15 Haziran 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

Bir yılın bilançosu ütün anne ve babalara geçmiş olsun: Bir okul yılı daha sona erdi. Şu gün- lerde hepimiz çocuklarımızla beraber ve belki de, onlardan çok daha en- dikeli ve heyecanlı olarak karneleri bekledik. Eksik olmasın, kurul kararla- rı sayesinde bir kısmımızın yüzü güldü. Bir kısmımıza ise bu da nasip olma- dı ama, hiç olmazsa bekleme faslı bitti. Notlar bir yana, bu geçen bii yılı içinde, çocuklarımızın neler öğrendik- lerini, hayata hazırlanmak üzere bilgi ve tecrübe kaynaklarına neler kat- tıklarını düşünmemiz gerekir. Bu bilançonun tatmin edici olacağını ben his zannetmiyorum. Çocuklarımızın bu yıl, bir takım formüller, isimler, rakam- lar, kelimeler öğrendikleri muhakkaktır. Yoksa notlarını kurtaramazlardı. Ama bu ezber yığını ötesinde, yarın hayatlarına uygulayabilecekleri pratik bilgiler edindiklerini, daha iyi muhakeme etmesini, öğrendiklerini birbirine eklemesini, tarihi ve sosyal olaylardan netice çıkarmasını (o kavradıklarını, daha olgun, daha sorumlu olduklarını söylemek mümkün değildir. Fakat bundan sorumlu olan ne çocuklarımızdır, ne de öğretmenler. Öğretim ve eği- tim sisteminde esaslı bir reforma, gitmeden, bugüne kadar alışılagelmiş usul- leri, bir hamle ile yıkmadan daha verimli ders yılları beklememize imkân yoktur. Ders programlan, kitaplar, zihniyet yeni baştan ele alınmalı ve ça- gımızın ihtiyaçlarına daha fazla cevap verecek şeklide ayarlanmalı, okula giden çocuğa not alma kaygusu yerine öğrenme zevki, sorumluluk duyusu aşılanmalı, pratik ve faydalı bir çalışma metodu öğretilmelidir. Çocuk ez- berci değil araştırıcı ve yaratıcı olmalı, yapabildiği kadarı için daima teşvik görüp daha iyi yapmaya irilmelidir. Bütün bunların iyi e değil, iyi bi- öğretim ve eğitim sistemi ile halledilebileceği ise açıktı Çağımızın uygarlık seviyesine yetişme çabası içindeyiz. Hayat şartları, İş sahaları, herşey, dünyada baş döndürücü bir hızla değişiyor. Bu değişik- likleri yakalamak için değil, kavramak için bile bugün başka türlü, daha pratik daha az şekilci, daha dinamik daha az kitapçı obuamız gerekir. Bilindiği gibi, bugün İktisaden geri kalmış O, memleketler için "geliş- mekte olan memleketler" deyimi kullanılmaktadır. Gelişmekte olan memle- ketler gerçekten, dünyanın her yerinde, büyük bir çaba içindedirler. Fakat bu memleketlerde yapılan incelemeler bu memleketlerin tabii Eva ların dan, insan gücünden yeteri kadar faydalanamadıklarını ve daha çok bu yüz den geri kaldıklarını göstermiştir. Bu hal böyle iken, bu memleketlere yapı- lan mal! yardımlar da beklenen sonucu verememektedir. Çünkü parayı da, plân ve programı da kullanacak olan insandır. İnsan yetişmeli ki gelişme mümkün olsun. Demek ki gelişme halindeki bir memlekette öğretim ve eği- time yapılacak olan yatırım en az diğer yatıranlar kadar önemlidir. Ama öğretime ve eğitime verilen önemi de yalnızca rakamlarla, yalnızca okul ve öğretmen adedi ile ölçmeye imkân yoktur. Bu alandaki yöneticilerin yeni zihniyette, dinamik ve hamleci olmaları