35 milyon lira sallantıda! Fasih İNAL "sen ba- öle iken, sahibi bir gün bacağını burmağa başlayınca, Epikte tos, de da bacak cağımı buruyorsun ama, sonunda kırılacak" iraz sonra hakikaten kırılınca "ben sana demedim mi?" diye ilâve etmiş.. Herkes tarafından bilinen bu hikâyeyi niçin tekrarlıyoruz? AKİSin 1963 Nisan ve Mayıs aylarındaki sayılarında, o porselen ithal edilmemesi, eğer ithalât devam edecek olursa 35 milyon lira sermaye ile ku- rulmuş olan Tuzla porselen fabrikasının bu ithalâta odayanamıyacağı ve sallanmağa başlıyacağı defaatle yazıldı. Tabii bu söylediklerimize kimse al- dırış etmediği için sonunda koskoca porselen sanayii gayet müşkül bir du- nuna düştü. İdare Meclisi Başkanı, Umum Müdürü istifa ettiler. Şimdi her- kes, "Acaba dthalâta daha ne kadar devam edilecek ve 35 milyon, bu acaip ekonomi siyaseti karşısında daha ne kadar dayanabilecek?" diye hayret ve merakla bekleşmektedir. Memleketin 1963 yılında porselen istihlâki -Devlet Plânlama Teşkilâtı- nın hesaplarına gön - 2400 tondur. Piyasada anlaşmalı memleketlerden IX Kotayla İthal edilen porselenlerden 2500 tonluk bir stok, fabrikanın elinde de 1000 tonluk mal vardır, eder 3500 ton... Bir taraftan da fabrika harıl ha- til imalâta devam etmektedir. Böylece değil bu yılın, gene Plânlama tara- fından yapılan hesaplara göre, 1967 yılının -o tarihte ihtiyacın 3400 ton olacağı tahmin ediliyor- porselen istihlâkinin karşılanması kaabil olabile- cek kadar mal var ortalıkta... Bu durumda Ticaret Bakanlığınca -sadece Ticaret Bakanlığınca değil, bütün Hükümetçe- en kısa samanda ithalâtın durdurulması gerekirdi, de- gil mi? Bilâkis, çeşitli kanallardan akın akın memlekete porselen ithali devam etmektedir. memleketimizden aldığı tütünler karşılığım porselenle Esnaf Kooperatifleri için özel müsaadelerle bol Servet transferleri yolu ile alabildiğine por- Ve nihayet, normal yollarla porselen itha- Çekoslovakya, ödeme yoluna gitmektedir. bol porselen ithal edilmektedir. selen memlekete sokulmaktadır. lâtına da devam olunmaktadır. öylece, 35 milyon lira sermayeli koskoca ve modern bir tesis ayakta duramıyacak hale gelmiş bulunmaktadır. İş o kadar tahammül edilemez hale gelmiş bulunmaktadır ki yukarıda da yazdığımız gibi, müessesenin Umum Müdürü ile idare Meclisi Başkanı İstifa etmişlerdir.. İş bununla da kalmamış, fabrikayı destekliyen bir müessesenin erkânı arasında oOküçüm- senmiyecek değişiklikler olmuştur. Şayanı hayrettir ki, porselen ithalâtım durdurmak hususunda hâlâ bir teşebbüse girişilmiş değildir!.. Epiktetos'un bacağım kıran sahibi her halde sonunda yaptığından utan- mıştı. 