YURTTA OLUP BİTENLER Partiler Danışıklı döğüş Haftanın başlarında Salı günü Siyasi Partiler Kanunu Tasarısı, şimdilik meçhul olan bir tarihte tekrar görü- şülmek üzere rafa kaldırıldı. Oysa Kıb- rıs olaylarının yanı sıra, son günlerin başlıca polemik konusu bu olmuş, her kafadan, her çevreden türlü sesler yükselmişti. Tenkidler sahiplerinin bulunduktan çevrelere göre çeşitli uç- lardan yöneltiliyor ve tasarı bir bütün olarak değil de "fil ve körler" hikâye- sinde olduğu gibi belirli bazı kısımları müstakilen ele alınarak inceleniyordu. Böylece tenkid sahiplerinin bakış' açı- larına göre tasarı türlü tefsirlere uğ- radı. Faşist karakterli oldu, sol tema- yüllü görüldü ve hattâ ni © ay- kırı olduğu dahi ileri sürüldü Ancak bu tehkidler nihayet birer fikrin ifadesidir ve Hükümetin karşı fikirlerle ortaya çıkarak bunları çü- rütmesi mümkündür. Oysa tasarıyı sabote etmek için o başka yollara da başvurulmuştur. Tasarının Millet Mec- lisinde görüşüldüğü süre boyunca AP kürsüde fikre karşı fikirle mücadele- den daima kaçınmış ve artık beylik- leşmiş bir takım küçük parlâmento o- yunlarını tercih etmiştir. AP yöneti- cileri sık sık Gruplarını Meclisten Çek- mişler ve sonra da içerde bıraktıkları 5 üye vasıtasıyla çoğunluk kalmadığı- ı ve müzakerelerin devam edemiye- ceğini ileri sürmüşlerdir. AP nin bu obstrüksiyonu ilk bakışta başarılı bir taktik gibi görünmekteyse de işin as- ımda bilerek veya obilmeyerek diğer partilerin bu taktiğin uygulanmasına filet olmaları AP nin işini kolaylaştır- mıştır. Zira 44 üyeden müteşekkil AP grubu 154 kişilik Mecliste çoğunluğu teşkil etmemektedir. o Diğer partilere mensup milletvekillerinin biraz daha az kahve içmeleri, koridorlara biraz daha seyrek (oçıkmaları ile bu çeşit obstrüksiyonların kolayca önlenmesi mümkün olacaktı. Ama, olamadı. Maceralar gemisi giri Partiler Kanunu o Tasarısının ilk hazırlıkları bundan iki yıl ka- dar geriye, Birinci Koalisyon Hüküme- ti devrine kadar uzanmaktadır. O ta- rihte AP ile CHP nin müştereken im- zaladıkları protokolde, bu kanunun A- nayasanın iki yıl içinde çıkarılmasını emrettiği kanunlardan olduğu kabul e- dilmiş ve hemen hazırlıklara geçilmiş- tir. Böylece başlıyan çalışmalara son- Emin Paksüt - Fethi Çelikbaş Sevimli radan çeşitli, kollardan devam edildi. CHP ve AP Gruplarında birer komis- yon kuruldu. İçişleri Bakanlığında bir tasarı hazırlandı. o Bu arada Kasım Gülek ve Kemal Sarıibrahimoğlu da bir Siyasi Partiler Kanunu teklifi sun- dular. Gerek Gülekin teklifi ve gerek- se İçişleri Bakanlığında (hazırlanmış olan tasarı tatmin edici bulunmadı. Birincisi tamamen o yuvarlak lâflarla doluydu ve bir çok boşlukları o vardı. İkincisi ise, bir ceza kanunu niteliğin- deydi. Her ikisi de beğenilmeyerek, İ- kinci Koalisyon Hükümeti tarafından CHP, YTP, ve CKMP den ikişer kişiy- le temsil edilen bir komisyon kuruldu. Komisyon daha önceki grup çalışma- ları. Hükümet tasarısı ve Gülekin ka- nun teklifini dikkate alarak yeni bir tasan hazırladı ve Hükümete sundu. Kısa bir süre önce Millet Mecli- sinde görüşmelerine başlanan bu ta- san özellikle AP Grupunca hiç de müspet karşılanmadı. Taşarının oha- zırlık safhasında bu. partiden en u- fak bir sızıltı çıkmadığı halde görüş- melerde. AP militanları bir bardak su- da fırtına yaratabilmek için ellerin- den geleni yaptılar. Tasarının tümü hakkında yapılan konuşmalarla başlı- yan müzakerelerde bir türlü maddelere geçmek mümkün olamadı. Önceleri tenkidlerin ağırlık merke- sözcüler! sini tasarının Anayasaya aykırı oldu- gu fikri teşkil etmekte ve gerekçe ola- rak da Anyasada demokratik rejimin vazgeçilmez unsuru olarak gösterilen siyasi partilerin, bu kanunla kolayca bertaraf edilebileceği ileri sürülmek- teydi. Ama unutulan husus AP yöne- ticilerinin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdükleri bu kanunun lüzumuna Birinci Koalisyon Hükümeti .sırasında nasıl olup da imza koydukları ve böy- le bir kanunun koalisyon protokolünde yer almasına o zaman niçin ses çıkar- madıklarıydı. Bu husus kendilerine ge- rekli şekilde hatırlatıldığında bu se- fer, de kanunun çok geniş bir sahayı kapsadığı Heri sürüldü. AP ye göre A- nayasanın 19. ve 57. Maddeleri bu ka- nunun öngördüğü meseleleri ele al- maktadır ve üstelik bir de ceza kanu- nu meriyettedir. O halde gene aynı şeyleri ifade eden yeni bir kanuna ih- tiyaç yoktur. İlk bakışta son derece haklı gibi görünen bu teklifin de ger- çekle en ufak bir ilgisi yoktur. Zira, Anayasanın 19. ve 57. maddeleri umu- mi hükümlerdir ve bu hükümlerin bir kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim Anayasada bu husus iki yıl içinde çıkarılması gereken kanunları öngören geçici maddede de açıkça be- lirtilmiş bulunmaktadır. Ceza Kanunu ise doğrudan doğruya şahısları ilzam etmektedir. AKİS/13