şarttır. Bunun içindir ki bugün ne- nimizin gözleri merakla Milli Eğitim Bakanlığına, oradaki değişikliğe çev- rilmiş bulunmaktadır, kan kültürü karşılıklı olarak tanıl (o Jarı da etkisi altında tutmaya başla- t mış mıştır, Emilio Pucci kadınlar için ilk a > Amerikan Kadınları Kü- şömizye elbiseleri, opuloverlerle şok va Deer (Mer yil bonge e ye pantalonları yapan adamdır. Yalnız netim kurulunu tazelemektedir. Aynı kimse, iki yıl üstüste başkanlık ya- pamamaktadır. Moda erkek gömleğinden ilham alan şömiz- yeleri için o hep pırıl pırıl, renkli ve kaygan ipek kumaşlar seçmiş, pulo- verlerini ipekli jerselerden ve şık fan- tezi pantalonlarmı da gene ipek ku- Spor biçim ve fantezi kumaş Bu yıl Pariste bir butik açan İtal- yan terzisi Emdlio Pucci fransız- AKİS/28 maşlardan yapmış ve böylece kadının spor kıyafetlerini kadınlaştırmış, bu de sade bir spor biçimi seçmesini mümkün kılmıştır. Bugün fantezi kumaş ve spor bi- çim, özellikle şık genç kızlar tara- fından çok tutunmuştur. Pucci yaz akşamları için de ka- dınlara dar ve üzün etekler tavsiye etmekte, bunları ipekli bir puloverle giyecek olan kadının en son modaya uyacağını, sade ve cazip olacağını söylemektedir. Pucci'nin kolay diki- len biçimleri, cazip kumaşlarla her- kesin uygulayabileceği bir modayı meydana çıkarmıştır, Hastahaneler Hacettepenin mutlu günü (Gen hafta sonunda Hacettepe Ço- cuk Hastahanesi Gönüllülerinin Alman Büyük Elçiliğinde hazarladık- ları satışlı garden parti, o sabah ga- zetelerde çıkan bir haberle, bire, bambaşka bir önem kazandı, Hacettepenin Tıp Fakültesi olma is- teği Üniversite Senatosunca müspet karşılanmış ve Ankara Tıp Fakülte- sinin direnmesine rağmen Ankarada ikinci bir tıp fakültesinin ( açılması karar altına atamıştı. Gönüllüler mutlu idiler. Garden Partiye katıl- mış olan Prof. İhsan Doğramacı mut- lu idi, Hacettepeyi çok iyi tanıyan ve seven ankaralı misafirler sevinçli sü- rünüyorlardı. Bu sevinçle, pek çok kimse hasta çocuklar yararına pi- yango çekti ve çalışkan üyelerin kişi boyunca hazırladıkları şık ve güzel el işlerini, çocuk elbiseleri ile yazlık plaj kıyafetlerini satınalmaktaade- ta yarışa çıktı. Kış boyunca makine ve biçki masası basında ter döken ü- yeler bu defa piyango ve satış masa- ları başlarında çalıştılar ve yağmur korkusu yüzünden satış masaları içe- ride kurulduğu için garden partiye. ancak kapı aralığından göz atabildi ler. Fakattalih Hacettepeyegülü - yordu. Bir haftadır öğleden sonra yal gan yağmur, bu defa sabaha çeviri misti. Misafirler öğleden sonra. E | lik binasının yemyeşil bahçesinde, aj labildiklerine dolaştılar. Hacettepe gönüllülerinin faal bir üyesi olan EŞ man Büyük Elçisinin eşi de vazi başında idi ve piyango bileti çekem lerle bizzat meşgul oluyor, çocukları ise misafirlere ikramlarda (bulunur yorlardı Gönüllüler iyi bir gelir sağladı- lar, ama Hacettepe boyuna büyüyor du. İhtiyaçlar da büyüyordu tabii Gönüllüler" bir yandan koşuşuyor, bir yandan da yeni üye kaydetmeye, ye ni gelir yollan bulmaya çalışıyorlar nun yanında onun en Süslü bir yeredi.