35 milyon liralık milli bir müessesenin beli kırılırken, buna sebebiyet verenlerin hiç. olmazsa yüzlerinin kızarıp kızarmadığını nasıl merak ediyo- ruz, bir bilseniz!.. ve Suriyeden İstanbula gelen turistler, oya varmağa çalışmaktadırlar. gerekse sonbahar veya ilkbaharda İs- tanbuldan Suriye ve Lübnana giden turistler. Adana ile Ankara arasında doğru dürüst bir otel olmamasından dolayı büyük torluklarla karşılaşmak- tadırlar. Bir başka dert de, Antakyadan Su- riyeye gitmek için yayladağ gümrük kapısıdır. Biz, gümrük deyince, neden- se sadece Edirnedeki Yunanistan veya Bulgaristana açılan gümrük kapıları- nı anlaşıyoruz. Bu biraz Edirnenin İs- tanbula daha yakın olmasından, biraz da turist deyince sadece aklımıza Av- rupalı turisti getirmemizden ileri ge- liyor. Oysa ki, Avrupadan gelen turist kadar güneyden de memlekete turist gelmekte ve İstanbulda aylarca kal- dıkları için belki daha fazla döviz bı- rakmaktadırlar. Ankara ile Adana 495 kilometredir. Eğer Konya üzerinden gidilecek olur- sa, filhakika Konyada güzel oteller vardır ama, mesafe de 670 kilometreye çıkmakta, yâni 175 kilometre artmak- tadır. Bu yüzden Adanadan çıkan yol- cular âdeta Çölü geçeceklermiş gibi ha- zırlık yapmakta, bir an önce Ankara- AKİS/18 Yayladağ gümrük kapısı oAntakya- dan 55 kilometre mesafede ve dağlık bir arazidedir. Bu 55 kilometre içinde ne bir köy, ne de bir insan görmek kaabüdir. Suriyeden gümrüğümüze ek- seriya akşam arabayla gelen turistler, bu 55 kilometrelik yolu katetmek mec- buriyetinde kalmaktalar ve bu da bir hayli müşkül olmaktadır. Onun için, gümrükte Edirnedeki gibi iyi bir mo- tel yapmak çok faydalı olacaktır. Yay- ladağ gümrük teşkilâtının durumu ise bayağı yürekler acısıdır. (o Evvelâ bina, en ufak bir yağmurda bile şakır şakir aktığı için hem turistler üzerinde kö- bir tesir hem de çok yağdığından - daima bozuk olmak- tadır Dert bir değil ki H ele elektrik durumu evlere şenlik- tir. Jeneratör bozuk olduğu için, her saatbaşı bütün elektrikleri söndü- rüp motoru dinlendirmek icabetmek- tedir. Bu esnada ortalık zifi karanlığa bürünmekte, gümrüğe o sırada girmiş olanlar, elektrikler tekrar yanıncaya kadar arabalarında bekletilmektedir. imdi, bir yabancı memleketin güm- rüğüne zifiri karanlıkta girdiğinizi ve el feneri ile arabada bekletildiğinizi düşününüz... Bu durum turistler üze- rinde o kadar kötü bir tesir yapmakta- dır ki, birçokları geriye dönmeğe kal- kısmaktadırlar. İş bununla da bilmemektedir. Elek- trik motoru suyla osoğutulmakta, 500 metreden gelen su boruları patlak ol- duğu için su hazinesi 20 dakika yerine 45 dakikada dolmakta, bu da motorun arada bir durdurulmasına ve gene or- talığın kararmasına yol açmaktadır. Su motörü de, yepyeni olmasına rağ- men, yapılan bir tamir sonunda her zinciye 2000 lira borç biriktiği içki, a- dam mazot ve yağ vermiyeceğini açış- ça söylemiştir. Bu durum Bakanlığa aksettirilmiş, acele para getirtilerek — Benzinciye de bir sürü dil dökülerek — mazot satmaya devamı sağlanmışlar. ayladağ gümrüğü işte bu durum- dadır Sonra da, buralarda çalışanla- rın elde edecekleri hasılattan Bütçeye fayda umulmaktadır!.. .Gümrüklerden ve gümrükçülerden daima şikâyet edil- mesi âdet olmuştur. Ama onların ne şartlarla (çalıştıklarının da üzerinde durmak lâzımdır. Bu şartlar ıslâh edil- medikçe, gümrükçü daimi bir şikâyat konusu olacak ve turistle temas eden ilk türk olduğu için, gümrükçü Kötü tesir uyandırmağa devam edecektir.