YURTTA OLUP BİTENLER et Bakanlığının C.K.M.P. ye ve- si, Abdülhak Kemal Yörüğün o- bir başka C.K.M.P. linin de A- Bakanlığına getirilmesi o bahis su oldu. Fakat Yörük bunu ten ve gerekiyorsa istifasını verme" azır bulunduğunu bildirdi. Hükü- Başkanı böyle bir lüzum olmadı- ifade etti. uysuzluk. Bakanlığa pek me- Karasapandan geldi. Kendisin telefonla haber soran gazetecile- üfür edecek kadar asabı bozul- Bakan -ne ayıp!- İstanbulda is- etmeyeceğine dair bir odeme ttiıktan ve bunu Radyoda okut- sonra Ankaraya vardığında, ndan pek âlâ haberdar olduğu zur Derneği yurt yaoğluyla tertibin peşindeydi. mette Ortak Parti Yönetim liderlerini met bu Sıkı Yönetime niçin karışmı- yor, lanlıoğlunu çağırdı ve aklını almasını, masını istedi. mek mümkün olmadı. keşçi, bir başka Türkeşçiye, yaoğluna gidiyor ve ondan üyelerinden ve üstadın gezilerindeki refakatçisi İsma- Hakkı Yılanlıoğlu, Gökhan Evli- temas halinde olarak bir C.K.M.P. Hükü- değil miyi? Sıkı Huzur Derneğinin muteber tevkif ediyordu da Hükü- pasif davranıyordu? Dinçer Yı- başına duruma doğru teşhis koy- Yılanlıoğlunu ikna et- Zira bu Tür- Dinçerle konuştuktan sonra Gökhan Evli- "Sakın < Müz ha, caymayasın! Siz, Hükümetsiniz. doğruca Meclise gitti. Ve C.K.M. Ağır basmazsanız, hepimizi alır, gö- n Grup odasına girdi. Geldiği De m z : türürler" aklını alıyordu. Nitekim, ire duyurulunca Dinçer, yanın- N » i z , bu konuda Grupa bir de önerge ver- enel İdare Kurulu üyelerinden di arıyla birlikte yukarı çıktı. Din- i Karasapan, oArdıçoğlu, o Seyfi Kapalı odada Karasapan istenme- Rahmi İnceler ve Mehmet soy beraberce tatar odaya kapan- Burada Karasapana niçin isti- mesi gerektiği tatlı tatlı anlatıl- sırada, Türkeşin meşhur Hu- diğini anladı, yeceğini, siyle birlikte gunu bildirdi. yatan Ticaret Bakanı Muhlis Etenin evine gidildi. fakat tek başına gitme- öteki Bakanların da kendi- istifalarını şart koştu- Bunun üzerine, hasta Toplu istifa Adalet Bakanı Yörük de oraya gel- di. e ile Yörüğün istifa umur- larında değildi. Madem ki Karasa- panı, mesele çıkarmadan başka tür- lü Bakanlıktan ayırmay bahsetti. K.M.P. cekti ki değildi. Salı sabahı erken geldi. Koalisyondan C. nin ayrıldığı havasını vere- böyle bir şey bahis konusu Karasapan Meclise Makam otomobilini, yü- reği sızlayarak kapıda bıraktı -oto- mobil merdivenlerden çıkmıyordu- ve içeri girdi. Grupta üç Bakanın, is- tifası haberi, Huzur Dernekçileri mu allâkta bıraktı. daha alâka uyandırıcı bir mücadeleye yol açtı. Kimler, C.K.M.P. kanadının Ba- kanları olacaktı? Boşalan yerler, Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı için, tabii aday gazetecilikten gelen Nureddin Ardıçoğluydu. Ha- zım Dağlı kesif bir faaliyete girişti. Ticaret Bakanlığı için Tahtakılıç-Ev- ren ikilisi Ahmet Oğuzu ileri sürdü. Fakat Saadettin Tosbi ve arkadaşla- rı bunun ciddiye alınamayacağını, O- Boşa geçen zaman ciddi- ciddi Kâğıt doğru Başbakan İsmet İnönünün, yet zannettiği, aslında hiç olmayan bir davranışı var. zerinde bakıldığında bunu bulmamak imkânsız. Adam diyor "Ben sonunla, şununla, şunun- koalisyon halinde bulunuyorum, hükümeti kurarken, o kanatlara mensup Bakanların seçimini tama- mile onlara bırakıyorum ve bir ve- hakkı istemiyorum. Devlet a- damlığının asgari ciddiyeti oObenim etrafımdanbunu, onlar tarafından en ehil adayı göstermeyi gerek- kir. Herkesi buna lâyık görme- nin, memleketin kaderi üzerinde hakkı nasıl oOkabul edilebilir? emleketi beraberce idare (o ediyo- ruz" Bu, Atatürkün tutumudur. met Paşanın tutumudur; muş olan bu insanlar, devletin Oo müesseselerine (oOönce gidileri kıymet vermezlerse onla- hiç kimsenin aldırış etmeyecek ji mükemmelen anlamışlar ve o- göre vaziyet almışlardır. o Men- olarını kendi elleriyle ( seçtikleri Bu, Devleti devlete Büyük Millet Meclisine karşı, Ba- kanlarını bizzat ve tartışmasız ta- yin ettikleri Hükümete karşı dai- n derece saygılı kalmış olma- larının sebebi budur. Gerek Atatürk ve gerekse İsmet Paşa şahısları hep bir tarafa itmişler, herkese mevkiinin o kendi verdikleri mev- kiin- muamelesini yapmışlardır. Ancak Menderesledir ki milletve- killerini odun yan parti lideri Bakanlarıyla alay eden Başbakan devri açılmış, bu şımarıklık oOhem adamın kendisinin, hem temsil et- tiği zihniyetin başını yemiştir. Mükemmel. Elbette ki Ata- türkün ve İsmet Paşanın tutumla- rı doğru, Menderesinki yanlıştır. Ama, bugün dununda bir fark var- dır. Kendin kurarsın, kendin seçer- beğenmeyince değiştirirsin: önemi maz Am baştan biraz dikkat etmenin fayda- sı bugün daha iyi ortaya ekmiştir. İnsan yazıhanesine kâtip alırken "kalifiye" olup olmadığına bakmak- tadır. Bir Başbakanın, "Ben her- kesle geçinirim" felsefesini benim- Kabinesine Bakan alırken hiç ince eleyip sık dokumaması, açık- ça söylemek lâzımdır ki, hata- dır. Adamlar tahammül edilmez hal aldıklarında değiştirilemiyorlar mı? Değiştiriliyorlar. Ama, mesele o de- ğildir. Bu Bakanların her biri bir ö- nemli memleket sektörünün başında dır. Gerekli vasıfları haiz olmadılar mı, o sektördeki bütün işler batıyor. Başbakanın bulduğu C.H.P.li Ba- kanlar için durum budur, kanın kabul ettiği A.P. li. C.K.M.P.li Bakanlar için budur. Şimdi, Karasapan efendi ta- sını tarağını toplayıp, Basın Yayın ve Turizmin başından gitmiş bulu- nuyor. Ya, hoşa geçmiş bu kadar zaman? Ona günah değil mi? Kim zannediyorsa ki bir plâtonik düşünceler dolayısıyla bi- zim kaybedecek vaktimiz fena halde yanılıyor demektir. Hatta adı, İsmet İnönü olsa bile..