HAFTANIN İÇİNDEN Değişik bir Türkiye Üç hiye Ka yaz, bir defa Karadeniz Freği isine e aradeniz Ereğlisinde Türkiyenin en büyük te- sisi eli Şimdiye | kadar iki milyar Hin üstünde para kullanılmıştır. e Türkiye v erikanın beraberce, elele yarattığı bir e ü- yüdüğünü gözlerimle görüyorum. İlk sene yerin altı tah- kim ediliyordu ve bütün mesele binlerce kazığın çakıl- mayıydı. İkinci sene yerin alta hazır hale getirilmişti, ta- san eli içine çaba Gerekli malzeme geliyordu ve bu- nun zamanında temini, yüklenmesi, boşaltılması, depo- lanması, tesis sahasına nakli büyük meseleyi teşkil edi- Bu sene çelikhaneler, yüksek fırın, soğuk hadde- Tesislerden bazıları bu yaz çalışmaya başlayacaktır. Her şey, önü- müzdeki yıl bitecektir. İkinci Demir-Çelik (Türkiyenin veçhesini değiştirecektir. Her defasında Karadeniz Ereğ- lisinden kalbim rahat, mesut, istikbale ümitli (odönüyo- Fakat söyleyeceğim bu değildir. nin bir başka hususiyeti var. İkinci Demir-Çeliğin Umum Müdürü beni sabahle- yin saat yedibuçukta evimden aldı. Karadeniz Ereğlisi- ne kırk dakikalık bir uçak yolculuğuyla gidiliyor. Umum Müdür aynı gün beni mecmuaya bıraktığı zaman Saat akşamın beşbuçuğuydu. On saat onunla, tesislerin Ka- radeniz Ereğlisindeki idarecileriyle, teknisyenleriyle. mü- Karadeniz Ereğli'si- e onlard. bazı şeyler öğrenmek istedim, onlar e bazı şeyler sordular. On saat. bu. İnanır mısınız, on saat içinde bir tak “Kıbrıs” kelimesi geçmedi. On saat içinde hiç kimse "Seçimler" kelimesini telâfftuz etmedi. On saat Be bir politikacının adı söylenmedi. Öğleyin yemek yı Arabayla bir kısa mesafenin ötesindeki baraja Seksen dakika uçtuk. Havadan, sudan am için fırsatımız ve zamanımız olmadı değil. Kı aklımıza gelmedi, seçimler aklımıza emmi Öitikacılar aklımı- za gelmedi. Benim aklıma gelmedi, onların aklına gel- medi. Halbuki aylar var ki. kime rastlasam, sanki ceva- bı pek kolay bir sual soruyormuş gibi, lafa "Yahu, şu Kıbrıs ne olacak?" diye başlıyor. Senelerden beri ise seçim lâfı, politika lafı, politikacı lafı, konuşmaktan bıktığım laflar. ayır. Karadeniz Ereğlisinde tam on saat bunların hiç biri dilin ucuna gelmedi. İnsanlar umumiyetle spor- cuyla spor, artistle tiyatro, doktorla hastalık, zittik. getirir. Karadeniz getirmedi. Karadeniz oEreğlisinde İkinci (o Demir-Çeliği yapanlar bir başka dünyada yaşıyorlar ve bütün akılla- rı, fikirleri saate karşı çıkmış oldukları yarışı nasıl ka- zanacakları, yani işi zamanında veya zamanından evvel nasıl bitirecekleri, tesisi nasıl işletecekleri, neyi nereden Metin TOKER alıp nereye koyacakları, hangi malzemeye bulunduğu, kaç kişiyle çalışacakları . Koca on saat ve ne Kıbrıs, ne politika, ne seçimler. ihtiyaçları az e arar bir laf kalabalığının içinde oldu- arketmiyor musunuz? İşimizden ziyade po- iltikayla, “seçimle, kıbrısla meşgul olduğumuzu O hisset- miyor musunuz? Değişik bir on saat beni en ziyade bu konu üzerinde düşündürdü. Bir memlekette halkın neye ilgi duyduğunu en iyi gazeteler gösterir. Gazeteleri açı- nız ve balanız: Sadece politika, sadece Kıbrıs ve sadece seçimler. Bizim başka konumuz yok mu? Evet şimdi bir de Spor-Toto! Ama, başka? Bu, milletçe verdiğimi randımanın (düşüklüğünün başlıca sebebi olsa gerek. Bir defa daha yazmıştım. Mat- baada, benim çalışma odamın tam karşısında bir büyük ve son derece önemli devlet dairesi var. Bazen gözüm ili- iyor: Memurlar, hele memur hanımlar o odadan o odaya gidiyorlar, kümeleniyorlar, gevezelik (ediyorlar. Eminim kovuştukları işleriyle hiç, ama hiç ilgisi (bulunmayan konulardır. Zira, akıllan islerinde değil ki.. Bunu Oon- ların bir kusuru olarak söylemiyorum. Aklımız işimizde değil. Aramızda, hayatı işi olan kaç kişi vardır? Bunları parmakla ancak gösterebilirsiniz. İşsizlikten şikâyet e- diliyor. İşsiz çok. Ama kim bunlar? “Ne iş yaparsın?" diye sorduğunuzda «Her işi yaparım, abi!" diyenler. Yok sn biz matbaaya gerçekten usta, işinin ehli, bir konuda bilgili kimseyi mumla arıyoruz da öyle buluyoruz. Her sahada bu böyle değil mi? Sokaktan geçerken yol ya- pan veya çukur kazan ameleye bakınız. İki kazma sal- layıp beş dakika dururlar. Aralarında laflarlar. Bir fır- satını buldular mı, hemen oracığa çökerler veya uzanır- lar. akılları, ne ruhları işierindedir. Heyecanlan yoktur, canlılıkları yoktur, yaptıkları bir şevk verme- mektedir. Çukur kazmanın şevki mi olur (denilebilir. Olur. Bu, işin şevkidir. Karadeniz Ereğlisinde çukur ka- a o esnada, çukur kazmayı, çukuru daha iyi kazmayı düşünüyor. Bilmiyo nci Demir - Çeliğin, sadece mal- zemesi ve mühendisliği bakımından değil de zihniyeti, iş anlayışı, çalışma tarzı ve metodu itibariyle de ameri- kan olmasının mı bir neticesi? Zira. o tempoya ayak uydurmadan bu tesisi kurmak imkânsızdır. O rısı, politikayı, ihind e dili uydurulabilir. Yoksa bu. yeni ve değişik bir Türkiyenin mi bir manzarasıdır? Böyle bir Türkiye mi yavaş yavaş doğuyor, beliriyor?. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bu çeşit çalışılan bir kaç yer daha gördüm. Onlar özel sektöre ait müesseselerdi ve mutlaka yabancılarla, m bir Meler vardı. Biz kendiliğimizden bu d e geçebilecek miyiz? Ken- dimizi işimize olduğumuz gibi vererek çalışma usulünü hayatımızın prensibi yapabilecek miyiz? Kısacası bir ha- raret içimizi ısıtacak mı, yoksa donmuş manzaramızı ve asksız çalışmamızı zincir gibi sırtımızda taşıyacak mı- yız?.