rağmen henüz havagazı bağlanmamış. Bütün dairelerin sahipleri de ayni şe- kilde bekliyorlar. Vi iyanalı m eşhur violonist m Bruc u O. Bruckner'in davet- lisi ik eşi Ulviye Madanoğlu ile birlikte Viyanaya giden Cemal Ma- danoğlu, pek beğendiği Avusturyada bir hafta kaldı ve her yeri iyice gez- mek imkânını buldu. Bu arada genç Bruckner'in Tirollerin merkezi olan İnnsbruck' taki dağ evinde misafir e- zevk duyduğunu söylüyordu, Yegâne üzüntüsü meşhur köpeği oCancandan uzak kalmaktı, bunu da ev sahibinin epeyce yaramaz bir köpek olan Hil- da isimli kurt köpeğini severek telâfi ediyordu. O. Bruckner vasiyetnamesin de servetinin yarısını İsraildeki Ata- türk ormanına bırakıyormuş, diğer ya- rısını da Hildaya, Bruckner'ler İkinci Dünya Savaşında Bombayda tanışıp evlenmişler. Bayan Bruckner O sıra- da İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak çalışıyormuş. Avusturyadan sonra ara- ba ile Londraya kadar uzanan Madan oğlu ailesi orada da on gün kadar kal- dıktan sonra yurda dönmüşler. Pek zevkli geçen bu seyahatin can sıkan yegâne hadisesi dönüşte Yugoslavya- da şoförün yaptığı bir trafik hatası yüzünden verdikleri ufak para cezası olmuş. gosyal hizmetlerdeki o faaliyetleri ile meşhur, CHP kadın a faal ü- yelerinden oZehra İzkan eşi Adnan Özkan ile birlikte kendi arabaları ile uzun bir Avrupa seyahatine çıktılar. Bir ay kadar süren bu yolculukta Vi- a, Münih ve bir çok İtalyan şehir- lerini gezdiler. İki arabalık bu kafile yollarda piknikler yaparak seyahatin tadını iyice çıkardılar. İkinci araba- da da Y. Mühendis Ferit Panayl eşi Nevzat Panay ve damadı Erdoğan Fin- ci vardı. Bayan Zehra Özkan bütün seyahat boyunca 8 aylık torunu Ley- lanın hasretini çekti durdu. Dönüşte de galiba yegâne getirdiği şey bir bü- yük bebek oldu. İstanbulda. eğlence oyerleri o kadar çoğaldı ki artık herkes biraz da de- gişik dekorlarla eğlenmek istiyor. Bu üzden bazı gazino ve lokantaların sahipleri de daha az masrafla eğlen- ce yolunu tercih ediyorlar. Örneğin, Suadiyedeki aha ziyade gençlerin devam ettikleri hasırlarla dekore edil- miş bir lokalde ufak, alçak tahta is- kemlelerde oturup sohbet edenler ve duvar kenarlarına yayılmış hasırlara uzanmış yatar vaziyette müzik dinle- yip, bol bol dans eden gençliği görü- yorsunuz. Sonra hesaplar verilirken - bizim memleket için- odeğişik bir manzara dikkati çekiyor delikanlılar ve kızlar kendi paralarını ayrı ayrı ödüyorlar. Bir başka lokalde, balık ağları ile süslü, ipe geçirilmiş bir plâk, tavana asılmış bir file içinde boş şişeler ile basit fakat orijinal şekilde düzenlen- miş Bebekteki Gaskonyalı Toma, De- niz üzerindeki salaş gazinolardan bi- ri bu Toma gitarı ile herkesi memnun ediyor, her dilden her türlü hava çalı- yor. Gelenleri kapıdan karşılıyor, her- kese herkesi takdim ediyor. Geçen ak- şam arapların bulunduğu bir masada arap şivesi ile mahalli şarkılar söyle- di, Almanların bulunduğu masada ise, Almanca şarkılar okudu. Bir Belçika- TÜLİDEN HABERLER lı ailenin masasına yanaşıp masadaki genç kız için twist çaldı, kız da nefis bir twist gösterisi yaptı. Bir aralık da bu yıl İstanbul dans kraliçesi seçilmiş beyaz dar eteklikli transparan bluzlu, esmer sevimli genç hanımı takdim et- ti. Kraliçe masanın üstüne çıkıp or- yantal bir dans yaptı. Fakat o sırada Toma: "— Sizin için siyah gözleri çalı- yorum" derken kavalyesi asabileşti ve Tomaya sert bir ihtarda bulundu. Fa- kat pişkin gitarist hiç bozmadı der- hal : Eniştemiz için bir parça çalı- orum" dedi ve uzaklaştı. müşteriler (o arasında Hastahanesi uzmanlarından Dr. Cihat Atasev, sevimli meşhur (kahkahadan sebebiyle Toma tarafından İstanbulun en güzel gülen adamı ilân edildi. To- ma iki masaya şiirler okudu. AKİS/25