22 Şubat 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

22 Şubat 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Satıhtaki meseleler Geçen haftanın sonlarında Siyasi Partiler Kanunu Tasarısı ile ilgili müzakereler yepyeni bir safhaya gir- di. AP yöneticileri bunun böyle devam edemiyeceğini ileri sürerek bütün par tilerin katılacakları bir uzlaştırma Ko- misyonu kurulmasını istediler. Mese- leler burada incelenecek, mümkünse bir hal çaresi bulunacaktı. Teklif baş- ta CHP olmak üzere bütün partiler ta- rafından müspet karşılandı. Komisyon bayram tatilinden de istifade ederek Cuma akşamından itibaren çalışmala- rına başladı. Görüşmelerin oağırlık (o merkezini başlangıçta, tasarının Anayasaya ay- ırı olup olmadığı meselesi teşkil etti. AP liler soruyor. Coşkun Kırca da bu soruları ustalıkla cevaplandırıyordu. Daha sonra bu kanunun çok geniş bir alanı kapsadığı İleri sürüldü ve "böy- le bir kanun karşısında bütün siyasi partilerin tüzükleri aşağı yukarı aynı olacaktır" dendi. Ön seçimlerden şikâ- yet edildi. AP tarafından gelen bu ya- kınmalar, bazen Kırca ve bazen de E- min Paksüt ve Çelikbaş tarafından cevaplandırıldı. Kırca kanunun parti- lere yeteri kadar serbest bir saha tanı- makta olduğunu, kendilerine istedik- leri kadar tüzük hazırlayabileceğini söyledi, Ragıp Gümüşpala Kim okur, kim dinler ? ön seçimlerin olmuş aday yoklamaları çare olduğunu izah etti. Aslında AP nin tenkidlerinde haslı noktalar yok de- ğildir. - Meselâ, bir seçim çevresinde 1000 den aşağı Kayıtlı üyesi olmayan partilerin, aday yoklamalarını Genel Merkez kanalıyla yapmaları bunlardan biridir. Zira her kayıtlı üyenin yılda en aşağı 12 lira aidat ödemesi gerek- mektedir ki, Türkiyenin mevcut şart- lan göz önünde tutulursa -köylü çoğu zaman 60 kuruşluk vergi borcunu ö- deyememekte ve bu yüzden mahkeme- ye düşmektedir- bunun doğuracağı aksaklıklar kolayca tahmin edilebilir. Kanun bu şekilde yürürlüğe girdiği takdirde 1000 seçmen için 12 bin lirayı ödeyebilecek mali güçte olanlar seçi- lebilecek ve Millet Meclisi bir burjuva meclisi haline gelecektir. Bu ise parlâ- mentoda halkın değil, belirli bir zümre nin temsil edilmesi demektir. Öte yan dan genel merkeze tanınmış olan yüzde Silâ 15 arasında değişebilen merkez kontenjanı da bu mahzuru o karşıla- maktan uzaktır. AP liler bu orana da itiraz etmekte ve her partinin genel merkez kontenjanını kendi tüzüğüne göre tesbit etmesini o istemektedirler. Oysa maddenin gerekçesi bu konten- jan kanalıyla Parlâmentoya her türlü politik endişeden imkân nisbetinde u- zak kimseleri estirmektir. Zira seçim- artık dejenere için en iyi Dehşet içinde bir parti Kk eodan gözleri dönmüş, telaştı, her tarafı titreyen, yüzü sapsarı bir parti: A.P. Nedir bu korkunun sebebi? Siyasi Partiler Kanunu! Bakınız, bu partinin bir organı Siyasi Partiler Kanununu nasıl anlayıp, nasıl anlatıyor: "Çemişkezekte bir partili solculuktan, sağcılıktan veya buna mümasil bir suçtan mahküm oldu mu, bu hal onun mensup olduğu partinin kapatılması için kafi se- beptir!. Bir ilçenin.parti idare kurulu suç sayılacak her han- gi bir kararı yanlışlıkla da olsa aldı mı, o parti yok edi- liyor. Bir partilinin işlediği suçtan milyonlara dayanan bir parti hakkındaki bu ağır kararı demokrasi kuralları ile telif etmeye imkân var mıdır?" Halbuki, Siyasi Partiler Kanunu bu değildir. Siyasi Partiler Kanununu böyle anlamaya da imkân yoktur. Bu, gerçeğin pek kaba bir detormasyonundan başka birşey sayılamaz. Bir partilinin mahküm olmasıyla bir parti ka- patılır mıymış? Elbette kapatılmaz. Ama Siyasi Partiler Kanunuyla da kapatılmamaktadır ki.. Bir ilçenin parti idare kurulunun suç işlemesiyle bir parti yok edilir miy- miş? Elbette edilmez. Ama, Siyasi Partiler Kanunuyla da yok edilmemektedir ki.. AKİS/14 Siyasi Partiler Kanunu neyi menediyor? Bir partili, Anayasann bir partinin kapatılması için kâfi gördüğü suçlardan birini işleyecek, partisi de onu reddetmeyecek, yani suçuna fiilen iştirak ettiğini gösterecek, parti o Za- man Anayasa Mahkemesi önünde hesap verecektir." Yok- sa, partiyi ilzanı etmeyen, partinin reddettiği bir suçtan dolayı Anayasa Mahkemesinin ceza vermesi bahis ko- nusu bile değildir. Siyasi Partiler Kanunu, Anayasada zaten derpiş edilmiş bir takım hususların tatbikat saha- sını nizama sokmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Peki, niçin A.P, dehşet içinde? Çünkü A.P. ye bu suretle, "Tavşana kaç, tazıya tut" demek kapısı kapatılmakta, başına da Damoklesinkine pek benzeyen bir ağır kılıç asılmaktadır. Hem yobazları kışkırtacaksın, onları tutacaksın, hem de bu suçtan Ana- yasa Mahkemesi önünde hesap vermeyeceksin,. Hem Dev- rimlerin aleyhtarlarını sinende barındıracaksın, hem de Devrim aleyhtarı olarak sana kimse bir şey söyleyemeye- cek. Hem tarihimizdeki her ileri hareketi bir komünist ve- ya Siyonist tahriki sayanı Mecliste kendi sıralarının ba- şına oturtacaksın, hem de 31 Mart hortlakçısı diye yaka- na kimse yapışmayacak. Ya, yağma var Pala Paşa? A.P. şöyle bir etrafına bakınmalıdır: Kendisinden başka bir gocunan var mı? Acaba, nedir bunun sebebi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: