DÜNYADA OLUP BİTENLER iran Kaynayan kazan (Gecen hafta İrandan gelen haberler bütün dikkatleri Orta Doğunun bu bir türlü istikrara kavuşamamış Ülkesi üzerine çekti. Bir müddet ön- ce Suriye, Irak ve Ürdünde kendi- sini gösteren nümayişler şimdi de İ- rana sirayet etmişti. £ Gerçi İranın durumu diğer arap ülkelerininkinden farklıydı ama aslında burada da kar- şılaşılan dert aynıydı. İktidar bir tür- lü meşruiyeti münakaşa edilmeyen bir temele oturtulamamıştı. Bunun i- çin de çeşitli menfaat grupları ikti- darların işlerine gelmeyen kararları karşısında silaha sarılıp o sokaklara dökülüyorlardı. Arap dünyasında istikrarsızlığın kaynağı hükümetlerin arap konusunda bütün tarafları tatmin e- debilecek bir politika tesbit edeme- melerinden geliyordu. Halbuki İran da güçlükler ekonomik ve sosyal ma- hiyetteydi. Senelerden beri devam e- den amerikan yardımları ülkenin te- mel meselelerini halletmek için kul- lanılmamış küçük bir azınlığın zen- gin edilmesine yaramıştı. Sınıflar a- rasındaki mesafe fevkalâde genişle- mişti. Toprak dağılımı ve toprak sa- hipleri ile köylüler arasındaki müna- sebetlere hakim olan esaslar İrana fe- hayatında ne kadar müessir oldukları düşünülürse çağ" mızda geri kalmış bir ülkede rast lanabilecek bütün unsurların İranda mevcut olduğu anlaşılabilir. | Ayrıca İranda huzursuzluğu yaratan genel şartları araştırırken Şahin otoritesi bakımından da önemli bir değişmenin gerçekleştiğini dikkate almak lazım r. Şahin otoritesi, batıdan gelen de mokratik fikirlerin etkisi altında gençler ve aydınlar nazarında her- gün biraz daha azalmaktadır. Bu karanlık tablo karşısında Şah uzun bir bocalama devresi geçirmiş- ""kimsesiz çocuklara yar- dım dernekleri"nde fakirlere yardım için tertiplenen balolarda kendisini avutuyordu. Fakat bu şekildeki gös- termelik faaliyetler bir müddet son- ra hanedanın vicdanlarını tatmine yetmedi. Bunun üzerine Şah saraya ait toprakları,topraksız köylüye da- ğıtmaya başladı. Aslında bu da çok ciddi bir iŞ sayılamazdı. Fakat Şahin AKİS/20 Şah M. Rıza Pehlevi Başı dertte bir şah tavrındaki değişikliği göstermesi ba- ımından manidardı. Nihayet bu yıl başında Şah politikasını kati olarak çizdi. İranın iktisadi ve sosyal haya- tım bir seri reformla yeniden düzen- liyecekti. Ocak ayında yapmayı dü- şündüğü reform tasarılarını o halkın tasvibine sundu. Büyük bir ekseriyet, dini liderlerin aleyhteki kampanyası - na rağmen Şahın tekliflerini destek- ledi. Gerçekleştirilmesi düşünülen re- formlar arasında, toprakların yeniden dağıtılması, işçilerin fabrikanın ka- rma ortak edilmesi, kadınların er- keklerle eşit haklara sahip olmalar k azma öğretimi için bir kam panyanın açılması yer alıyordu. Bu aslında hiç de fena bir prog ram değildi. Fakat Şahın elinin altın- da bu hedefler için seferber edebile- ceği pek az kuvveti vardı. Aydınlar ya Şahın gayretlerini samimi bulma- dıklarından ya da siyasi hürriyetle- rine, düşkün oldukları için Şahın a- leyhinde yer almışlardı. Buna muka- bil reformlara muhalefet edenler teş- kilâtlı ve mücadeleci bir grup halin- leydiler. Bu grupun saf halk kitlele- ri üzerindeki nüfuzu da değerlerinden fazlaydı. Şaha muhalefet edenlerin başın- da geniş toprak sahipleri ile molla- lar geliyordu. Mollaların canını sıkan sadece İslami prensipler hilafına ka- dın erkek eşitliğinin tesis edilmesi de- gildi, kendi kontrolleri altındaki dini teşekküllere ait geniş toprakların da ellerinden çakacağından endişe edi- yorlardı. Şaha muhalefet eden diğer bir grup da eski Başbakan Muham- mes Musaddıkın milliyetçileriydi. Ta- bii ayrıca Tudeh Partisinin komünist; terini de hesaba katmak lâzımdır. İlk bakışta birbirleriyle anlaşmasına im- kân olmayan bu çeşitli gruplar Şahın karşısında bir muhalefet koalisyonu kurmaya muvaffak oluyorlardı. oprak reformunun tatbikine bar lanıldığından beri iranın çeşitli böl- gelerinde mukavemet hareketleri or- taya çıkmıştı. Fakat bunlar geniş çapta değildi. Hükümet gönderdiği askeri kuvvetlerle duruma kolayca hâkim olabiliyordu. Geçen hafta bo- yunca süren olayların özelliği hem o zamana kadarki mukavemet ohare- ketlerinin en teşkilâtlısı ve süreklisi olmasında hem de taşradaki olayla- rın Tahrana intikal ettirilmiş bulun- masındaydı. Keşmekeş - Tahran olayları sırasında halkla as- kerler birbirlerine. karşılıklı ateş açtılar. 1953 de Musaddıkın düşürül- mesinden sonra gö İ nın iki yüz civarında olduğu bildiril- di. Yüzlerce de yaralı vardı. Devlet Bakam Tafazulinin açıklamasına gö- re ölülerden üçü peçe takmadan S0- kakta dolaştıkları için isyancılar ta- rafından linç edilmiş kadınlardı. Em- niyet kuvvetleri nümayişçileri durdu- rabilmek için top ve makineli tüfek ateşine başvurmak zorunda kalmıştı, İsyanı normal yollarla bastıramıya- cağını anlayan hükümet hemen sıkı yönetim ilân etti. Bu da 1953 den beri ilk defa oluyordu. Şah ve impa- ratortçe saraylarında çok sıkı bir şe- kilde emniyet altına alındılar. Tah- ran sokakları göz yaşı bombalarının dumanlarıyla kaplıydı. Ambulanslar gece gündüz hastahanelere yaralı ta- şıdı. Tahrip edilen malların kıymeti 20-25 milyon lira kadardı. Nümayiş- çiler resmi binaları ve dükkânları a- teşe vermişlerdi. Otobüsler polise ve orduya ait cipler de tahrip (edilen mallar arasındaydı. Bir grup nüma- yişçi karakollardan birisine hücum etmiş fakat makineli tüfek ateşi ile karşılaşmıştı. Örfi idare kararı ile birlikte emniyet müdürü general Ata- nilah Nasiri Tahran askeri valiliğine getirildi. Nasiri hemen çıkardığı bir tebliğ ile gece sokağa çıkma yasağı