SOSYAL HAYAT istanbul Skandaller Kraliçesi (Gestiğimiz haftanın sonunda, gecesi, İstanbullular, son yıllarda görülmemiş sıcaklardan Oo bunalırlar- ken, Boğaziçinde dünyanın en ilgi çe- kici olayı cereyan ediyordu. Hayatı boyunca karakol nedir görmemiş, yedi yıl bir milletin imparatoriçesi oolmuş ve halen de dünyanın en meşhur, en ilgi çekici kadınlarından birisi (o bulu- nan Prenses Süreyya, Arnavutköyde, Muammer Karacanın meşhur Cibali Karakolu piyesine yakışır, üç saat ge- çirdi. Her şey, klâsik türk karakolu tab- losuna uygundu. Komiser o Muavini, sıcaktan alnında biriken terleri sile sile ifade alıyordu. Ancak, bu o sefer ifadelerini aldıkları, dünyaca meşhur aktör Maximillian Schell ile, onun şahidi Prenses Süreyya idi. Prenses Süreyyanın. hayatında ilk defa bir karakolu şereflendirmesine ve sonra da dünyanın bütün gazetelerin- Pazar lanmasına acar bir gazeteci sebep oldu Ünlü rejisör Jules Dassin'in İstan- bulda çevirdiği ve ilk ismi. "Gün ışığı" iken, sonradan daha sonra da "Karmakarışık" olan bir United Artists filminde (o başrolü Ünlü yıldız Maria Schell'in kardeşi, Os- car kazanan Maximillian Schell oynu- yordu. Son yılların su yüzüne çıkardığı şöhretlerden olan Maximilllan'ın talih- siz Prenses Süreyya ile olan dostlusu- nun dedikoduları son üç-dört aydan beri bütün Avrupa basınında ve s0s- yetesinde dolaşmaya başlamıştı. o Bu yüzden Maximillian, İstanbula geldi- ği günden beri gazeteciler tarafından sıkıştırılmaya başlandı. o Gazeteciler Maximillian'dan Süreyya (o hakkında bir şeyler koparmaya ( çalışıyorlardı. Ancak tanınmış aktör bu konuda hiç konuşmadı, bütün soruları (o cevapsız bıraktı. Bu büyük filmin diğer Ünlü artistleri Melina Mercouri ile Peter Ustinov da İstanbula gelince çalışma- lara başlandı. Film, Topkapı Sara- yından çalman bir hazine ve bunun etrafında dönen maceraları konu al- mıştı. Bu yüzden ilk çalışmalar Top- kapı Sarayında başladı. Önceleri iş- ler gayet güzel gidiyordu. Filmin ça- lışmaları muntazam devam ederken hergün, filmcilerin tabiriyle, sete ge- len gazeteciler ile filmin yıldızları a- rasında yakın bir dostluk kurulmuş- tu. Haber Ajansının hayali sık sık ve olur olmaz yerde işleyen Beyoğlu mu- haberi, Maximillian Schell'in bir kıza âşık olduğunu yazıp işleri mez yi caya kadar her şey mükemmel cere- yan etti. Filmciler İSLARDİMLAKdAN ve türk misafirperverliğinden oçok memnundular. İstanbullular da, tabii, onlardan... Ancak, işlerin bu okadar muntazam gitmesinden Hürriyet ga- zetesinin hayali fazla işleyen muha- biri sıkılmış olacak ki, birgün, sonra- dan cereyan eden hadiselerin oyara- tıcısı Foto muhabiri Özkan Şahin ile birlikte hadiseye başka bir renk ver- di. İşte bu renk, işlerin birdenbire ka- rışmasına, uluslararası bir (o mahiyet almasına sebep oldu. Prenses Sürey- ya karakolda üç saat geçirdi. Seyreyleyin gümbürtüyü! GE a ortalarında, per- , her gün olduğu gibi Topkapı sarayındaki sette, son ismiy- ye "Karmakarışık" filminin çalışma- ları yapılırken, film şirketinin omu- hasebesinde çalışan Büyükadalı Joan- na isminde güzel bir kız çalışmaları seyretmeye gelmişti. Öteden beri cer- bezeli ve hareketli bir kız olarak tanı- nan Joanna, film çalışmalarından zi- yade Maximillian Schell ile ilgileni- yor ve onun gözüne çarpmak için ne lazımsa yapıyordu. Kendisini filmin çalışmasına veren yakışıklı aktör de arada sırada, bilhassa gözleri (güzel olan bu genç kıza bir-iki nazar at- maktan kendini alamıyordu. İşte, bu bakışları gören ve saatlerdir çalışma- ları seyreden Hürriyet o muhabirinin hayali işlemeye başladı: Bu genç kız ile Maximillian arasındaki bir aşk hi- kâyesi gazetelere ne kadar güzel gi- derdi!.. Muhabirle foto muhabiri der- hal faaliyete geçtiler ve Maximillian ile gençkızı yanyana getirdiler. o Ma- ximillian gençkızla, bir centilmen ilk tanıştırıldığım bayan ile ne konuşur- sa onu konuştu. Fakat bu arada Öz- kan Şahinin, makinesi işledi ve gü- zel gözlü Joanna ile Schelll yanyana gösteren fotoğraf çekildi. Maximilian için o an her şey bir şaka, bir eğlen- ceden ibaretti. Arkadaş olduğu gaze- tecilerin ertesi günü barana büyük is- ler açacağını düşünmeden güldü ve hattâ kendisine: " Bu kızla tekrar görüşecek mi- sin?" diye soran Hürriyetin oynak muhayyilen muhabirine: "—Görüşeceksem. sana (o sormam" diye espri yaptı. Özkan Şahin Bir taş attı Sonra da foto muhabiri Özkan Şa- hine dönerek: " — Sakın, bu resimleri gazeteye basma! Sonra Almanyadaki sevgilim- le milletlerarası telefon görüşmeleri- nin faturasının yekünu bir hayli tu- tar" dedi ve işine devam etti. Kızılca kıyamet ertesi gün koptu, Elia Kazan'ın bir daha Türkiyeye gel- memesine, yaptığı asılsız neşriyat ile sebep olanların başında gelen Hürri- yetin Beyoğlu muhabiri Doğan Uluc- un muhayyilesi işlemiş ve Maximilli- an Schell'in ada güzeline aşık olduğu haberi, Hürriyet gazetesine yazılıver- mişti'... Ertesi gün Hürriyet gazetesin- de böyle bir haberin o yayınlandığım öğrenen Maximillian Schell saçım ba- şım yolmağa başladı: "— Kızı kendileri bana tanıştırdı- lar, iki kelime konuştuk, bu aşk hikâ- yesi nereden? Her şey espri çerçeve- sinde cereyan etti" diyordu. Bir vakitler İsviçrenin en büyük gazetelerinden birinde uzun yıllar ga- zetecilik yapmış olan Maximillian Schell'i bu uydurma haber fevkalâde Üzdü. O günden itibaren de, kendisine bu kötü oyunu oynayan gazetecileri aramaya koyuldu. Bir çiçek, binbir böcek... ay, bilhassa Pazar günü son de- rece enteresan bir safhaya girdi. O gün öğleden sonra gazetelerin tele- fonları, Yeşilköy Hava alanındaki mu- AKİS/19