24 Ağustos 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

24 Ağustos 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT istanbul Skandaller Kraliçesi (Gestiğimiz haftanın sonunda, gecesi, İstanbullular, son yıllarda görülmemiş sıcaklardan Oo bunalırlar- ken, Boğaziçinde dünyanın en ilgi çe- kici olayı cereyan ediyordu. Hayatı boyunca karakol nedir görmemiş, yedi yıl bir milletin imparatoriçesi oolmuş ve halen de dünyanın en meşhur, en ilgi çekici kadınlarından birisi (o bulu- nan Prenses Süreyya, Arnavutköyde, Muammer Karacanın meşhur Cibali Karakolu piyesine yakışır, üç saat ge- çirdi. Her şey, klâsik türk karakolu tab- losuna uygundu. Komiser o Muavini, sıcaktan alnında biriken terleri sile sile ifade alıyordu. Ancak, bu o sefer ifadelerini aldıkları, dünyaca meşhur aktör Maximillian Schell ile, onun şahidi Prenses Süreyya idi. Prenses Süreyyanın. hayatında ilk defa bir karakolu şereflendirmesine ve sonra da dünyanın bütün gazetelerin- Pazar lanmasına acar bir gazeteci sebep oldu Ünlü rejisör Jules Dassin'in İstan- bulda çevirdiği ve ilk ismi. "Gün ışığı" iken, sonradan daha sonra da "Karmakarışık" olan bir United Artists filminde (o başrolü Ünlü yıldız Maria Schell'in kardeşi, Os- car kazanan Maximillian Schell oynu- yordu. Son yılların su yüzüne çıkardığı şöhretlerden olan Maximilllan'ın talih- siz Prenses Süreyya ile olan dostlusu- nun dedikoduları son üç-dört aydan beri bütün Avrupa basınında ve s0s- yetesinde dolaşmaya başlamıştı. o Bu yüzden Maximillian, İstanbula geldi- ği günden beri gazeteciler tarafından sıkıştırılmaya başlandı. o Gazeteciler Maximillian'dan Süreyya (o hakkında bir şeyler koparmaya ( çalışıyorlardı. Ancak tanınmış aktör bu konuda hiç konuşmadı, bütün soruları (o cevapsız bıraktı. Bu büyük filmin diğer Ünlü artistleri Melina Mercouri ile Peter Ustinov da İstanbula gelince çalışma- lara başlandı. Film, Topkapı Sara- yından çalman bir hazine ve bunun etrafında dönen maceraları konu al- mıştı. Bu yüzden ilk çalışmalar Top- kapı Sarayında başladı. Önceleri iş- ler gayet güzel gidiyordu. Filmin ça- lışmaları muntazam devam ederken hergün, filmcilerin tabiriyle, sete ge- len gazeteciler ile filmin yıldızları a- rasında yakın bir dostluk kurulmuş- tu. Haber Ajansının hayali sık sık ve olur olmaz yerde işleyen Beyoğlu mu- haberi, Maximillian Schell'in bir kıza âşık olduğunu yazıp işleri mez yi caya kadar her şey mükemmel cere- yan etti. Filmciler İSLARDİMLAKdAN ve türk misafirperverliğinden oçok memnundular. İstanbullular da, tabii, onlardan... Ancak, işlerin bu okadar muntazam gitmesinden Hürriyet ga- zetesinin hayali fazla işleyen muha- biri sıkılmış olacak ki, birgün, sonra- dan cereyan eden hadiselerin oyara- tıcısı Foto muhabiri Özkan Şahin ile birlikte hadiseye başka bir renk ver- di. İşte bu renk, işlerin birdenbire ka- rışmasına, uluslararası bir (o mahiyet almasına sebep oldu. Prenses Sürey- ya karakolda üç saat geçirdi. Seyreyleyin gümbürtüyü! GE a ortalarında, per- , her gün olduğu gibi Topkapı sarayındaki sette, son ismiy- ye "Karmakarışık" filminin çalışma- ları yapılırken, film şirketinin omu- hasebesinde çalışan Büyükadalı Joan- na isminde güzel bir kız çalışmaları seyretmeye gelmişti. Öteden beri cer- bezeli ve hareketli bir kız olarak tanı- nan Joanna, film çalışmalarından zi- yade Maximillian Schell ile ilgileni- yor ve onun gözüne çarpmak için ne lazımsa yapıyordu. Kendisini filmin çalışmasına veren yakışıklı aktör de arada sırada, bilhassa gözleri (güzel olan bu genç kıza bir-iki nazar at- maktan kendini alamıyordu. İşte, bu bakışları gören ve saatlerdir çalışma- ları seyreden Hürriyet o muhabirinin hayali işlemeye başladı: Bu genç kız ile Maximillian arasındaki bir aşk hi- kâyesi gazetelere ne kadar güzel gi- derdi!.. Muhabirle foto muhabiri der- hal faaliyete geçtiler ve Maximillian ile gençkızı yanyana getirdiler. o Ma- ximillian gençkızla, bir centilmen ilk tanıştırıldığım bayan ile ne konuşur- sa onu konuştu. Fakat bu arada Öz- kan Şahinin, makinesi işledi ve gü- zel gözlü Joanna ile Schelll yanyana gösteren fotoğraf çekildi. Maximilian için o an her şey bir şaka, bir eğlen- ceden ibaretti. Arkadaş olduğu gaze- tecilerin ertesi günü barana büyük is- ler açacağını düşünmeden güldü ve hattâ kendisine: " Bu kızla tekrar görüşecek mi- sin?" diye soran Hürriyetin oynak muhayyilen muhabirine: "—Görüşeceksem. sana (o sormam" diye espri yaptı. Özkan Şahin Bir taş attı Sonra da foto muhabiri Özkan Şa- hine dönerek: " — Sakın, bu resimleri gazeteye basma! Sonra Almanyadaki sevgilim- le milletlerarası telefon görüşmeleri- nin faturasının yekünu bir hayli tu- tar" dedi ve işine devam etti. Kızılca kıyamet ertesi gün koptu, Elia Kazan'ın bir daha Türkiyeye gel- memesine, yaptığı asılsız neşriyat ile sebep olanların başında gelen Hürri- yetin Beyoğlu muhabiri Doğan Uluc- un muhayyilesi işlemiş ve Maximilli- an Schell'in ada güzeline aşık olduğu haberi, Hürriyet gazetesine yazılıver- mişti'... Ertesi gün Hürriyet gazetesin- de böyle bir haberin o yayınlandığım öğrenen Maximillian Schell saçım ba- şım yolmağa başladı: "— Kızı kendileri bana tanıştırdı- lar, iki kelime konuştuk, bu aşk hikâ- yesi nereden? Her şey espri çerçeve- sinde cereyan etti" diyordu. Bir vakitler İsviçrenin en büyük gazetelerinden birinde uzun yıllar ga- zetecilik yapmış olan Maximillian Schell'i bu uydurma haber fevkalâde Üzdü. O günden itibaren de, kendisine bu kötü oyunu oynayan gazetecileri aramaya koyuldu. Bir çiçek, binbir böcek... ay, bilhassa Pazar günü son de- rece enteresan bir safhaya girdi. O gün öğleden sonra gazetelerin tele- fonları, Yeşilköy Hava alanındaki mu- AKİS/19

Bu sayıdan diğer sayfalar: