HAFTANIN İÇİNDEN Hareketin Manası Kıbrısa göklerden türk müdahalesi hedefine ulaşmış ve sona erdirilmiştir. Şimdi, esas yolumuz olan "barışçı yıllardan devamlı ve kesin sonucun alınması" için tek- rar sükünetle, basiretle ve meharetle çalışmamız gerek- mektedir. Yurdun içinde ve dışında herkesin bir noktayı iyi bil- mesi lâzımdır: Türk müdahalesi Kıbrısı istilâ etmek için yapılmamıştır. Türk müdahalesi, hatta, Taksimi fiilen gerçekleştirmek için de yapılmamıştır. Adayı istilâ gibi bir niyetimiz yoktur ve Taksim, müzakere masası başında va- rılacak bir neticedir. Makarios ancak kendi arzusuna uy- un bir çözümü mümkün kılacak fiili durumu Adada zor kullanarak, askeri harekâtla gerçekleştirmek isterken te- pesine türk bombalarını yiyivermiştir ve tornistan etmiş- tir. Bunun, aklını başına getirmiş olup olmadığı önümüz- deki günlerdeki tutumundan anlaşılacaktır. Ama Maka- rios da, Papandreu da bilmelidirler ki ne jetlerimizdeki benzin ve bombalar bitmiştir, ne de bizdeki yürek tüken- miştir. İki ahbap çavuşlar ayrıca, tam bir haksızlığın için- de oldukları zaman güvendikleri bütün dağlara karın yağ- dığını ve herkesin kendilerini türklerle başbaşa bırakı- verdiğini görmüşlerdir. Kıbrıs politikamız, bilhassa içerde çok tenkide maruz kalmıştır. Bu tenkitlerden, şikâyetlerden bir kısmının hak- lı hissi kaynaklara dayandığını saklamamak lâzımdır. Şı- marık bir papaz ve mütemadiyen sabreden bir İsmet Pa- şa! Bunun, insanı deli etmemesi kolay değildir. Ama İsmet Paşa, vakti geldiğinde darbeyi indirmekte tereddüt et- mediğini şimdi ispat etmiştir. Bizim Kıbrıs politikamızın esasını, dokuz aydır "'hak- lı olmak" teşkil etmiştir. İsmet Paşa daima, bir noktaya dikkat etmiştir: Haklılığın sınırları içinde kalmak. Bu haklılık, bizim kendimize karşı haklılığımız değildir. Bu haklılık, dünyaya ve onun umumi efkârına karşı haklılık- tır. Dünya ile bizim, bu konuda ayrı ölçülerimiz olduğu malümdur ve doğrusu istenilirse, bu da tabiidir. Böyle bir haklılığı muhafaza etmek içindir ki İsmet Paşa, içerden, gelen bazı en acı ve en insafsız hücumlara karşı dahi göğ- sünü siper etmiştir, acele veya hissi bir davranışla en kuvvetli dalımızı zedelemek istememiştir. Bizim bu sabrımız ve itidalimiz, karşı tarafı her geçen gün haksızlığın sınırlan içine itmiştir. apandreunun ve bilhassa Makariosun gerçekçilikten uzak, ihtiyatsız dav- ranışları kendilerini öyle bir noktaya getirmiştir ki Kıb- rısın rum tedhişçilerinin başlarında türk bombaları pat- ladığında dünyanın kılı kıpırdamamış, en ziyade kar- şımızda olanlar platonik mesajlarla yetinmişlerdir. Bunun sebebi, rumların uyuşmazlığının herkesi hakikaten bıktır- mış olması, buna mukabil bizim her türlü iyiniyetimizin takdir edilmiş bulunmasıdır. Bizim bu durumumuza muhafaza etmemiş her şey- den önemlidir. Bu durum, eğer karşı taraf 8-9 Ağustos olaylarını değerlendirmekte gene âciz gösterir de uyuşmaz Metin TOKER tavrını değiştirmezse bir türk çıkartmasını, Türk Silâh- lı Kuvvetlerinin fiili bir taksimi süngüsüyle gerçekleştir- mesini dünyanın aynı kayıtsız gözlerle seyretmesi netice- sini verecektir. Ama zaman henüz, o zaman değildir. ünyanın sabrını taşıran ne olmuştur? Adama diyor- sun ki "Gel konuşalım", adam "Konuşmam" diyor. Her- kes diyor ki "Şu, silâhlı çatışmaları bir durdurun", adam "Durdurmam" diyor. Dünyanın bütün teşekkülleri "Adayı silâh deposu haline emi vazgeçin" diyor, adam diyor ki ''Vazgeç , Cenevrede toplanılıyor. ve niyaz, sonra da kaba bir oyalama siyaseti. rad Ada türklere öyle bir cehennem haline getirilecektir ki türkler kaçıp gideceklerdir ve Corneille'in meşhur piye- sindeki gibi "Mücadele, mücahit kalmadığından bitecek" tir. Vaziyet bu olunca dünya, Makariosun hayretten açıl- mış gözleri önünde "Öyleyse kal türklerle başbaşa, aklın başına gelsin'' demekten çekinmemiştir ve haklılığı bu kadar aşikâr türklere karşı tek fiili baskı dehşetengiz Suriye birliklerinin kuzeye kaydırılmasından ibaret kal- mıştır! Papandreu bile Makariostan askeri harekâta der- hal son vermesini istemiş, bana mukabil Oİsmet Paşaya gönderdiği mesajında türklerle çatışmayı asla arzulama- dığını bildirmiştir. imdi, Adadaki türkleri imha gayretleri durmuş ola- rak müzakereler başlayacak mıdır, ve bu müzakereler sü- ratle bir neticeye bağlanıp Kıbrıs Dosyası dünya siyaset âleminden kaldırılacak mıdır, kaldırılmayacak mıdır? Bi- zim bu yeni devrede gene, haklılığın tam içinde bulunma- mızda menfaatimiz vardır. Makariosa hiç inanmadığımız halde jetlerimiz bu yüzden alanlarda beklemektedir ve Si- lahlı Kuvvetlerimize "ateş kes" emri bundan dolayı verilmiş tir. Makarios "Ateşi keseceğim" mi diyor? Pek âlâ. Tür- kiye, bu sözün tutulmasını bekleyecektir. Ama ne Maka- riosun gayesi hususunda bir yanlış anlamamız vardır, ne de aldatılmış durumdayızdır. e, dünya efkârının takdir edici bakışları altında serinkanlılıkla, güven duy- gusu içinde beklemektedir. Burada türk umumi efkârına düşen bir görev Mi Hükümete yardımcı olmak, ona anlamak, a güv mek. Kıbrısı bırakmayacağımız, gerekirse onun için sa- vaşacağımız fiilen ispat edilmiştir. Ama harp istemiyo- ruz, am vamlı kesin sonucu almak için kuvvetimizden faydalanmayı düşünmüyoruz. Makarios, bu defa elimiz- den kurtulmasının sebebine hatalı bir teşhis koymak de- liliğini yapmamalıdır. Planının hiç bir başarı ihtimali yoktur. Türkiye dünyaya, bu delinin aklını başına getir- mek için bir son fırsat vermiştir. Dünya, bunu başarama- dığı takdirde, topu gene Türkiye atacaktır ve Türkiye- nin kördüğümü İskenderin usulüyle çözmesi herkese sa- dece derin, rahat nefes aldıracaktır. Kıbrıs meselesinin, üzerinde bulunduğu istikamet bu- dur. AKİS/7