24 Ağustos 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

24 Ağustos 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ın "İşletme Açığı" denilen bu zararlar bir yıl sonra Ulaştırma Bakanlığı "büt- çesine konulan tahsisat ile karşılan- maktadır. Her yıl artan korkunç bir zarara uğranılmasının sebepleri be ei kifayetsizliği gelmekte- dir. T. H. Y.. 1959 yılına kadar sadece Dakota ile Heron tipi uçaklara sahipti. Bu tarihten sonra Viscount ile F-27 uçaklarını satın aldı. Peşin parası olmadığı için de. uzun vadeli ve büyük faizli kredilere razı oldu. Me- selâ, sadece 963 yılında T. H. Y. nın ödeyeceği faz miktarı 2 milyon büyük zarara uğranılmasına sebep ol- muştur Zararın ikinci bir sebebi de. İşletme maliyetinin yüksekliğidir. 1959 yılında uçuş, kilometre başına 48 liraya mal edilirken; 1959'da bu 6.48. 1960 da 9.73, 1961'de ise 9.91 liraya yükselmiştir. Bir üçüncü sebep de. gelir kifayetsiz- liğidir. T. H. Y.. uçakları ile seyahat eden yolcu adedi 1958 yılından İtibaren devamlı surette düşmüş, ancak 1963 yı- lında yükselmeğe başlamıştır. 1963 yı- lında T. H. Y. Uçakları ile seyahat eden yolcu miktarı, bir evvelki yıla nazaran yüzde 15 artmıştır! T.H.Y.nın 1958 yılından itibaren yolcu kaybetmesinin sebebini, güdülen sakat iktisadi politikada aramak yerin- de olur. 1958 yılına kadar ki enflâs- yonist politikanın yarattığı zahiri relah yüzünden uçaklara rağbet fazlalaşmış, fakat 1958 yılı 4 Ağustos kararlarıyla birlikte darlaşan ekonomik hayat, bu rağbeti süratle (azaltmıştır. Bu hal 1963 yılına kadar devam etmiştir. Bu yıl ekonomik hayatımızda başlı yan ha- reket kısa zamanda tesirini göstermiş ve uçak yolcularının yüzde 15 artması- na yol açmıştır. ma bunun yanındaki, hatta bunun üstündeki sebep T.H.T. seferlerinin insanı kolaylıkla verem edebilmesidir. Hiç bir seferinde rötar bulunmayan bir iş arayan Alicana selamlarla ithaf olunur! ava Yolları, Y. T. P. rupuna mensup Ulaştırma Bakanının "nüfuz sa- H hası" dahilindedir. Y.T.P. li Bakanları ise, Ekrem Alican kontrol eder. Za ten Ekrem geniş ölçüde hafifleyebilir. İşte, Hava Yolları! Alican, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla her Bakanı çalıştırmak hakkına sahiptir. Aksaklıklar, düzensizlikler onun dikkatli, ciddi takibi ile Bu mecmuanın bir mensubu, yaz başından beri her hafta uçakla İstan - bula gidip gelmektedir. Bir tek defa, ama bir tek defa bindiği uçak zama- nında kalkmamıştır. İnsanlar kendi başlarına geleni herkesten iyi bilirler. Onun için bu, bir "kulaktan dolma bilgi" değil, bir "bizzat edinilmiş tecrü- be" dir. Hangi uçak geç kalkıyor: İlk uçak! Evet, bu aklın kolay alacağı bir husus değildir ama, ilk uçak bile geç kalkmaktadır. Mussolini, İtalyada idareyi ele aldıktan sonra "Artık trenler zamanında İL zamanında kalkıyor!" diye övünmüştür. Bunda, trenlerin — veya uçakların — zamanında gelip zamanında kalkmamasının halk tarafın- dan ne "kadar kötü karşılandığının ifadesini bulabilirsiniz. Sadece tren- leri zamanında getirip zamanında kaldırmak, İtalyan Diktatör için bir ö- vünme sebebi teşkil etmiştir. Ya, bizim Hava Yolları? Ekrem Alicana, işsizlikten şikâyet etmemek için mükemmel bir saha- dır. bu Öyle bir saha ki, üzerine Başbakan Yardımcısı çapında bir adam eğitirse işlerin yarısı düzelir. Zira devamlı gecikmenin bir sebebi "İşletme- cilik Hatası" ise, bir diğeri de umursamızlık ve kontrolsüzlüktür. Bizim her 'işimizde olduğu gibi... Çok merak edilir, bırakınız Ulaştırma Bakanından sorumlu Y. T. P. li Başbakan Yardımcısını, hatta bırakınız Ulaştırma Ba- kanının kendisini, acaba T. H. Y. Umum Müdürü her gün. bir önceki günün seferlerinde ne kadar gecikme olduğunu görüyor, bunların üzerinde duru- yor, sebeplerini araştırıyor, bir çare arıyor mu? iç sanılmaz. Bizde herkes o kadar Ee İşler öteki işlerle uğraşmayı şanına yediren az bulunu İşsizlikten şikâyet eden bir Başbakan Yardımcısı ve vaktinde kalktığı görülmemiş devlet uçakları!. Gel de, Paşa gibi söylenme: Meraklısı" dır ki "Haydi canım, sen de.." AKİS/18 şirketin, insan sağlığı üzerindeki tesiri ancak bu olabilir. Mümkün ve gayrimümkün Bim uçaklarımızın bir tek meziyeti vardır: İyi ve güvenilir, tedbirli pi- lotların idaresinde olduğu için emni- yet vermektedir. Ama bunun yanında organizasyon bir baştan Ötekine aksak- tır. En itina isteyen seferlerde yol- culara overilen o peksimet bozun- tularını yiyebilmek için çok kuv- vetli mideye ihtiyaç vardır. Çok zaman nezaketli hostes veya kabin memurları bunları verirken utan- maktadırlar. Hele yaz başlarına kadar, limonata yerine bir sıcak ve berbat üzüm suyu verilmekteydi ki sirke içmek daha zararsız bulunmaktaydı. Bir kaç temiz kanape vermek, acaba çok mu zahmet, para ve akıl isteyen bir iştir? Meydanlara yolcuları taşıyan oto- büslerin hali, yürekler acısıdır. Düşün- mek lazımdır ki Ankara ile İstanbul arasında bir saat uçulmak ta, iki saat yollarda geçirilmekte, tabii buna meş- hur rötar ilave olmaktadır. Uçak yol- cusu, işi acele olan adamdır, değil mi? Uçaktan iner. otobüse biner. Bekle ba- bam, bekle.. Önce, aheste beste bavullar uçaktan alınır, bavullar otobüse konu- lur. Ancak oişbittikten sonra şoför, e- linde bir koçanla bilet başlar. Hani, bir vaktinde yapsa nerken -, bavullar yerleştirilmez otobüs Hayır. Şoför e bitirir, paralan sayar, araba öyle kalkar Seferler tanzim edilirken her uçak için meydanlarda, yeni uçuşa hazır ol- mak için onbeş dakika zaman bırakıl- mıştır. Onbeş dakika hemen hiç bir va- kit yetmediğinden her seferde uçaklar rötar bindirmekte, son uçaklar bir rö- tar şampiyonu halini almaktadır. Evet, şirketin elinde uçak azdır. Ama nihayet, bir de işletmecilik sanatı ve sefer tan- zimi mehareti vardır. Her sey gösteriyor ki bizde asıl ol- mayan budur Ece. senede 20 milyon zarara neden şaşmalı?. mese yerleştirilir ket tse

Bu sayıdan diğer sayfalar: