumla alay edince daha da bozuluyorlardı. Turgut Tokerin Köy İşleri Ba- e geliriişi Cevat Önderi ii üzdü. kendisi, bu ma- ma bayağı hazırlamış. hattâ Ba- kanlık uğruna Demirelin sözünü YURTTA OLUP BİTENLER dinlemiş, Mecliste zamları bile sa- vunmuştu!. Kuliste, olay hakkında bir ,ESPTİ dolaştı: — Ankara Belediye Başkan a- dayı seçiminde Cevat Önder Turgut Tokeri atlatmıştı, şimdi de Toker Öndere pabucu ters giydirdi.." I Nisan şakası B” başka ilgi çekici tayin, Parlâ- mentonun en sessiz elemanların- dan Ahmet Türkelin Ticaret Bakan- lığına tayini oldu. Böylece, iş çevre- leri de memnun edilmiş oluyordu. Yolsuzluklara izin vermemekle ö- vünen genç Müftüoğlunu -ondan ev- velki Macit Zeren gibi- iş çevreleri beğenmemişler ye "Bu genç çocuk, ticaretten anlamıyor" diye bir kulp takmışlardı. Eski bir tacir olan Tür- keliyi Ticaret Bakanlığına getirmek- le, "denge uzmanı" Demirel, iş çev- relerinin arzusunu da yerine getir- miş oluyordu. Bu çok yönlü manevra -yani ka- bine değişikliği- memlekette "Kara Mehmedin takibi" kadar bile heye- can ve ilgi yaratmadı. 1967 Türkiye- sinde meselâ bir Ethem Erdinçin Bayındırlık Bakanlığı o sandalyasın- dan inip bir Orhan Alpin binmesi- nin, Türkiyenin dağ gibi duran me- selelerine şakasından -kabine | Nisanda açıklandı- fazla etki yapacağını beklemek fazla i- yimserlik olacaktır Revizyonun AP'ye ne getireceği ise bu haftanın başında senatörle- rin -CHP'deki Feyzioğlu ve Grup Yönetim Kurulları mi bayrağı çek- meleriyle belli olm n hiç bir grup revizyonla memnun edilememiştir. Yeminliler infial i- çindedir. Yaylacılar ise, Bilgiçin ka- bineye girmesini şöyle karşılamış- lardır: "— Biz bir muhalefet grupuy- sak, içimizden biri Bakanlık kabul etti diye 70 tane, 80 tane adam, onun peşinden mi gidecektik yani! Bil- giççi diye tanınan arkadaşların tu- tumunda bir değişiklik olmıyacak, gerekli gördüğümüz noktada mu- halefete eskisi okadar şiddetle de- vam edeceğiz. Hattâ, lâf aramızda, bir de sırtımızdaki kamburdan kurtulmuş olduk." C. Başkanlığı Çankayadan Beyaz Saraya aşkent, yoğun bir yağmur karan- lığı içindeydi. İnsanlar öfkeli ve tedirgindi. Aynı saatlerde, Esenboğa hava alanının neon lâmbalarıyla ay- 11