her geçen gün biraz daha daraltıyor- botlarla desteklenen rum (kuvvetleri muhtemel bir türk istilâsına karşı sa- vunma kisvesi altında, türklere kan kusturuyorlardı. Silahlı (o baskınların yanı sıra türk köylerine giden sular da kesilmişti. Türkiyeden (gönderilen gıda ve ilâç yardımları Makarios Hü- kümeti tarafından geri çevriliyordu. Artık toplu imha hareketin son darbesi hazırlıklar alanlı sa- lasıyla sağlamıştı. Şimdi, Makariosun plânını gerçekleştirmesini o görünüşte engelliyen bir tek nokta vardı; Eren- rr türk mücahitleri!... n kuzey batısındaki (oMan- sura bölgesini hakimiyetleri altına al- sıkı sıkıya tutmuşlardı. hangi bir türk çıkarmasının bu nok- tadan yapılabileceğini ileri sürüyorlar, mücahitlerin obu noktadan yapılan yardımlarla takviye aldıklarını iddia ediyorlardı. e Gerçekten de bu bölge Ada türklerinin Türkiyeyle irtibatını sağlayan hemen tek köprübaşıydı. Rumlar girişilecek toplu imha hare- ketinden önce türklerin elindeki bu gibi kilit "noktalarının ele geçirilmesi ni şart sayıyorlardı. İşte bu sebeple son (o haftalarda Makarios çetelerinin büyük bir kısmı bu bölgeye yerleşmeye başladı. Mevzi- ler hazırlandı. e Yunanistandan o ge- len silah ve cephane yardımı, konvoy- lar halinde gece gündüz bu bölgeye İrfan Tansel Göklerde gezenler taşındı. Nihayet geçen haftanın or- talarında beraber rumların vahşi saldırısı baş- ladı. Türkün yumruğu İyi Not Alanlar Kötü Not Alanlar M illetçe heyecanlı bir kaç gün geçirdik. Kıbrısta yapılan, mahalli de ol- sa nihayet bir askeri harekattır ve her askeri harekât bir takım ih- tilatlara gebe olmak istidadını taşır. vi buhranlı devrede milletten iyi not alanlar ve kötü not alanlar olmuş İyi not alanlar askerler ve ii Türk Hava Kuvvetleri ve harekâtın bu safhasında ona destek olan Kara Kuvvetleri ile Deniz Kuv- vetleri memleketin kendilerine gönül ferahlığı içinde güvenibileceğini is- pat etmişlerdir. Bir istisnasıyla bütün jetlerimizin üslerine dönmeleri, pi- lotlarımızın hedeflerine isabet kaydındaki meharetleri, sein ve kahramanlıkları bütün türklerin göğsünü iftiharla kabartmıştır. Varolsunlar. Askeri harekâtın yanıbaşında Türkiye diplomatik sahada da başarı kazanmış, memleket hiç bir tehlikeyle karşı karşıya bırakılmamıştır. Bun- da elbette ki dâvamızın yüzde yüz haklı olması başlıca rolü oynamıştır. Ama başarıda Hariciyenin payını inkâra (kalkışmak haksızlıkların en büyüğünü teşkil eder. Güvenlik Konseyinden, hak etmediğimiz bir tak- bihi hatalı bir diplomasiyle alabilirdik. Almadık. Müttefiklerimiz iyi ça- lıştılar, biz derdimizi iyi anlattık. Dünya başkentlerinde lehimizde esen hava da bunun neticesi olmuştur. Fakat buhranlı günler göstermiştir ki bizim, içerde, "umumi efkârla münasebet"imiz sıfırdır ve bundan sorumlu olanlar görevlerinin seviye- sinde bulunmaktan çok uzaktırlar. O günlerde sadece radyoların hali, tek kelimeyle bir rezalet olmuştur. Herkes haber beklerken, gazeteler ka- pışılırken, halk radyoların başında kuyruk olmuşken radyoların yaptığı marş çalmaktan ibaret kalmıştır. Bir defa, şu marş çalmak âdetinden artık vazgeçsek ne kadar iyi ola- cak! Buhranlı günlerde halk marş değil, her saat başında haber dinlemeyi arzulamaktadır. Türkiye Radyoları o kadar az haber vermişlerdir ki ge- ne evlerde yabancı radyoların haber bültenlerini yakalamak devri açıl- mıştır. Hele bütün radyoların Ankaraya bağlanıp da Ankaranın uydur- ma bandlardan marşlar ve nârâlı kahramanlık türküleri, yahut da bil- mem ne hanımdan halk şarkıları çalması unutulmaz bir beceriksizlik ör- neği teşkil etmiştir. Memlekette nasıl bir hava yaratılması gerektiği üzerinde ise hiç kim- se durup düşünmek zahmetine katlanmamıştır ve her önüne gelen kendi aklına göre bir nane yumurtlamıştır. Allahtan ki Dışişlerinin akıllı bir adam eline geçmiş olan Enformasyon Dairesi bir derleme ve toplama gö- revi yapabilmiştir. Ama bunun, resmi propagandanın bir sorumlu Bakan tarafından dü- zenlenmesi gerekirdi. Hükümet sözcülüğü, Kabine toplantılarından sonra beylik iki kelime gevelemek veya radyolardan kendi adını günde oniki de- fa geçirtmekten değişik bir iştir. Bu yüzden buhranlı günlerde o bakım- dan tam bir keşmekeş devam etmiş, Haber Bültenleri dâhi bir insicam- dan mahrum kalmıştır. XX. Asırın ikinci yarısında umumi efkârla münasebeti bu olan bir hükümet, her halde artık sadece Türkiyede kalmıştır. kendilerinden kat kat üstün kuvvet- Çarşamba sabahı şafakla (lere sahip rumlara karşı iki gün kah- ramanca dayandılar. Ama tanka, topa ellerindeki piyade ( tüfekleri ile pek birşey yapamıyorlardı. Cuma günü denizden de bombardıman başlayın- Mikerios çetecileri tepelerden türk (Oca mevzilerini bırakıp Erenköye çe- öylerine ateş kusuyorlar, kadın, ço- cuk, yaşlı ayırmıyorlardı. Mücahitler, kilmek zorunda kaldılar. Bugün, Ma kariosun terketmek istemediği mev- AKİS/9