uygulama yılı bütçesine bir önceni yıl- dan binen açıklar yeni gelir kaynak- lan arama gayretlerine müncer olacak ve pek tabii olarak en kolay çareye, yeni vergilere başvurulacaktır. Bu ise sonu olmayan bir macera, tehlikeli bir fasit daifeden başka birşey değildir. Ferit Melen ise bundan kısa tir süre önoe alınan tedbirler müspet so- nuç verdikleri takdirde 1913 bütçesinin açıksız kapanabileceğini veya hiç de- ğilse açık miktarının plâncıların tah- min ettikleri kadar büyük olmayacağı- nı ileri sürmekte, bu konuyla ilgili ola- rak bambaşka rakkamlar vermektedir. Melene göre 1963 uygulamasının son 8 ayma ait Ni alındıktan sonra, daha önce tahm olunan hedeflere nisbetle gelirlerde 250 milyon lira, karşılık paralarda 250-300 milyon li- ra noksan görülmüş ve bunlara TBMM ne tahsis olunan 250 milyon liralık ek ödenek de ilâve edilince 1963 progra- mında bazı değişikliklere ogitmek bir zaruret haline gelmiştir. İşte cari har- camalarda yapılması kararlaştırılan yüzde 7 oranındaki tasarruf bu zaru- retin mahsulüdür. Ancak bu arada Maliye Bakanlığı oldukça büyük bir çam devirerek Hükümete sunduğu ya- zılı metinde tasarrufların (o "tercihen cari harcamalarda" yapılması gerekti- ğini bildirmiş, bu ise bir çok teşebbüs- lere yatırımlarda yaptıkları kısıntılar için bir "mazeret" imkânı vermiştir. Oysa plândan gaye yatırımların hiç bir şekilde aksatılmamasıdır. o Melen yüzde 7 oranındaki tasarrufun hayli li- mit verici olduğunu ifade etmekte ve böylece açığın 400 milyon lirasının kar- şüanabUeceğini o-Şimdiden Merkez Bankasında 500 milyon lira bloke edil- miş bulunmaktadır - ileri sürmektedir. Altına hücum bütçesinin tamamlanarak TBMM ne sunulduğu şu günlerde üzerinde en çok durulan konulardan birini de ithalât sistemi ve Merkez Bankasının dış ülekelerdeki altın stoklarından bü- yük bir kısmının terhin etmiş olması teşkil etmektedir. Gerçekten gerek pi- yasada dolaşan fısıltıların ve gerekse de konsorsiyum kanalıyla temin edile- cek dış yardımların gecikmiş bulun- ması sebebiyle Merkez Bankası ithalât için gerekli transferleri yapabilmek için dış ülkelerde bulunan 47 milyon dolar- lık altın stoklarından 43 milyon dola- rım terhin etmiş bulunmaktadır. Meselenin aslı bundan bir yıl kadar önceye, 1962 yılının sonlarına okadar uzanmaktadır. O tarihte 1968 yılı prog- ramı hazırlanırken ithalât üstelerinde liberasyon sisteminin kaldırılacağı yo- Ziya Müezinoğlu Sel gider, kum kalır lunda bir söylenti çıkmış ve bu sebeple 1963'ün başlarından itibaren ithalâtçı- lar daha çok spekülâsyon (amacıyla dışarıdan geniş mikyasta mal getirtmek üzere teşebbüse geçmişlerdi. Ekonomi- de "rush" tâbir edilen bu piyasa hare ketinde, ithalâtçılar o özellikle otomo- bil lâstikleri ve kamyon için talepte bu- lunuyorlardı. Hükümet, önceleri kon- sorsiyumdan alınacak yardımlara gtive nerek bu mutad dışı ithalât teşebbüs- lerini önlemek için hiç bir gayrette bu lunmadı. Ancak saman ilerledikçe üs- telere rağbet artıyor, buna mukabil Merkez oBankası döviz stoklarında transferler sebebiyle bariz bir azalma görülüyordu. Yalıtanların ve özellide ithalât için son derece önemli olan Fransız ve Alman yardımlarının da ne nüz tahakkuk etmemiş olması Mer- kez Bankasını çok müşkül durumda bı- rakmıştı. Dununa bir çare bulmak üze- re acele bası tedbirler alınması gere- kiyordu, ilk olarak transfer formali- telerinin uzatılması düşünüldü. Böy- lece konsorsiyumdan alınacak yardım- lar için zaman kazanılmış oluyordu. Fakat bu ithalâtçı tüccardan yükselen şikâyet leşlerinden başka bir fayda sağ- lamadı. Altın stokları gen aynı hışla erimekte devam etti. Nihayet geçen ayın 18 inde alman yeni bir kararla teminat nispetleri yükseltilerek spekü- latif hareketlerin tamamen değilse bi- YURTTA OLUP BİTENLER le büyük bir kısmının önlenmesi müm- kün olabildi. C.H. P Karar Hs aftanın ortasında çarşamba günü, Koalisyonla ilgili temaslar oumumi efkârı ziyadesiyle meşgul ederken, bir başka bomba patladı ve nazarlar bir kere daha CHP. ye çevrildi. CHP. Yük- sek Haysiyet Divanı, "Dörtler" adıyla bilinen Gülek, Doğan, Esengin ve Sun- gur hakkındaki kararını bildirdi. Gü- lek ve Doğan CHP. den ihraç edildiler. Kenan Esengin ve Celâl Sungura ise birer yıllık muvakkat ihraç cezası ve- rildi. Haber, duyulur duyulmaz büyük bir heyecan yarattı. Zira gerek Gü- lek, gerekse Doğan propaganda sana- tını pek iyi bilmektedirler ve aylardır, kendilerinin CHP. den ihraç edilemi- yeceğihi yaymaktadırlar. Ancak CHP. Yüksek Haysiyet Divanının Çarşamba akşamı verdiği karar, iki kafadarın he- saplarım yanlış çıkarttı. Gülek o ak- şam telefonun fişini çekti ve pusuya attı. Yüksek Haysiyet Divanında Gülek ve Doğan hakkındaki karar, 5 muhalif oya karşı 12 oyla alınmıştır. e Esengin ve Sungur hakkındaki karar ise 8 mu- halif oya karşı 9 oyla alınmıştır. Şimdi Gülek ve Doğanın durum- larının ne olacağı belli değildir. Acaba yeni bir parti için harekete nü geçecek- idd keşif bir faaliyete girişecek ve CHP ye dönmeğe gayret sarfedecektir. Zira ihraç kararından sadece üç gün evvel Gülek, içlerinde bu mecmuanın bir temsilcisinin de bulunduğu bir ga- Zeteci grubuna şöyle dedi: "— Ben CHP, liyim. Ne karar ve- rirlerse versinler, benim için değişmez. Kendimi gene CHP. li kabul edecek ve hakkımı arayacağım." Ayrıca, kendisinin partiden ihracı İçin bir sebep mevcut olmadığını da iddiadan geri durmadı CHP. içinde bir bomba tesiri yaratan karar, Partinin disiplin konusunda ne derece hassasiyet gösterdiğini bir kere daha umumi efkâra duyurmuştur.