HAFTANIN İÇİNDEN Atatürk Devri-Atatürk Devrimi Aa ölümünden çeyrek asır sonra, 1963 yılında, Türkiyede saatin ibrelerini 9.05'in üzerine veri ge- tirmeye gücünün yeteceğini her megaloman sergüzeştçi düşünebilir. Bu, politik değil patolojik bir hâdisedir. Bu hayale kapılanı, iyisi, etrafına bir zarar vermeden ya- kalayıp deli gömleğinin içine sokmaktır, Köprülerin al- tından sular ve sular akıp gitmiş, adamlar değişmiş, devirler değişmiş, insanlık bir İkinci Dünya Harbinden kendisine dersler çıkarmış, türk toplumu yeni adetler, usuller, yaşama tarzı edinmiş. Sanki bütün bunlar biç olmamış gibi bir maceracı üçbuçuk adamıyla ortaya çıkacak, cebinde "A Şeması", "B Şeması" kudret mev- kiine oturacak, hasta muhayyelesinin eseri bu şemaları bizim devletimize tatbik edecek, bizim toplumumuza tatbik edecek, bizim hayatımıza tatbik edecek! Bütün bir memleket, bütün bir millet bu âhır zaman peygam- berinin ününde diz çökecek, tavuk gibi yatacak! Ne yapmamız gerektiğini o bize söyleyecek, ne dü- şünmemiz gerektiğini o bize (o söyleyecek, yeryüzü cennetinin anahtarını o bize verecek ve biz bu- Cumhuriyetten kırk yıl, Atatürkün Ölümünden çeyrek asır sonra, demokratik hayat tarzımızın yirmin- ci yılına yaklaştığımız bir sırada kabul edeceğiz! Pato- lojiğin sınırlarını aşıp politiğin sahasına girdiklerinden dolayı, buna cüret eden azılılar cezalarını çekeceklerdir. Ama, saatin İbrelerinin Türkiyede 9.05'in üzerine getirilmesinin türk toplumuna bir fayda sağlayacağını, bu memleketin dertlerine çare olacağını sahiden düşü- nenlere ne demeli? Böyle bir edebiyatın, "Atatürk Dev- rine Dönüş" edebiyatının "Atatürk Devrimlerinin Ko- runması" paravanası arkasında yapılmış olduğu hiç kimsenin meçhulü değildir. Şimdi pek güzel anlaşılmış- tır ki hasret Atatürk Devrimlerine değil, Atatürk dev- rinedir. Ama anlaşılan bir başka şey daha vardır: Bu memleketin sağlam kuvvetleri, bu memleketin iyi ve namuslu insanları Atatürksüz bir Atatürk Devrini Tür- kiyede asla mümkün kılmamakta kat! kararlıdırlar, tam alimlidirler, Atatürk Devri, bir şerefli sayfa ola- rak kalın Tarih Kitabının içindeki yerini almıştır. Bir daha asla geri gelmeyecektir. Hayatımın, Atatürk Dev- rimlerinin ışığı altında bugünkü rejimimiz, demokratik sistem tanzim edecektir. Atatürk Devrimlerine ne olmuş? Hiç bir şey. Dev- rimlere karşı cereyan, iktidardan açık destek görmedi- ği müddetçe bugün toplumumuzda bir bulanıklık dahi yaratmak imkânına sahip değildir. Düşünmek lâzımdır ki Devrimler, belki ön D.P. yılının sonunda da değil, ama her halde besinde fütursuz bir iktidarın maksatlı, kötü niyetli, hesaplı ve kitaplı tasalluduna maruz kalmış, ama o imtihandan sıhhatle çıkmıstır. Bu. Atatürkün bu memlekette bir şeyler yapmış olduğunun asıl ve en parlak delilidir. Demokrasi İdeali etrafında toplanmış atatürkçüler bir koca iktidarı, üç saat içinde yerle bir etmişlerdir. Ne olmuş Atatürk Devrimlerine, lütfen söy- ler misiniz? Atatürk Devrimlerine olun bir şev yoktur. Bu de- mek değildir ki her işimiz olup bitmiştir ve Devrimlere Metin TOKER bekçilik etmeden sırtüstü yatabilme zamanı gelmiştir. Saatin ibrelerini Atatürkün öldüğü dakikanın üzerine geri götürmek isteyenlerin bulunması gibi, Padişah efendimizin Cuma namazım kıldığı anın hasretiyle yar nanlarımız da elbette bugün hâlâ vardır. Onların hep- sim, seçtiğimiz hayat tarzı içinde eritmek, massetmek, ok etmek kabildir. Bunun bir başka yolu da mevcut değildir. 