YURTTA OLUP BİTENLER Moskova (görüşmelerinden o sonra tıpkı rum-rus temaslarından sonra ol duğu gibi bir müşterek bildiri yayın- lanması ihtimali az değildir. - Ancak bu bildin hiçbir zaman Makariosun Dışişleri Bakanı Kiprianunun yaptığı gibi el çabukluğu ile - Kiprianu aynı şeyi Kahiredeki ir pa Ne Zir ve Konferansında da yapmış ve ora- da yakalanmıştır- ek Taraflı olarak kaleme alınmıyacaktır. Ayrıca iki dev let arasında bir anlaşmaya varıldığı takdirde bunun açıklanmıyacağına da muhakkak nazarı ile bakılmaktadır. Diğer konular Tamamen ihtimaller üzerine bina e. dilen bu politik görüşlerin yanı sı- ra, türk hariciyesinin, Moskova seya- hati ile ilgili olarak üzerinde durdu- tenilen sahada kullanılabilen program yardımlarıdır. Oysa, Rusya bu şekilde bir yardımı söz konusu dahi etmemek tedir. Sovyet yöneticilerinin teklifle, ri 12 yıl vade ve yüzde 2,5 faizli proje finansmanlarıdır ki oObu Türkiyenin birçok konsorssyum oüyesi odevletten sağladığı, fakat kullanmadığı yardım şeklinden pek farklı değildir. O halde Moskova görüşmeleri sıra sında herşeyden ünce gözönünde bu- lundurulacak husus, halen devam et- mekte olan yardımları oaksatmıyacak bir görüşle müzakere masasına otur- maktır. Türk hariciyecileri Kremim- de, ancak yeni yardım kaynaklan sağ lamak için çalışacaklardır. Ayrıca Sovyet Rusyamn, Türkiyede Dışişleri Bakanı Erkin düşünüyor Kara gu bir diğer önemli husus iktisadi, ti- cari ve kültürel temasların kuvvet- lendirilmesidir. Bunlar içinde iktisadi yakınlaşma run ne şekilde sağlanabileceği mesele- si, çözümü son derece Zor bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Zira Tür. kiye bir kalkınma plânı hazırlamış, u- laşılacak hedefler tesbit edilmiştir. Bu hedeflere hangi yollardan ulaşılabile- ceği de gene planda öngörülmektedir. Buna göredış finansman kaynakları üzerinde tek tek durulmuş ve kalkınma hareketleri Özellikle amerikan yardı- mına bağlanmıştır. Zira Amerika şu veya bu tutumu bir yana, askeri yar- dım da dahil olmak üzere Türkiyeye her yıl 400 milyon dolar civarında bir yardım yapmaktadır. Bunun büyük bir kısmı uzun vadeli ve düşük faizli, is- 12 kara mı? yapacağı yatarımlar da basa müşküller yüzünden bir türlü gerçekleşememekte dir. Meselâ bu müşküllerden biri, Rus yanın ihalelere iştirak etmekten ka- çınmasıdır ki bunun başlıca nedenini, eksitlme kazanılsa dahi kendilerine ve rilmiyeceği intiba teşkil etmektedir. Moskova temaslarında Erkin, sovyet yöneticilerine bu hususta gerekli temi natı verecektir. Bu arada batı devletlerinin, kâr transferi az olması sebebi ile kaçın, dıkları enfrastrüktür yatırımlar -yol, liman inşaatları gibi - ihalesiz olarak Rusyaya teklif edilecektir. Dışişleri Bakanlığınca, İktisadi Daire tarafından Rusya ile ticari münasebet terin geliştirilmesi konusunda bir de rapor kaleme alınmış bulunmaktadır. Bu raporda, Rusya ile ticarette öngö- rülen rakkamların daha realist bir gö- rüşle tesbit edilmesi tavsiye edilmek te ve serbest döviz esasına müstenid bir sistem dahilinde ticari münasebet kurulması istenmektedir. o Zira, Tür- kiyenin ihtiyacı ihracat karşılığı li. hal olunan mal değil dövizdir ve önü- müzdeki yıl 200 milyon dolarlık bir dış borç ödeneceği dikkate alınırsa -bu miktar tamamen ihracat faaliyetinden elde olunan dövizle ödenecektir- mü- badele esasına dayanan kliring anlaş- ması dahilinde yapılacak türk-rus ti- caretinin istenilen hacme ulaşamaya- cağı açıktır. Seçimler Seçimde reform "1924 Anayasası, 22 yaşını (o bitiren kadın ve erkek her türkün mebus seçme hakkına sahip bulunduğu husu- sunu derpiş etmiş iken 1961 anayasa- sının bu ve buna benzer şartlan ka- nun koyucuya rare olması sebep- lerini anlamak güçtü Yukandaki sarar anayasa tuk otoritelerinden Oo İlhan Arselin, Türk Anayasa Hukukunun Umumi E- sasları adlı kitabından aktarılmıştır. Arsel burada çok önemli bir konuya kocaman bir soru işareti koymaktadır: Acaba niçin Anayasamız, rejimin te- minatı demek olan seçimleri, değişti, rilmesi son derece zor olan kendi maddeleri içinde düzenlememiş de, bu işi kanun koyucuya bırakmıştır? Seçim sisteminde yeni (değişiklik- ler yapılacağı haberleri ile birlikte tek- rar su yüzüne çıkan bu sorunun ce- vabını Çanakkale Milletvekili o Şefik İnan bu haftanın başında görüştüğü AKİS muhabirine açıkladı. £ Kurucu Mecliste seçim komisyonu başkanlığı yapmış olan İnan bu konuşma sıra- sında: "— Kurucu Mecliste. zaten büyük partilere bir prim verdiği bilinen Dhont sistemine küçük partilerin şan- sını iyice düşüren barajı niçin (ilâve etmiştiniz?" sorusuna, hatayı kabul et- mekten yüksünmiyen ilim adamlarına has bir açıklıkla şu cevabı verdi : "— Kitaplarda, nısbi temsilin kü- çük parti sayısını çok fazla arttırabi- leceği yanlıdır Biz de o zaman parti sayısını çok arttırmaktan çekinerek Dhont sistemine barajı ilâve oetmiş- tik. Yanılmışız, çünkü tatbikat Tür- kiyenin bünye olarak bunun tersi ol- duğunu gösterdi. Hatta o kadar tersi ki nısbi temsile rağmen büyük iki par ti gelişiyor. diğerleri ise yavaş yavaş eriyorlar. Fakat biz o zaman o bunu AKİS, 30 EKİM 1964