SİNEMA şartların konuşulmasını ise Amerika- dan dönüşüne bıraktı. Sendika, İş Kanununun kapsamı i- çinde, üyelerine, şimdiye kadar tanın masında geç kalınmış halkların veril- mesini istiyordu. Başta sağlık şartla- rı geliyordu. o İş yerlerinde kanunun isteklerinin yermine, getirilmesi gerekti. Ardından toplumsal haklar geliyordu. İkramiyeler, ücretli tatiller, yıllık din teraneler ve fazla çalışma (o ücretleri bunlar arasındaydı. o Çocuk, evlenme ve ölüm, şimdiye kadar hiç hesaba katılmamış haklardı ama, bundan son rini de tesbit etmişti. (Yardımcılar, lâboratuvar işçileri ve öbür tekniker, ler için belirli bir ücret ödenmesini istiyordu. Günümüzde bir film için 60 bin lira bir tek oyuncuya verilirken, bir lâboratuvar işçisine 500 lira aylık ücret ödemek şaşırtıcı, şaşırtıcı olduğu kadar da yürekler açışıydı. Erman, Lâle, Yıldız ve Acar, ça- bucak bir birleşmeye Ve dayanışmaya gittiler. İçlerinden Milli Film Stüdyo- su yeni bir kuruluştu ve henüz yerine oturmamıştı. Geriye kalan Ar Film ise, sahibi bakımından öbürlerinden daha gözüpek; çıktı ve sendikanın çağrısına hemen ayak uydurdu. Ar Filmin sa- hibi Nurettin Ada işçilikten gelmeydi. çatışma, işçilikten gelme yeni işveren Nurettin Adanın ile oldu. stüdyosu Ar Film n . Dananın kuyruğu Ada, sendika (temsilcileriyle karşıya geldi şartları sordu. İşçi temsilcileri önce sağlık, sonra sosyal isteklerini ileri sürdüler. Bunların top lamı 38 madde kadardı ve Ada, 38 maddenin 38'ine de itiraz etmedi. Sen sendikanın isteklerini kendi yapısı içinde ne yapıp yapıp yerine getirmeye çalı- şaçaktı, işçiler haklıydılar. karşı Sıra, taban ücretlerine gelince, i- ngi beklenmedik bir şekilde de- dediği ücretler yeterliydi ve daha faz lası (ogücünün dışındaydı. Oysa, gerçekte taban ücretleri is- tenilenin en aşağısı ücretlerdi ve hiç 34 bir zaman da stüdyonun ödeme gücü- nün üstünde değildi. Ar Film stüdyo- su bir yıl içinde 35 ve 10 mm lik o- larak 910 bin metre film işliyordu ve metre başına aldığı 105 kuruşluk üc- retten ortalama olarak 50 kuruşluk kârı kendine rahatlıkla sağlamaktay- dı. Her iki bölümde de 16 işçi çalıştı- rıyordu. İşçi temsilcileri isteklerinden vaz- geçmediler. Ada da isteklere evet de- meye yanaşmadı ve dananın kuyruğu koptu. Bundan sonra , toplu sözleşme anlaşmazlığından kanuni iş- lemler yürürlüğe konuldu ve tam o anda bir AP'li, grev kırıcı olarak her iki tarafın arasına giriverdi. Kırıcı- nın adı Behlül Daldı ve mesleği re. jisörlüktü. Fakat Antalyalı oluşu, es- ki DP. yeni AP gönüldeşliği. Dala An- talya senatör ve milletvekilleri ara- sında hayli nüfuz edindirmişti. Ar- Film stüdyosunda Dalın, Spor Toto adına sorumluluğunu aldığı film iş- leri vardı. Greve gidiş, Daim bu işle- rinin yürümesine sekte vuracaktı. Dal, sendikacılara karşı çıkınca önce stüd- yoya ortak olduğunu ileri sürdü. Hal- buki Ar Film stüdyosu bir tek kişi. nindi, o da Nurettin Ada adını taşı- yordu. O yüzden işçi temsilcileri Da- lı tanımadılar. Tanımadılar ama Dal, kendini tanıtmaya son derece merak- lıydı. Bunun için de paçaları sıvadı ve İstanbul Bölge Çalışma Müdürlü- günden, sendika temsilcisi olarak gel- miş rejisörlere karşı bir yazı ile dön- dü geldi. Çalışma Müdürlüğüne göre. rejisörler işçi değillerdi ve hepsi de işveren temsilciliği sıfatını taşıyorlar, dı. Bu garip niteleme karşısında sen. dikacılar sadece güldüler ve geçtiler. Ada ile hiç bir şekilde anlaşmaya vanlamayınca, işçiler kanunun tanı- dığı haklar çerçevesinde, greve gitme- ge karar verdiler. Beri yandan ise Ada, avukatlar tutuyor ve yapılanın kanun dışı olduğunu ispatlamaya çalışıyordu. Ama bütün çabalan ve zorlamaları boşa gitti ve sendika, 29 Eylül günü greve girdi. Geri kalan stüdyoların işçileri, grev yapan arkadaşlarını des teklediler. Aralarında vardıkları bir anlaşma gereğinde, bin liraya kadar aylık alanlar yüzde 10, bin liradan yu karı alanlar ise, yüzde 15 ücret tutar- larını sendikalı grevci oarkadaşlarına yardıma yatırdılar. Ardından, stüdyo- yarda yaptırılan fazla çalışmaları dur durdular. Grev, hâlâ devam etmektedir Stüd yo sahibinin zararı ise, şu anda. top- lu sözleşme gereğince, işçilere ödeme- si gereken miktarın en az yüz katını bulmuş durumdadır. AKİS, 30 EKİM 1964