TÜLİ'den FHeftanın başında, Ankara Tıp Fa- kültesi (oRadyobiyoloji OEnstitüsün- de son derece hazin bir tören yapıldı: Türkiyede ilk defa atomla çalışan bir Radyobiyoloji Enstitüsünü kurma- ga muvaffak olan Prof. Mehmet Ali Tanman, ölümünün ilk yıldönümünde anıldı. Anma töreni, Tıp Fakültesi De- kanlığı tarafından Enstitüsünün kü- tüphanesinde düzenlenmişti. Enstitü mensupları, hocalarının hatırasını, o- nun mütevazi, samimi şahsiyetine ya- raşır bir şekilde andılar. Tanmanın ki- taplığı özellikle dikkati çekiyordu. Mer- humun eserlerinden meydana gelen mütevazı kitaplık kendisinin o sevimli bir portresiyle süslenmişti. Enstitünün yeni ve başarılı Direktörü Prof. Feyzi Renda bir konuşma ile merhumu andı ve sonra, onun hatırasından izler ta- ıyan lâboratuvarlar, çalışma yerleri misafirlere gezdirildi Tanmanın eşiyle kızının omahzun halleri, törendekileri fazlasıyla duygu- landırdı. Tanmanın öğrencileri ise çe- lenklerle gelmişlerdi. Şimdi gözler, Tanmanın eserini da- ha da geliştirmeğe kararlı görünen Feyzi Rendada... Tabii Senatörlerin en hızlılarından Koordinasyon toplantılarının güllerinden Kadri Kaplan yaz bekâr- lığının tadını çıkarıyor olmalı. Bugün- lerde kendisini uzun boylu bir dulla Milkada sık sık görmek mümkün.. Tabii Senatörün şu sıralarda ede- biyata, bilhassa roman türüne merak sardığı söyleniyor. Bunun sebebi, aca- ba şen dulun gazetelere tefrika gön- derenlerden biri oluşu mudur? Ankara Radyosunda bugünlerde bir karışıklık var: Radyonun program Müdürü Güntekin Orkut ile Faruk Gü- vene kavga ettiler. (Sebep, görev ve sorumluluk meselesi... Güvenç, gürül - tüye papuç bırakmamış olmalı ki Or- kut istifa dilekçesini kaleme almak to- runda kaldı. Radyo Dairesinin başında (o Refik Ahmet Sevengil gibi, etliye sütlüye pek karışmaz bir idareci varken kavga et- menin hiç de mânası yoktu. Demek ki Ağustos (o sıcakları (o başlarına vurdu AKİS/30 radyocuların... Radyoseverler, obugünlerde şu sö- zü pek çok kullanıyorlar: Böyle başa, böyle tarak!.. Başı anladık ama, tarak da ne olu- or? Radyoda yaz sıcağı basma vuran- lar sadece Güvenç ve Orkut değil. Ge- çenlerde Ankara Radyosunun en gü- zel sesli spikeri Mukaddes Gözaydın, Söz ve Temsil Yayınları odasında şöy- le diyordu: Niyazi Akı Ev sahibi "— Yakında bir bomba patlayacak, göreceksiniz..." Bomba patladı: Mukaddes Gözay- dın, kendisinden pek küçük bir genç- le evleniyormuş. Akıl yaşta değil baştadır, dendi yse.. . Saim Bostancı Devlet Plânlama Dairesi doktorluğuna tayin olun- du ve bu pazartesi günü işe başladı- Son zamanlarda işleri başından aş- mış olan doktorun bu yeni işe nasıl zaman ayırabileceğine (Oo şaşmamak kabil değil! Haberler Ku” Genel Yönetim Kurulu Üye- lerinden Mecdi Sayman, ayın 14 'ünde Cenevreye hareket eden Kızı- lay heyetiyle birlikte eşini de götür- dü. Ha içinde İstanbulda. Yunan |. Ordu Kumandanı şerefine, Kalen- derdeki Orduevinde bir kokteyl parti verildi. Partide Vali Niyazi Akı, İs- tanbul Sıkı Yönetim Komutanı Refik Yılmaz, NATO Güneydoğu Müttefik Kara Kuvvetleri türk ve yunan yar- dımcıları Tümgeneral Menaktaş ve Tuğgeneral Hamza Görgüç, Korgene- ral Kiryakos Papayorgopulos ile 4 ve 5. Kolordu komutanlarımız ve hepsi- nin pek ağırbaşlı ve zarif eşleri var- dı. Hr'a başında, Meclisin açılışı do- ayısıyla büyük bir kalabalık, din- leyici sıralarını doldurmuştu. Fakat oturum açıldıktan daha birbuçuk saat bile geçmeden gizli celse kararı ve- rilince herkes hayal kırıklığına uğra- dı. Tekrar alınmak ümidiyle, dış ko- ridorda bekliyenleri de polis, "Mec- lisi tahliye ediniz" diyerek çıkardı- Dinleyiciler arasında, ucun zaman- dır görmediğimiz Vatikan o Elçimiz Muharrem İhsan Kızıloğlu da vardı. Ahmet Yıldız, üzerinde gri pantalonu daha açık renk ceketi ve —bermü- apyon kravatı olduğu halde misafirleriyle konuşuyordu. — Dinleyici saralarında hatiplerden bazılarının eş- leri de görülüyordu. Kızılay Genel Sekreteri Adnan Özt- rak, Yönetim Kurulu üyelerinden bazılarını beraberine alarak, o hafta- nın başındaki Pazar günü, Çamkoru- daki Kızılay gençlik kampına, iki gün sonra da öğle yemeğine Golf ku- lübüne götürmüş. Bu, biraz da, İsviç- reye gidemiyenlere teselli (o gezintisi gibi oluyor. Fakat serde biraz ala- turkalık var: Bütün davetler yalnız