KIBRIS OLAYLARI İki cephe üvenlik Konseyinin New Yorktaki toplantısı böyle bir hazırlık devre- sinden sonra başladı. George Ball Londrada ingiltere ( Dışişleri Bakanı Butler ve Communwealth ile Münase- betler Bakanı Söndyee amerikan gö- rüşünü anlattı, Ankarada İnönüye yap- tığı vaadi, verdiği oteminatı söyledi. İngiltere ve Amerika, Güvenlik Konse- yi açıldığında bir ve beraberdiler. Zaten Konsey toplantısı başladığın- da kimin kiminle olduğu hemen ortaya Brezilya delegesi mutad yerlerini aldılar. Meseleyle il- gileri bulunan, fakat Konseye dahil ol- madıkları için oy hakları olmayan üç devlet mevcuttu: Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs. Kıbrısı, rum Dışişleri Ba- kanı Kiprianu temsil etmek istiyordu. Buna ise,. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yar- dımcısı oFazıl Küçüğün itirazı vardı. Kibrisin dış politikası, mevcut andlaş- malar gereğince, Makarios ve Küçük tarafından müştereken .tedvir olun- maktaydı. (Halbuki Kiprianu sadece Papazın adamıydı. O bakımdan, Kıbrıs Devletini hukuken temsil yetkisi yok- tu. Bu itiraza, Konsey toplantısına ka- tılmış ve Başkanın yanında yer almış bulunan Genel Sekreter UThant ce- , Kiprianunun iti fından imzalanmıştı, o bakımdan mak- bul sayılması gerekti! At nah şeklindeki masanın bin u- cuna Kiprianu ve yardımcılarıyla Yu- Daimi Delegesi Adnan Kural hastay- dI. onun yerini Washington Büyük El- t Menemencioğlu almıştı. imiz Turgu Türkiye temsilci masanın tam öbür u- cundaydı. Müzakerelerin başından iti- baren Rus Blokunun -Rusya ve Çe- koslovakya- rumları tuttukları hemen anlaşıldı. Rus delegesi Fedorenko önce Kıb- rıs Dışişleri oOBakanın konuşmasını istedi. (Halbuki Konsey, ingilizlerin müracaatı üzerine toplanmıştı. Fedo- renko "Kıbrısın temsilcisi Dışişleri Ba- kanıdır, onun için önce o konuşsun" dedi veri ilâve etti lında Konum ilk müracaatı bı AM O zaman toplantı te- hir edildi. Kıbrıs delegesi ilk toplantıda memleketinin karşısında (o bulunduğu tehlikeleri anlatamamıştı. Kıbrıs Hü- kümetinin ve Cumhurbaşkanının Kon- seyden ne beklediklerini bilmek önem- lidir." Fakat ingiliz delegesi söz hakkının AKİS/12 kendisinde bulunduğu hususunda ısrar etti ve Başkan ona hak verdi. Bunun üzerinedir ki ingiliz delegesi görüşünü anlattı. Taraflar konuşuyor İpeiliz delegesini Kıbrıs temsilcisi, o- nu Turgut Menemenoioğlu, onu da yunan delegesi takip ettiler. İngiltere, Türkiye ve Yunanistan milletlerarası bir polis kuvvetinin Adaya gönderilme sinin en önemli mesele olduğu husu- sunda birleştiler. İngiliz delege Makari- osuun ne uyuşmaz bir adam olduğunu misaller ve hadiseler zikrederek bildir- di. Sir Patrick Dean "İlk önce Adaya sükünet geri gelmelidir" dedi. Turgut Menemencioğlu Yedek o kuvvet Fakat Kiprianu konuşmaya başla- yınca, işin içindeki iş bir defa daha suyun yüzüne çıktı. Makariosun tem- silcisinin söylediği şuydu: Kıbrısa hiç kimse müdahale edemez. Şunu açıkça belirtmek isterim ki eğer mevcut an- laşmalar bazı kimseler tarafından Kıb- rısın Oo bağımsızlığına ve bütünlüğüne sınır getirir şekilde yorumlanıyorsa bu anlaşmalar bizim için mevcut değildir. Milletlerarası bir kuvvet Adaya, eğer Türkiye mevcut anlaşmalara göre hak- larını kullanmak ister ve asker çıka- rırsa ona karşı mukavemet etmek için gönderilmelidir! Yani Kiprianunun istediği asker, Kıbrıstaki Makarios Hükümetini Tür- kiyeye karşı, gereğinde silâh kullana- rak savunaca bir kuvvet olacaktır. Bu kuvvetin himayesinde Makarios A- dadaki türk cemaatini sultası altına alacaktır. Rus delegesinin bu tekliften pek hoşlandığı hemen görüldü. Bir kaç senedir bize boyuna dostluk şarkıları söylemiş olan (Krutçefin o temsilcisi, Kiprianu konuştuktan sonra toplantı- nın talik edilmesini istedi. Ötekiler iti- raz ettiler: Türkiye de konuşacaktı! Nitekim toplantı, Türkiye ve Yuna- nistan delegeleri konuştuktan, sonra talik edildi. Büyükler kapışıyor K ibrıs İşinin, gerçekte hangi seviye- de ele alınmakta olduğu ertesi gün- kü müzakerelerde ortaya çıktı. O cel- sede, Rusya ile Amerika görüşlerini söylediler. Amerikanın bir (o prensibi savunduğu hemen anlaşıldı, o Rusya- nın ise demagoji yaparak Makariosu kışkırttığı ortaya çıktı. Zira Amerika- nın Birleşmiş Milletlerdeki Başdelege si ve eski Cumhurbaşkanı adayı Ste- venson büyük bir serinkanlılıkla (o ve kendinden, davasından emin adamla- rın ağırbaşlılığı içinde meseleyi her- s Milletler- na kesin bir hayır cevabı verdi. dan sonra, bir defa bu prensibi ove Zürih ile Londra Andlaşmalarının yü rürlükte bulunduğu gerçeğini konuş- masına temel yaptıktan sonra Baş- delege Adadaki bütün huzursuzlukla- rın sebebinin Makariostan başkası ol- madığını bildirdi. Stevensonun konuşması, Rus de- legesi Fedorenkonun o günkü konuş- masına cevap mahiyetinde oldu. Rus delege oturumun başında tam 45 daki ka konuştu, fakat bir çelişmenin için den kendisini kurtaramadı. Fedoren- ko, Birleşmiş Milletlerin bir andlaş- mayı tebdil veya tağyir hakkı olduğu nu söylemedi. — İfadesine göre, | Andlaşmalarının siperinde (İngiltere ve Türkiye Kıbrısa tecavüz emellerini gizliyorlardı! Fedorenko tabii, yade NATO'yu itham etti, fakat Rus ya için geri çekilme kapılarını da açık tuttu. Güvenlik Konseyi, toplantısını Cu- maya bıraktı. Dikkati çeken husus, İngiltere Konseye bir. karar suretiyle geldiği halde bunu Başkanlığa sun- mamağıdır Bu suretle. Genel Sek- reter U'Thant'ın bir teklifine yeşil ışık yakılmaktadır. Fakat U'Thant da 1960 Andlaşmalarının mevcudiyetini ve bunların yürürlükte olduğunu ka- bul ettiğine göre Makariosun inadın da ısrar etmesi sürpriz olmayacak- tır.