bir prensip kararı alınmıştı. Bu pren sip kararı üzerine Mili Eğitim Ba- kanlığı, Operanın bağımsızlığına ka- vuşmasını, faaliyetinin gelişmesi (oba kımından zaruri gören bir sanatçı ve İdareci grupuna, maksadı e sağlıyacak Sarıgöllü ile 85 arkadaşı tarafından benimsenerek, kendi teklifleri olarak Meclise sunulmuştu. Nazari bakımdan kimsenin itiraz etmiyeceği Operanın Devlet Tiyatro- sundan ayrılması işi, ne yazık ki tat- bikatta bazı önemli mahzurlara yol açmakta ve böyle bir tasarı aceleye getirilerek Meclisten çıkarılırsa, bu- gün için, fayda yerine zarar vereceği anlaşılmaktadır. Bu mahzürların yaşında Devlet Ti yatrosunun büyü senli klasik eserler için olduğu Oo ka- dar teknik bakımdan kusursuz bir olduğu Büyük Tiyatro binasının, ba- gımsızlığına kavuşacak oOOperaya dev- redilmesi gelmektedir. O takdirde Dev let Tiyatrosunun ulaştığı sanat sevi- yesinde önemli yeri olan bu bina me- selesi nasıl halledilecektir?. Aynı bina içinde-iki bağımsız Genel oMüdürlü- gün çalışmasında ve temsiller (o ver- mesinde karşılaşılan teknik ve idari güçlükler ise, bir süre önce yapılmış olan iki yıllık denemenin ışığı altın- da, henüz hatırlardadır. Kaldı ki O- pera bölümünün, bugünkü solist kad rosu ve orkestra imkânları bakımın dan her akşam perdesini açmak ve temsiller vermek kudretinde olmadı- ğı, hele yeni tasarıya göre, imtihan açılarak seslerini kaybetmiş solistler tasfiyeye (o uğrayınca bu (imkânların daha da azalacağı bilinmekte İken.-. Mahzurlar bundan ibaret de de- ğildir. Teknik atelyeleri (o ayırmanın, yenilerini kurmanın, ve ancak uzun yıllar ve emekler sonunda (yetişmiş mahdut sayıdaki teknik personel Ope- raya devredilir veya Tiyatroda kalır- sa yeni bir teknisyen kadrosu (o yetiş- tirmenin güçlükleri, sonra Muhasebe, Levazım, .ambarlar v.s. gibi oldukça geniş bir idari teşkilâtın Opera için de yeniden kurulmasının gerektireceği ağır, mal! külfetleri de göze oalmak icabedecektir. İşte, geçen haftanın ortalarında. Milli Eğitim Bakanının başkanlığın- da toplanan, ilgili idarecilerle uzman- lardan kurulu bir Komisyon, ta- sarının getireceği bütün bu mah- zarlar! enine boyuna görüşmüş, neticede İstanbuldaki Opera binası ta mamlanmadan ve Devlet Operası Oo binaya yerleşmeden önce böyle kesin bir ayınma gidilemiyeceği kanaati ko nuşamalara hakim olmuştur. Kent Oyuncularında "Halkın Gözü" ocalar uyanıyor Oyun : I — "Kalbin Sesi" (The Private Ear); komedi, 1 perde. 2 — "Hal- kın Gözü" (The Public Eye); komedi, 1 perde. Yazan : Peter Shaffer. Çeviren : Orhan Azizoğlu. Tiyatro: Kent Oyuncuları topluluğu (Dormen Tiyatrosunda). Sahneye koyanlar: I — Yıldız Kenter. 2 — Müşfik Kenter. Dekor : Doğan Aksel. Işık : Nurettin Sezer. Konu: 1— tanımadığı, mizacını, zevklerini bilmediği bir gençkıza kendi duygu ve düşüncelerine göre şekil veren, sonra, evine yemeğe çağır- dığı ilk akşam, onun, en yakın arkadaşıyla "işi pişirdiğini" farkeden toy bir delikanlının uğradığı hayâl kırıklığı. 2 — Kalıplaşmış evlilik hayatının biteviyeliği içinde, kadın ruhunun her zaman aradığı sıcak ilgiyi, kendile- rini kaptırdıkları işleri yüzünden, ihmal eden bencil kocaların o karılarının peşine hafiye talanca- kendi kendilerine yarattıklarını anladıkları tehlike- er... Oynıyanlar: I — Erol Günaydın (Bob), Tuncel Kurtiz (Ted), Gülsün Kamu (Doreen). 2 — Erol Günaydın (Julian Christoforou), Tuncel Kurtiz (Charles Sidley), Sema Özcan (Belinda Sidley), Beğendiğim : Birkaç yıl önce Dormen topluluğunun -Ankarada da- oy- nadığı "Beş Parmak" tan tanıdığımız Peter Shaffer'in, birer perdelik oyun» ların sıkı disiplini içinde, hayatın acı tatlı gerçeklerini duyurmakta göster- diği başarı... I — Yıldız Kenterin, psikolojik özellikleri değerlendiren, canlı sahne düzeni. Erol Günaydının sıkılgan, hayalci Bob'a: Tuncel Kurtizin da neşeli ve kendinden emin gönül avcısı Ted'e kazandırdıkları inandırıcı yüz- ler. 2 — Müşfik Kenterin, ingiliz kaşesini veren, ağırbaşlı sahne düzeni Doğan Akselin -her iki oyun için- havalı dekorları. Oburluğu ve şapşallığı içinde şaşılacak kadar ince ruhlu ve düşünceli, özel dedektif Julian'ı pitto- resk ve sevimli bir tip halinde yaşatan Erol Günaydının başarılı kompozis- yonu. Sema Özcanın canlı ve çekici Belinda'sı. Beğenemediğim : I — Gülsün Kamunun etkisiz Doreen'i. 2 — Tuncel Kurtizin silik kalan Sidley'i. Sonuç : Erol Günaydın, önemli ve çok değişik iki rolde, bütün kaabiliyet- lerini ortaya koyma imkânlarını veren ve yalnız onu seyretmek için ka- çırılmaması gereken apayrı çeşnide iki oyun. Lütfi AY AKİS/27