budist papazları bir toplantı, ya da bir ayin yapmak istedikleri zaman tıp- kı diğer cemiyetler gibi hükümetten izin alacaklardı. Diem 1955 yılında iş başına gelirken bu kanunu ortadan kaldıracağına söz vermişti, fakat bugline kadar bu sö- zünü tutmuş değildir. Diem de koyu bir katoliktir ve üstelik kendisinden daha koyu katolik olan iki kişinin kuv- vetli'etkisi altındadır. Bunların birin- cisi kardeşi, oHue Başpiskoposu Ngo Dinh Thue'dur. Ortalıkta dolaşan söy- lentilere göre sayın Paşpiskopos dini liderlik kadar şahsi nüfuz ve dünya ni- metleri peşinde de koşmaktadır. Mese- la Güney Vietnama Avrupadan okul kitabı getirtmek İnhisarı onun elinde- dir. Bu inhisar Diem'in kardeşine yal- nız kârlı bir ticaret alanı değil, ayni zamanda Güney Vietinama sokulan kitaplar üzerinde bir sansür hakkı da sağlamaktadır. Gene ortalıkta dola- şan söylentilere göre. Diem hükümeti tarafından hazırlanan ziraat progra- mını gerçekleştirmek üzere kesilen ba- zı ormanlardan elde edilen odunlar da gene sayın Başpiskoposun o sayesinde Katolik kilisesine bağışlanmış ve kilise tarafından piyasaya sürülmüştür. Diem'i etkileyen ikinci İnsan da, kü- çük kardeşi Ngo Dinh Nhu'nun karısı Bayan Nhu'dur. Güney Vietnamda gü- zelliği kadar siyasi ihtirası ile de meş- hur olan Bayan Nhu da koyu bir ka- toliktir ve budistlerden, eğer bir bu- dist keşiş üzerine benzin döküp "ken- dini kebab ederse" sevinçten ellerini çırpacağını söyleyecek kadar nefret et- ektedir. Bayan Nhu'nun kocası res- mi hiçbir görev almış değildir, fakat Güney Vietnamda koyu bir polis reji- minin kurulup yürütülmesinde perde arkasından büyük bir rol oynadığı her- kes tarafından bilinmektedir. Ayrıca Ngo Dinh Nhu'nun ordu ileri gelenle- riyle yakın teması olduğu da biliniyor. Eğer komünist gerillacılarla (yapılan mücadele biraz daha uzayacak ve ba- şarısızlığa doğru yönelecek oluna, Nhu'nun ağabeysinin yerini almak için ordunun desteğini arayacağı tahmin edilebilir. Bununla beraber budistle- rin isyanından sonra Nhu ailesinin ar- tık Güney Vietnam İşlerinde fazla FÖZ sahibi olmayacağı (o anlaşılıyor, çün- ki Amerikan idarecileri, Budistler ara- sındaki infiali göz önünde tutarak, Di- e m'den Bayan Nhu hakkında birşeyler yapmasını istemişlerdir. Washington- dan gelen haberlere bakılırsa Amerika artık Diem'i davranışlarında eskisi ka- dar serbest bırakmaya istekli değildir. Başkan Kennedy'nin Saygona Cabot Lodge'u elçi olarak yollaması ve - söy- lenildiğine göre- yeni elçiye oODien'e karşı yumuşak davranmaması içiri ke- sin talimat vermesi bunu (gösteriyor. Fakat Amerikanın Diem'in değiştiril- mesini isteyecek kadar ileri gideceği düşünülemez, çünki bir Amerikan söz- cüsünün de dediği gibi, Güney Viet- nama bu kadar para döktükten sonra Diem'e karşı cephe almak "yarış orta- sında at deşiğtirmek" olacaktır ki Kennedy'nin bunu bugün göze alması uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Budistlerle hükümet arasında ada- yıp giden çekişmeye gelince, budistle- rin din ve vicdan hürriyetlerini ka- zanmak yolunda açtıkları kampanya şu satırların yazıldığı sırada hâlâ bük- tün dehşetiyle devam ediyor. Saveonun ortasında kendini yakan keşişlerin sa- vısı beşe yükselmiştir. Fakat hâlâ şid- det metodlarından ayrılmayan Diem şimdilik budistlere hiçbir taviz ver- meye yanasmamaktadır. Bu bakımdan budistler şimdi gözlerini oAmerikaya çevirmiş (bulunuyorlar. o Bugünlerde Saygona ulaşmak üzere olan Cabot Lodge'u sessiz nümayişlerle mak ve kendi taraflarını tutmaya şor- lamak niyetindedirler. Budist liderler "bu suretle Amerikanın Vietnam hü- kümetinin suç ortağı olup olmadıkı hu- susunda bir karara varacağız" diyorlar. Diğer yandan Seylan temsilcisi de me- DÜNYADA OLUP BİTENLER seleyi Birleşmiş Milletlere (o getirmeye çalışmaktadır. Budistler Başkan Ken- nedy'le birlikte Birleşmiş Milletler Ge- nel Sekreteri U Thant'a da bir telgraf çekerek "vahşi bir hal alan bu sindir- me hareketine son verilmesi" ni iste- mişlerdir. AKİS/25