AKİS yaparak, bu ziyaretin her iki memle- ket için ou em m ei nc; a an eden bir olay, 'Çağlayangilin "şaka, şaka" demesine rağmen, gezinin zevkini hayli kaçırdı. Olay şudur: Sunay ve maiyeti Washington'a varmadan önce, Türkiye saatiyle 11.30'da, Tür- kiye "Büyük Elçilik binasının önün- de, bir arabadan atıldığı tahmin e- dilen bir elbombası patladı. Diplo- matik kaynaklar, polisin olayı tah- kike başladığım bildirdilerse de, A- merika Dışişleri (Bakanlığından o- lay hakkında herhangi bir yorum elde edilemedi. Tahminler bunun ir "Ermeni Marifeti" olduğu yo- lundadır. Cumhurbaşkanı Sunayla John- son arasındaki ilk resmi görüşme ise, aynı gün saat 17.00'de, Beyaz Sa- rayda yapıldı. Görüşmede Dışişleri Bakanları da hazır bulundular. İki saate yakın süren bu görüşmeden sonra Başkan Johnson ve eşi tara- fından, Sunay ve eşi şerefine bir ak- şam yemeği verildi Sunay ve eşi, o akşam ve daha sonra, Washington'da kaldıkları sü- rece, buradaki Blair House köşkün- de misafir edildiler. Bu köşk yıllar- dır, ABD'ni ziyaret eden yabancı devlet başkanlarını ağırlamak için kullanılmaktadır ve İnönü de ora- da kalmıştır. Ertesi gün, "tanınmış amerika- kahvaltı eden Sunay, raya giderek Başkan Johnson'la gö- rüştü. Bu, yapılan ilk resmi görüş- menin devamı mahiyetindeydi. Programa göre Sunay, 6 Nisan gü- nü, ABD'nin eski Cumhurbaşkanı Eisenhower ve 10 Nisan günü de Truman'la birer görüşme yapacak- tır. Bu görüşmeler tamamen sohbet mahiyetinde olacaktır. Hemen her sabah kahvaltısını, programa uyarak, "tanınmış ameri- kan kişiler"le eden Sunay ve berabe- rindekiler, birer turistik merkez o- lan Niagara Şelâlesi, Disneyland ile Yellewstone parkını da gezecekler ve bu parkın müdürü tarafından şe reflerine verilen bir akşam yeme- ğinde bulunacaklardır. Bu arada Sunaya, dört şehrin a- nahtarları armağan edilecek, fahri hemşehrilik ve fahri doktorluk ün- vanları verilecektir. Dilek ve temenni faslı Sunay ve maiyetindekilerin Ameri- kada resmi ve gayriresmi temas- 8 Nisan 1967 lara devam ettikleri günlerde türk kamuoyu da bu ziyaretin türk - a- merikan münasebetleri açısından Türkiyeye sağlıyacağı faydaları dü- şünmekteydi. Hernekadar program “turistik” bir görüşle hazırlanmış idiyse de, gezisin yine de "ciddi" bir amacı olmak gerekirdi. Gerçi yola çıkmadan önce, heyete katıla- cak zevat çeşitli toplantılar yapmış ve bir takım esaslar tesbit edilmişti ama, bunlar kamuoyuna sızmadı- gğından, kimsenin kesin bir bilgisi yoktu. 31 Mart Cuma günü Çanka- rai şarkı Tre. la., la., la. sekizer” Bedif Faiğin ga- zetesine derler ki: İzmirde halkın ve partililerin sıcak il- gisi göz yaşartacak şekildey- di,. Tra.. la., la., la. Bedii Faiğin gazetesine Av- ni Doğanla Tahsin Banguoğlu ve Yakup Kadri Bilmemneoğ- tu da böyle derlerdi. Tra..la., la., la. Coşkun 'Kırca Bedit Faiğin gazetesine der ki: Sekizlerle birlikte hareket etmekle, siya- si hayatımın en iftihar verici işini > yaptığım inancındayım.. yvah, » 'en iftihar verici iş” buysa, kıyas edin öteki marifetlerini. Tra.. la., la., la. Aslında, "Kurultayda C. H.P.' liler bütün Çerkez Ethem şü- rekâsının kuyruğuna tenekeyi lardır. a., ta., 9. bunlar. o, izini na sıl da hak ett Tra.. la., la. N Tra..la.,la., la.. yada Milli Güvenlik Kurulu ve | Nisan Cumartesi günü de tecrübeli diplomatlarla yapılan -ki bu toplan- tı da Çankayada Sunayın başkanlı- ğında oldu- toplantılarda, herhalde, ziyaretle ilgili çok önemli konular görüşülmüş ve bir takım kararlar a- lınmıştı. Fakat toplantıya katılanlar dışında, bu konuda kimse birşey bilmiyordu. Ancak, türk - amerikan ilişkileri hakkında az-çok bilgisi o- lanlar, yapılacak görüşmelerde ele alınacak konular üzerinde tahmin yürütebilmektedirler. Bu çevrelere YURTTA OLUP BİTENLER göre en önemli konu, Kıbrıs mese- lesidir. Her ne şekilde olursa olsun, bu meseleyi halletmek isteyen Johnson'un, konuyla ilgili olarak Sunay ve diğer türk yetkililerine bazı tavsiyelerde bulunacağı ve bel- ki de yeni teklifler öne süreceği sa- nılmaktadır. Yine aynı çevrelere gö- re bu, bizim de tuttuğumuz birinci Acheson plânı olabilir. Ancak yu- nanlılar bu plâna asla yatmamak- tadırlar. Üzerinde mutlaka durulacak o- lan ikinci önemli mesele ise, Ameri- kanın Türkiyeye yapmakta olduğu askeri ve iktisadi yardımdır. Muh- temelen, bunun artırılması istene- cek ve bu isteği haklı gösterecek ge- rekçeler ileri sürülecektir. Kıbrıs sorunuyla beren her- halde, türk - yunan ilişkileri üzerin- de de durulacak ve NATO içinde müttefik durumunda olan bu iki devletin birbirleriyle iyi geçinmeleri ABD yetkililerince "temenni" edile- cektir. Ayrıca, türk - amerikan siyasi ilişkileri ile ikili (oanlaşmaların da müzakere konusu olabileceği söy- lenmektedir. Bu arada, hazır, Ame- rikaya kadar gitmişken, Çağlayan- gilin, kaybolduğu AP Hükümetince resmen açıklanan 24 ikili anlaşma- nın metinlerini de bulup getireceği umut edilmektedir. Fakat, seyahati izleyen “bilgili kimseler"in inancı, olağanüstü ö- nemde neticelerin ancak olağanüstü haller mevcut bulunduğu zaman alındığı, bugün ise Türkiye ile Ame- rika arasında böyle bir halin olma- dığı, bütün işlerin zaten “ilgili dai- reler arasında" görüşüldüğü, onun için Sunayla yanındakilerin, olsa ol- sa sadece Amerikada bir "hoş va- kit" geçirecekleri merkezindedir ki, Ziyaretin en doğru teşhisi de bun- dan ibarettir. C.H.P. "İzmirin içinde vurdular... 8, lerin İzmir gezisini organize eden- lerden Mustafa Uyar, yanındaki Hukuk rozetli gençle Meclis kuli- sinde bu haftanın başında, "İzmir Macerası"ndan sonra konuşuyordu. Bir iş ri yanlarına yaklaştı o ve — Mustafa bey, Feyzioğlu ve di- ger ekndaşammiz neredeler?" diye 13