RÖPORTAJ LG başlı başına bir ânları değerlendirme sa- idir AKİS aşağıda okuya- cağınız röportajda bunun bir misalini vermektedir. Bir A- KİS'çi o Teoman Erel hiç bir gazeteciye nasip olmayan bir imkânı değerlendirmekte. Kıbrıs üzerinde uçan ve rum- lara korkulu dakikalar geçir- ten türk jetlerinin pilotlarıyla Teoman Erelin yaptığı röjortaj bu adsız kahramanların hisleri- nin bir bilânçosudur. Çıma, Cumartesi ve Pazar günleri Türk Hava Kuvvetlerine (o men- sup uçakların Kıbrıs üzerinde yap- tıkları harekâta katılan genç Jet pilotlarındandı. dökük saçlı, sakin ve mütevaziydi. Ağzın- dan lâf almak için zaman zaman a- deta kerpetene ihtiyaç oluyordu. Sandalyemi Oo koltuğuna (o yanaş- tırdım, soruları sıraladım. O İsmini söyledi. Fakat o AKİS okuyucuları tarafından sadece "Mehmet" diye ta- nınacak Üsteğmen Mehmet. «-Üsteğmenin, Kıbrısa uçuşu yapacağınızı ilk öğrendiğiniz anda ne düşündünüz ne hissettiniz?» Tavanı seyredere Ibrısı göreceğime sevin- dim!» Diyen ve tekrar (osükütuna gömülen genç üsteğmene bakakal- dım. Hayatında belki de ilk defa harbe giden bir subayın, emri alın- ca hissettiği, düşündüğü bu olamaz- dı. Bu az konuşan genç adam bazı sırlar saklıyordu. « 0 et, yeni evlendim. Daha Kibısstakiler evli olduğumu bilmi- yorlar.» Mesele anlaşılıyordu, orada te- laşla : « - Nerelisiniz ? diye atıldım, Cevap beklenildiği gibiydi : AKİS/14 Göklerimizin «- Kıbrıslıyım...> Ötesini ne benim sormama ne de onun söylemesine e lüzum kal- mamıştı, alamadım konuşmayı devam ettirmeye çaba- ladım. Üsteğmen Mehmet o Kıbrısa jet uçağı ile ilk defa gitmiyordu; aylar önce yeşil ada üzerinde pa- likaryaların o zamanki hunharlıkla- rını protesto etmek için yapılan u- çuşlara da (katılmıştı. Bütün ai- lesi Kıbrıstaydı. Ailesinin bulunduğu yer Mansura ve Erenköye göre nis- beden daha sakin fakat yine de tehli- ke altında bir kasabaydı. Ailesin- en çok üç haber alabiliyordu. Son Kıbrıs el m keşif uçuşla- rının yapıldığı Cuma ve bombar- dıman uçuşlarının yapıldığı sonraki günler katılmıştı. Bu uçuşlarda bir F-100 jet uçağını kullanmıştı. Polos körfezi üzerinde Grivas ve Yorgacisi taşıyan helikopteri o görmüş ve üstelik teşhis etmişti. «-Neden düşürmediniz?» diye sordum. Cevabı disiplin duygusunun ve emre itaat anlayışının sembolüy- dü : - O uçuşta görevim sadece ke- şifti, “ Helikep teri (ogördükten sonra filo liderine "kendi keşif bölge dışına çıkarak helikopterin bulundu. Şu tarafta da keşif yapmak için i- zin istedim. Gittiğimde helikopter bir maden şirketinin arazisine inmiş- ti. İçinden çıkan siyah elbiseli ve siyah fötr şapkalı şahısları görüyor ve adadaki İngilizler ile diğer ya- bancıların spor kıyafet ve kısa pan- tolon giydiklerini bildiğim için he- likopterde bulunanların Rum poli- tikacıları Da üze binbeşyüz tahmin ediyordum «- Peki niçin ikinci defasında ateş etmediniz?» Yine kesin bir cevap : « - Kumandanlarımız o karaya ateş etmememiz için uçuşta emir vermişlerdi» Yanımızda oturan genç pilotlar- dan biri, oYorgacisin o helikopter- den indikten sonra verdiği son dere- ce korkakça ve gülünç beyantı kas- tederek: «yahudiyi (o öldürmektense korkutmak daha iyidir.» dedi. Üsteğmen Mehmet konuşma için teşekkür ettim ve yanından ayrıldım, Biraz ötede arkadaşları beni odur- durdular «- -İsmini ve soyadını yazacak- mısınız?» « - Tabii.» ayın, Yoksa rumlar o- radaki ailesini teşhis eder ve hun- harca intikam almağa kalkışırlar!" Bu tarafı aklıma gelmişti. İşin tuhaf tarafı (O Üsteğmen de benden öyle bir (o istekte (o bulunmamıştı. Böyle bir şey istemiyecek (okadar gururluydu. AKİS okuyucuları onu İ- yice tanıdılar, ismini yine o kadarıy- la bilsinler : F - 100 pilotu Kıbrıslı Üsteğmen Mehmet... muhatabım orta boylu, gözleri muzip adamdı. BU defaki Osman Gülses, Gazetelere kadar ak- seden lakabı ile Genç Osman. O ka- dar neşeliydi ki salonun neresine git- se beş - on arkadaşı da peşine takı- lıyor ve bu guruptan daima kahka- halar yükseliyordu. Künyesi ile ilgili soruların daha devam edeceğini m ve süratle konuşamaya başla «- 3 yaşında, bezincan doğum- lu, Kemal oğlu...» Arkadaşları a- tıldılar ve Genç Osmanın bekâr ol- duğunun mutlaka yazılmasını iste- diler. Yüzbaşı Osman nükteyi pat- lattı : «- Bari maaşımı yazsın!» dedi ve cin gibi gülerek «talip çıkarsa