7 Aralık 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

7 Aralık 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tı uykudur. Müstesna haller hariç, uy- ku haplarına rağbet etmek doğru de- ğildir. Yapılacak şey, fiziki ve moral geç bir kadın, diğer geceler erken yatarak ve meselâ on saat uyuyarak bunu telâfi etmelidir. Sıhhatli görünüşün gene çok önem- li bir şartı da karaciğerin iyi işlemesi ve temiz hava ile, iyi bir rejimle vü- cuttaki toksinlerin atılmasıdır. e Haf- tada bir defa açık havada iki saat üst- üste ve hızlı hızlı yürümek çok iyi ge- lir. Bundan başka, haftada bir defa er- ken yatmak, yatmadan sıcak bir ban- yo yaparak, vücudu fırçalamak ve 1sı- tılmış bir havlu ile kurulanmak, yemek yerine bir bardak soğuk süt içip uyu- mak çok faydalıdır. Rejim hiçbir zaman şok halinde ol- mamalıdır. Meselâ, 3 kilo kaybetmek istiyen bir kimse, bunu birdenbire de- ğil, yavaş yavaş kaybetmeye çalışmalı- dır. Bugünün,rejimi hergün değil, haf- tada iki-üç gün uygulanmakta ve re- jimi yapanları büsbütün açlığa mah- küm etmemektedir. Makyaj mizlik, makyajın temelidir, oçok hassas bir cilde sahip olmamak şar- tile, yüzü günde bir defa yumuşak bir fırça ve iyi bir sabunla temizlemek lâ- zımdır. Bundan sonra yüze besleyici bir krem sürülür. Cilt yavaş yavaş su- yunu kaybettiği için, buruşur. Bugün piyasada fondöten vazifesi gören bir- çok iyi "hidradant" kremler vardır. Bunlar hem cildi taze tutarlar, hem de pudranın tutmasını ve cilde zarar ver- memesini sağlarlar. Bu tip kremleri kullanmadan pudra sürmek doğru de- ğildir. Bunun üzerine, pudradan evvel, yanaklara ve çok belirsiz şekilde alın ve çeneye allık sürülür. Aynı ameliye, yanaklara, pudradan sonra, bu defa çok belirsiz olarak, tekrar edilir. Yü- zün bu şekilde makyajı bittikten sonra bütün yüzü aşağıdan yukarıya doğru nemlice bir pamukla hafif hafif dar- belemek lâzımdır. Bundan sonra sıra, gözlerin ve dudakların boyanmasına gelir. Gözler gündüz hafif boyanmalı- flır. Dudaklar için soluk pembe yeri- e açık, fakat çok canlı bir kırmızı kullanılmaktadır. Bu yılın büyük bir özelliği de, çok tabii duran takma saçlardır. o Siyah saçlı bir kadın bundan böyle, isterse, bir gece için sarışın olabilecek ve sarı- şın kadın siyah saçı deneyebilecektir. Yeni perukalar eskisi gibi suni duruş- lu olmadıkları gibi, fiyatları da eskisi kadar fada değildir. Sonra, bunların içinde o kadar tabiileri vardır ki, sık sık berbere gidemiyen kadınlar, bunla- rı rahatça büroya da giyebileceklerdir. Mutlu muyuz? İpsanlığın bütün mücadelesi mutluluk İçindir. Kişi olsun, topluluklar olsun, tarih boyunca hep bu mutluluğa erişmek için savaşmışlardır. Görüşler ve değerlendirmeler değişik olmakla beraber, savaşlar, fetihler, çeşitti siyasi ve sosyal mücadeleler hep bu amaç etrafında meydana gelmiştir. Büyük halk kitleleri için mutluluk isteyenler, çoğu zaman, bencil bir mutluluk peşinde koşan çıkarcı zümreleri karşılarında bulmuşlar, basen de toplum mutluluğunu göz kamaştırıcı bir yem gibi ortaya sürenler kendi ih- tirasları uğruna bu toplumlun felâkete ve bedbahtlığa sürüklemişlerdir. Ama her ne oluna olsun, tüm olarak insanlığın peşinde koştuğu şey, mutluluktur. Bugün, ileri dediğimiz toplumlar, kişinin mutluluğunu toplum mutlulu- ğu ile en fasla bağdaştırabilen toplumlardır. Toplum, kişilere eşli haklar ve eşit imkânlar sağlar ve kişi çalıştığı, çabaladığı nispette bu imkânlardan faydalanır. Böylece toplum kalkınması, o toplumda hüküm süren nisam ka- dar, kişinin çabasına da bağlıdır. Ancak kişinin, mutlu olmanın yollarını öğrenmesi de şarttır. Bugün artık, mutluluğu, irademiz haricinde kalan dış olaylara, kadere bağlayamayız. Bir insanın, ömrü boyunca hiçbir bahtsızlığa, hiçbir felâkete uğramaması mümkün değildir. Zaten dikkat edilecek olursa, insanları bed- baht eden şeyler de bu fevkalâde olaylardan çok, intibaksızlıklar ve gün- delik hayatın getirdiği tatminsizliklerdir. Bunlasın altedilmesiyledir ki, ka- san mutluluğa erişir. Bunların altedilmemesi ise, herşeyden önce İnsanın içindeki yaratıcılık vasıflarının geliştirilmesi ile mümkündür. Kısacası, tu- gunun insanı yaratıcısı olduğu nispette mutludur. Eser büyük veya küçük olabilir ama, insanoğlu aradığı mutluluğu bulabilmek için, muhakkak su- rette kişiliğini göstermek ve yaşadığı hayata birşeyler katmak, yaratıcı ol- mak zorundadır. Hergün aynı işleri yapmak; meselâ yemek pişirmek veya dosya tutmak can sıkıcıdır ama, yeni yemekler deneyerek, bunlara buluşlar katarak, dosya tatmaya bir yenilik, kolaylık getirerek, bu gündelik işlerin yanında boş saatleri eser vermek suretiyle doldurarak, insan, hayatım renk- lendirebilir. Kafası Veya elleriyle birşeyler yaratan kimse, toplum ona kişili- ğini gösterme imkânını verdikçe, mutludur. Mutlu olmak küçük yaştan öğrenilir veya insan onu daima dış olaylara bağlı, kısmete, kadere bağlı bir ankakuşu olarak görmeye alışır, onu boş yere bekler durur. Yalnız taklitçiliği öğrenen, bütün zamanlarını filânca ar- tiste veya sporcuya benzemek için harcayan, boş samanlarını hiçbir şekilde değerlendirmesini öğrenmemiş olan ve "acele yaşama" modasına oymayı adeta bir şeref meselesi yapan çocuklarımız yarın nasıl mutlu olabilirler? Taklitçilik ve çabuk, kolay yaşama merakı yaratıcılığın yerini aldıkça mutlu- luk, erişilmesi güç bir hayal olarak kalacaktır. Bugün toplumumuzda, bu an- lamda, kaçımız mutluyuz, bilemiyorum ama, herhalde çocuklarımız için bir- şeyler yapmalıyız. Büyük toplum meseleleri yanında kişinin bu küçük me- selesinin de rol oynadığı bir gerçektir. Jale ANDAN AKİS/29

Bu sayıdan diğer sayfalar: