DÜNYADA OLUP BİTENLER Mao-Tse-Tung — Krutçef Ni Elin elimin üstünde geler "kayıp Çin toprakları" adı al- tında gösterilmektedir. Komünist Çinle Sovyetler Birliği arasındaki anlaşmazlığın önce ideoloji ayrılığı, osonra da liderlik çekişmesi safhalarından geçip nihayet sınır ih- tilâfı haline gelmesinden sonra ortaya çıkan en büyük soru, iki devlet arasın- daki münasebetlerin şimdi nereye ula- şacağıdır. Batılı yorumcular bu soru- ya daha kesin bir cevap veremiyorlar. Bize kalırsa, bir yandan her iki devle- tin de ayni sisteme bağlı olduklarını savunmaları, diğer yandan Sovyetler Birliğiyle Çin arasındaki askeri ve e- konomik kuvvet uçurumu bu anlaş- mazlığın bir silâhlı çatışma hâlini al- masına daha uzun bir süre engel ola- caktır. Buna karşılık Çinle Sovyetler Birliğinin, silâhsız çatışmalarda, ara- larındaki anlaşmazlığa rağmen birbir- lerini Batılılar karşısında destekleye- ceğine şüphe edilmemelidir. Nitekim Gromiko. Birleşmiş Milletler (o Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Çinin Birleşmiş Milletlere kabulünü bir ke- re daha savunmaktan geri kalmamış- © BM. İyimser havalar Manhattan adasının doğu kıyısında ökleri tırmalayan Birleşmiş Mil- letler binasında, (Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun bu yılkı çalışmaları- AKİS/20 na başlamasıyla beraber, İyimser ha- valar esmeye başladı. Geride bıraktı- ğımız hafta içinde Genel Kurul salo- nuna girip de konuşulanlara şöyle, bir kulak misafiri olanlar, yirmi yıla ya- kındır soğuk savaşın o©n dondurucu rüzgârlarının estiği bu salonda, hiç alışılmadık cinsten sözler (o edildiğini duydular. Söz alan temsilcilerin hemen hepsi, milletlerarası gerginliğin azal- dığından, büyük devletler arasında ye- ni bir işbirliği devreli (o başladığından dem vuruyor, bir an önce silâhsızlan- maya gidilmesi ve sömürgeciliğin son kalıntılarının tasfiye edilmesi gereğin- den söz açıyordu. Doğrusu bu yılki o- turum, şimdiye kadar olup bitenlere bakıp da söylemek gerekirse, Birleşmiş. Milletler Genel Kurulunun her yıl ne kadar gergin atışmalara şahit Oldu- gunu yakından bilen gözlemciler için gerçekten şaşırtıcı bir oturumdu. Genel kurul bu yıl başkanlığına Venezilellali Dr. Sasa Rodriguez'i se- çerek çalışmalarına başlamış, hemen ertesi gün de Sovyet Dışişleri Bakanı Gromikonun yaptığı konuşmayı dinle- mişti. Toplantılar Moskovada imza- lanan nükleer denemeleri durdurma anlaşmasının daha mürekkebi bile ku- rumadan yapıldığına göre. Gromiko- nun sert bir konuşma yaparak, bir süredir durulan suları (o bulandırması esasen bekleniyordu. Fakat Gromiko konuştukça Sovyet Dışişleri Bakanı- nın umulanın ötesinde bir yumuşak- lık içinde bulunduğu görüldü. İhti- yatlı diplomat, konuşmasında - Batı Almanya hariç - Batılı devletlere çat- mamak için çok dikkatli bir dil kul ta- nıyordu. Gromikoya göre dünyanın şu sırada kargı karşıya bulunduğu iki ö- nemli mesele vardı. Bunlardan, birin- cisi silâhsızlanmaydı ve Sovyet hükü- meti, bu konunun konuşulması için si- lâhsızlanma konferansına katılan on- sekiz devletin en yüksek kademeli ida- recilerinden müteşekkil bir zirve top- lantısı yapılmasını öneriyordu. o Gerçi bu yeni bir önerme değildi ama, Gro- miko şimdi biraz daha ileri gidiyor ve Amerikanın endişelerini gidermek için, birden ve toptan silâhsızlanma tefini biraz değiştirerek, Sovyet hükümetinin kıtalararası füzelerle bazı taktik atom Silâhlarının imhacını geriye bırakma- yı kabul ettiğini, açıklıyordu. Bundan başka, Sovyetler Birliği, uzaya atom silâhlarıyla donatılmış yapma uydu- lar atılmasını yasaklayacak bir anlaş- maya katılmaya da hazırdı Gromikoya göre dünyanın şu sıra- da kartı karşıya bulunduğu ikinci ö- nemli mesele, sömürgeciliğin tasfiye- kovanın bir yandan büyük devletler arasında gevşeme isterken, diğer yan- dan tarafsız devletleri kendi tarafma çekmek sevdasından vazgeçmiş olma- dığını açıkça ortaya koyuyordu. Gro- mikonun bu tutumu Krutçefin "Bana içinde birlikte yaşama" anlayışına tı- patıp uyuyordu. Çünkü Krutçefe göre de barış içinde yaşamak, hiçbir zaman iki blok dışındaki (devletleri barışçı yollarla komünist saflarına katmaya Çalışmamak anlamına gelmezdi. Fakat Gromikoya kalırsa, barış içinde birlik- te yaşamak prensibini ilk koyan el- bette ki Krutçef değil, Lenindi Eğer Komünist Çin temsilcileri Genel ku- rulda oturmak hakkına sahip olsalar- dı, hiç şüphesiz, bu sözlerin Genel Ku- rulun bütün üyelerinden çok kendi- lerine söylendiğini hemen anlayacak- lardı. Aya ortak yolculuk çalan bir gün sonra konuşan Başkan Kennedy de sözlerindeki ölçü ve itidalle Sovyet Dışişleri Baka- nından aşağı kılmıyordu, Fakat Gro- mikonun milletlerarası havadaki gev- şemeyi silâhsızlanmaya bağlamasına karşılık Kennedy ortaya daha geniş bir gevşeme temasıyla çıkıyor, yalnız askeri alanda değil, uzaydan irtişan sağlığına, iktisadi kalkınmadan tabia- tn korunmasına kadar uzanan geniş bir milletlerarası işbirliği yapılması-