20-21 Mayıs gecesi buna yürekten inandığım belli eden memleketin sağlam kuvvetleri, Devrim düş- manlarınla bir daha bir iktidarın halnane desteğim sağ- lamasına da, hiç kimse şüphe etmesin, o geceki azimle karşı koyacaklardır, mani olacaklardı. Türk toplumu için bugünün "varolma veya yok olma meselesi" Dev- rimlerin yarını değildir. O, Atatürk Devrimlerinin de- gil, Atatürksüz bir Atatürk Devrinin iştiyakıyla yanan- ların inandırmak istediklerinin aksine, tamamile temi- nat altındadır. Asilerin hazırlıklarına bakınız. Aradıkları şahısları ve zümreleri için kudret, imtiyaz, nimet, yetki ve rahat geçimdir. Memleketin efendisi onlar olacaklardır ve par- yaları, kendi usulleriyle, dehalarını seferber ederek ih- ya buyuracaklardır. Zenginlerin paraları onların sopa- larına eklenince Türkiyede bir Trujillo Rejimi, Aydın- lar Demokrasisi adı altında sahneye konacaktır. Bu, asıl aydınların ve memleketin sağlam kuvvetlerinin ger- çekleştirmek istediğinin tam tersi değil de, nedir? Atatürk işe başladığı zaman, bu aydınlar biravuç- ta. Yaptıklarını yapabilmeleri için kudret, imtiyaz, ni- met, yetki, hattâ rahat geçim imkânıyla teçhiz olun- maları şarttı. Olundular ve yaptılar. Bir gün bu devir kapanacaktı. Yaptıkları, bir gün bu devrin kapanması amacına çevrikti. Aydını daha çok, pencereleri batıya açık, pederşahi sistemi terketmiş, halk için halkla be- raber kurulmuş bir mekanizma içinde kalkınmasını, ge- lişmesini sağlayacak bir toplum yaratmak istiyorlardı. Bu toplum İçinde aydınların, kuruluş devrindeki avan- tajlarının kefaretini ödemek durumunda kalacakları el- bette ki meçhul değildi. 1963 Türkiyesinde bir takım ay- dınların dramı, eşyanın bu tabiatını bir türlü anlama- manın neticesidir. Eğitim yoluyla, ikna yoluyla, iyi hü- kümet ederek, batı demokrasilerindeki Baskı Grupla- rından başka baskı tanımayarak birkütleyi arzulanan istikamete yöneltmek bir çobanın sürü idare etmesinden zordur. Ne sanılıyor? Kolay mı otacaktı? Ama. Atatürk Devrimlerine asıl inanmak budur Onların manasını asıl kavramak budur. Onları sevmek, onları saymak asıl bu- dur. Milli gelirde adil dağıtımı sosyal adaleti, vurgun- culuğa karşı başarıyı, toprak dâvasını, orman dâvasını, okuma yazma seferberliğini böyle gerçekleştireceğiz. Atatürk devrimleri böyle bir toplumu yaratmak için yapılmıştır. 20-21 Mayıs gecesi bu tonlumun bir sürü olmadığımı ispat etmesi, saatin ibrelerinin çeyrek asır gerimizde kalan bir dakikanın üzerine götürülmesine biç lüzum olmadığını ve bugünkü yerlerinde, pek mükemmel dur- duklarını artık herkese anlatmış bulunmalıdır. AKİS/7